MASKE BİR STATÜ SİMGESİNE DÖNÜŞTÜ

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Askere gidecek olan Temel’ e askerden yeni dönen arkadaşı “Yanına mutlaka diş fırçası al” demiş.

Temel şaşırmış: “Ula, o nedur da, ne işe yarar?” demiş.

Arkadaşı “Hiçbir işe yaramıyor, komutan teftişe geldiğinde dolabında bulunması lazım, ona gösteriyorsun, o kadar” demiş.

Korona maskeleri de Temel’ in “teftiş maskesine” döndü.

***

Sabah’ ta Melih Altınok‘ un yazısı:

Pandemi sürecinde geçici bir önlem olarak bildiğimiz açık havada maske kullanımı kalıcı hale gelebilir mi?
Dünya Sağlık Örgütü el yükseltmişe benziyor. Zira “hayat boyu maske” takmak zorunda kalabileceğimize dair öngörüler yaygınlaşıyor, normalleşiyor.
Geçtiğimiz günlerde Gaziantep Belediye Başkanı Fatma Şahin’in attığı şu tweet, bahsettiğimiz karanlık senaryonun hızla meşruiyet kazandığının göstergesi olsa gerek:
“Maalesef bu çocuklar bundan sonraki ömürlerinde maskeli yaşamaya alışmak zorundalar ki sağlıklı kalabilsinler…” Şahin, sözlerini sosyal medyada eleştirdiğim için ertesi gün arayarak cevap hakkını kullandı. Amacının izolasyon tedbirlerine dikkat çekmek olduğunu söylerken özeleştiri de yaptı. “Ömür boyu” ifadesini kullanmasının yanlış olduğunu dile getirdi.
Fatma Hanım bildiğiniz üzere eleştiriye açık, komplekssiz bir siyasetçi. Umarım, Twitter’daki eleştirim üzerine “başkanı başkana rağmen” savunmaya kalkan troller de bu satırları okurlar.

***

Peki, nasıl oldu da ömür boyu maske kullanmak gibi, düşüncesi bile insanı karamsarlığa iten öngörüleri hemen kanıksadık? Bu bunaltıcı gelecek tahayyüllerine itiraz edenleri, “sorumsuz” ilan edecek kadar ne ara kafayı bulduk?
Çaresizlikten mi?
İyi de sorunumuz tam olarak bu. Zira açık havada maske kullanımının kalıcı hale gelmesi gibi öneriler çözümden ziyade çaresizliğimizin katmerleşmesine neden oluyor.
Öyle ya, ancak cerrahların uzun yıllar eğitimin ardından doğru kullanmayı öğrendiği maskenin, sokaktaki vatandaşın bileğinde mikrop ve virüs yayan bir silaha dönüşeceğini tahmin etmek zor değil.
Uygun koşullarda kullanılmayan maske hem kullanan hem de diğerleri için yarardan çok zarar getiriyor.
Biz bizeyiz… Kendiniz de dahil maskeyi zarar vermeyecek şekilde kullanan kaç kişi gördünüz Allah aşkına?

***

Sözü uzatmayalım. Geçtiğimiz ay sokakta karşılaştığım bir polisin “Maskenizi takın, hiç olmazsa çenenizin altında dursun” şeklindeki uyarısı, bu tedbirin işlevinin artık ne olduğunun göstergesi olsa gerek.
Kabul etmek istemesek de bunu hepimiz biliyoruz.
Ee, tabii mantığı olmayan bir yasal zorlamanın önce komediye, tekrarında ise trajediye dönüşmesi şaşırtıcı değil.
Maske kullanımının tüm dünyada bir statü simgesine dönüşmeye başladığını da üzülerek fark etmiyor musunuz?
Müdür takmıyor, işçi takıyor… Restoranda yemek yiyen müşterinin ağzı açık. Ona hizmet eden garsonun maskesi terden sırılsıklam olmuş.
Var mı bunun bilimsel, vicdani, insani bir izahı?
Birkaç meczup dışında “virüs yok” diyen yok. Derdimiz bilim kurullarının “hötzötçülüğü.” Bilimsel çalışmaları duyurmaktan çok vatandaşa işlevi meçhül yasaklar dayatmaları.
Ama sürekli “bu iş bitecek gibi” değil derken, izolasyon tebdirlerinin kalıcı olmasını talep ederken bizlerden sakladıkları bir şey olsa gerek.
Anlatsalar da öğrensek…

Kaynak: https://www.sabah.com.tr/yazarlar/melihaltinok/2020/08/16/maske-bir-statu-simgesine-donustu

Siz de yorumunuzu paylaşın: