KAVAK AĞACI ALERJİ YAPAR MI?

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kavak polenleri

Sayın Ahmet Rasim KÜÇÜKUSTA,

Polen alerjisinden muzdarip şahsım ve benim durumumda olan bir çok insan adına sizden acilen bir şey rica etmek isterim.

Kamuoyunda sevilen ve sözüne itibar edilen biri olarak sizden, özellikle İstanbul’un hemen hemen her tarafında (Bilhassa Beyoğlu ve Fatih civarlarında aşırı yoğun) bulunan ve bu günlerde yaydıkları polenler nedeniyle bizleri sokağı bırakın evimizde ve işyerimizde bile ilaç kullanmamıza rağmen büyük sıkıntıya sokan kavak ağaçları hakkında çok acil açıklama yapıp yetkilileri görevlerini yapmaya davet ederseniz bizleri çok memnun edersiniz.

Beni anlayışla karşılayacağınızı umar, iyi çalışmalar dilerim. 

Saygılarımla.

Iğdır'ı kavak poleni sardı

KAVAK AĞACI ALERJİ YAPAR MI?

Şu günlerde alerjisi olanların şikâyetleri çok artmış durumda. Burnu akan, hapşıran; gözleri sulanan, kaşınan; öksüren, nefesi daralan pek çok insan var.

Bir yandan mevsim değişikliğinin getirdiği aşırı duyarlılık ve diğer yandan da baharla beraber bitkilerden atmosfere karışan polenler bu alerjilerin başlıca sebebidir. Polen ya da halk arasındaki ismiyle çiçek tozları, tohumlu bitkilerde erkek organların baş kısımlarında bulunan erkek döl hücreleridir. Bitkinin genetik bilgisini ihtiva eden polenler, yuvarlak veya elips şeklindedirler.

Bitkilerin üremeleri için polenlerin aynı türden diğer bitkilere taşınmaları gerekir. Bu taşınma böceklerle veya rüzgârla olur. Bazı bitkilerin kokulu, parlak ve nektarlı polenleri vardır. Arılar ve böcekler tarafından taşınan ve çapları ortalama olarak 100 mikron olan polenler alerji bakımından o kadar önemli değildir. Çünkü bunların hem sayıları azdır, hem solunum yollarına giremeyecek kadar büyüktürler ve hem de yapıları balmumu gibi olduğundan, bir böceğin ayağına veya bir bitkinin yüzeyine kolayca yapışırlar ve atmosfer havasına karışmazlar.

Alerjik hastalıklar bakımından asıl önemli olanlar, 20-60 mikron büyüklüğündeki, rüzgârın etkisiyle çok uzak mesafelere de taşınabilen polenlerdir. Bu polenler, rüzgâr, yağmur, kuruluk, nem gibi meteorolojik faktörlerin etkisiyle birkaç mikronluk çok daha küçük taneciklere parçalanırlar. Alerjik hastalıklara sebep olmada, solunan havadaki polen miktarı ve bunların havada kalma süreleri de çok önemlidir. Araştırmalara göre, bir polenin alerjiye yol açabilmesi için bir metreküp havada ortalama 25-50 polen bulunması gerekir.

Polenlerin alerjik hastalıklara sebep olma potansiyelleri de farklıdır. Bu bakımdan çayır salkım otu, tatlı ilkbahar otu gibi çayır polenleri; arpa, buğday, yulaf, çavdar ve mısır gibi hububat polenleri, yapışkan otu, akkazayağı ve kuzukulağı gibi yabani ot polenleri başta gelir.

Gösterişli ve renkli bitkilerin daha çok alerjiye yol açtıkları sanılır. Meselâ, gül nezlesi diye bilinen hastalığa gül polenleri değil, aynı mevsimde atmosfere salınan ağaç ve çayır polenleri yol açar. Çam polenlerine bağlı alerjik hastalıklar da oldukça seyrektir.

Gelelim neticeye

Kavak ağacının polenlerinin alerji yapma etkisi çok zayıftır ve bahar alerjisi olanların çoğunda sebep bunlar değildir. Bu mevsim başka pek çok bitkinin de polen yayma zamanıdır. Kavak ağaçlarına ait uçuşan o “pamukçuklar polen değildir” ve zaten o kocaman şeylerin burnumuzdan girmesi de imkânsızdır.

Bunlar kavak ağaçlarının tohumlarının taşınmasına yarayan oluşumlardır, kavak ağacının bir tür yemişi gibi de görülebilir. Pamukçuklar miktarları çok fazla olduğunda giderleri tıkama dışında görsel bir kirliliğe yol açarlar; bunun dışında bir zararları yoktur.

Alerjiye yol açan polenler çıplak gözle görülemeyecek kadar küçük “mikron mertebesinde” olanlardır.

Kavak ağaçları alerjiye sebep olma bakımından hiç de önemli olmadıkları halde bunların şehirler için uygun ağaçlar olduklarını söylemek de mümkün değildir.

Kavak ağaçlarını kısa zamanda büyük hacimlere ulaşan endüstriyel ağaçlar olarak değerlendirmek ve bunları şehir dışında yetiştirmek daha doğrudur.

Yazı için 1 yorum yapılmış:

  1. TEŞEKKÜRLER.
    Net, sağlam, anlayacağımız gibi yazuılmış kaynaklara ulaşamadığımız bir konuydu. 15 yaşındaki oğlumun en sık atak geçirdiği aylardayız. Bu bilgiler için teşekkür etmeden geçemezdim. Dostlukla!

Siz de yorumunuzu paylaşın: