HER EVDE PSİKOLOJİSİ BOZUK ÇOCUK YARATILDI
Sağlık Bakanlığı, promosyon karşılığı yazılan reçetelerin ülkeye maliyetinin yıllık ortalama 1.8 milyar dolar olduğunu açıklıyor (1).
Sağlık Bakanlığı’nın “Atık İlaç Hareketi” araştırmasına göre de eve giren her 100 ilaçtan 45’i hiç açılmıyor, çöpe gidiyor (2).
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, “Başta çocuklarımız olmak üzere halkımızın sağlığını ticari çıkarları önceleyen rekabet ve promosyonlara feda edemeyiz” diyor (3).
Türk Radyoloji Derneği Başkanı Prof. Tuncay Hazırolan “Çekilen 150 MR veya tomografiden 120′ si gereksiz” diyor (4).
Prof. Dr. Serdar Tezelman “Tiroit ameliyatlarının yüzde 90′ ı gereksiz yapılıyor” diyor (5).
Psikiyatri uzmanı Dr. Mutluhan İzmir “Yaramaz çocukları ilaçlamayın” diyor (6).
Bu listeyi çok uzatmak mümkün ama gerek yok.
Tıp ve sağlık sistemindeki hatalar, eksikler, yalanlar, suistimaller ortaya konmalı ve tartışılmalıdır ki bunların düzeltilmesi mümkün olabilsin.
Başımızı kumdan çıkarmamız şart.
Kaynaklar:
2.https://www.sabah.com.tr/ekonomi/2011/12/15/7-milyarlik-soygun
6.http://ahmetrasimkucukusta.com/2016/06/23/bir-tavsiye/yaramaz-cocuklari-ilaclamayin/
***
Sözcü’ de Aytunç Erkin’ in Soner Yalçın ile mülakatı:
KARA KUTU… ‘MODERN TIP’LA HESAPLAŞMAK İÇİN YAZILDI
Soner Yalçın, “Her duygusal sorun tıbbi meta haline neden getiriliyor?” dedi ve şu tespitleri yaptı: Tek dertleri ilaç satmak. 2003 yılında 14 milyon kutu antidepresan tüketilirken bu sayı 2018’de 55 milyon oldu. Her evde psikolojisi bozuk çocuk var
Soner Yalçın “KARA KUTU-Yüzleşme Vakti” kitabında tıp-sağlık konusunda bugüne kadar ezberletilenlerin yanlışlığıwnı gözler önüne seriyor. ‘Ölüm İmparatorluğu’na karşı savaş açmış durumda! Amerika’nın ekonomisi durgun giderken ‘yeni ilaç’ keşfinde bulunması aslında kitabın en can alıcı yerlerinden biri. Kitapla ilgili her soruyu Yalçın’a yönelttim
o da kaçmadan yanıt verdi…
– “Ölüm İmparatoru” adı verilen Rockefeller’ın “modern tıp” adı altında insana neler yaptığını sadece Türkiye’den değil, dünyadan çarpıcı örnekler vererek yazıyorsunuz. ‘Hapı yutturmuşlar’ yani hepimize…
– Etrafına baksana kaç kişi ölene kadar ilaç bağımlısı haline getirildi; tansiyon, şeker, kolesterol… Ölene kadar alıcısı olan “ürün” satıyorsunuz!
Ve bunların sınır ölçümleri sürekli değiştiriliyor; her seferinde ilacı kullanan insan sayısı milyonlarca artırılıyor. Zaten hedefleri herkesi ama herkesi “hasta” sınıfına sokmak! Kimse de sormuyor ki bu ölçüm sınırlarını kimler hazırlıyor? Küresel ilaç şirketleriyle nasıl ilişki içindeler?
AŞI SATIŞI VE KANSER İLAÇLARI
– İnsan, bu para temelli karmaşık ilişkileri şaşkınlık içinde okuyor…
– Doktorların başımızın üstünde yeri var. Ama tıpkı Tanzimat Dönemi münevverleri gibi ABD merkezli yayınları “tercüme” yapıp kesin doğrunun bu olduğuna kör inançla bağlı olmalarını anlayamıyorum. Tıp, sınıflar üstü değil; ekonomik-politiğini bilmek şart. Sayfalarca bunu örnekler üzerinden anlatmaya çalışıyorum. Kazanan hep “kasa” oluyor:
Kanser ilaçları satışının 2016 yılında 93.7 milyar dolarken 2022 yılında 192.2 milyar dolar olacağı öngörülüyor! Şeker hastalıkları ilaçları satışı 43.6 milyar dolarken 57.9 milyar dolar olması bekleniyor! Aşı satışı 27.5 milyar dolardan 35.3 milyar dolara yükselecek! Bu rakam on yıl önce dörtte bir oranındaydı; yirmi-otuz yıl önce ise onda biriydi. Ne oldu da bağışıklık sistemi bu kadar çöktü?
CİNSEL HAYATI YOK ETTİLER
– Rockefeller tıp anlayışının ilaçlara nasıl yansıdığını haplar üzerinden tek tek anlatıyorsunuz. Kolesterol tarihini yazıyorsunuz. Amerikan Kalp Derneği’nin yaptıkları “yok artık” dedirtiyor insana; halkı değil ilaç endüstrisini koruyorlar. Bunların hazırladıkları kılavuzlara nasıl güvenilir?
– Mesele şu: Biz bunları neden hiç bilmiyoruz. 1970’lerde durgunluğa giren ABD ekonomisi “kurtuluşu” yeni “ilaç” keşfinde buluyor ve zaten patent dayatmaları filan 1980’lerden sonra bu sebeple çıkıyor. Kolesterol bunlardan biri… Japonlar keşfediyor ancak yan etkilerinden emin değiller ama bu arada Amerikalılar ellerinden çalıp piyasaya veriyor! Sadece ABD’li Merck ilaç şirketi 1995’te 1 milyar dolarlık gelire kavuşuyor. Böyle bir pazar bırakılır mı? Sonra pazara Bristol-Myers Squibb, Pfizer gibi ABD şirketleri giriyor. Pfizer’ın çıkardığı “Lipitor”, onaylandığı 1997 ile patentin bittiği 2011 arasında 125 milyar doların üzerinde satışla, dünyanın en çok satan ilacı oldu.
– Tabii ki ilaca karşı çıkanlara sert tepki göstermeleri gerekiyor! Meseleyi tıp anlayışı dışında işin ekonomi-politiğini bilerek tartışmak gerekiyor o zaman…
– Aytunç sadece kolesterol değil; ilaç satışı konusunda ellerinde önemli kozları şu: İnsanları korkutmak! 1972 Münih Olimpiyatları’nda dünya ve olimpiyat rekorları kırarak yedi altın madalya kazanan Amerikalı yüzücü Mark Spitz’i reklam yüzü yaptılar. Hiç farkında değilmiş ama kolesterolü çok yüksek çıkmıştı! İşin acı yanı iki çocuğundan birinin de kolesterole yatkın olduğu reklam edildi. Uluslararası Olimpiyat Komitesi “bu salgın hastalığı” önlemek amacıyla Pfizer şirketini yardıma çağırdı! Amerikan Pediyatri Akademisi yayınladığı rehberinde kolesterol düşürücü ilaçların 8 yaşından itibaren kullanılmasını tavsiye etti! Güya bu yaşta kullanım ilerideki kalp problemlerini önleyecekti! Bu konularda kanıt var mıydı? Yoktu…
– Soner Yalçın insanlara “kolesterol hapını bırakın” mı diyor?
– Çocuk muyum ben! Benim yapmak istediğim farkındalık yaratmak. Leblebi gibi ilaç yutanlar, gitsinler doktorlarına konuşsunlar. Okusunlar “Kara Kutu” kitabını, ilaç nasıl “mucize ilaç” olmuş anlasınlar. Bir NASA hekimi bile ilacın hafızasını nasıl yok ettiğini anlatıyor. İnsanların cinsel hayatını öldürüp ardından penis sertleşme ilacını nasıl çıkardılar görsünler!
– Ne yalan söyleyeyim kitabın her sayfasını korkarak açtım; “ne hatalar yapmışız” diye. “Saklı Seçilmişler”i de bu duyguyla okumuştum. İnsan kendinden vazgeçiyor ama ya çocuğu?
– Israrla sormalıyız: Daha mı çok hastalanıyoruz? Yoksa daha mı çok tedavi ediliyoruz? Tıp tabu değil. Bizler de sorularımızla doktorların kendilerini geliştirmelerine yardımcı olacağız. Ezberi bozacağız. Çünkü tehlike büyük. Baksanıza… Her evde “psikolojisi bozuk hasta çocuk” yaratmayı başardılar! Her insani “duygusal sorun” tıbbi meta haline neden getiriliyor? Tek dertleri ilaç satmak. 2003 yılında 14 milyon kutu antidepresan tüketirken bu sayı 2010’da 34 milyon, 2015’te 43.5 milyon ve 2018’de 55 milyon kutu oldu.
– Bu ilaçlar “moda” oldu; çoluk-çocuk genç-yaşlı herkese veriliyor…