İŞLENMİŞ GIDALAR KORONAVİRÜSTEN DAHA TEHLİKELİDİR
Dikkat: Yazının sonunda ek var!
***
New England Tıp Dergisi’nde yayınlanan bir yazıda KOVİD ve diyabet arasındaki münasebete dikkat çekilerek yeni bir kayıt sistemi oluşturulduğunun bildirilmesinden mutlu oldum (1).
Ben de KOVİD’ in insanları çoğu zaman sadece hasta ettiğini, ağır tablo ve ölümlerden başta diyabet olmak üzere altta yatan kronik hastalıkların mesul olduğunu anlatan birçok yazı kaleme aldım (2, 3, 4).
Yazıda şu görüşlere yer veriliyor (5):
“Şimdiye kadar yapılan klinik gözlemler COVID-19 ve diyabet arasında iki yönlü bir ilişki olduğunu gösteriyor. Bir yandan diyabet, artmış COVID-19 şiddeti ve mortalite riski ile ilişkili. COVID-19 ile ölen hastaların yüzde 20 ila 30’unda diyabet olduğu bildiriliyor. Öte yandan, COVID-19 hastalarında yaşamı tehdit eden hastalıklar da dahil olmak üzere önceden var olan diyabetin yeni başlayan diyabet ve atipik metabolik komplikasyonları gözlendiği kaydedildi.
COVID-19’a neden olan SARS-Cov-2’nin diyabeti nasıl etkilediği hala belirsiz. Önceki araştırmalar, virüsün insan hücrelerine girmesine izin veren SARS-Cov-2’ye bağlanan protein olan ACE-2’nin sadece akciğerlerde değil, aynı zamanda pankreas gibi glikoz metabolizmasında yer alan organlarda ve dokularda da bulunduğunu göstermişti.
Araştırmacılar, bu dokulara girerek virüsün glikoz metabolizmasının çoklu ve karmaşık işlev bozukluklarına neden olabileceğini öne sürüyor. Uzun yıllardır virüs enfeksiyonlarının tip 1 diyabeti hızlandırabileceği de biliniyor.”
Diyabet de pıhtılaşma riskini arttırır
Ağır KOVİD tablosu ve ölümlerde üç önemli risk faktöründen biri de hipertansiyon ve obeziteyle beraber diyabettir.
Tip 2 diyabet ve onun öncülleri olan glukoz toleransı bozukluğu ve insülin direncinin de pıhtılaşma (tromboz) riskini artırdığı iyi bilinir.
Diyabetiklerin yüzde 80’ inde ölüm sebebi pıhtılaşma ile ilgilidir ve kalp-damar hastalıkları da bunlarda bir numaralı ölüm sebebidir.
Tip 2 diyabet hastalarında hipertansiyon ve kolesterol yüksekliği gibi damar sertliği için geleneksel risk faktörleri yanında insülin direncine bağlı olarak pıhtılaşmanın kolaylaşması ve pıhtının erimesini sağlayan mekanizmanın (fibrinoliz) bozulmasının da rolü vardır.
Hafif KOVİD tablosu gösteren hastaların birdenbire ağırlaşmaları ve ölmeleri pıhtılaşmanın artmasına bağlanmıştır ve bu hastalara önleyici olarak kan sulandıran ilaç verilmesi tavsiye edilmekte ve tedavide de doku plazminojen aktivatörleri (t-PA) denenmektedir.
İnsülin direnci ve sebepleri
Metabolizmanın bozuk olduğunu (metaflamasyon), kalp sağlığını ve kalp-damar hastalıklarına bağlı ölümlerin en önemli göstergesi İNSÜLİN DİRENCİ’ dir.
İnsülin direnci, vücut hücrelerinin enerji sağlamaları için şart olan glukozu insülin varlığına rağmen alamamalarıdır.
İnsülin direncinin ortaya çıkmasında genetik faktörlerin de etkisi olmakla beraber bu, büyük ölçüde hayat tarzındaki yanlışların neticesidir:
-Aşırı işlenmiş gıdalar
-Her türlü şeker ve şekerden zengin gıdalar
-İşlenmiş tahıl ürünleri
-Sık sık yemek
-Fazla kilo ve obezite
-Hareketsizlik
-Kronik stres
-Uykusuzluk
Gelelim neticeye
İşlenmiş gıdalar koronavirüsten daha tehlikelidir!
Virüsler bir gün kaybolup gidecekler ama işlenmiş gıdaların hayatımızdan çıkması hiç de kolay değil.
Koronavirüslere karşı alınan tedbirlerin işlenmiş gıdalara karşı da alınması şarttır.
MASKE: İşlenmiş gıdaların cazibesine kapılmamak için gözlere maske takılmalıdır.
MESAFE: Süpermarketlerin değil 2 metre, 2 km bile yakınına yaklaşılmamalıdır.
MUSLUK: Koronavirüsler su ve sabunla yok olup giderler ama işlenmiş gıdalardaki zararlı kimyasalların sterilizatörde bile temizlenmesi mümkün değildir.
Kaynaklar:
1. https://www.nejm.org/doi/10.1056/NEJMc2018688
***
EK 1 (23.8.20209: Zengin ülkelerde büyüme yavaşlarken Batılı gıda şirketleri gelişmekte olan ülkelerde agresif olarak genişliyorlar.
Kaynak: https://www.nytimes.com/interactive/2017/09/16/health/brazil-obesity-nestle.html
***
EK 2 (23.8.2020): Metabolik sağlığınızı iyileştirmek ve bağışıklık fonksiyonlarınızı desteklemek için aşırı işlenmiş gıdaları kesmek ve düşük kaliteli karbonhidratları en aza indirmek iyi bir başlangıçtır. Kaynak: https://twitter.com/c_donal/status/1297481224135614464?s=20
***
EK 3 (23.8.2020): Virüslere karşı dirençli olmak hiç bu kadar önemli olmamıştı. Çok küçük adımlarla 3 haftada bağışıklığı desteklemek ve enfeksiyonlarla savaşmak mümkündür. Kaynak: https://www.telegraph.co.uk/health-fitness/body/21-day-plan-boost-immune-system-fight-infections/
Dediğiniz gibi, adam gibi beslenmek ve adam gibi yaşamak şart!
Gerisi lafü güzaftır. Adam gibi beslenirsek ve de yaşarsak, yani doğal beslenip, KELLE PAÇA yersek. Yani doğal yağlarımızı, doğal kollajenimizi, doğal D-Vitamini, B 12 Vitamini, A,E, K vitaminlerimizi yükseltirsek hiç bir virüs bizleri etkilemez. Tuzlu su ve bikarbonatlı su ile ağzımızı çalkalamak, gargara yapmak yeterlidir.
VİRÜSLER ALKALİ ORTAMDA ÖLÜRLER ÇÜNKÜ.
VİRÜSLER TUZLU SUDA , DENİZ SUYUNDA ÖLÜRLER ÇÜNKÜ. DENİZ SUYUNDA VİRÜSLER YAŞAYAMAZ ÇÜNKÜ!
ULTRAVİOLE B VE ULTRAVİYOLE C VİRÜSLERİ YOK EDER, ÖLDÜRÜR ÇÜNKÜ..
yediğimiz içtiğimiz her sey zehirli hangi birini açıklayacağız ki hocam
Şimdi ye kadar yediklerinin ne olacak hoocam nasıl telafi ederiz
Özellikle Türkiyede Gıda Terörünün Allahı yapılıyor ⚠️
Yeterki Devlete Vergi gelsin?
Kimsenin öyle derdi yok maalesef, herkes halinden memnun görünüyor, Gdolu, pektisitli sebze-meyve yiyormuşuz kimin umrunda ki, alan razı satan razı görünen durum
Hepimiz lütfen paraşütleri açalım, yiyecek ve içeceklerimizi titizlikle seçelim ve tüketelim.
Hepimiz kendi beden ve ruh sağlığımızdan sorumluyuzdur, kimseler değil.
Konu komşu sorumlu değildir.
Bu millet ne korna takar ne işlenmiş gıda