‘ENERJİ İÇECEKLERİ, KALP VE ŞEKER HASTALIKLARINA NEDEN OLUYOR’
Geçtiğimiz günlerde enerji içeceği içtikten sonra bir genç kızın fenalaşması ve hayatını kaybetmesi üzerine ‘Acaba riskleri var mı?’ sorusu gündeme geldi.
Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta, enerji içeceği olarak adlandırılan meşrubatların atletik performans, konsantrasyon ve canlılığı artırdıklarına ya da sağlığa olumlu etkileri olduğuna dair kanıt bulunmadığını aksine bunların özellikle kalp, böbrek, karaciğer, şeker ve ruhsal hastalıklara yakalananlar için risk teşkil ettiğini söyledi ve dünyada daha önce yapılmış araştırmalara değindi.
Prof. Dr. Küçükusta, şekerli ve gazlı içeceklerin her yıl dünya genelinde 184 binden fazla kişinin ölümüne neden olduğuna ilişkin ABD’de yapılan bir araştırmanın sonuçlarıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Tüm dünyada salgın bir hastalık gibi artan başta obezite, diyabet, kalp krizi, felç ve kanser olmak üzere hemen her hastalığın altında sağlıksız yiyecek ve içeceklerin yattığına dikkati çeken Küçükusta, “Şekerli ve gazlı meşrubatlar sağlığı tehdit eden içeceklerin başında geliyor. Bunların yüksek früktozlu mısır şurubuyla üretilenleri de suni tatlandırıcılarla hazırlananları kadar zararlı” dedi.
Früktozun karaciğerde trigliseritlere yani yağa dönüşerek karaciğer yağlanmasına yol açtığını belirten Küçükusta, bu içeceklerin doygunluk hissi vermediğinden sürekli yeme-içme ihtiyacı yarattığına dikkati çekti. Küçükusta, söz konusu içeceklerin, şeker metabolizması bozukluğu ve insülin direncine yol açarak obezite ile diyabete davetiye çıkardığını kaydetti.
Prof. Dr. Küçükusta, “Ülkemiz nüfusu genç olduğu için meşrubatların yarattığı hastalıkların faturası henüz çok kabarık değil, 10 sene sonra sağlık sigortaları ve sosyal güvenlik kurumları bunları ödeyemeyecek duruma gelecek” diyerek, hükümetin zaman yitirmeden tedbir almasının şart olduğunu söyledi. Çocukların kesinlikle bu tür hazır meşrubattan uzak tutulmaları, bunların okul kantinlerinde satılmaması ve bu içeceklerden özel vergi alınması gerektiğini dile getiren Küçükusta, ailelerin eğitiminin de önemine işaret etti.
“ENERJİ İÇECEKLERİ GAZOZ, KOLA, SODADAN ÇOK DAHA FAZLA KAFEİN İHTİVA EDİYOR”
“Enerji içeceği olarak adlandırılan meşrubatların atletik performans, konsantrasyon ve canlılığı artırdıklarına ya da sağlığa olumlu etkileri olduğuna dair kanıt yok. Aksine bunların özellikle kalp, böbrek, karaciğer, şeker ve ruhsal hastalıklara yakalananlar için risk teşkil ediyor” ifadesini kullanan Küçükusta, yüksek oranda kafein içeren enerji içeceklerinin, yoğun egzersiz sırasında kalbi besleyen koroner damarlarda kasılmaya yol açarak kalp krizi ve ölümcül ritm bozukluklarını tetikleyebildiğinden spor sırasında içilmesinin çok daha riskli olduğunu vurguladı.
Ayrıca yüksek kalori ihtiva eden enerji içeceklerinin obeziteye de davetiye çıkardığını belirten Küçükusta, bu meşrubatları içen çocuk ve gençlerin su ve sütü yeterince içmelerinin gelişim için gerekli olan mineral ve proteinlerinden mahrum kalmasına yol açtığına dikkati çekti.
Enerji içeceklerinin gazoz, kola, soda gibi benzeri alkolsüz içeceklere göre çok daha fazla kafein ihtiva ettiğini anlatan Küçükusta, şöyle devam etti:
“Bunların çoğunun 250 mililitresinde 80 miligram kafein bulunuyor. İçlerinde kutu veya şişe başına 505 miligrama varan miktarlarda kafein ihtiva eden enerji içecekleri de var. Kafein, tıpta merkezi ve çevresel sinir sistemini uyaran bir ilaç olarak kullanılıyor ve makul miktarlarda genellikle emniyetli bir madde ve aynı zamanda çocuklarda kullanılabilen tek psiko-aktif ilaç. Fazla miktar kafein sinirlilik, huzursuzluk, uykusuzluk, mide-bağırsak problemleri ve çarpıntı gibi şikayetlere yol açabilir.”
“ENERJİ İÇECEKLERİ KULLANIMIYLA SİGARA, ALKOL VE ESRAR KULLANIMI ARASINDA İLİŞKİ VAR”
Enerji içeceklerinin madde bağımlılığına yol açmasından ve alkolle alınmasının yaratacağı zararlardan ciddi endişe duyulduğunu hatırlatan Küçükusta, “Gençler arasında yapılan yeni bir araştırma, enerji içecekleri kullanımıyla davranış bozuklukları, sigara, alkol ve esrar kullanımı arasında ilişki olduğunu ortaya koydu. Kafein bağımlılığı da gençleri bekleyen bir başka tehlike. Belirli bir süre kafein ihtiva eden yiyecek ve içecekleri tüketenlerde zamanla kafein bağımlılığı gelişiyor ve bu kişiler kafein almadıklarında huzursuzluk, sinirlilik, çarpıntı, yorgunluk, baş ağrısı gibi kafein yoksunluk belirtileri de gösterebiliyorlar” diye konuştu.
Küçükusta, bazı antibiyotik ve nefes açıcı ilaçların kafeinle alınmasının tehlikeli yan etkilere yol açabildiğine dikkati çekerek, enerji içeceklerinin bilinçsizce kullanımlarına bağlı olarak gençler arasında kafein zehirlenmesinin de her geçen gün arttığına vurgu yaptı. Prof. Dr. Küçükusta, bazı enerji içeceklerinde geleneksel kafein yerine kafein içeren Güney Amerika bitkisi guarananın tohumlarının kullanıldığını ayrıca dayanıklılığı artırdığı iddia edilen ginseng ve kas performansını yükselttiği ileri sürülen karnitin ile yılan yağı da bulunduğunu anlattı.
“İSVEÇ’TE 15 YAŞ ALTINA SATIŞI YASAK”
Enerji içecekleriyle ilgili kanun ve yönetmeliklerin yetersiz olduğuna işaret eden Prof. Dr. Küçükusta, “İçeceklerin üzerinde muhtevalarının bildirilmesi ve sağlıkla ilgili uyarılar konması gerekiyor ama bunlara fazla uyulmuyor. Bazılarında çok küçük harflerle ‘günde bir kutudan fazla içmeyin’ yazıyor görebilenler için. Yönetmelikler yeterli olmadığı için de bunların ‘performans artırıcı’, ‘uyarıcı’ ve ‘psikoaktif’ etkileri vurgulanarak özellikle genç erkeklere dönük müthiş pazarlama kampanyaları yürütülüyor” dedi.
Küçükusta, enerji içeceklerinin İsveç’te 15 yaşının altındakilere satılmadığını ve ayrıca kutuların üzerinde egzersizden sonra ve alkollü içeceklerle karıştırılarak kullanılmaması konusunda uyarıların yer aldığını belirterek, bu içeceklerin Norveç’te sadece eczanelerde satılabildiğini, İngiltere’de de 16 yaşın altındakiler, gebeler, emzirenler ve kafeine duyarlı kişiler için uyarı etiketlerinin bulunduğu örneğini verdi.
ABD’DEKİ ARAŞTIRMA
ABD’deki Tufts Üniversitesi’nden Dr. Dariush Mozaffarian ve ekibinin 51 ülkeyi kapsayan araştırması, dünya genelinde her yıl 184 binden fazla kişinin şekerli ve gazlı içeceklerin yol açtığı hastalıklar nedeniyle yaşamını yitirdiğini göstermişti. “Circulation” adlı dergide yayımlanan araştırmada, enerji içecekleri, buzlu çay gibi şekerli ve gazlı meşrubatların, her yıl 133 bin kişinin diyabetten, 45 binin kalp-damar hastalıklarından ve 6 bin 450’sinin kanserden ölümüne yol açtığı sonucuna varılmıştı.
Bu meşrubatların tüketimine bağlı ölümlerin yüzde 76’sının düşük ve orta gelirli ülkelerde olduğu belirtilmişti.
Kaynak: http://www.hurriyet.com.tr/kelebek/saglik/29430901.asp