GÜL DALINDA ÖTEN, BÜLBÜLÜN OLSAM

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Klasik Türk Müziğinde kadın bestekâr sayısının pek az olması yanında, içlerinde Itri, Dede Efendi, Hacı Arif Bey, Sadettin Kaynak… gibi deha düzeyine erişmiş olanı da yoktur. Bu durum Klasik Batı Müziği için de farklı değildir. Orada da hem bestecilik mertebesi bakımından ve hem de sayı olarak kadın besteciler erkeklerin çok gerisindedir.

Müziğimizde ilk kadın bestecileri sarayda yetişmiş ve müziği orada öğrenmiş olan hanımlardır. Bunların ilkinin de Reftar Kalfa olduğu genel kabul görür. Doğum tarihi belli olmayan, 1700 yılında öldüğü tahmin edilen bestekarın çeşitli makamlardaki peşrev ve saz eserleri içinde en ünlüleri rast ve saba peşrevleridir.

Günümüze ‘Ey afitab-ı bezmi nur’ sözleriyle başlayan bestenigâr makamındaki şarkısı kalan I. Abdülhamid’in kızı Esma Sultan,  II. Mahmut’ un kızı Adile Sultan, Abdülmecid’ in kızı Fatma Sultan, şehzade Seyfettin Efendi’ nin kızı Gevheri Osmanoğlu diğer önemli  kadın bestecilerimizdir.

Bunların en ünlüsü ise Dilhayat Kalfa’ dır. 18. yüzyılın ilk yarısında yaşadığı sanılmaktadır. O da sarayda yetişmiştir, döneminin en iyi tanburileri arasında olduğu da rivayet edilir. Yaşadığı dönemin en  büyük bestecisi olarak kabul edilir. Evcara Peşrevi ve Saz Semaisi Türk müziğinin şaheserleri arasında sayılır.

Osmanlı İmparatorluğu’ndan Türkiye Cumhuriyeti’ ne geçiş döneminin en büyük kadın bestecisi olarak da Leyla Hanım’ ın ismini verebiliriz.

NEVESER KÖKDEŞ

Piyano, tanbur ve gitar çalması, güftekârlığı yanında, hem kendine özgü bir tarz yaratmış olması ve hem de çok sayıda eser vermiş olması sebebiyle Neveser Kökdeş’ i, Türk müziğinin en önemli kadın bestecisi sayarım ben. O, müziğimize yeni bir renk katmış özel sanatçılardan biridir. 

1904 yılında bazı kaynaklara göre Üsküdar’ da, bazılarına göre de babasının sürgünde olduğu bugün Yunanistan sınırları içinde olan Drama’ da dünyaya gelmiştir. Doğum yeri ile ilgili bu karışıklık muhtemelen, bir baba ve üç anneden 8 kardeşi olmasıyla ilgilidir. Kardeşlerinden biri de ünlü operet bestecisi Muhlis Sabahattin Bey’ dir.

Neveser Hanım, Notre Dame de Sion’ da okumuştur ve zamanına göre çok iyi bir eğitim almıştır. Burada piyano çalmasını da öğrenmiş, okuldaki bir yarışmada birincilik kazanmıştır.

Varlıklı bir ailenin kızı ve döneminin şık hanımlarından biri olan Neveser Hanım, çok genç yaşında topçu subayı Mehmet Ali Üsküdarlı ile evlenmiştir. Ancak, bu evlilik çok kısa sürmüş, henüz ikinci yılında eşinin Çanakkale Savaşı’ nda şehit düşmesi neticesinde bir yaşındaki oğlu Adnan ile dul kalmıştır.

Bir tarafta eşinin ölümü ile küçük bir çocukla genç yaşlarda yalnız kalması, diğer tarafta ekonomik sıkıntılara girmesi yüzünden içine kapanmış ve sinir hastası olmuştur. 35 yaşlarında geçirdiği yüz felcinden dolayı yüzünün sağ tarafını kullanamaz olması da onu büsbütün üzmüştür. Çok güzel bir yüze sahip olan Neveser Hanım, giderek kendi kabuğuna çekilmiş, insanlardan kaçar olmuştur.

Hayatının son yıllarını Moda’ da Ahmet Sapmaz’ ın himayelerinde yalnız başına geçirmiş, 1962 yılının 7 temmuz günü de evinde geçirdiği kalp krizi sonucu vefat etmiştir.

PİYANİST, TANBURİ VE OPERET ŞARKICISI

Neveser Kökdeş, müzik zevkini, çeşitli klasik ve halk sazlarını çalabilen, amatör bir müzisyen olan babasından almıştır. Besteciliğe henüz 12 yaşında polkalar besteleyerek adım atmıştır.

Ağabeyi Sabahattin Bey’in operet temsillerinde piyano çalmış ve ona ait bazı operet şarkılarını taş plaklara okumuştur.

İstanbul Radyosu’nda bir süre tanbur sanatçısı olarak da çalışmış, ama radyoda aradığı ortamı bir türlü bulamamış ve mutlu olamamıştır. Geleneksel kalıp ve üsluptan farklı olan bu tarz Mesud Cemil tarafından biraz da alaylı olarak ‘Neveser Musikisi’ diye isimlendirilmiştir. Radyo müdürü olan Mesud Cemil’ in, ‘’Benim sağlığımda Neveser Hanım adında bir kimse İstanbul Radyosu’nda neşriyat alamaz’’ dediği söylenir. O da zaten bir süre sonra radyodan ayrılır.

VALSLERİN BESTECİSİ

Neveser Kökdeş’ in bazı kaynaklara göre 500’den, bazılarına göre ise 1000’ den fazla eser bestelediği ileri sürülmekle beraber, elimizde bunların 100 kadarının notası vardır. Eserleri, tango, vals, operet ve şarkı formlarındadır.

Bestelerini uzun süre saklamış ve ancak ağabeyi Muhlis Sabahattin’ in ölümünden sonra ortaya çıkarmıştır. İlk eseri radyoda onun öldüğü gün yayınlanmıştır. Ölümünden sonra da eserlerinin yakılmasını vasiyet etmiş ve bu nedenle de pek çok bestesi yakılmış ve böylece de kaybolup gitmiştir.

Şarkılarının çoğu semai (vals) usulündedir ve çoğu eserinin güftesini de kendisi yazmıştır. Şarkı sözlerinde de kadınlara özgü bir duyarlılığı hissetmemek mümkün değildir.

Neveser Kökdeş, zamanının en popüler dergisi olan Radyo Alemi’ nde (26 Mart 1953) yayınlanan bir röportajında şunları söylemektedir:

‘’Fes-mes devri geçti, niçin musikimizde inkilabı hazmetmiyoruz. Dede’ler ve Rahmi Bey’lerin bile zaman zaman Türk musikisinde inkilap yapmak üzere harekete geçtikleri görülmüş, fakat fes’in altındaki zihniyet karşısında daha fazla cesaret edememişlerdir. Yani herkes bilir ki Dede’nin valsleri vardır.

Benim ‘aman’ larım basit eski tarz ‘aman’lar değildir. Fakat geçenlerde radyoda dinledim -ismi lazım değil- bir hanım sanatkarımız bir köçekçemdeki ‘aman’ı gazel ‘aman’ ına çevirdi. Bir ‘aman’ çekti ki, ben de aman dedim.

Eserlerimi güzel okuyan sanatkar Sabite Hanım’dır. Muallâ Mukadder de fena değil, fakat Sabite Tur’un sesi, alafranga nağmelere daha çok gidiyor.

Bu işten kırk para kazanmıyorum. Üstelik eserlerimi orkestrasyon yaptırmak için cebimden para verdiğim bile oluyor. Bestekarlık bana sıhhatimi, saadetimi, her şeyimi kaybettirdi. Bütün bu zahmetin ve ızdırapların mükafatı nedir biliyor musunuz? Bestelerimi tahfir etmek suretiyle harcamak. Halimi görüyorsunuz. Halbuki Türk müziğini hudutlarımızın dışına çıkarmış bir sanatkârım. Eserlerim halen Londra ve Paris operalarında çalınıyor.”

HAYAL UFKUNDA AÇAN BİN BİR RENKLER

Neveser Hanım’ın şarkılarının gerçekten de kadın eli değmiş şarkılar

olduğunu her dinleyen hisseder. Bunlar, acı çeken ama hiçbir şeyden de taviz vermeyen bir İstanbul Hanımefendi’sinin şık şarkılarıdır. Rast şarkısı güzel bir örnektir:

         Hayal ufkunda açan bin bir renkler
         Enginlerde efsane güzellikler
         Mehtap hazin, denizde sis, meltemler
         Bana aşk şiir, şarkısı söyler
        Ruhum coşar, ah, hülyalara dalar
        Unutulmaz o tatlı hatıralar
        Mehtap hazin, denizde sis, meltemler
        Bana aşk şiir, şarkısı söyler

Kökdeş’in bazı şarkılarında çektiği acıları, sıkıntıları, yalnızlığını…yansıtan zarif bir hüzün vardır, nihavent şarkısında olduğu gibi:
          Hüsranla gönül hep inler
          Gece gündüz âh eder
          Bir serab oldu şimdi hayalin,
          Canım sen, neşem sen, bir lâhza görsem
 Neden solar çiçekler, onlar da hasret mi çeker
 Bilinmez ne söyler, sevdiğini mi özler gözler
 Bir serab oldu şimdi hayalin
 Canım sen, neşem sen, bir lahza görsem

Bazı şarkılarında ise çılgın bir heyecan, müthiş bir coşku… dinleyenin kanını kaynatır: Mahur makamındaki ‘’Bahar pembe beyaz olur, güzeller neş’eli olur’’, hüzzam makamındaki ‘’Gül olsam ya sümbül olsam, beni koklar mısın’’ ve kürdilihicazkâr şarkısı ‘’Bugün biz hep neşeliyiz’… gibi.

Neveser Kökdeş’ in halk tarafından çok  tutulan, bugün bile zevkle söylenen şarkılarının en tanınmışı da hicazkâr şarkısıdır:

Gül dalında öten bülbülün olsam
Ötsem yanık yanık gönlüne dolsam
Aşkını dilesem kalbimi sunsam
Ne olur uğruna sararıp solsam

Baharım, çiçeğim, güzelim, sevgilim
Sar beni kollarında canım diyeyim

Bir kuş olsam da pencerene konsam
Aşkın şarkısını sana okusam
Göğsünde yatsam da biraz uyusam
Elemi unutsam neşemi bulsam

Neveser Hanım’ın müziğimizde yeni bir dönem açan, pek çok bestekara da ilham veren şarkılarından bir demet: Sevmek seni bir suç ise affet günahımı ey sevgili (rast), Aşkı fısıldar sesin , bülbül müsün ah nesin (nişaburek), Bir emele bin âh çeksem (segâh), Gönlümün baharı birgün açacak mı aceb (segâh), Kuş olup uçsam sevgilimin diyarına (segâh), Pek özledim o demleri, seninle bu yerleri (suzinak), Gönlümün pembe çiçeği (hicazkâr), Ruhumda neşe hayale daldım (hicazkâr), Canandan uzak kaldı gönlüm (kürdilihicazkâr), Yıllardır bekliyorum, bir gün gelirsin diye (nihavent) ve daha nice şarkı.

Unutulmaz bir besteci: Neveser Kökdeş - Haber Hürriyeti

Siz de yorumunuzu paylaşın: