KALP KRİZİ RİSK FAKTÖRLERİ KADINLARDA ERKEKLERDEN FARKLI OLABİLİR Mİ?

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Türk Kardiyoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Lale Tokgözoğlu’ nun kalp sağlığı için benim de senelerdir savunduğum görüşleri dile getirmesine, ilaçların adını ağzına bile almamasına çok sevindim (1).

Birkaç sene öncesine kadar mevzu kalp sağlığı olduğunda söze “kolesterol kalp damarlarını tıkar; yumurta, tereyağı, kırmızı et asla yemeyin” diye başlanır ve “kolesterol hapını içmezseniz şakkadak kalp krizi geçirirsiniz” diye tehditler savrulurdu.

Geç oldu ama çok şükür bugünlere geldik.

Laboratuar raporuna bakıp “hastanın yüzüne bile bakmadan kolesterol hapı yazma devri” kapandı.

İlaç yazmayan doktordan hoşlanmayan hastaların yerini de ellerine tutuşturulan reçeteye endişeyle bakan ve “Yediğime içtiğime dikkat etsem, spor yapsam, yürüsem, hemen ilaç almasam olmaz mı?” diyen “bilinçli tüketiciler” aldı.

Kalp krizlerinin sebebi yanlış hayat tarzıdır

Kalp krizi ve felçlerin sebebi kanda statin eksikliği değil başta beslenme hataları, hareketsizlik ve sigara olmak üzere “hayat tarzındaki yanlışlar” dır.

Adam gibi beslenme de hepsinden önce gelir.

Sayın Başkan’ ın “işlenmiş gıdalardan, tuz, şeker ve aşırı yağlı yiyeceklerden uzak durulmalı” tavsiyesini cân-ı gönülden destekliyorum.

Haberde geçen “aşırı yağlı” ifadesinin ise bilhassa üzerinde durmak istiyorum.

Evet, sadece yağın değil “her şeyin aşırısı” zararlıdır.

Ne kadar faydalı olursa olsun herhangi bir gıdanın “sınırsız” yenmesini de egzersizin fazla ve ağırını da tasvip etmem.

Azı karar çoğu zarar” prensibine sıkı sıkıya bağlıyımdır.

Yağa gelince, bin bir türlü yağ var ama burada kast edilenin “trans yağlar” olduğundan adım gibi eminim.

Hem kalp hem tüm diğer hastalıklardan korunmak için mutfağımızda bulunması şart olan iki yağ var, biri hakiki köy tereyağı diğeri soğuk sızma zeytinyağı!

Ancak her ikisini de faydalı diye sınırsız tüketmeyi doğru bulmam.

Bilim dünyası nelerle uğraşıyor?

Sayın Başkan, 24 Avrupa ülkesinde yapılan EUROSPACE çalışmasından “hareketsizlik, kilo fazlalığı, psiko-sosyal faktörler gibi yaşam tarzından kaynaklanan sorunların, kadınlarda kalp hastalıklarına yakalanma açısından daha önemli olduğu” sonucu çıktığını da müjdeliyor.

Amerika’ nın yeniden keşfi bilim dünyasına hayırlı ve uğurlu olsun da kalp sağlığı tavsiyeleri için ne zamandan beri erkek ve kadın ayırımı yapılmaya başlandı, bu faktörler erkekler için ehemmiyetsiz mi, anlayamadım.

İlaç mevzubahis olsa tamam (hatta böyle bir ayırım elzemdir!) ama sağlıklı hayat tarzı için “cinsiyet ayırımcılığı” yapılması mantıklı değil.

Hani “dar sutyen takmayın, sıkı korse giymeyin kalbiniz sıkışabilir” dense anlarım ama sayılan tedbirlerin hangisi erkekler için geçersiz olabilir ki?

Sürekli değişen beslenme kılavuzları komedisi

Bu vesile ile USA’ da her beş seneden bir yenilenen ve tüm dünyanın dikkate aldığı meşhur Beslenme Kılavuzu’nun 2015 modelinde kolesterole konan yasağın tamamen kalktığını da hatırlatmak isterim.

Beslenme Kılavuzlarının birkaç senede bir yenilenmesi de bunların ne kadar “güvenilmez kılavuzlar” olduğunun ispatıdır.

Kılavuzlar, endüstrinin menfaati değil de insan sağlığı esas alınarak yapılıyor olsaydı bir kere yapılır ve hiç değişmezdi.

Gelelim neticeye

BİR: Bilim dünyasının doğru yolda olduğunu görmekten mutluyum, ufak tefek kusur ve yanlışlarını da zamanla düzelteceğine inanıyorum.

İKİ: Sağlıklı yaşama tavsiyelerinde bulunmak için normal bir akıl ve mantığa sahip olmak, bilimin ve tıbbın temel prensiplerini bilmek yeter de artar bile, araştırmalara da âllâme-i cihan olmaya da gerek yok.

ÜÇ: Şu soruma da cevap istiyorum: “Kalp krizi geçiren kadınların kalp krizi geçirten kadınlara oranı nedir?

Kaynak:

1. http://www.bugun.com.tr/son-dakika/-kadinlarda-kalp-krizi-gogus-2085715.html

Yazı için 1 yorum yapılmış:

  1. Elif Gül Özak dedi ki:

    Hocam, sorunuzun yanıtını bilmiyorum ama yanıt bulmasına yardımcı olacak bir analiz yapıyorum:

    1- hazırladığı yemeklerle kalp krizine sebebiyet verenler
    2- hazırlamadığı yemeklerle kalp krizine sebebiyet verenler
    3- yemek işine hiç girmediği halde kalp krizine sebebiyet verenler…
    4- kendisi başlı başına kriz olanlar
    5-kriz çıkarmadan yaşayamayanlar

    6-doğrudan hiç kriz çıkarmadığı ya da krize sebebiyet vermediği halde çıkmış krizlere müdahale edip türev krizlere sebebiyet verenler .. vb şeklinde liste uzayabilir…

    Sonuç olarak, kriz çıkarma! konusuna ilişkin yorumum şudur: her ne kadar konumuz kalp krizi olsa da iktisatçıların lugatında ekonomik krizin tanımı şöyle geçer: bir ülkede herkesin aynı anda kaybettiği duruma “kriz” denir.

    Eğer bir kesim kaybederken bir kesim kazanıyorsa ona kriz denmez…. Kanaatimce sizin yanıt aradığınız “kalp krizi” meselesine de iktisadi gözle bakmakta fayda var…. yani ima ettiğiniz mesele gerçekten kriz mi acaba? Yoksa krize sokmanın olağan sonucu mu?

    Benim de size bir sorum var: Bu yazınızı 8 Mart yerine özellikle mi öncesinde yayımladınız? 🙂

Siz de yorumunuzu paylaşın: