GRİP AŞISI GERÇEKLERİ
Herkese Bilim ve Teknoloji dergisine gönderdiği yazısında sorularımı cevaplamayan/cevaplayamayan Prof. Dr. Önder Ergönül, gene “Herkese Masal ve Hikâye” anlatıyor (1):
Bilim adamları tenkit edilmekten mutlu olmalıdır
Bir bilim adamının özellikle de “dünya çapında uzman” payesine lâyık görülen birinin kendisine yöneltilen sorulardan ve tenkitten mutluluk duyması gerekir.
Tenkit eden kişiyi “memleket çapında uzman” olduğu için görmezden gelmesi büyük bilim adamlarına yakışmayacak bir nezaketsizliktir.
Senede 3 defadan fazla grip geçirmeyi, sık sık gripten şikâyetçi olmayı grip aşısı endikasyonları içine sokan bilim adamımızı tebrik ediyorum.
Kızamık aşısı ve sahte peygamber meselesi
Grip aşısı tartışmasına kızamık aşısı ve Offit’ i sokmasının maksadı muhtemelen mevzuyu dağıtmak olmalıdır.
Yazımı uzatmamak için sadece şunu söylemek istiyorum. Wakefield’ in araştırmasının “bütünüyle düzmece olduğunu ve derginin aldatıldığını” açıklayan ve araştırmanın yayından çıkarılmasını sağlayan Lancet editörü R. Horton’ un daha sonraki bir makalesi, sadece bu araştırmaya değil tüm tıbbi araştırmalara kuşku ile yaklaşılması gerektiğini açık ve net olarak göstermektedir:
“Bilimsel yayınların çoğunun, belki yarısının, yalan olma ihtimali var. Küçük denek grupları, minik etkiler, geçersiz tetkik analizleri, rezil çıkar çatışmalarının yanı sıra önemli olduğu şüpheli revaçtaki trendleri takip etme takıntısından muzdarip bilim, karanlığa doğru dönüş yaptı. Katılımcılardan birinin ifade ettiği gibi “sağlam olmayan yöntemlerle sonuçlara varılıyor.” Buna göre, sadece Wakefield’ in araştırması değil bilimsel dergilerde yer alan, aşıların önemli yan etkileri yoktur diyenler de dâhil tüm araştırmalara şüpheyle yaklaşılmalıdır (2).
Sahte peygamber sözünün sahibi Dr. Paul Offit’ in ilaç şirketleriyle olan münasebetlerinden dolayı Dr. Profit (yani Dr. Menfaat) olarak da isimlendirildiğini hatırlatırım (3).
Danışmanı olduğu Merck’ in ve ilaç endüstrisinin sadece daha fazla ilaç ve aşı satmak için yaptıkları pazarlama rezillikleri ve aldıkları cezaları sıralamak için sayfalar gerekir (4).
Ezcümle, aşıların “halk sağlığına olan yararları” kadar bunların ilaç şirketlerinin büyük kazançlar elde ettiği “ticari ürünler” olduğu da dikkate alınmalıdır.
Tıp dernekleri ilaç endüstrisinin desteği ile yaşıyor
İlaç şirketlerinin desteği ile hayatını idâme ettiren tıp derneklerinin çatısı altında yapılan değerlendirmeler bana itimat telkin etmiyor.
KLİMİK Derneği kurumsal olarak ve yöneticileri de bireysel olarak ilaç ve aşı endüstrisinden temin ettikleri tamamen kanunlar çerçevesinde olan “menfaatlerini” bildirsinler ki dernek çatısı altında yapılan toplantıların ne kadar bağımsız olduğunu bilelim ve çalışmalarını buna göre değerlendirelim.
Bilim Akademisi’ nin ise üç seneden fazla zaman önceki soru ve tenkidime hâlâ cevap vermediğini/veremediğini söylemekle yetiniyorum (5, 6, 7, 8).
İlaç endüstrisinden destek alanların halkın yararını önceleyebileceğine inanmıyorum.
Grip aşısının etkinliği ile ilgili palavralar
Dünya Sağlık Örgütü’nün önerdiği virüslere karşı yüzde 100 koruma sağladığını belirten bilim adamlarının yaşadığı bir memlekette grip aşılarının etkinliği için “…hatta %70-90 diyenler de var” sözünü sarf eden bir “dünya çapında uzmana” da şaşırmamak lâzım (9).
Bir taraftan da yüzde 100 etkinliği savunan uzman “sen ne hakla grip aşılarının etkinliğini düşürüyorsun, yoksa aşı karşıtı mısın?” dese ne dyecek diye de merak etmiyor değilim.
Gelin, gerçekler ne bakalım:
BİR: Bugüne kadar grip aşılarıyla ilgili en kapsamlı araştırma 160 sayfalık CIDRAP raporudur (10).
Büyük emek mahsulü rapor, 1936’ dan bugüne kadar yayınlanmış olan 12 bin tıbbi makale, doküman, belge ve notun değerlendirilmesiyle ve grip aşısı araştırmaları, geliştirilmesi ve kullanılmasında uzman 88 kişiyle görüşülerek hazırlanmıştır.
Buna göre, grip aşılarının 18-64 yaş arası sağlıklı erişkinlerdeki koruyuculuğu yüzde 90 değil sadece yüzde 59’ dur ve 2-17 yaş arasındaki çocuklarda ve 65 yaş üzerinde koruyuculuğunun tutarlı kanıtları yoktur.
İKİ: Aşı şirketleri tarafından maniple edilen CDC bile grip aşılarının etkinliği için aynen şunları yazıyor:
Son çalışmalar grip aşılarının grip hastalığını genel nüfusta ve aşı ile hastalık yapan virüs “uyumlu” ise yüzde 40-60 arasında azalttığını gösteriyor (11).
2004-2005 sezonu ile 2017-2018 sezonu arasında kalan dönemde aşının etkinliği en fazla yüzde 60 bulunmuştur (12).
Bu değerlerin risk grubu için değil genel nüfus için ve hastalık yapacak virüsün doğru tahmin edilmesi durumunda geçerli olduğuna dikkatinizi çekerim.
Buna göre aşının yaşlılarda ve risk grubunda yer alanlardaki etkinliği çok daha düşüktür ve çoğunda da muhtemelen sıfırdır.
ÜÇ: Grip aşılarının prospektüslerinde bile “dürüstçe” bu aşının gribi önlediğine dair yeterli kontrollü araştırma olmadığı bilgisi veriliyor (13).
Bir ilaç veya aşının etkinliği ve emniyeti sadece randomize kontrollü çalışmalarla (RCT) gösterilebilir!
DÖRT: Son senelerde ortaya çıkan bir başka “acı gerçek” de aşı elde edilmesinde H3N2 türü virüslerin yumurtada üreyebilmeleri için mutasyona uğradıklarının ve tohumluk virüsten tamamen farklı olduklarının tespitidir (14).
Dünya Sağlık Örgütü’ nün salgın yapacak virüsü tahmin etme çabalarının beyhude bir iş olduğu anlaşılıyor.
Ülkemizde olmayan aşının tartışılması yersiz değildir
Buruna püskürtülerek uygulanan ve zayıflatılmış canlı virüs bulunan aşının (FluMist), sadece, senede 145 milyon kişiye grip aşısı yapılan ama grip yüzünden de senede 80 bin kişinin öldüğü USA’ da yapıldığı doğrudur ve bunun aksini söyleyen de yoktur.
Bu aşının tartışılması şarttır ve iki bakımdan çok önemlidir:
Birincisi, CDC denen ve tüm dünyanın uyarılarını dikkate aldığı bir kurumun içyüzünü göstermesi bakımından
CDC, daha önce “etkilidir, mutlaka tercih edilmelidir”; daha sonra “etkisizdir ama yapılmaya devam edilmelidir”; daha daha sonra “etkisizdir-yapılmaması doğrudur” dediği grip aşısı için şimdi de “yapılabilir” diyerek bilim dünyasının başını döndürüyor (15).
İkincisi ise, FluMist’ in teorik olarak en etkili grip aşısı olması gerekirken etkinliğinin yüzde 3’ ün de olduğunun ortaya çıkmasıdır.
Burun yoluyla verildiği için lokal bağışıklık, tam virüs verildiği için hümoral ve hücresel bağışıklık sağlaması gerekirken bu aşı bir işe yaramıyorsa virüsün sürekli değişen yüzey antijenlerinden hazırlanan aşılardan medet ummak göle maya çalmaktan farksızdır.
Gelelim neticeye
Senede 3 defadan fazla grip geçirmeyi, sık sık gripten şikâyetçi olmayı grip aşısı endikasyonları içine sokan, grip aşısının etkinliğini yüzde 100’ lere çıkaran bilim adamlarımız “şeyh uçmaz mürit uçurur” sözünü bir kere daha doğrulatıyor.
Kaynaklar:
1.https://www.herkesebilimteknoloji.com/slider/grip-asisinin-etkinligi-uzerine-tartisma
2.https://www.thelancet.com/journals/lancet/article/PIIS0140-6736(15)60696-1/fulltext
3.https://childhealthsafety.wordpress.com/2011/04/23/offit-congressional-reprimand/
4.http://ahmetrasimkucukusta.com/kategoriler/yazilar/tip-yazilari/ilac-endustrisi/
10.http://www.cidrap.umn.edu/sites/default/files/public/downloads/ccivi_report.pdf
11.https://www.cdc.gov/flu/about/qa/vaccineeffect.htm
12.https://www.cdc.gov/flu/professionals/vaccination/effectiveness-studies.htm
13.https://www.naturalnews.com/048422_flu_shot_scientific_fraud_controlled_trials.html
Ben bilim adamlarından birinin çıkıp da grip aşıları %200 etkilidir demesini bekliyorum. Yoksa asla yaptırmam.
Hiçbir tıp derneği ilaç firmalarından destek almadan ayakta kalamaz
çok iyi yakalamışsınız köşeye sıkıştırmışsınız asla cevap veremez ama bir de şimdi çıkmış grip aşısının koruyuculuğunu daha da yükseltmiş pes vallahi