Koronavirüslerde spike (S), zarf, membran ve nükleokapsit (N) olmak üzere dört yapısal protein vardır.
Virüsün yüzeyindeki S proteini ile ACE-2 reseptörlerine bağlanarak hücre ve virüs membranlarının kaynaşmasını (füzyon) ve virüsün hücre içine girmesini sağlar.
SARS-CoV-2 ile enfekte olan insanların çoğu S ve N proteinlerine karşı antikor geliştirdiği için bunlar klinik serolojik çalışmalarında antijen olarak kullanılır.
S proteini nötralizan antikorlar için önemli bir hedeftir; bu sayede virüsün hücre içine girmesi önlenmiş olur.
Bugün için virüsün temizlenmesinde, hastalığın ağırlığının şekillenmesinde ve ilk enfeksiyondan sonra bu cevapların devamlılığı hakkındaki bilgiler sınırlı veya tartışmalıdır.
Virüse karşı oluşan antikor seviyelerinin süresi hakkında kesin bir bilgi olmamakla beraber IgG sınıfı antikorların enfeksiyondan 3 ay sonra hızla azaldığını ve haftalar hatta aylar sonra sabit kaldığını gösteren araştırmalar vardır.
Virüse özgü antikorların ağır hastalık geçirenlerde, belirtisiz veya hafif geçirenlere göre daha yüksek olması, antikor cevaplarının etkinliği hakkında şüpheler yaratmaktadır.
Bir düşünceye göre, enfeksiyonun akıbetini antikorların miktarından çok kalitesi belirler.
S bazlı DNA aşılarıyla aşılamadan sonra SARS-CoV-2’ye maruz bırakılan primatlarda nötralizan antikorlar ve korunmanın immun sonuçlarının gelişmiş olması antikor cevaplarının hastalığın iyileşmesinden ziyade önlenmesinde daha etkili olabileceğini göstermektedir.
KOVİD’de antikorlar ne işe yarıyor?
Science Immunology’de yayımlanan yeni bir araştırmada KOVİD’de antikorların enfeksiyon sırasında hastalık şiddetini modüle etmedeki rolü, serolojik cevaplarının süresi ve antikor cevaplarının re-enfeksiyona karşı koruyucu olabilme dereceleri tespit edilmeye çalışıldı. 1
Hastanede yatan 79 KOVİD hastası ve SARS-CoV-2 ile enfekte ayaktan takip edilen ve asemptomatik 175 kişiden alınan 983 plazma örneği incelendi. Bu hastaların 25’i vefat etti.
Hafif hastalığı olduğu için ayaktan tedavi gören hastalarda ağır hastalık geçirenlere göre, nükleokapsit antijenine kıyasla spike proteinin S1 veya RBD kısımlarını hedefleyen IgG sınıfı antikorlar daha yüksek seviyede bulundu.
Plazma antikor artışı viral RNAemi’deki azalmayla korelasyon gösteriyordu ama akut hastalığı olanlardaki antikor cevapları hastalığın akıbetini belirlemede yetersizdi.
Nötralizan antikorların yatan hastalarda ayaktan tedavi edilenlere göre arttığı ve RBD-ACE2 blokajı ve RBD IgG seviyeleriyle ilişkili olduğu görüldü.
Ayaktan tedavi gören veya asemptomatik kişilerde IgG dahil SARS-CoV-2 antikorları enfeksiyondan sonraki beş ay içinde giderek azaldı.
Enfeksiyonların antikora bağlı şiddetlenmesi
Antikor bazlı ilaç ve aşılar için potansiyel bir engel antikor-bağımlı şiddetlenme (antibody-dependent enhancement=ADE) ile KOVİD ağırlığının artması riskidir. 2
Antikor bağımlı şiddetlenme, bir virüsün suboptimal antikorlara bağlanmasının konakçı hücrelere girişini ve ardından replikasyonunu arttırdığı bir olaydır.
ADE, RSV ve kızamık gibi diğer solunum yolları virüsleri de dahil birçok virüsün sebep olduğu enfeksiyonların şiddetini artırabilir.
Solunum yolu enfeksiyonlarında ADE, şiddetlenmiş solunum yolu hastalığı (ERD) adı verilen daha geniş bir kategoriye dahil edilmiştir ki burada sitokin kaskadı ve hücresel bağışıklık gibi antikor bazlı olmayan mekanizmalar da yer alır.
Gelişmiş viral replikasyonun sebep olduğu ADE, dang virüsü ve kedi enfeksiyöz peritonit virüsü (FIVP) de dahil olmak üzere makrofajları enfekte eden diğer virüsler için de gözlenmiştir.
ADE ve ERD ayrıca SARS-CoV ve MERS-CoV için de hem in vitro hem de in vivo olarak bildirilmiştir.
Gelelim neticeye
SARS-CoV ve diğer solunum yolu virüslerinin çalışmasından elde edilen veriler, anti-SARS-CoV-2 antikorlarının ADE yoluyla KOVİD’i şiddetlendirebileceğini de göstermektedir.
Devam eden hayvan ve insan klinik çalışmaları, KOVİD’deki ADE mekanizmaları hakkında önemli bilgiler sağlayacaktır.
KOVİD’in küresel yükünü azaltmak için gerekli olan büyük ölçekli tıbbi müdahalelerde ürün güvenliğini sağlamak için bu tür delillere şiddetle ihtiyaç vardır.
Kaynaklar:
1. https://immunology.sciencemag.org/content/5/54/eabe0240
2. https://www.nature.com/articles/s41564-020-00789-5
***
EK 1 (25.12.2020): Avustralyalı bilim adamlarının Kovid-19 geçiren hastaların virüse karşı ne kadar süre bağışıklık kazandığına ilişkin yürüttükleri araştırma, “Science Immunology” dergisinde yayımlandı. Monash Üniversitesi, The Alfred Hastanesi ve The Burnet Enstitüsünün birlikte yürüttüğü çalışmada Kovid-19 teşhisi konulan 25 hastadan ve virüse yakalanmayan 36 kişiden alınan kan örnekleri incelendi. Kovid-19 hastalarının kan örneklerinde, semptomlar görülmeye başlandıktan 20 gün sonra, antikorların etkisini yitirdiği gözlemlendi. Araştırmada antikorlar gitse de hafıza B hücrelerinin kalmaya devam ettiği, bu hücrelerin Kovid-19’a karşı 8 ay bağışıklık sağladığı ifade edildi. Monash Üniversitesinden immünolog Menno Van Zelm, aşının yarattığı bağışıklığın ne kadar süreceği konusunda soru işaretleri bulunduğunu belirterek, yürüttükleri araştırmanın, aşının uzun vadede koruma sağlayacağına dair büyük bir umut verdiğini dile getirdi. Kaynak: https://www.aa.com.tr/tr/saglik/kovid-19a-karsi-bagisikligin-8-ay-surebilecegi-belirlendi/2088596
***
EK 2 (25.12.2020): ABD’de yapılan araştırmaya göre koronavirüs geçirip antikor üretenlerin altı aydan fazla bir süre tekrar koronavirüse yakalanma ihtimallerinin çok düşük olduğunu açıklandı. New England Journal of Medicine tarafından yayımlanan bir çalışmaya göre, Birleşik Krallık’taki Oxford Üniversite Hastanelerinde 12 bin 500’den fazla sağlık çalışanı incelendi. Koronavirüs geçirdikleri tespit edilen bin 265 kişi altı ay boyunca incelenirken kişilerden sadece ikisinin tekrar koronavirüs testlerinin pozitif çıktığı açıklandı. Testleri pozitif çıkan iki kişinin de semptom göstermediği bildirilirken bu durum aşılar için de umut verici bir bilgi oldu. Aşılarla vücutlarına antikor alan kişilerin en az altı ay boyunca koronavirüse yakalanmayacakları sonucunu çıkaran bilim insanları, aşıların öneminin tekrar altını çizdi.
Geçtiğimiz gün ABD’nin Maryland eyaletinde bulunan Ulusal Sağlık Enstitüsü’ndeki (NIH) bilim insanları, lama, deve ve alpaka gibi hayvanlarda bulunan nano antikorların Covid-19 tedavisinde ve virüsü önlemede kullanılabileceğini keşfetmişti. Araştırmayı yürüten bilim insanları, lama, alpaka ve deve gibi hayvanlarda bulunan ‘NIH-CoVnb-112’ antikorunun insanlardaki antikorlara oranla hem daha küçük hem de 10 kat güçlü olduklarını, bu kapsamda koronavirüs tedavisinde ve hastalığı önlemede etkili olabileceğini ifade etmişti. Kaynak: https://www.haber7.com/dunya/haber/3048901-koronavirus-geciren-en-az-alti-ay-viruse-yakalanmiyor
***
EK 3 (31.12.2020): Hafif ve asemptomatik Kovid vakalarında uzun süreli bağışıklık kanıtı bulundu.
Bilim insanları, Kovid-19’u hafif veya belirti göstermeden atlatan kişilerde, koruyucu bağışıklık tepkisinin enfeksiyondan 4 ay sonrasına kadar devam ettiğine dair kanıt buldu. Söz konusu bulgular, Kovid aşılarının ne kadar süreyle koruyacağını araştıran bilim dünyası için umut vaat ediyor.
Hakemli bilim dergisi Science Immunology’de geçen hafta yayımlanan araştırma, Mart 2020’den bu yana Kovid enfeksiyonunu hafif veya belirti göstermeden geçiren Londralı 136 Londralı sağlık çalışandaki antikorları ve T hücresi tepkilerini analiz etti.
Britanya üniversiteleri Queen Mary, Imperial College London ve University College London’dan araştırmacıların yer aldığı ekip, analiz edilen sağlık çalışanlarının yüzde 89’unun enfeksiyondan 16 ila 18 hafta sonra nötralize edici antikorlar taşıdığını keşfetti.
Araştırmacılar, incelenen kişilerden çoğunun, virüsün farklı parçalarını tanıyabilen T hücrelerini de taşıdığını gördü. Ancak iki bağışıklık yanıtının her örnekte uyum içinde çalıştığı görülmedi. Bazı kişilerde T hücresi tepkisi görülürken, antikor kanıtı mevcut değildi. Bazı kişilerde ise bunun tam tersi geçerliydi.
Queen Mary University of London’dan Doktora Sonrası Araştırma Asistanı Joseph Gibbons bulguları şöyle değerlendirdi:
Londra’daki hastanelerde görev alan sağlık çalışanlarında SARS-CoV-2 enfeksiyonu üzerine yaptığımız çalışma, enfeksiyondan 4 ay sonra bireylerin yaklaşık yüzde 90’ında virüsü bloke eden antikorlar bulunduğunu ortaya koyuyor.
Daha da iyisi, sağlık çalışanlarının yüzde 66’sında koruyucu antikor seviyesinin yüksek olduğunu ve bu güçlü antikor tepkisinin virüsün çeşitli kısımlarına tepki verdiğini saptadığımız T hücreleri tarafından tamamlandığını görüyoruz.
Bu iyi haber. Eğer enfekte olduysanız, virüsle daha sonra tekrar karşılaştığınızda bir miktar koruma sağlayabilecek antikorlar ve T hücreleri geliştirmiş olma ihtimalinizin yüksek olduğu anlamına geliyor.
Bilim insanları pandeminin başından beri, bağışıklık sisteminin insanları SARS-CoV-2’den nasıl koruduğunu ve bu korumanın ne kadar sürdüğünü anlamaya çalışıyor.
Koruyucu bağışıklıkla ilgili tartışmaların çoğu da antikorları üreten B hücrelerinin ve virüsü doğrudan öldürebilen T hücrelerinin üstlendiği farklı rollere odaklanıyor.
Bu çalışmada ise araştırmacılar, koruyucu antikor yanıtlarının genellikle bir T hücresi yanıtıyla tamamlandığını gösterirken, sağlık çalışanlarının yarısından fazlasında antikor ve T hücresi yanıtları uyumsuzdu. Bu kişilerde SARS-CoV-2’nin dış katmanında bulunan proteinlere özgü bir T hücresi tepkisi görülmedi.
Bunun yanında araştırmacılar, T hücresi yanıtlarının Kovid-19’un semptomlarını deneyimleyen kişilerde daha yüksek olduğu saptandı. Asemptomatik vakalarda ise belirti gösteren kişilere kıyasla daha zayıf bir T hücresi yanıtı görüldü. Nötralize edici antikor yanıtlarıysa her iki durumda da eşdeğerdi.
Yine Queen Mary’de Doktora Sonrası Araştırmacı Corinna Pade, “Asemptomatik ve hafif vakalara dair çalışmamız, 4 aylık enfeksiyonun ardından SARS-CoV-2’ye karşı bağışıklığın sürdüğüne dair olumlu bir fikir veriyor” dedi.
Böylesine bol miktarda bağışıklık tepkisi, aşıların uzun süreli etkinliğine dair de umut veriyor.
***
EK 4 (12.1.2021): KOVİD teşhisi için burun ve boğazdan örnek almanın tecrübeli sağlık çalışanları ve pahalı ekipmanlar gerektirdiği malûmdur. 7732 eşlendirilmiş üzerinde yapılan 37 çalışmadan elde edilen sonuçlar tükürüğün SARS-C0V-2 teşhisi için hassas ve daha ucuz bir metot olduğunu ortaya koydu. Kaynak: https://www.acpjournals.org/doi/full/10.7326/M20-6569?journalCode=aim
***
EK 5 (13.2.2021): SARS-CoV-2 IgG seviyeleri, obezite, tip 2 diyabet ve kalp-damar hastalıkları gibi metabolik sendromla ilgili hastalıkları olan nekahet dönemindeki bireylerde anlamlı olarak daha yüksek bulundu. IgG seviyeleri HbA1c seviyesi %6.5’ den yüksek olanlarda %5.7’ den düşük olanlara nazaran anlamlı derecede yüksekti ve vücut kitle endeksi (VKE) ve antikor seviyeleri arasında pozitif bir korelasyon vardı. Nötralizan antikorlar da VKE 30’ dan fazla olanlarda daha yüksek bulundu. Kaynak: https://academic.oup.com/jcem/advance-article/doi/10.1210/clinem/dgab004/6125720
***
EK 6 (12.6.2021): Informed consent disclosure to vaccine trial subjects of risk of COVID-19 vaccines worsening clinical disease.
Nötralizan antikorlar oluşturmak için modifiye edilmemiş veya çok az modifiye edilmiş koronavirüs viral spike proteininden hazırlanan, viral vektör, protein, DNA veya RNA aşıları uygulama yönteminden bağımsız olarak antikora bağlı şiddetlenmeye (ADE) sebep olabilirler.
Bu risk, sürmekte olan KOVİD aşıları klinik araştırma protokolleri ve rıza onamlarında olabildiğince gizlenmiştir, hastaların bu riski yeterince kavramaları muhtemel değildir. Bu da katılımcıların doğru bilgilendirilmelerini ortadan kaldırır.
Etik olarak, aşı araştırmalarına katılanların, katılacak olanların, aşı onaylandıktan sonra aşı yapılacak olanların ADE yani KOVİD’ i daha ağır geçirme riskine karşı ikaz edilmeleri gerekir.
Kaynak: https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/33113270/
***
EK 7 (2.9.2021): MODERNA, PFİZER-BİONTECH’TEN İKİ KAT FAZLA ANTİKOR YAPIYOR
Halihazırda en çok gündemde olan Pfizer-BioNTech aşısıyla Moderna’nın corona aşısı, ürettikleri antikor seviyesi açısından karşılaştırıldı. İki doz aşı olduktan sonra ulaşılan antikor seviyesinin ölçüldüğü çalışmada, Moderna aşısının antikor seviyesi Pfizer-BioNTech’ten iki kat fazla çıktı.
ABD merkezli Bloomberg’ ün haberine göre araştırma Belçika’nın Ziekenhuis Oost-Limburg Hastanesi’nde mikrobiyoloji uzmanı Deborah Steensels öncülüğünde gerçekleştirildi. 1600 sağlık çalışanının verileri, ikinci doz aşıyı olduktan 6-8 hafta sonra incelendi. Katılımcıların aşıdan önce corona virüsüne yakalanmadıkları belirtildi. Sonuçlara göre Moderna aşısı olan kişilerde ortalama 2 bin 881 birim, Pfizer-BioNTech aşısı olanlarda 1108 birim antikor olduğu tespit edildi.
Sonuçları Amerikan Tabipler Birliği Dergisi’nde (JAMA) yayınlanan çalışmada iki aşı arasındaki farkın, aktif bileşen sayısına dayanabileceği belirtildi. Moderna aşısında bu rakam 100 mikrogram iken, Pfizer-BioNTech aşısında ise 30 mikrogram olarak ifade ediliyor.
***
EK 8 (10.11.2021): Virüs membranına karşı oluşan antikorlar (anti-membran IgG), geçirilmiş bir Kovid enfeksiyonunun hassas ve spesifik bir belirteci olabilir ve en azından bir sene tespit edilebilir.
Anti-reseptör bağlama alanı (RBD) antikorları, geçmiş enfeksiyon ve aşılamanın uzun süreli, hassas ve spesifik bir belirtecidir, anti-nükleokapsid IgG ise spesifiklikten yoksundur ve COVID-19’dan sonra hızla düşer.
Anti-membran ve anti-RBD antikorlarının bir kombinasyonu, geçirilmiş Kovid-19 enfeksiyonu, aşılama ve virüs alınmamış olması arasında doğru bir şekilde ayrım yapabilir.
Kaynak: https://www.medrxiv.org/content/10.1101/2021.11.02.21265750v1
***
EK 9 (910.11.2021): Antikor miktarına göre yatıp kalkanlara! Antikor miktarından çok kalitesi mühim. Obezlerde Kovid-19’a spesifik antikorların çoğu oto-immun antikorlardır, nötralizan antikorlar değil. Kantiteye değil kaliteye bak. Kaynak: https://www.nature.com/articles/s41366-021-01016-9
***
EK 10 (29.3.2022): IgA antikorlarına sahip olanlar Kovid’ e yakalanmıyor.
Kovid-19’a yakalanma, SARS-CoV-2’ye özgü nötralize edici serum IgG, T hücresi, IFN-γ ve SARS-CoV-2’ye granzim B cevapları, kendi bildirdiği tipik Kovid-19 semptomları, erkek cinsiyet, daha yüksek BMI ve hipertansiyon ile ilişkilendirildi.
Kovid-19’a yakalanmamak kadın cinsiyeti, IgA’ nın baskın olduğu veya SARS-CoV-2’ye karşı antikor tepkisi olmaması, solunum yolları alerjisi ve sigara ile ilişkilendirildi.
Kaynak: https://onlinelibrary.wiley.com/doi/10.1002/eji.202149655
***
EK 11 (20.4.2022): Correlates of protection against SARS-CoV-2 in rhesus macaques
These data demonstrate that relatively low antibody titres are sufficient for protection against SARS-CoV-2 in rhesus macaques, and that cellular immune responses may contribute to protection if antibody responses are suboptimal. We also show that higher antibody titres are required for treatment of SARS-CoV-2 infection in macaques. These findings have implications for the development of SARS-CoV-2 vaccines and immune-based therapeutic agents.
Kaynak: https://www.nature.com/articles/s41586-020-03041-6
***
EK 12 (26.12.2022): KAAN YILANCIOĞLU #COVID19 ‘dan önce hiçbir şey bilmiyormuşçasına, temel bilimsel tüm kazanımlarımızı çöpe attık! Bir antijenle çok sık ve tekrarlı aşılanmanın aşıyla korunulmaya çalışılan hastalığa karşı bizi korumadığını hatta daha açık hale getirebileceğini unuttuk!
Çok sayıda tekrarlanan aşılar ne yapar? Mesela 3-4-5-6 doz #covid19 Vax exhaustion tandfonline.com/doi/full/10.10
Negative immune response pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/32276801/
Non-vax-target patojenlere karşı negatif etki olmaz diyen çalışma var ama ben olsam dikkat ederim…
VE vaccine effectiveness düşüyor!
“Repeat booster doses every four months could eventually weaken the immune response and tire out people, according to the European Medicines Agency.
Makale: Repeat vaccination reduces antibody affinity maturation across different influenza vaccine platforms in humans
Kaynak: https://www.nature.com/articles/s41467-019-11296-5
Kaynak: https://twitter.com/drkaanyl/status/1606965752627888128?s=20&t=W247FqUULVutvPyka0gtuA
***
EK 13 (28.12.2022): İki doz mRNA aşısından sonra ortaya çıkan IgG1 ve IgG3 türü antikorların sonraki dozları , speik-spesifik antikorların Ig4 türüne kaymasına yol açıyor. Fc aracılı efektör işlevi, viral klirens için kritik olabileceğinden, IgG4 alt sınıflarındaki bir artış, enfeksiyon durumunda daha uzun viral kalıcılığa sebep olabilir.
Kaynak: https://www.science.org/doi/10.1126/sciimmunol.ade2798
Makale: Class switch towards non-inflammatory, spike-specific IgG4 antibodies after repeated SARS-CoV-2 mRNA vaccination
***
EK 14 (2.3.2023): GABOR ERDOSİ “IgG4’te sürekli yükselme, yalnızca aşıyla ilgili bir sorundur. Post-COVID sendromu vakalarında IgG4 serum seviyeleri yükselmez “
Kaynak: https://twitter.com/gerdosi/status/1631180920509087745?s=20
***
EK 15 (5.8.2023): Infectious particles can be shared through aerosols and droplets formed as the result of normal respiration. Whether Abs within the nasal/oral fluids can similarly be shared between hosts has not been investigated. The circumstances of the SARS-CoV-2 pandemic facilitated a unique opportunity to fully examine this provocative idea. The data we show from human nasal swabs provides evidence for the aerosol transfer of Abs between immune and nonimmune hosts.
The simplest interpretation of our results is that 1) aerosol transmission of Ab can occur and that 2) the propensity for this transfer is, unsurprisingly, directly related to the amount of nasal/oral Ab found within those in the population possessing immunity. We have yet to encounter an equally parsimonious interpretation, although admittedly this does not mean one does not exist. The concept of herd immunity is a central tenant of public health vaccination campaigns. Overt blockade of infection as well as a reduction in viral transmission downstream of a breakthrough infection are widely accepted conceptual mechanisms by which vaccination-induced immunity in specific individuals protects nonimmune community members. With this in mind, it stands to reason that aerosol transmission of Abs could also contribute to host protection and represent an entirely unrecognized mechanism by which passive immune protection may be communicated.
As cross-reactivity between seasonal coronavirus spike proteins and the RBD of SARS-CoV-2 has not been observed, we do not believe that our results have been unduly influenced by subjects’ prior exposure to seasonal coronavirus. Although there is some small degree of cross-reactivity between the S2 domains of SARS-CoV-2 and the OC43 seasonal strain (5, 6), this does not extend to the S1 domain or the more limited RBD. Were this to be true, it is arguable that the course of the pandemic would have been substantially altered for the better.
Unfortunately, the difficulty in recruiting participants from unvaccinated households in conjunction with the availability of the vaccines for children under the age of 5 y rendered continued sample acquisition unsustainable. As such, we were unable to determine whether the aerosol transfer of IgA might achieve statistical significance from increased sample evaluation, nor were we able to devise any assay suitable for determining the biological relevance of the observed aerosol transfer of IgG. However, whether Ab transfer mediates host protection will be a function of exposure, and it seems reasonable to suggest, all things being equal, that any amount of Ab transfer would prove useful to the recipient host. With the documented benefits of parental vaccination in reducing the risk of infection in the unvaccinated children in the same home (7), it is tempting to speculate that aerosol-mediated Ab transfer may have possibly contributed to the reported findings. It seems likely that nasal swabs originally collected for monitoring SARS-CoV-2 transmission in this study could be repurposed for examining SARS-CoV-2–specific IgG and IgA within the vaccinated adults as well as noninfected family members, potentially providing the statistical power necessary for validating the conclusions drawn in the current study.
Makale: Evidence for Aerosol Transfer of SARS-CoV-2–Specific Humoral Immunity
***
EK 16 (25.9.2024): Humoral immune responses after BNT162b2 vaccination are predominantly composed of immunoglobulin (Ig) G1 and IgG3 subclass antibodies. As previously described in adults, S1-specific and receptor-binding domain–specific IgG4 levels increase significantly 1 year after the second BNT162b2 vaccination in children 5-11 years of age. Understanding mRNA vaccine–specific IgG4 responses in all age groups is crucial as more mRNA vaccines will reach licensure in the coming years.
Makale: Delayed Induction of Noninflammatory SARS-CoV-2 Spike-Specific IgG4 Antibodies Detected 1 Year After BNT162b2 Vaccination in Children
Kaynak: https://journals.lww.com/pidj/fulltext/9900/delayed_induction_of_noninflammatory_sars_cov_2.959.aspx
***
EK 17 (5.10.2024): Humoral immune responses after BNT162b2 vaccination are predominantly composed of immunoglobulin (Ig) G1 and IgG3 subclass antibodies. As previously described in adults, S1-specific and receptor-binding domain–specific IgG4 levels increase significantly 1 year after the second BNT162b2 vaccination in children 5-11 years of age. Understanding mRNA vaccine–specific IgG4 responses in all age groups is crucial as more mRNA vaccines will reach licensure in the coming years.
Makale: Delayed Induction of Noninflammatory SARS-CoV-2 Spike-Specific IgG4 Antibodies Detected 1 Year After BNT162b2 Vaccination in Children
Kaynak: https://journals.lww.com/pidj/fulltext/9900/delayed_induction_of_noninflammatory_sars_cov_2.959.aspx
***
EK 18 (5.11.2024): mRNA Kovid aşılarının sağladığı antikorların birkaç ayda azaldığı ve bununda aşı yapılanları yeniden enfeksiyona karşı daha duyarlı hale getirdikleri tespit edildi.
Buna karşılık tetanos aşısı, uzun ömürlü bağışıklık hücreleri oluşturarak on yıla kadar koruma sağlayabiliyor.
Kemik iliği örneklerinin analiz edildiği araştırmada, başlangıçta antikorlar mevcutken, uzun vadede sürekli antikor üretiminden sorumlu olan ve uzun ömürlü plazma hücreleri olarak adlandırılan bağışıklık hücrelerinin büyük oranda bulunmadığı belirlendi.
Bu eksiklik, vücudun Kovid-19’a karşı güçlü ve kalıcı koruma sağlama yeteneğini sınırlıyor.
Buna karşılık, aynı katılımcılar tetanos ve grip gibi diğer hastalıklara yönelik aşılara karşı daha istikrarlı, uzun ömürlü bağışıklık tepkileri gösterdi; bu da Kovid-19 aşılarının bağışıklık hücrelerinin uzun ömürlü plazma hücrelerine olgunlaşmasını teşvik etmeyebileceğini gösteriyor.
Kaynak: https://www.nature.com/articles/s41591-024-03278-y
Makale: SARS-CoV-2-specific plasma cells are not durably established in the bone marrow long-lived compartment after mRNA vaccination
***