Sabri Ülker Vakfı’ nın bildirisi diyabetin tüm dünyada neden bir salgın hâlini aldığını ve diyabetteki artışın neden giderek de artacağını gösteriyor. Tam tahılın başlığa çıkarıldığı; yoğurt, peynir, yumurta, et, tereyağı, mayalı gıdaların adının geçmediği; hazır gıdalara tek bir kem söz edilmeyen tavsiyelerden kimseye hayır gelmez.

Çığ gibi artan kronik hastalıkların en önemli sebebi “geleneksel beslenme modelinden hızla uzaklaşmamızdır”. Başkan Erdoğan’ ın da bu son derecede yoğun siyaset gündeminde beslenmeyi gündemine alması son derecede yerindedir. Beslenme meselesi, belediye başkan adaylarının belirlenmesinden çok daha mühimdir.

Tip 2 diyabet aslında bir hastalık değildir. Modern tıbbın yanlış beslenme tavsiyelerinin yarattığı geçici bir rahatsızlıktır ama yanlış beslenme tavsiyeleri ve gereksiz ilaç tedavileri sayesinde “gerçek bir hastalığa” dönüşür. Tip 2 diyabeti “yaşam boyu süren, tamamen iyileştirilmesi imkansız hastalık” olarak tarif edenler diyabeti ne önleyebilir ne tedavi edebilir.

Düşük karbonhidratlı diyetin kalp hastalıklarına sebep olduğunu ileri süren araştırma yayından çekildi. Sebep, veri bütünlüğü ile ilgili endişeler ve başyazarın açıklamadığı menfaat münasebetleri. İnsanları sağlıklı beslenmeden uzaklaştıran bu sahtekârlığın iki amacı var: BİR: Endüstriyel yiyecek ve içecekleri pompalamak İKİ: İnsanları hasta ederek ilaç satışlarını pompalamak

Gıdalara mühendislik müdahalelerinin doğru bulmuyorum ve hatta pratikte “işlenme” olarak geçen bu uygulamaları gıdalara fiziki ve kimyasal şiddet/saldırı olarak değerlendiriyorum. Allah’ ın bize sunduğu yiyecek ve içeceklere çok yüksek basınç veya ısı uygulamak, çeşitli kimyasallar eklemek gibi tabiatta benzeri olmayan böyle bir saldırıyı kabul etmiyorum.