GEREKSİZ TEŞHİS KANSERİ PATLATTI

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Hürriyet’ te Mesude Erşan‘ ın haberi:

Kanser Araştırma Ajansı’nın son raporuna göre, son yıllarda gözlenen tiroid kanserindeki artış, ‘gereksiz teşhis’ten kaynaklanıyor. Sebebi de gelişen teknolojiyle, aslında risksiz nodüllerin bile tanınabilmesi…

SAYGIN tıp dergisi New England Journal Of Medicine’de yayınlanan, Dünya Sağlık Örgütü’ne bağlı, kısa adı IARC olan Kanser Araştırma Ajansı’nın 12 ülkede (ABD, Avustralya, Danimarka, Finlandiya, Fransa, İngiltere, İtalya, İsveç, İsviçre, Norveç, Kore Cumhuriyeti, Japonya) yaptığı çalışmaya dayanan rapor ürkütücü bir gerçeği ortaya çıkardı.

YILLARCA FARK ETMEYEN ÇOK HASTA VAR
Rapora göre, ultrasonun kullanıma girdiği 1980’lerden itibaren, ‘gereksiz’ tiroid kanseri tanılarında artış oldu. Sözkonusu 12 ülkede, tam 470 bin kadın ve 90 bin erkek, gereksiz olarak kanser tanısı aldı. Çünkü giderek hassaslaşan ultrasonografi teknolojisi ve ince iğne aspirasyon biyopsisi çok küçük ve aslında öldürücü olmayan nodüllerin teşhisini sağladı.

Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Sait Gönen, tiroid kanseri tanı ve tedavisindeki benzer artışın Türkiye’de de yaşandığını söyledi. Tüm kanserlerin yüzde 1’ini tiroid kanserlerinin oluşturduğunu belirten Prof. Dr. Gönen, şu bilgileri verdi:

“Yurtdışında yapılan bir otopsi serisinde, başka nedenlerle hayatını kaybedenlerin yüzde 10’unda papiller (en sık görülen tipi) tiroid kanserine rastlanmış. Kanserleri hiçbir belirti vermeden yaşamış ve başka nedenlerle ölmüş insanlar bunlar. Genel kabul gören eğilim, 1 santimetrenin altındaki nodüllere, kanser olsa bile dokunmamak ve izlemek.”

İnce iğne aspirasyon biyopsisinin daha küçük nodüllere bile yapılabildiğini, sonucun ‘kanser’ çıkması halinde ise hastayı ameliyattan vazgeçirmenin zor olduğunu belirten Prof. Gönen, şu uyarıda blundu:

KANSER TEŞHİSİ KONAN AMELİYAT İSTİYOR
“Elle yapılan muayene ile kadınların yüzde 5, erkeklerin yüzde 1’inde nodül saptıyoruz. Ultrasonla bu oran kadınlarda yüzde 19-68’e çıkıyor. 

Ultrasonografinin çok sık kullanılması ve biyopsiye başvurulması, 10 milimetrenin altında, ameliyat edilmese hayat boyu en ufak rahatsızlığa yol açmayacak kanserlerin tanısını mümkün kıldı. Ancak kanseri duyan hasta ameliyat talep ediyor. Doktor da risk almıyor. ‘Kanser’ tanısı koyup, birşey yapmadan, ‘yaşantına devam et’ diyemiyoruz. Bu yüzden genel kabul gören görüş, 7-10 mm’nin altındaki nodüllere biyopsi yapmamak.”

TANI ARTTI AMA HASTA KAYBI AYNI
Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi Genel Cerrah Prof. Dr. Serdar Tezelman da, ultrasonografi ve biyopsideki gelişmelerin, 1 santimetrenin altındaki mikro kanserlerin tanısında büyük artışa zemin hazırladığı fikrinde. İnce iğne aspirasyon biyopsisinin, milimetrelik tümörlere yapılabildiğini hatırlatan Prof. Dr. Tezelman, “Tanı alanlarda artış olsa da tiroid kanserine bağlı ölümlerde artış yok” dedi. Tedavi kılavuzlarının netleşmesi ve hastaların bilinçlenmesiyle tiroid kanseri ameliyatlarında düşüş yaşandığına dikkat çeken Prof. Tezelman, sözlerini şöyle tamamladı: “Tabii ki gereken hastalara ameliyat öneriyoruz. Ancak şu bir gerçek ki hasta biyopsi raporunda ‘kanser’ yazdığı zaman korkuyor. Korkacak, telaşlanacak birşey olmadığını, izleyeceğimizi anlatıyoruz. Ameliyatların da komplikasyonları var. Gereksiz ameliyatlardan kaçınmak gerekiyor.”

Siz de yorumunuzu paylaşın: