MURAT TUZCU’ NUN SAKLADIĞI BİLİMSEL GERÇEKLER

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
STATİN DİYABET RİSKİ

Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi FDA’ nın, halk arasında kolesterol hapı adıyla bilinen statinlerin şeker hastalığına ve hafıza ile ilgili problemlere yol açabileceğini bildiren önemli ve aslında biraz da geç kalmış uyarısı  “statin-lobisi” tarafından tam da beklediğim gibi hemen sulandırılmaya başlandı.

Dün akşam Habertürk’te seyrettiğim programda dünyaca meşhur kardiyologumuz Prof. Dr. Murat Tuzcu’ nun da lobiye dâhil olduğunu görüp üzüldüm.

Sayın Tuzcu da kolesterol haplarının bu çok ciddi risklerini hafifletme çabası içinde idi. Bu çabanın sadece, statinlerden gerçekten yarar göreceklerin ilaçlarını bırakmalarını önleme amaçlı olmadığını düşünüyorum.

Statinler 25 senedir piyasada

Statinler öyle dün çıkmış ilaçlar değil. Bunlar 25 seneden beri piyasada ve bugüne kadar tüm dünyada on milyonlarca insan tarafından kullandı ve kullanılmaya da devam ediyor.

Yüz milyonlarca kutu satılmış olan bir ilacın diyabete sebep olduğunun ancak 25 sene sonra anlaşılması doğrusu çok ilginç.

20 milyondan fazla insanın statin kullandığı Amerika’ da 100 bin insanın sırf bu sebeple şeker hastası oldukları tahmin ediliyor.

Statinler diyabet riskini yüzde 48 artırıyor

Statinlerin diyabete sebep olma riskinin çok düşük olduğunu söylemek de mümkün değil.

Amerika’ da menopoz sonrası dönemde olan 150 bin kadını kapsayan ve bir ay kadar önce yayınlanan bir çalışma statin kullanan kadınların yüzde 9.93’ ünde ve kullanmayanların ise yüzde 6.41’ inde diyabet geliştiğini ve bunun “diyabet riskinin yüzde 48 artması” manasına geldiğini ortaya koydu.

Üstelik bu risk artışının diyabete sebep olabilecek yaş, ırk, vücut kitle endeksi gibi faktörlerin düzeltilmesinden sonra olduğunu da hatırlatmak isterim.

Statin-lobisi, kolesterol ilaçlarının diyabete yol açma riskini hafife alma gayreti içinde ama güneş balçıkla sıvanmıyor. Statinlerin kalp-damar hastalıklarını yüzde 25-45 oranında önlediğini bildiren çalışmalar da aynı istatistiksel değerlendirme yöntemi ile yapılıyor.

Kimse bizi statinlerin etkinliğini “göreceli fayda” ile ama risklerini “mutlak riske” göre değerlendirme oyunuyla bizi kandıramaz.

Statinlerin şeker hastalığına sebep olma riski bilinçli olarak düşük gösterilmeye çalışılıyor

Murat Tuzcu televizyon sohbetinde statinlerin diyabete yol açma riskinin önce binde 2 olduğunu söyledi, sonra binde 3 ve sanıyorum binde 4 gibi rakamlar çıktı ağzından.

İşin gerçeği şöyle: 2010 senesinde statinlerle veya plasebo ile tedavi edilen 90 binden fazla hastanın verilerinden yapılan analizde diyabet riski her 255 hastada 1 olarak bulundu.

Buna göre her 1000 hastanın 4’ ünde diyabet geliştiği söylenebilir ama bu oran -Murat Tuzcu’ nun da bal gibi bildiği üzere- doğru değildir.

Çünkü bu çalışmalarda kullanılan ilaçlardan Pravachol (pravastatin) ve Mevacor (lovastatin) zayıf etkili statinlerdir ve bunların diyabet riski yoktur.

Hatta bir araştırmada Pravachol’ un diyabet riskini yüzde 30 azaltacağı sonucuna varıldığını hatırlatırsam bu oranın ne kadar yanlış olduğu açıkça ortaya çıkar.

Çok önemli bir başka husus daha var: Bu analizde değerlendirmeye alınan çalışmaların bazılarında diyabet gelişiminin çok dikkatle takip edilmemiş olması ayrıca üzerinde durulmaya değer bir konudur.

Bazı statinlerle ve yüksek dozlarda risk artıyor

Zocor (simvastatin), Lipitor (atorvastatin) ve Crestor (rosuvastatin)gibi daha etkili statinlerle yapılmış olan çalışmalar özellikle de yüksek dozlarda diyabet riskinin de fazla olduğunu gösteriyor.

Mesela günde 20 miligram rosuvastatin kullananlarda diyabet her 167 kişinin birinde; daha yüksek doz alanlarda ise her 125 hastanın 1’inde ortaya çıkıyor.

Bugünkü yaklaşım doktorları daha etkili statinleri, daha yüksek dozlarda kullanmaya zorluyor. Bu ise daha fazla insanın şeker hastası olması demek!

Statinler primer korumada etkili değil

Daha önce kalp krizi geçirmemiş olan ama kolesterolleri yüksek olduğu için statin kullananların (primer koruma) gördükleri fayda şu:

Kalp krizleri her 100 kişinin sadece 2’ sinde azalıyor; 98 kişi bu ilacı boşuna almış oluyor ve kabaca da bunların her 200’ünün 1’inde diyabet gelişiyor ama tedavinin başında kimlerin fayda göreceği de ve kimlerde diyabet gelişeceği de bilinmiyor.

Bundan dolayı da kalp hastası olmayanlara statin yazarken tedavinin çok sınırlı faydası ve muhtemel risklerinin çok iyi hesap edilmesi gerekiyor.

Diyabet riski ırklara göre değişiyor

Kadın Sağlığı Girişimi çalışmasından çıkan çok mühim bir sonuç da statinlerle ilgili diyabet riskinin ırklara göre çok farklı bulunması.

Risk, Beyaz ırkta yüzde 49, Afrika kökenli Amerikalılarda yüzde 18, İspanyollarda yüzde 57 ve Asyalılarda yüzde 78.

Diyabet riskinin Türkiye’ de ne olduğunu ise kimse bilmiyor ve merak eden de yok.

Bir televizyon programında Türk Kardiyoloji Derneği Başkanına statinlerin etkinliği ve riskleri ile ilgili bir çalışmaları olup olmadığını sorduğumda “O kadar çok yapılmış çalışma var ki bu konuda, tekrar yapmaya gerek yok. Yani mâlumu ilan etmenin bir âlemi yok ki” diye cevap vermişti.

Oysa statinlerin etkinlikleri ve emniyetlerinin -nasıl olsa başkaları yapıyor düşüncesinden sıyrılarak- bizim insanımız üzerinde de ciddi olarak araştırılması şart.

5 sene sonrası meçhul

Statinler, gencecik ve sapasağlam insanlara sadece kolesterolleri yüksek diye üstelik de ömür boyu kullanmaları kaydıyla veriliyor.

Bu ilaçların uzun vadedeki risklerini bilen yok ve şu aşamada bilinmesi de zaten söz konusu değil.

Diyabet riski için elimizde 5 senelik veriler var ama ondan sonrası meçhul. Bu sürenin ötesinde neler olacağını kimse bilmiyor.

Tedavi süresi uzadıkça diyabet riskinin de diğer risklerin de       -mesela kanser- artması ve ağırlaşması ihtimali var.

Gelelim neticeye

BİR: Statin düşmanı değilim ama pratikte bu ilaçların yaygın olarak “laboratuar sonuçlarının tedavisi için” kullanıldığını görüyorum.

İKİ: Statinlerin diyabet ve diğer risklerinin seyrek ve hafife alınacak riskler olmadığı kanaatindeyim.

ÜÇ: Her ilaç için geçerli olduğu üzere statinlerin de bilinçsizce yazılmasına; bilim adamlarının çok büyük bir kısmının da buna bayraktarlık etmelerine her zaman olduğu gibi karşıyım!

DÖRT: İlaç, doğru kişiye, doğru zaman, doğru doz ve doğru sürede riskleri iyi hesap edilerek verildiğinde “kutsal bir madde”dir; aksi durumda “zehir” den farkı yoktur.

Yazı için 17 yorum yapılmış:

  1. DR SELMA SANDER dedi ki:

    Kan kolestrol/lipid değişikliklerinin (akut faz reaktanları gibi değerlendirilmesi) kronik faz reaktanları olarak isimlendirilmesi gerektiğini 30 yıllık hekimliten sonra öğrendim.Emekli İnfeksiyon hastalıkları uzmanı olmam nedeniyle böyle bir çalışmanın yapılması gerektiğine inanıyorum.Bu ilaçlar laboratuvar sonuçlarında inhibitör etki göstermekte ;gerçek inflamasyonun düzelmesini sağlamamakta ve biyolojik yıkımı durdurmamakta ;o zaman neden kullanılsın?

  2. tuna erinçler dedi ki:

    önemli olan kolesterol’ü düşürdüğü iddia edilen ilaçların, kalp damar hastalıklarında mortalite ve morbiditeyi hangi oranda azaltabildiğidir ki araştırmalar, yan etkileri dikkate alındığında bu oranın hiç de önemli olmadığını göstermektedir. Pekçok kişi bir yandan kolesterol düşüren ilacı almakta fakat kötü alışkanlıklarından (alkol, sigara,aşırı beslenme, hareketsizlik v.s.) vazgeçmemektedir. Bu kişiler kolesterol ilacı alacak yerde kötü alışkanlıklarını bıraksalar sonuç herhalde daha iyi olur.

  3. metin uğurlu dedi ki:

    gerçekten murat beyin söyledikleri arasında mantık bağı kurmak çok zor. primer korumada faydaları olmayan bir ilacı, diğer hastalara mutlaka tavsiye etmesinin mantığı anlaşılmaz. Üstelik yan etki olarak sadece diyabet (şeker) hastalığı üzerinde durdu, diğer yan etkilere hiç değinmedi. Diğer yan etkilerin toplamı düşünse ya da düşünebilse (diyabet, erektil disfonksiyon, ansiyete,kanser, hafıza vs) çok iyi olurdu. Yan etkilerin toplamını bilmemesi imkansız. Böyle bir durumda yan etkilerin toplamını bile bile statinleri savunması, kendi saygın akademisyenliğine zarar vermekten başka bir işe yaramaz…Sadece bu ilacı kullanan kişileri ele alsanız bile, söylenenlerle çeliştiğini bu insanlar görecektir. Bu ilacı kullanan ve yan etkilerini gören insanlar açısından bakıldığında murat tuzcu bey bence inandırıcılığını kaybetmiştir. Kolesterol tartışmaları bilim-bilimsellik tartışmalarında insanların gerçekçiliğini anlamakta turnusol kağıdı görevini görüyor. Gerçek bilim adamlarıyla, bilim adamı kimliğinin arkasına saklananlar ortaya çıkıyor. Kolesterol tartışması bu açıdan önemli… Teşekkürler Ahmet Rasim Küçükusta, Ahmet Aydın, Canan Karatay, Mevlüt Durmuş… Çünkü bilimin şüphecilikle yaşadığını bizlere tekrar hatırlattınız ve bunu kaybetmemek gerekiyor…

  4. Misafir (07:31)

    murat bey hakikaten yanılttı, yani ‘tuz’ dan bile kötü kokular geliyorsa artık yapılacak çok şey kalmadı demektir…yazık oldu bazı gerçekleri saklamakla, ilaçların yan etkilerini küçümsemekle büyük hata yaptı…

  5. Misafir (09:52)

    ahocam maşşallah size. her konuda yazıyorsunuz. nlamadığınız bir konu var mı merak ettim. bir gün de lütfen anlamdığınız bir konuda yazın da görelim sizi….:))

  6. Misafir (12:46)

    ainesi iştir kişinin lafa bakılmaz. sayın yazar göğüs hastalıkları uzmanı, kalp hastalıkları uzmanı değil. kendi alanında uluslararası düzeyde yapıtığı yayın sayısı 1 (bi̇r). bu yayın sayısı ile şu anki doçentlik kriterlerini bile karşılaması mümkün değil. lobici olarak suçladığı kalp hastalıkları uzmanı sayın tuzcunun yayın sayısı ise 244 (iki yüz kırk dört). hekim kendi uzmanlık alanı dışındaki bir konuda bu kadar suçlayıcı olabilirken, nasıl olur da kendi yeterliliğini hiç sorgulamaz

  7. Misafir (13:11)

    hocam siz doğru bildiklerinizi söylemeye devam edin. insanlığın sizin gibi tarafsız ve sorgulayan bilimadamlarına ihtiyacı var

  8. Misafir (14:13)

    sadece şeker (diyabet)riskini söyledi, diğer risklerle birlikte (diyabet,ansiyete,hafıza,kas sorunları, erektil disfonksiyon vs) ele alındığında bu ilaçların zararları çok fazla…kullananlara hayırlı olsun ne diyelim….

  9. Misafir (14:58)

    tükürdüğünü yalama rasim efendi..aynı makalede kendin çark etmişsin..statin gerçeğini sen de kabul etmişsin..

  10. Misafir (18:50)

    kolesterol ilaçlarının herkese gelişi güzel yazıldığı doğru ama bu ilaçlardan fayda görecek insanlar olduğuna da inanıyorum. aslında bu düşünce her ilaç için geçerli.

  11. Misafir (23:24)

    statin ilaçlarının zararlarından bahseden sadece ahmet rasim hoca değil, biraz internette araştırırsanız siz de göreceksiniz ne kadar zararlı olduğunu. burada sürekli ahmet hocayı branşından, yayınlardan eleştirenler oluyor. bunlar karalama çabasından başka hiçbirşey değildir. sonuçta ahmet hoca bilimsel veriler sunmuş, çok biliyorsanız sizde aynı şekilde karşılık verirsiniz. bir de şöyle düşünün, insanlar statin kullansa bunun ahmet hocaya bir zararı var mı? ama eğer bu ilaçları kullanmazlarsa birilerinin ciddi anlamda maddi zarar göreceği kesin.

  12. Misafir (08:21)

    sizce kendi uzmanlık alanına (göğüs hastalıkları) bu kadar az bilimsel katkı yapmış biri, diğer alanlarda nasıl bu kadar bilimsel olabilir? doğru, tüm ilaçlar bir zehirdir ve kar zarar oranına bakılarak reçete edilmelidir. bunu savunmak başka tıbbın en ileri olduğu bir ülke olan abd’ de hatırı sayılır bir kalp hastalıkları profesörü olan birini ‘lobici’ ilan etmek başka. siz kalp rahatsızlığınız olsa sayın küçükusta’ ya mı gidersiniz yoksa sayın tuzcu’ ya mı? amaç medyatik olmak ise sayın küçükusta çok başarılı ama amaç halka hizmet ise lütfen bu işi kalp hastalıkları uzmanlarına bıraksın

  13. Misafir (12:10)

    bu konu ile ilgili sadece bir yılda bile binlerce çalışma yayınlanıyor. kimi destekleyen (çoğunluğu), kimi reddeden (daha az sayıda) çalışmalar. i̇steyen istediğine inanacak kanıt bulabilir. bu kadar zıt bilgi bolluğunda, bu çalışmaları değerlendirip sentez yapacak olanlar ise bu işin uzmanlarıdır. uzman olmayan kişiler kolaylıkla yatkınlık (bias) hatası işlerler. sizce bu işi göğüs hastalıkları uzmanı mı daha iyi bilir yoksa abd. de kürsü sahibi olan kalp hastalıkları uzmanı mı? programı izledim sayın tuzcu’ nun yaklaşımı bilimsel açıdan çok başarılı idi.

  14. Misafir (12:48)

    ahmet bey gerçekten mükemmel bir gazetecilik yapıyor, araştırmaya bilime dayalı, tabi bunda ahmet beyin bilim adamı olmasının etkisi çok ama bu şekilde belirli bir mantık akışında olan haberleri mükemmel, umarım diğer gazeteciler biraz ahmet bey’den feyz alırlar.

  15. Misafir (14:08)

    10 gün kullandım, haremağasına dönünce derhal bıraktım, bir kaç gün içinde gene fındık kıran oldum:))) aklı olan bu ilaçları kullanmaz!!! tecrübe konuşuyor..

  16. Misafir (14:11)

    murat tuzcu’yu dinledim ve tüylerim diken diken oldu!!! allah’ım bunların eline beni düşürme diyen dua ettim.adam tıp alanında doktorların rekabetinden yana!!! yani bir kol taktı, öbürü de kafa takmaya çalışacak!!! neden??? rekabet olsun tıp gelişsin(!) aman yarabbi!!!

  17. Dr.Osman Köklü dedi ki:

    Bence her iki taraf da haklı.Tuzcu USA da İvus ile statinlerin procesi geriye döndürdüğünü ve damar sertliğinin düzelebildiğini gösterdi.Ancak uzun yıllar kullanmak gerekiyor.Yanlış olan okadar gereksiz reçete ediliyor ki devlet bütçesini sarsmaya başladı.Ldl 190 dan yüksekse ödenebiliyor.Bütçeyi brakın herkesin evinde okadar luzumsuz gereksiz ilaç var ki bir kampanya yapılıp ilaçlar toplansa acı geçeği göreceksiniz.Sonuç temkinli kullanmalıyız.

Siz de yorumunuzu paylaşın: