ZAYIFLATAN BİSKÜVİ VE DİYABETİ BİTİREN GAZOZA 24 MİLYON $

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
Canan Karatay 1

Yıldız Holding” ya da halkın bildiği adıyla “Ülker” USA’ da Harvard Üniversitesi Toplum Sağlığı Fakültesi’nde Prof. Hotamışlıgil’ in başkanlığındaki merkeze 24 milyon dolar bağışlamış.

Merkez 10 sene süreyle Sabri Ülker adını taşıyacakmış.

Amacı daha çok kazanmak olan bir holdingin bilimsel araştırmalara destek olması şüphesiz ki alkışlanacak bir davranış.

Bir zamanlar 70 sente muhtaç olan bir ülkenin bir şirketinin USA’ daki bir bilim kuruluşuna böyle külliyetli miktarda bağış yapacak seviyeye gelmiş olması elbette hepimizi gururlandırıyor.

Ancak, Ülker’ in maksadı sadece ve sadece “bilime katkı yapmak” mı yoksa bir nevi “forma reklâmı” alır gibi adının dünyanın bu çok ünlü ve aynı zamanda da değerli bilim kurumuyla birlikte anılması mı, buna tam karar veremedim.

Yalnızca bağış töreni vesilesiyle yapılan haberlerde bile şirketin adı Amerikan ve dünya medyasında defalarca geçiyor ve merkez 10 sene süreyle de Sabri Ülker adıyla anılmaya devam edecek.

Kim bilir, belki de değil 24 milyon $, 240 milyon $ ile bile böylesine etkili bir reklâm kampanyası yapılamayabilir.

Bilim için harcanan her kuruş kutsaldır

Elbette her şirket parasını istediği gibi harcayabilir, istediği yere bağış yapabilir, kimse karışamaz.

Bu bağış, bir ihtimal şirketin kurucusu Sabri Baba’ nın vasiyeti de olabilir.

Bilim için harcanan her kuruşun değerli olduğuna da inanırım.

Bilimin ülkesi, dini, mezhebi, ırkı yoktur.

Burada da bağış ciddi bir araştırma merkezine yapılıyor ve bağış yapılan merkezin başında da bir Türk araştırmacı var; bunlar iyi şeyler.

Burada yapılacak buluşlar tabii ki tüm dünyayı tüm insanları ilgilendirecek, bunlardan herkes faydalanacak; bu da çok iyi.

Gelin görün ki kafama takılan birkaç husus var.

Bağış neden ülkemizde yapılmadı?

Önce insanın aklına ister istemez “bu bağış neden ülkemizde bir kuruma yapılmadı” diye bir soru geliyor.

Biraz düşününce “bu parayı hakkıyla harcayacak bir araştırma merkezi bulamamış olabilirler” diyorum.

Üniversitelerimizin ve TÜBİTAK gibi bilim kuruluşlarımızın hâli gözümün önüne geliyor; içimden “hiç de haksız sayılmazlar” diyorum.

Bu durumda da başında bir Türk olan dünya çapında üne sahip Harvard çok iyi bir seçim gibi duruyor.

Ülker’ in buluşlarda ticari payı olacak mı?

Bilimin ticari tarafını gözden kaçırmamak lâzım.

Newton’ un, Edison’ un Graham Bell’ in hiçbir ticari kaygıları yoktu ama artık günümüzde iş değişti.

Bir ağacın altında yatarak, hiç para harcamadan yapılabilecek bütün icat ve keşiflerin yapıldığına inanıyorum.

Masrafsız icat yapma” ve “bilim için bilim” yapma dönemi kapanmıştır.

Artık bir buluş için mutlaka milyonlar, milyarlar harcanması gerekiyor ve bunu harcayanların da karşılığını talep etmeleri gayet normaldir.

Bu bağışla yapılacak araştırmalar sonucu mesela yeni bir ilaç veya ürün bulunursa Ülker’ in bundan “ticari” bir çıkarı, payı olacak mıdır?

Elbette olmalıdır.

En azından ben olmasını isterim ve dünya çapında bir işadamı olan Murat Ülker’ in de farklı düşüneceğini ve bu “detayı” atlamış olabileceğini sanmam.

Mesela, bu bağışla yapılacak araştırmalar sonucu obezite veya diyabeti tamamen önleyen bir ilaç “milyar dolarlar” demektir.

Şunları merak ediyorum

Merkezin çalışanları medyanın karşısına çıkarken Yıldız Holding veya Ülker logosunun veya adının bulunduğu gömlekler giyecek midir veya bir açıklama yapılırken arka planda Yıldız Holding adı, logosu görünecek midir?

Hotamışlıgil, bağış töreninde “Hem millete sağlıksız gıdaları yedirip içirip onların obez ve diyabet olmalarına sebep oluyor sonra da obezite ve diyabet araştırmalarına bağış yapıyorsunuz, bu ne perhiz bu ne lahana turşusu” diye düşüncelere dalmış olabilir mi?

Bu araştırmalar, “obezite ve diyabetin en önemli sebebinin holdingin ürettiği yiyecek ve içecekler olduğu” şeklinde bir sonuç verirse durum ne olacaktır?

Gelelim neticeye

Yüzde 100 bir Kayseri’ li olan ben, çocukken hiçbir ticari ışıltı göstermediğim için “okumaya” yönlendirildim.

İlkokul birinci sınıfta koltuğumun altına “satmam için” bir demet gazete verdiler.

Babam akşam kaç gazete sattığımı sordu.

Hiç satamadım ama hepsini okudum” dedim.

Sen okumaya devam et” dediler ve o gün bugündür de “okurum”.

Bu sebepten “ticaret genlerim” aktif değil ama ben bile dumura uğramış genlerimle bu bağışı “zayıflatan bisküvi” ve “diyabeti bitiren gazoz” bulma şartı ile yapar ve mutlaka da “kâr payı” isterdim.

KAYNAK

http://ahmetrasimkucukusta.com/2014/10/02/abur-cubur-ivir-zivir/ulker-den-harvarda-24-milyon/

Yazı için 1 yorum yapılmış:

  1. Alkali hayat dedi ki:

    Obezite diyabet ve kansere ben çözüm buldum ?
    Başta Ülker olmak üzere hiçbir işlenmiş gdo lu asitli ve kanserojen gıdayı evime sokmuyorum evet bu kadar basit ?

Siz de yorumunuzu paylaşın: