MAMOGRAFİLERİN FAYDASI ABARTILIYOR RİSKLERİ GÖRMEZDEN GELİNİYOR

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
komen

Ünlü tıp dergisi BMJ’ de yer alan bir makalede, dünyanın en büyük meme kanseri derneği olan “Susan G. Komen for the Cure”, yanıltıcı istatistikler kullanmak ve aldatıcı açıklamalar yapmakla suçlandı.

Amerikal’ lı profesörler Woloshin ve Schwartz, derneğin 2011 senesi meme kanseri farkındalık ayı için hazırladığı tanıtım materyalinde ‘mamografinin faydalarının abartılırken risklerinin görmezden gelindiğini’ ileri sürüyorlar.

Dernek yayınlarında mamografi yaptıran ve yaptırmayan kadınların yaşama sürelerinin çok farklı olduğu, kanser erken yakalandığında 5 yıl içinde hayatta kalma süresinin yüzde 98, geç yakalandığında ise yüzde 23 olduğunun bildirildiğine dikkat çekiliyor.

Woloshin “Derneğin duyurularında mamografi ile alâkalı abartılı istatistikler veriliyor, zararlarının ise adı bile geçmiyor. Mamografinin faydası o kadar büyük gösteriliyor ki buna bakıp da mamografi yaptırmamak mümkün değil. Kadınların bilinçli karar verebilmeleri için işlemin sadece faydalarını değil zararlarını da bilmeleri gerekir.” diyor.

Taramadan faydalanan kadın sayısı çok az

Meme kanserinin erken teşhis edilmesinin hayatta kalma süresi üzerine etkisi var ama bu iddia edildiği kadar fazla değil.

Mamografi taramaları sayesinde 50 yaşındaki kadınların meme kanserinden dolayı ölüm riskleri yüzde 0.53’ den yüzde 0.43’ e iniyor. Bu ‘yüzde 0.07’ gibi son derece küçük bir fark!

Woloshin ve Schwartz’ a göre “Hayatta kalma süreleriyle ilgili istatistiklerin taramaların faydasını tayin etmek için kullanılması doğru değil. Tarama, kanserleri erken teşhis ettiği için mamografi yaptıran veya yaptırmayanların yaşama sürelerini karşılaştırmak tamamen önyargılı.”

Woloshin, “Hayatta kalma istatistikleri doktorlar için de kafa karıştırıcı” diyor ve ekliyor:

“Taramalarla ilgili olarak hayatta kalma istatistiklerini kullanmak yanlıştır.

Mesela, tarama yaptırmayan ve 67 yaşında memelerinde kitle fark ettikten sonra teşhis edilen kadınların hepsi 70 yaşında ölürlerse, bunların 5 sene sonra hayatta kalma süreleri yüzde 0’ dır.

Buna karşılık tarama programlarına giren ve 64 yaşında kanser teşhis edilen kadınların hepsi 70 yaşında öldüklerinde 5 sene hayatta kalma oranları yüzde 100 olacaktır. Oysa her iki gruptaki kadınlar aynı süre yani 70 yıl yaşamışlardır.

Bir tarama testinin işe yarayıp yaramadığı ‘randomize’ bir araştırmada daha az kadının öldüğünün gösterilmesiyle ispat edilebilir.

Mamografi aşırı teşhislere de sebep oluyor

Bilimsel verilere göre taramalar meme kanserine bağlı ölümleri bir miktar azaltsa da birçok kadın bu yüzden çok ciddi zararlar görebiliyor.

On sene süreyle yılda bir taramaya giren kadınların yüzde 20-50’ sinde “yanlış bir alarm” tespit ediliyor ve yüzde 5-20’ sinde kanseri ekarte etmek için biyopsi yapılması gerekiyor.

Taramaların en önemli zararı “aşırı teşhis”. Bu, bir kadına ya kendiliğinden kaybolacağı veya çok yavaş büyüyeceği için hiç zarar vermeyecek bir kanserin teşhis edilmesi demek.

Bu zararsız kanserler yüzünden birçok kadın radyasyon alıyor, kemoterapi yapılıyor ve hatta ameliyat ediliyor. Oysa bunların tümü de gereksiz.

The Telegraph gazetesi, İngiltere’ de her sene 7 bin kadının bu aşırı teşhis yüzünden gereksiz tedavi gördüklerini ve bazı kadınların boşu boşuna bir memelerini kaybettiklerini bildiriyor.

Dernek ne diyor?

Derneğin başkan yardımcısı Chandini Portteus, “Mamografi mükemmel bir yöntem değil ama bugün için elimizdeki en iyi teşhis yöntemi.

Kadınların erken teşhis ve tedavinin fayda ve zararları hakkında bilgilenmelerini destekliyoruz.

İstatistikler yanıltıcı değil. Erken teşhis erken tedaviyi sağlıyor. Bu, kadınların meme kanserini atlatmaları için en iyi şans.

1982’ de kurulan ve meme kanseri farkındalığının sembolü olan pembe kurdelenin de yaratıcısı olan organizasyonumuz bugüne kadar araştırmalara 2 milyar yatırdı.

Kanseri daha belirti vermeden önce teşhis etmek için –mesela biyo-markerler aracılığıyla- milyonlarca dolar harcadı.

Hangi tümörlerin yayılacağını hangilerinin yayılmayacağını belirleyecek araştırmalara da destek oluyoruz.

Kadınları, kendileri için doğru olanın belirlenmesi konusunda doktorları ile beraber çalışmaya teşvik ediyoruz.

Gelelim neticeye

Mamografi taramalarının bilinçsizce yapıldığını, bu yüzden de birçok kadının gereksiz strese girdiğini; gereksiz tedavilerden zarar gördüğünü; bazılarının memelerini kaybettiğini; çok ciddi ekonomik kayıplar oluştuğunu birçok defa yazdım.

Ben de aynen Amerikalı profesörlerin ‘kafasındayım’.

Kız kardeşini 1980 senesinde meme kanserinden kaybeden Nancy Brinker tarafından kurulan derneğin bu hastalığın erken teşhisi için ‘iyi niyetle’ kurulduğundan ve mücadele ettiğinden şüphe duymuyorum.

Faydası olsun olmasın olabildiğince çok kadına erken yaşlardan itibaren mamografi yapılmasının üç kuruma faydası vardır:

BİR: Mamografi aleti üretenler

İKİ: Meme kanseri tedavisi için ilaç, alet, ameliyat malzemesi üretenler

ÜÇ: Meme kanserini tedavi eden sağlık kuruluşları

Susan G. Komen for the Cure isimli dernek bugüne kadar kimlerden ne kadar maddi yardım aldığını açıklarsa mesele de anlaşılır.

KAYNAKLAR

http://www.bmj.com/content/345/bmj.e5132

http://www.telegraph.co.uk/health/healthnews/9448833/Susan-G-Komen-for-the-Cure-breast-cancer-charity-misleading-screening-benefits.html

http://www.foxnews.com/health/2012/08/03/susan-g-komen-pro-mammogram-statistics-draw-challenge/

Yazı için 1 yorum yapılmış:

  1. tuna erinçler dedi ki:

    Sadece mamografilerin değil, Türkiye’deki özel sağlık kuruluşlarında yapılan tüm tetkiklerin yüzde kaçının gerekli ve yararlı olduğu sorgulanmalı

Siz de yorumunuzu paylaşın: