YENİ MODA HASTALIK ZATÜRREE BAŞLANGICI

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
radikal_gazete

Radikal gazetesinde Ferhan Kaya Poroy’ un röportajı:

Tıp camiasının renkli isimlerinden Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta ile göğüs hastalıklarıyla ilgili röportajımıza, son zamanlarda sürekli duyduğumuz “Zatürree oldum” sözünün altında yatanları konuşarak başladık.

Yaz ayından beri çok sık duyar oldum bunu; Zatürree oldum! Sanki zatürre salgını var. Kimi yaz vakti zatürreyi klimaya bağlıyor, kimi kış ayında soğuğa… Zatürree olup hastanede yatan arkadaşlarım bile oldu! Üstelik öyle sıska, çelimsiz, kötü beslenen insanlar da değiller. Kelimenin tam anlamıyla zatürree olanlar bir yana bir de tam zatürree olmayıp ‘başlangıcı’ olanlar var. Doktora gittim, röntgen çekti, ‘zatürree başlangıcı’ dedi, çok dikkat etmem lazımmış bu ilaçları da kullanmam lazımmış! Bu nedenle KOAH (Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı) konuşmak üzere randevulaştığım Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta’ya ilk soru olarak zatürreyi sormak istedim. Bir salgın mı var acaba, zatürree olan insanda neler görülür, zatürree başlangıcı nasıl bir olaydır! Meğer o da bu konuda dertliymiş! “Zatürre başlangıcından başlayalım o zaman” dedi… Her zamanki esprili üslubu ile dizimiz başladı: 

Neden ‘zatürree başlangıcı’ teşhisini çok sık duyar olduk?
Son senelerde adını her geçen gün daha çok duymaya başladığımız “uydurma” bir hastalık bu zatürree başlangıcı! Artık öyle bir hal aldı ki zatürrenin bile önüne geçmeye başladı bu yeni moda uydurma hastalık. Aslında zatürree başlangıcı teşhisinin çok tutmasının ve bu terimin salgın bir hastalık gibi yayılmasının birçok sebebi olabilir diye düşünüyorum.
Çünkü, genellikle hastanın şikâyetlerinin tam olarak neye bağlı olduğunun anlaşılamadığı ve akciğer röntgeninin de normal çıktığı durumlarda hekimler tarafından konan kaçamak bir teşhis gibi geliyor bana. Ayrıca ispatı olan bir teşhis de değil. Başka bir doktor aynı hastayı görüp “Bunda zatürree falan yok” dediğinde, teşhisi koyan doktorun “Zaten başlangıçtı” deme şansı var çünkü. Doktor bu teşhisle böyle ciddi bir hastalığı daha başlangıçta yakalaması ve tedavi etmesiyle hanesine başarı puanı yazdırır. Ve bu sayede doktorun adı ‘Zatürreeyi daha başlamadan yakalayan müthiş doktor’ a çıkar. Üstelik bu teşhis hastanın her öksürdüğünde “Aman gene zatürree başlangıcı olmasın” diye doktoruna koşmasına sebep olur ki, bu biz muayenehane hekimlerinin arayıp da bulamadığı bir şeydir. 

Yani yok mu böyle bir hastalık, her hastalığın başlangıcı gibi zatürreenin de başlangıcı olamaz mı?
Aslında her hastalığın bir başlangıcı vardır ve bu açıdan zatürree başlangıcı sözü hiç de yanlış değildir.
Ateş, öksürük, balgam, yan ağrısı, nefes darlığı gibi zatürree ile uyumlu şikâyetleri olan bir hastada fizik muayene bulguları da olmasına rağmen akciğer röntgeninde zatürreeye ait bir bulgu yoksa zatürree başlangıcı terimi kullanılabilir.
Hastanın akciğerlerinde iltihaplanma olmakla beraber, röntgenin teknik olarak kalitesizliği, hastanın vücudunun susuz kalması, zatürreenin kalbin arkasında kalan kısımlarda yerleşmesi gibi sebeplerle akciğer röntgeni normal bulunabilir.
Gelin görün ki, bizde konan zatürree başlangıcı teşhislerinin yukarıda anlattığım zatürree başlangıcı tablosu ile hiçbir alâkası yok. Bu durum, hastaların dikkatle dinlenip ayrıntılı olarak sorgulanmalarından sonra net olarak ortaya çıkıyor. 

Geçmeyen öksürük zatürree başlangıcı olabilir mi?
Zatürree başlangıcı, bu örneklerde olduğu gibi sadece kısa zamanda gelip geçen öksürük şikâyeti olanlara çok konan bir teşhis değil. Uzun süren öksürük nöbetleri olan hastalar da bu teşhisten nasipleniyorlar. Son senelerde görülme sıklığı hızla artan ve standart antibiyotiklere, öksürük şuruplarına cevap vermeyen, benim İstanbul Bronşiti adıyla tanımladığım bir klinik tablo var. Doktorlar, her yaşta görülebilen ama daha çok 5 yaşından küçük çocuklarda rastlanan bu “geçmeyen öksürük” nöbetlerine teşhis koymakta zorlanıyorlar. Akciğer röntgeni, tomografi, alerji ve testleri, reflü incelemesi, PPD ve daha pek çok tahlil temiz çıkıyor. İçlerinde bronkoskopi yapılanlar bile var. Zatürree diyemiyorlar çünkü bu hastaların öksürük dışında zatürree ile ilgili ateş, balgam, iştahsızlık, hâlsizlik, düşkünlük gibi bir şikâyetleri olmuyor. Muayenede de laboratuar tetkiklerinde de zatürree bulgusuna rastlanmıyor. Akciğer röntgenleri “temiz” çıkıyor. O zaman da zatürree başlangıcı teşhisi ve en az yedi günlük “kuvvetli bir antibiyotik iğne tedavisi” Allah’ ın emri oluyor. İstanbul Bronşiti klinik tablosuna astım demek de bronşit demek de mümkün değil. Çünkü hastalarda alerji, hırıltı, nefes darlığı gibi astımın temel belirtileri olmadığı gibi, bronşitle uyumlu ateş, balgam, halsizlik, iştahsızlık gibi belirtiler de görülmüyor. Onun için de bronşit başlangıcı gibi uydurma teşhisler de ortaya atılıyor. 

Yarın: Nedir bu İstanbul Bronşiti?

Rakamlarla zatürree
Yılda 5 yaş altındaki her 1000 çocuğun 36’sı, k60-74 yaş arasındaki her bin kişinin 15’ i, k75 yaş üzerindeki her 1000 kişinin 34’ ü, k15-19 yaşları 1000 gençten 6’sı zatürreeye yakalanıyor.
*Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre, ülkemizde 1-4 yaş arasındaki çocuklarda en çok görülen ölüm nedeni yüzde 22 ile zatürree.

Belirtileri neler?
Başlıca iki tip zatürree tablosu vardır.
Tipik Zatürree: Genellikle bir üst solunum yolları enfeksiyonunu takiben ani olarak başlar. Yüksek ateş, üşüme-titremeler, öksürük, balgam, nefes alırken batar tarzda göğüs ağrısı, nefes darlığı, iştahsızlık, halsizlik gibi belirtilerle hastayı yatağa düşürür.
Atipik Zatürree: Daha sinsi bir seyir gösterir. Ateş çok yüksek değildir. Kuru inatçı bir öksürüğe karşılık, balgam hemen hiç bulunmaz. Göğüs ağrısı, nefes darlığı ve genel durum bozukluğu gibi belirtilere de çoğu zaman rastlanmaz.

Siz de yorumunuzu paylaşın: