KİREÇLENMEYE KARŞI VİŞNE SUYU
Hürriyet gazetesinde ‘Kireçlenmeye karşı vişne suyu’ başlıklı haber için Metin Münir ‘Çoktan beri gördüğüm en dandik haber’ yorumunu yapmıştı (1).
Hürriyet okur temsilcisi Faruk Bildirici de bu yoruma cevap olarak ‘Vişne suyu ilaç mı?’ başlıklı bir yazı yayınladı (2).
Faruk Bildirici, yazısında haberini savunuyor:
Reha Erus vişne suyu ile ilgili bu haberi İtalyanca yayınlanan ‘Di Piu’ da ve daha sonra da ‘İl Sore 24 Ore’’ de görmüş ve Hürriyet okurlarını bilgilendirmek için de yazmış.
Erus şöyle diyor: “Vişnenin efektif bir ilaç olmadığı doğru ancak faydalı bitkiler arasında olduğu da kanıtlanmış durumda. Tıpkı soğan, sarmısak, badem, domates, kırmızı biber, ada çayı, bin derde deva brokoli, avokado gibi.”
Reha Erus’ un kaynak diye gösterdiği yayınlardan biri haftalık bir kadın dergisi, diğeri ise bir ekonomi gazetesi.
Şimdi gelin de tıpla hiçbir alâkaları olmayan, bu kadın dergisi ve gazetenin bu ‘bilimsel’ haberine güvenin.
Vişnenin faydalı bitkilerden olduğu elbette doğru ve bu tam da gazetecilerin meşhur ‘köpek insanı ısırdı’ örneğinin bir benzeri.
Nasıl ‘insanın köpeği ısırmasının’ haber değeri varsa burada da ‘vişnenin faydalı olmadığının ispatı’ haber olarak önem kazanabilirdi.
Her bitkide onlarca hatta yüzlerce kimyasal madde var ve bunların her birini vücutta bir işe yaraması, Erus’ un tabiriyle ‘bin derde deva olması’ çok sıradan olaylar.
Okur temsilcisinin kaynağı
Erus’ un kaynakları Faruk Bildirici’ yi de tatmin etmemiş olmalı ki, okur temsilcisi ‘kaynak aramaya’ çıkıyor ve haberin asıl kaynağına ulaştığını bildiriyor.
Bildirici’ nin verdiği adreste ‘Amerikan Spor Tıbbı Konferansında sunulan bildiriden sadece şu satırlarla bahsediliyor (3):
“Yaşları 40 ile 70 arasında iltihaplı kireçlenmesi olan yirmi kadının üç hafta boyunca günde iki bardak vişne suyu içmelerinin iltihapla ilgili belirteçlerde anlamlı azalmaya yol açtığı belirlenmiştir.”
Bu bilgiler Kiraz Pazarlama Enstitüsü’ nün (Cherry Marketing İnstitute) internet sayfasında yer alıyor.
Olmadı Faruk Bey olmadı.
Araştırmanın orijinal metni
Ben bununla yetinmedim ve internet üzerinden bildirinin orijinaline ulaştım (4).
Bildiride özetle şöyle deniyor:
“Araştırma 40 ile 70 yaşları arasındaki iltihaplı kireçlenmeleri olan yirmi kadın üzerinde randomize ve plasebo kontrollü olarak gerçekleştirildi.
Bu kadınların hepsi de Amerikan Romatoloji Derneği’ nin kireçlenme teşhisi için gerekli kriterlere sahipti ve geçen sene en az bir ekleminde şişme bulguları olan hastalardı.
Denekler 21 gün süreyle günde 2 kere 10.5 onsluk vişne suyu veya plasebo içeceği içtiler.
Bunları içmeden önce ve sonra kanlarında iltihapla ilgili IL-6, IL-10, TNF-alfa ve CRP değerleri ölçüldü.
Vişne suyu içenlerin tümünde de bu değerlerin azaldığı görüldü ama sadece TNF’ deki azalma istatistikî bakımdan mânalı idi.
CRP değerleri 3’ den yüksek olan 12 kadında ise TNF ve CRP’ nin vişne suyu içenlerde plaseboya göre azaldığı belirlendi.”
Araştırmacıların bu çalışma ile ilgili yorumları da şöyle:
“Vişne antioksidan ve anti-enflamatuar (iltihap giderici) kapasitesi en yüksek olan besindir.
Bu çalışma vişnenin kireçlenmeleri olan kadınlarda kanda ölçülen iltihap belirteçlerinin azaltıcı faydası olabileceğini göstermektedir.
Ağrının ve işlev bozukluğunun giderilmesi kireçlenme tedavisinin ana hedefleridir ve konvansiyonel tedavilere ek olarak sağlıklı alternatif tedavilere de değer verilmelidir.
Vişne, kireçlenmesi olan hastalarda iltihap giderici etkisiyle faydalı olabilir.”
Bu bir ‘dandik’ araştırmadır
Bu araştırmanın özeti bunun ‘dandik’ bir araştırma olduğunu ortaya koyuyor.
Denek sayısının çok az olması, yaş aralığının genişliği ve bildirilen değerlerin çoğundaki azalmanın istatistikî olarak mânalı olmaması bunun kanıtlarıdır.
Mânalı olduğu söylenen TNF’ deki azalma da tesadüfi olabilir ve pratik faydası da söz konusu değildir.
Bu parametrelerin hastaların ağrılarının ile doğrudan bir ilişkisi de yoktur. Zaten kendileri de kireçlenmeli hastaların yüzde 60’ ında enflamasyon olmadığını söylüyorlar. Araştırma da geçen sene eklemleri şiş olan kadınlarda yapılmış.
Araştırmanın yöntemi ve değerlendirmesinde de şüphelerim var; yorum bölümü de tam bir felâket!
Bu araştırma her bakımdan mükemmel yapılmış olsaydı bile vişne suyunun sadece kandaki iltihap belirteçlerini bir miktar azalttığı söylenebilirdi ama bunun hastalığın gidişine ve ağrılara olan etkisi hakkında bir şey denemezdi.
Gelelim neticeye
BİR: Bu çalışmanın, Amerika’ daki bir kongrede sunulmuş bir bildiri olmasının hiçbir değeri yoktur.
Bu, baştan sona, resmen ve alenen ‘dandik’ olması bir tarafa üstelik de bence ‘önyargılı’ bir çalışmadır.
Doğru dürüst bir kongrede bu nitelikte bir bildiri ancak çöp sepetinde yer bulabilir.
İKİ: Bu tür ‘dandik çalışmalar’ hiçbir bilimsel değerleri olmadığı hâlde kongre özet kitabında unutulup kalmaz ve ‘birileri’ tarafından tüm dünyanın gündemine getirilir.
Medya güzel bir haber yaptığını sanır ama burada ‘malı götüren’ vişne ve vişne suyu üreticileridir.
Kim bilir belki adamların elinde tonlarca vişne suyu kalmıştır ve bunu eritmenin en iyi yolu da böyle bir bilimsel (!) araştırmadır.
ÜÇ: Bu bildiriyi haber yapan gazeteciler bunu sadece ‘haber yapmak için yapıyorlarsa’ veya ‘yayıyorlarsa’ onlara gülerim.
Benden duyduğunuzu söylemeyin ama böyle bir haberin ‘piyasa değeri’ yüz bin dolarlarla ifade edilebilir.
Reha Bey, Faruk Bey kullanıldığınızın farkında mısınız, değil misiniz bilemiyorum.
KAYNAKLAR:
http://www.ahmetrasimkucukusta.com/2012/06/26/misafir-yazar/visne-suyu-ilac-mi/
http://choosecherries.com/Uploads/Documents/8588632732022580808.pdf
http://acsmannualmeeting.org/wp-content/uploads/2012/04/Free-Comm-Posters_Wed-AM.pdf
Gazetelerdeki ve televizyonlardaki bu “sağlık öğütleri ve sağlık köşeleri”nden artık gına geldi. Gelişmiş ülkelerde bu cıvıklık yok. Orada herkes aile hekimini kendi seçiyor ve aile hekimleri devlet memuru değil. Dolayısıyla hastalara hekim gibi davranıyorlar. Herkes de sağlık sorunlarını gidip onlara danışıyor. Aile hekimlerinin çalışmalarını kontrol eden, şişirilmiş ilaç ve “tetkik” faturalarına fırsat vermeyen çok iyi de bir denetleme mekanizması var. Zaten aklı başında hiçbir hekim de böyle bir şeye tevessül etmiyor.
Türkiye’deki bu “sağlık öğütleri”, sadece psikoneurotik hastaların daha sık doktora koşturmalarına ve bu da S.G.K.’nun ödeyeceği faturaların çoğalmasına neden oluyor
Hatırlarsınız Hocam, bir ara da nar suyu dediler, millet ortalıkta nar komadı. (Ben nar suyu diye birşeyi en çok 5 yıl önce öğrenmişimdir. Daha önce yoktu.) Bütün meyve suyu şirketleri nar suyu çıkardı, hiç birinin skalasında yokken. Nereden buldular o kadar narı? Nar öyle aşırı üretilebilen bir meyve değildir ki.