KIRMIZI ETTEKİ TEHLİKE BALIKTA DA MI VAR
Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Meral Sönmezoğlu’ nun çok değerli ve ucuz bir besin olan balıklarla ilgili açıklamalarını son derecede önemli buluyorum.
Bugünlerde şarbon dolayısıyla zaten tedirgin olan insanların bu iddialar karşısında daha da rahatsız olmaları bir tarafa bu çok ciddi bir halk sağlığı meselesi olarak ele alınmalıdır.
“Balıkta ağır metaller var” sözü türlü manalara gelebilecek, çok farklı anlaşılabilecek çok sakıncalı bir ifadedir.
Böyle bir iddiayı ortaya atan kişi, “hangi balıklarda, hangi ağır metallerin hangi miktarlarda bulunduğunu ve bunun insan sağlığı için yarattığı riskin derecesini” de mutlaka bildirmek zorundadır.
Ona bakarsanız, soluduğumuz havada da içtiğimiz sularda da ağır metaller var.
Nefes almayalım mı, su içmeyelim mi, palamut yemeyelim mi?
Aynı şekilde “balıklarda kinolon grubu antibiyotik çıkıyor” iddiası da çok ciddidir ve müddei bunu da ispatlamakla mükelleftir.
Bu mevzuda bizde yapılmış bir araştırma var mıdır yoksa iddiası yabancı kaynaklara mı dayanmaktadır?
Yediğimiz hangi balıklarda, hangi miktarda, hangi kinolonlar çıkmaktadır?
Peynirlerde de penisilin sınıfı antibiyotikler olduğuna göre peynir de mi yemeyelim?
Gelelim neticeye
“Büyük balıklarda ağır metaller, balıklarda kinolon grubu antibiyotikler var” sözleri çok ciddi iddialardır.
İddia sahibi bu sözlerini “bunlar genel bilgidir” şeklinde savunamaz.
Bu iddiaların ilgili bakanlıklar tarafından da ciddiye alınması gerekir ve şayet doğruysa kesinlikle balıklarımızı yememiz Kuzey Denizi’ nin “temiz somonlarına” talim etmemiz icap eder.
Güvenilir, kesin bilgi olmadan balıklar suçlanamaz!
Hem iddia sahibinin hem de Sağlık ve Tarım ve Orman Bakanlıklarının bir “palamut ve balık meftununun” şu sorularına açık ve net cevap vermesini bekliyorum:
BİR: Yediğimiz hangi balıklarda, hangi ağır metaller, hangi kinolon grubu antibiyotikler, hangi miktarlarda tespit edilmiştir?
İKİ: Bu ağır metal ve antibiyotiklerin sağlığımız için yarattığı riskin derecesi nedir?
ÜÇ: Palamut, çupra, levrek yemeyelim de somona mı talim edelim?
***
Haber aynen şöyle:
Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Meral Sönmezoğlu anlattı. Av sezonuyla birlikte balık tezgahları yeniden doldu. Balık çok zengin bir protein kaynağı ancak büyüdükçe metal yoğunluğu artıyor. Bu nedenle küçük balıkları tüketmekte fayda var.
Prof. Dr. Meral Sönmezoğlu, başta balık olmak üzere beyaz etteki risk faktörlerine dikkat çekti ve bu konuda şunları söyledi:
Balık çok zengin bir protein kaynağı. Ancak balıkta ağır metaller var. Denize akan kanalizasyonlar nedeniyle balıklarda kinolon grubu antibiyotik çıkıyor. Okyanuslarda ortalama 150 milyon ton plastik var ve balıklarda da plastik çıkıyor. Çünkü balıklar denizde plastikleri yutuyor.
“ETTEKİ RİSK, PALAMUTTA DA VAR”
Dolayısıyla balık büyüdükçe ağır metal (kurşun, civa, alüminyum) yoğunlukları artıyor. Bu da etteki risk, palamutta da var anlamına geliyor. Sularımızdaki en güvenli balıklar küçük balıklar. Hamsi, istavrit gibi… Büyük balık tüketmek istiyorsanız, en güvenli balıklar Kuzey denizlerinden gelen balıklardır. Yani soğuk deniz balıklarında metal yoğunluğu riski yok denecek kadar azdır. Norveç somonu gibi omega 3 bakımından da hayli zengin olan balıklar güvenle tüketilebilir.
ZEHİRLENMELERE DİKKAT!
Balıktaki en büyük risk balık zehirlenmesidir. Balığı yedikten kısa bir süre sonra kişi bir anda kıpkırmızı olur ve tansiyon düşer. Bu hastanede acil müdahale gerektiren bir tablodur. Beklemiş balık zehirlenmesi diye adlandırdığımız bu tür zehirlenmelere en çok ton balığı tüketimlerinde rastlıyoruz. Nedeni de marketlerden alınan konserve ton balıklarının açıldıktan sonra hemen tüketilmemesinden kaynaklanıyor. Aynı şekilde dışarıda yenilen ton balıklı salatalara da çok dikkat edilmelidir. Restoranlar genellikle sanayi tipi konservelerde aldıkları ton balıklarını hemen tüketmeyebiliyor. O nedenle ton balıklı ürünlere daha dikkatle yaklaşmak gerekiyor. Tezgahtan alınan balığı da hemen pişirmek gerekir, derin dondurucuda bir aydan uzun bekletilmemelidir.
EN RİSKLİ ET TAVUK
Dışarıda yenilecek en riskli et ürünü tavuktur. Besin zehirlenmelerine de en çok dışarıda tüketilen tavuklar neden olur. Çünkü tavuğun çok iyi pişirilmesi gerekir, etinde pembelik kalmamalıdır. Ama baharat ve soslarla, pişmemiş tavuklar pişmiş gibi sunulabildiği için ciddi boyutlara varabilen zehirlenmelerle sonuçlanabiliyor.
Besin zehirlenmesi çoğunlukla toksinlerle oluşur. Bunların çoğu da proteinli gıdalardan, hayvansal ürünlerden geçer. Hayvansal ürünler eğer dışarıda yenilecekse çok güvenilir yerlerde yenmelidir. Özellikle hamburger, et dürüm, tavuk dürüm gibi yiyecekler risklidir. Hastalıklı hayvanların kesilmesi ve tüketime girmesi gibi riskler olabilir. O nedenle çocuklarınıza dışarıda ucuz hamburger ve dürüm kesinlikle yedirmeyin.
EN GÜVENLİ YİYECEK: YOĞURT
Güvenle tüketilecek besinlerin başında ise yoğurt geliyor. Hiçbir hastalığa yol açmaz. Tam tersine hastalıkları engeller ve hastalık tedavisinde de kullanılır. Mayalanan yoğurt, içinde bakteri barındırmaz. Güvenle tüketilebilir. Tabii son kullanım tarihine dikkat edilerek.
PASTÖRİZE SÜTÜ AÇAR AÇMAZ TÜKETİN!
Okulların açılması ile birlikte, beslenme saatlerindeki yiyeceklere de dikkat edilmeli. Çocuklarınızı ve okul yönetimini uyarın. Eğer beslenme saatlerinde okulda açık süt servisi yapılıyorsa, çocuklarınıza o sütü içirmeyin. Pastörize sütü kapağını açar açmaz tüketin, asla bekletmeyin. Kaynağı belli olmayan peynir ve taze peynirleri çocuklarınıza yedirmeyin.
Kaynak: https://www.mynet.com/kirmizi-etten-sonra-bir-uyari-da-balik-icin-ayni-tehlike-110104400754
Balık mevsimi geldi, demek ki somon satışları düşüşte. Satışa gaz vermek lazım.
Algı operasyonu hocam algı operasyonu. Garip gurabanın fakir fukaranın balık yemesi yani kafasının çalışması istenmiyor. Yavuz hocam tavukları Şarbon hocam kırmızı eti bitrimişti Meral hocam da balıkları bitirdi. Cümleten geçmiş olsun
Keşke son kullanım tarihine bakın diyerek endüstri yoğurtlarının adını almasaymış. Market yoğurtlarının ne mal olduğunu gayet iyi biliyoruz.
Biz de senin gibi balık hayranıyız hocam, cıva mıva bize vız gelir, biz balığımızı yiyor rakımızı içiyor keyfimize bakıyoruz.
Norveç somonunu tavsiye etmiş sayın prof. da onun da suni havuzlarda yetiştirildiğini ve daha çabuk büyümesi için insan genli yem verildiğini de söyleseydi