TÜRK HASTALAR İÇİN HASTANE ve DOKTOR KULLANMA KILAVUZU
Dr. Ahsen Çelik‘ in yazısı:
İletişim uzmanları sağlıklı bir iletişim için bazı olmazsa olmazların olduğunu savunuyorlar.
Birinci kural- öncelikle iletişim amacını belirlemek. Günlük bir sohbet, hal hatır sormak mı amacınız, bozuk çıkan telefonu iade etmek için mağaza yetkilisini ikna etmek mi? Amacınız belli olursa o ölçüde ona uygun davranışlarda bulunursunuz.
İkinci kural- muhattabınızı tanımak ve ona uygun üslupla hitap etmek. Öğretmen mi mühendis mi muhattabınız, karadenizli mi egeli mi, uysal biri mi sinirli mi? Eğer mesleği, ünvanı, yaşı, memleketi, karakteri, bamtelleri vs. gibi özellikleri hakkında fikir sahibi olursanız, ona uygun bir yaklaşım ve uslüp belirleyebilirsiniz. Bu iki öncülü yerine getirmenin bile günlük hayatta çokça yaşadığımız iletişim kazaları riskini oldukça aza indireceğini iddaa ediyor uzmanlar.
Hastanede çoğu zaman doktor zaman zaman hasta olarak insanlarla kurduğum ve kurulduğunu gözlemlediğim iletişim biçimleri bana bu hususta bazı eksikliklerimiz olduğunu düşündürdü.
Hastaneler kaotik ortamlar… Birbirinden çok ayrı insanların oluşturduğu bir sağlık ekibi (doktor, hemşire, sağlık personeli, labaratuar-röntgen teknisyeni, hasta bakıcı, tıbbi sekreter, temizlik görevlisi vs..) ve hastaneye gelen birbirinden ayrı onca hasta insan. İşin kötüsü bu kaotik ortamda tek istediğiniz derdinizi anlatmak, hastalığınızın ne olduğunu öğrenmek ve gereken tedaviyi alıp biran önce oradan ayrılmak. İşin daha da kötüsü sizin gibi sırada bekleyen onlarca insanın olması ve size ayrılacak sürenin de kısıtlı olması.
Bunun için ben de hastane içi iletişimi geliştireceğini ve işinizi kolaylaştıracağını öngördüğüm bazı püf noktaları maddeledim:
Öncelikle iletişim amacınızı belirleyin
Amacınız hastalığınıza tanı koydurmak ve gerekli tedaviyi almak mı, sağlık ekibiyle münakaşaya girmek, kendinize göre haklılığınızı ispat etmek, türlü kelime oyunlarıyla karşınızdakilere laf sokmak mı? Amacınız hangisiyse, bu amacı içinizden kendinize sıkça tekrarlayın, böylelikle amacınıza uygun düşmeyen hal, hareket ve davranışlardan o ölçüde uzaklaşmış olursunuz. Amacınız tedavi olmaksa, ona uygun davranır, tedavinizi olur ve zaman kaybetmeden oradan ayrılabilirsiniz. Yok eğer amacınız münakaşa etmekse, gergin bir ortam oluşturmayı başarabilir ama çabuk ve kolay bir biçimde tedavi olma şansınızı da o denli azaltmış olursunuz.
Muhattabınızı tanıyın
Birinci öncüldeki amacınızı gerçekleştirecek olan kişiler ise doktorlar ve diğer sağlık personeli. Bu noktada istediğinizi alabilmek için akıllı davranmalı, muhattabınıza uygun bir üslupla konuşmalısınız. Karşınızda nereli, toplumun hangi kesimine ait olduğunu bilmediğiniz ama belirli bir eğitim seviyesinin üstünde olan, size yardım etmek isteyen, bilgisini kullanıp yardım ettiğini gördüğünde de mutlu olan ve üstüne ona teşekkür ettiğinizde ya da Allah razı olsun dediğinizde haz duyan bir doktor var. O yüzden takındığınız kibar, belki de güleryüzlü tavır sizin doktor tarafından çok daha iyi ağırlanmanızı sağlayacaktır. Burda doktor yok mu diye bağırmak, seni sağlık bakanlığı hattına şikayet ederim tehditleri savurmak, senin paranı ben ödüyorum ya da doktor değil misin yazacaksın gibi kaba bir üslupla davranmak ise muhattabınız doktoru kızdırır, rencide eder, moralini bozar, size yardım etme isteğini azaltır ve gerektiği noktada tedaviyi reddetmesine bile neden olabilir. Tabi ki de tanı koymak ve tedavi etmek doktorun görevidir. Bunun için ona minnet duymanız, karşılığında birşey vermeniz gerekmez. Ama bu size ölçüyü kaçırıp hakaret etme, fiziksel saldırıda bulunma hakkını da vermez. Sonuçta iletişimde ayna modeli vardır, kibar konuşursanız kibar davranış görürsünüz, bağırırsanız karşınızdaki de bağırır. Aynı şekilde diğer sağlık personeline karşı takındığınız kaba üslup da sizden korkup uzaklaşmalarına, tatlı dilli ve nazik üslupsa yakınlaşmalarına ve daha çok ilgiye maruz kalmanıza neden olur.
Doktordan beklentinizi en aza indirin
Hastasınız, kendinizi aciz ve belki de bu yüzden oldukça kötü hissediyorsunuz. Doktorun size yumuşak ve nazik davranmasını istiyorsunuz, belki merhat ve şefkat göstermesini bile bekliyorsunuz. Hatta bu karmaşa içinde dahi insan yerine konmak, hakettiğiniz saygının size gösterilmesini istiyorsunuz. Doktorunuz gerekli, sizi iyileştirecek tedaviyi uyguluyor ama size karşı çok da sevecen ya da ilgili olduğu söylenemez. Doktorunuz iletişim konusunda çok da iyi biri olmayabilir, bu noktada istediğiniz doktora başvurmak sizin kişisel tercihinize kalıyor, bırakın doktorunuz düşen performansının sebebini oturup kendi düşünsün. Başka bir açıdan bakılırsa doktorunuz nöbetten çıkmış, çok yoğun bir mesai geçirmiş, yemeğini yiyememiş, sizden önce giren hasta yüzünden fena halde canı sıkılmış, az önce hocasından veyahut kıdemlisinden fırça yemiş olabilir, bu durumda doktorun asık suratının, tonu düşük sesinin sorumlusu siz yada kişisel saygınlığınız değildir, bu gerçeği aklınıza getirin ve kişisel algılamayın. Böyle bir durumda ‘Sizin de işiniz zor doktor hanım, Allah sabır-kolaylık versin’ deyip doktorla empati yaptığınızı hissettirdiğinizde, doktoru o sıkıntılı ruh halinden çıkarmanız ve sizinle istediğiniz gibi ilgilenmesini sağlamanız içten bile değil.
Vücudunuzu dinleyin
Hastaneye gelmeden ve doktora çıkmadan önce kendinize tanı koymaktansa şikayetlerinizi netleştirin. Şikayetlerinizin neler olduğunu, ne kadar süredir devam ettiğini, nelerin bu şikayetleri tetiklediğini belirleyin ve bunları doktorunuzla paylaşın. Bırakın tanınızı doktor koysun. Örneğin: doktor bey grip olmuşum demek yerine 2 günden beri kendimi çok halsiz hissediyorum, her tarafım ağrıyor, burnum akıyor gibi.
Hastaneye gelirken önceki tetkiklerinizi beraberinizde getirin
Böylelikle doktor hastalığınızın seyri hakkında daha iyi bir fikre sahip olabilir. Hatta kullandığınız ilaçların isimlerini de bilirseniz veya reçetenin bir fotokopisini de yanınızda bulundurursanız, hangi ilaçtan fayda gördüğünüzü veya görmediğinizi tespit edebilir, yeni tedavinizi de ona göre düzenleyebilir.
İlaçlarınızı size tarif edildiği şekilde kullanın
Size verilen tedavilerin bazıları hastalığınızı tamamen bitirmek içinken bazıları ise sadece o anki şikayetlerinizi geçirmek içindir. Şikayetlerinizin rahatlamasına aldanıp ilaçlarınızı size söylenen miktarda ve zaman süresince kullanmazsanız hastalığınızdan tam anlamıyla kurtulamazsınız. Örneğin; antibiyotikler var olan enfeksiyonu kuruturlar, kutu bitene kadar 12 saat veyahut 24 saat arayla alınmaları gerekir; tylol hot, benical cold, aferin gibi ilaçlarsa kırgınlığınızı azaltır, ateşinizi düşürür, akıntınızı azaltır. Tylol hot aldıktan sonra rahatladığınızı düşünüp antibiyotiğinize devam etmezseniz enfeksiyonunuz devam eder, şikayetleriniz de geçmez; siz de ertesi gün soluğu başka bir doktorda alır, dün bana bu ilaçları yazmıştı doktor ama hastalığım geçmedi dersiniz. Bir diğer husussa tedavinin sabır isteyen bir süreç olduğunun unutulmamasıdır. Antibiyotiklerin var olan enfeksiyonu kurutması 5 günü bulur, şekerinizi belirli bir seviyede tutmak için ilaçlarınızı her daim kullanmanız gerekir, bazı sinir ilaçlarının etkisi anca 1 ay kullanınca ortaya çıkar, fayda görebilmek için uzun süre kullanmanız ve doz azaltarak bırakmanız gerekir.
Kolayca çıkarabileceğiniz kıyafetler tercih edin
Doktora gittiğinizde olasıdır ki muayene olursunuz, bunun için de belki üstünüzü çıkarmanız gerekir. Kolay çıkarabileceğiniz veya sıyırabileceğiniz kıyafetler tercih ederseniz, vakitten kazanmış olur, daha sağlıklı muayene olabilirsiniz.
Hastaneye gelmeden önce sıra bekleyeceğinizi kabullenin
Ortada dolanan sağlık görevlileri gördüğünüzde laklak yapıyorlar, bizi bekletiyorlar gibi kuruntulara girmeyin. Hastanede herkes her üniformayı giyebiliyor ama üniformayla gördüğünüz herkes hasta bakamıyor. Emin olun içerideki hastalara bakmaktan asıl sorumlu olan doktor öğlen yemeğini yiyemedi, su içemedi ve belki de akşam yemeğini de yiyemeyecek. Hem sizin muayene olmaya, derdinizi dinletmeye hakkınız olduğu kadar diğer hastaların da böyle bir hakkı olduğunu unutmayın. Ayrıca bu vakti daha verimli ve eğlenceli geçirmek için hazırlıklı gelin, sohbet için bir arkadaş, okumak için bir kitap getirin, örgü-dantel örün, tesbih çekin, müzik dinleyin
Acil birimini acil durumlar için kullanın
Soğuk algınlığı, birkaç aydan beri devam eden uzun süreli şikayetleriniz ve ağrılarınız için acil servise gitmektense gündüz polikliniğe gitmeyi tercih edin. Acile gelirsem beklemem ya da acilden giriş yaparsam muayene ücreti ödemem gibi düşüncelerinizin bedelini bir başkası hayatıyla ödeyebilir unutmayın. Bu tutumunuzla hayati tehlikesi olan bir hastanın gerekli tedaviyi almasına engel oluşturabilirsiniz. Ve birgün sizin ya da yakınlarınızın da aynı tedaviden yoksun kalışına tanık olabilirsiniz. Ayrıca uzun süreli şikayetlerinizin tanısı için muhtemelen daha ileri tetkiklere ihtiyaç duyulur, oysa acil servisin imkanları kısıtlıdır. Acil serviste esasen acil durumu düzeltmek, hayati tehlikeyi atlattırmak için tedavi uygulanır.
Bir hasta olarak bu ufak öncülleri yerine getirirseniz, hastanede yaşanan iletişim kazalarını bir nebze engellemiş olur, gerçek amacınıza daha sağlıklı ve kolay bir biçimde ulaşabilirsiniz diye düşünüyorum.
Hepinize şimdiden geçmiş olsun.