D VİTAMİNİ DİN HÂLİNE GELDİ

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Dikkat: Yazının sonunda ek var!

***

New York Times’ ta “Why are so many people popping vitamin D?” başlıklı yazının özeti (1):

İnsanların bir zamanlar kolesterol yüksekliği ile tehdit edilmesi gibi günümüzde de “D vitamini eksikliği paranoyası” almış başını gidiyor.

Herkes D vitamini seviyelerine baktırıyor, herkes D vitamini hapı içiyor.

CDC, USA’ da Medicare kapsamında D vitamini seviyelerine baktıran çoğu 65 ve üzerindeki yaşlarda olanların sayısının 2000’ den 2010’ a tam 83 misli arttığını bildiriyor.

D vitamini seviyeleri 20-30 ng arasında olanlar “yetersiz” damgası yiyor ve bunlar iştahsızlık, bulantı, kusma gibi yan etkilere yol açabilecek yüksek dozlarda D vitamini içiyor.

Milyonlarca insan depresyondan yorgunluğa, kalp krizlerine kanserlere kadar sayısı hastalıktan korunmak için D vitaminine abone yapılmış durumda.

Gelgelelim D vitamininin bu hastalıkları önlediğinin ve kan seviyesini 20 ng’ ın üzerine çıkarmanın faydası oluğunu ispatlayan hiçbir bilimsel delili yok.

JAMA Cardiology’ de yayınlanan bir araştırmada D vitamininin kalp krizlerini önlemediği ortaya çıktı (2).

Bir başka yeni araştırmada da D vitamininin kanserleri de önlemediği gösterildi (3).

26 bin kişi üzerinde sürdürülen geniş kapsamlı 5 senelik bir çalışmanın sonuçları ise merakla bekleniyor.

D vitamini çılgınlığı 2000’ lerde başladı

D vitamini çılgınlığı, 2000’ lerde eksikliğinin önce multipl skleroz ve mental hastalıklarla ilişkilendirilmesiyle başladı, sonra kanser ve diğer hastalıklar da listeye dahil oldu.

D vitamini testleri de çılgın artışa geçti.

Yorgun veya üzgün olan herkes bunu D vitamini eksikliğine bağlıyordu.

Holick 2007’ de New England Journal’ deki bir makalesinde 21-29 ng arasında normal kabul edilen D vitamini seviyeleriyle kanser, oto-immün hastalıklar, diyabet, şizofreni, depresyon ve solunum fonksiyon bozukluklarının bağlantılı olduğunu ileri sürdü.

Yazdığı kitaplarda bu seviyelerin sağlık yaşamak için yetersiz olduğunu bildiriyordu.

2011’ de Holick’ in başkanı olduğu Endocrin Society’ in bir komitesi D vitamini seviyelerinin en az 30 ng olması gerektiğini ilan etti.

D vitamini ölçümleri rutin biyokimyasal testler arasına girdi ve insanlar tıpkı kolesterol baktırır gibi D vitamini de baktırmaya başladı.

Gelelim neticeye

D vitamini paranoyasını osteoporoz araştırmacısı Dr. Rosen’ in “D vitamini bir din hâline geldi” sözleri çok güzel ifade ediyor.

Dinde sorgu, sual, şüphe, itiraz olmaz.

Herkes D vitaminine baktıracak, kan seviyesi 100’ ün üstüne çıkana kadar içecek o kadar!

Böyle bir din olmaz, ben “dinsizim” arkadaşlar.

Kaynaklar:

1. https://www.nytimes.com/2017/04/10/health/vitamin-d-deficiency-supplements.html?_r=0

2. http://jamanetwork.com/journals/jamacardiology/fullarticle/2615260

3. https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/28350929

***

EK 1 (11.10.2025): Kuzey iklimlerinde kış aylarında güneş ışığı D vitamini üretimini tetiklemek için çok zayıftır ve bu da birçok kişiyi, özellikle de vücutlarında aşırı yağ bulunanları, eksiklik riski altında bırakır.

10 haftalık bir çalışma, takviye veya kilo kaybı olmadan tek başına egzersizin, aşırı kilolu veya obez yetişkinlerde aktif D vitamini seviyelerinin korunmasına yardımcı olduğunu gösterdi.

Fiziksel aktivite, yağ dokusundaki enzim aktivitesini değiştirerek vücudun depolanmış D vitaminini kullanılabilir forma dönüştürme yeteneğini artırıyor ve parçalanmasını önlüyor.

En fazla yağ dokusuna sahip kişilerde D vitamini aktivasyonunda en büyük iyileşmeler görüldü.

Bu da egzersizin özellikle fazla kilolularda ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.

Egzersiz, vücudu halihazırda sahip olduğu D vitaminini aktive edip koruması için eğitir ve güneş ışığına maruz kalmanın sınırlı olduğu kış aylarında D vitamini seviyelerini korumaya yardımcı olmak için tabii bir yol sunar.

Kaynak: https://advanced.onlinelibrary.wiley.com/doi/full/10.1002/advs.202416312

Makale: Exercise without Weight Loss Prevents Seasonal Decline in Vitamin D Metabolites: The VitaDEx Randomized Controlled Trial

***

Yazı için 4 yorum yapılmış:

  1. balıkçı dedi ki:

    Ben balık yağı dinindenim.

  2. hayriye bahar dedi ki:

    Eskiden yiyeceklerimiz kaliteli idi ama şimdi bumlarda yeteri kadar vitamin yok deniyor bunun için de vitamin olmadan sağlıklı yaşam olmaz deniyor. Siz de her şeye rağmen yiyeceklerde yeterince vitamin var hapa gerek yok diyorsunuz. Ben de size katılıyorum yani ben de dinsizim.

  3. hasanoğlu dedi ki:

    Vitaminler sağlıklı beslenmeye karşı tuzaktır sözünüz çok önemli bir tespit. Herkes bilinçsizce vitamin hapı içiyor aklım almıyor.

  4. Kazım dedi ki:

    Teşekkürler…

Siz de yorumunuzu paylaşın: