Araştırma meraklısı bilim adamları muazzam bir keşif yapmışlar: Yağdan zengin beslenmenin depresyonun gelişiminden sorumlu olduğu bilinen ana sinyal yollarını etkilediğini bulmuşlar. Ben onu bunu anlamam. Bırakın depresyonu yağlı yediğim zaman mutluluktan uçar gibi olurum. Şimdi kendime mi inanayım farelerin beyin sinyallerine mi?

Norveç Sağlık Bakanı, insanların sigara ve alkol içmelerine ve istedikleri kadar kırmızı et yemelerine müsaade edilmesi gerektiğini söylemiş. İsteyen başkalarına zarar vermemek ve özendirmemek kaydıyla elbette sigara ve alkol içebilmelidir. Kırmızı et herkesin mutlaka yemesi gereken bir besindir ama makul miktarlar aşılmamalıdır.

Modern tıbbın üzerinde en çok araştırma yapılan mevzularından biri de onların tabiri ile “intermittent fasting”. Bu tabir Türkçeye “aralıklı oruç” diye tercüme edİlse de “aralıklı açlık” denmesini daha doğru olur. Çünkü oruç, sadece belirli bir süre aç ve susuz kalmak değildir; Allah’ın sağlıklı olan kullarından yerine getirmelerini farz kıldığı bir ibadettir.

BMJ, anne sütü yerine kullanılan ürünlerin reklâmlarını yayımlamayacağını açıkladı. Dergi, sebep olarak bunların aşırı derecede teşvik edilmesi ve küresel emzirme oranlarının düşmesini gösteriyor. Bu çok doğru kararı için BMJ’ yi tebrik ediyorum ve aynı uygulamayı ilaç reklâmlarına karşı da bekliyorum.

Tüm dünya bilimsel (!) beslenme tavsiyeleriyle hasta edildi. Başta obezite, diyabet, kalp krizleri ve kanserler, tüm kronik hastalıkların en önemli sebebi işlenmiş tahıl ve şeker, bitkisel yağlar, mısır şurubu, katkı maddeleriyle dolu hazır gıdalardır. Gelin, “Ne dedilerse yaptık ama hastalıklar arttı” diye feryad eden Avustralya’ lılara kulak verelim, ders alalım.