KAÇARI GÖÇERİ YOK, VİRÜSÜ ALAN ALACAK!

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Sevilay Yılman Habertürk’ te mevcut durumu mükemmel anlatmış. Görüşlerine tamamen katılıyorum. Tek itirazım “sürü bağışıklığı” tabirine.

Sürü hayvanlar için kullanılır, buna “toplum bağışıklığı” demek daha doğrudur ama bu salgında insanlar “sürü yerine kondu” demek istiyorsa yüzde yüz haklıdır. 

BİR: Kaçarı göçeri yok; virüsü alan alacak!

İKİ: İlk anda bu düzene geçilmesi doğru değildi. Çünkü hastalık tanınmıyordu ve tedavisi konusunda hiçbir deneyim yoktu.

ÜÇ: Sürü bağışıklığı düzeninde vaka sayısında artışın olması beklenen bir durumdur, endişeye mahâl yoktur.

DÖRT: Biz birçok ülkenin çok çok ilerisindeyiz pandemi ile mücadalede ve avantajdayız.

BEŞ: Sağlık altyapımızın çok iyi olduğunu; doktor, hemşire tüm sağlık çalışanlarının nasıl fedakârca çalıştıklarını dost-düşman herkes gördü.

ALTI: Vatandaşa yeni dönemin esasında ne manaya geldiği ve gelecekte neyin beklediği açık bir şekilde anlatılırsa süreç daha kolay aşılır. (Her zaman söylediğim gibi: Tam ve doğru bilgilendirme!).

YEDİ: Düşüncelerime tercüman olan Sevilay Yılman’ ı tebrik ediyorum.

Coronavirus: European nations choose self-preservation over the Union

***

Habertürk’ te Sevilay Yılman‘ ın “Sürü bağışıklığı bizim için en doğrusu olmadı mı?” başlıklı yazısı:

Dün Sağlık Bakanı Fahrettin Koca koronavirüs ve yol açtığı Covid-19 hastalığı ile ilgili kamuoyunu çok aydınlatıcı bilgiler paylaştı.

Epeyce uzun bir açıklama olduğu için tamamını alıntılamam mümkün değil tabii…

O yüzden de haberin linkini veriyorum.

Mutlaka okuyun, gerçekten çok fayda elde edeceğiniz bilgiler içeriyor Bakan Koca’nın açıklamaları.

Benim o açıklamada takıldığım nokta Sayın Koca’nın gazetecilerin, “Sürü bağışıklığı” ile alakalı sorduğu sorulara verdiği yanıtlar.

Malumunuz… 1 Haziran itibarı ile adına; “yeni normal” denilen bir hayat düzenine geçiş yaptık.

Bilim adamlarının birçoğu neredeyse tüm kısıtlamaların kalktığı bu yeni normal olarak tanımlanan dönemle aslında; “sürü bağışıklığına” geçildiğini ve böyle bir düzende de vaka sayısında artışın olmasının gayet doğal olduğunu defalarca dile getirdiler.

Ancak virüs Türkiye’ye ayak bastığı günden itibaren sürece yön veren Sağlık Bakanlığı ve birlikte çalıştığı Bilim Kurulu üyeleri tarafından bu yönde bir açıklama yapılmadı…

Tabii özenle “yeni normal hayat” tanımı kullanılmaya ve buna bağlı olarak da vatandaştan sosyal mesafe, hijyen ve maske kullanma kurallarına dikkat edilmesi yönünde uyarılar yapılmaya devam edilince…

Vatandaşın beklentileri farklı oldu.

”Eyvah yine kısıtlı hayat günlerine mi döneceğiz? Yine mi evlerimize kapanacağız!” soruları sorulmaya başlandı.

Tabii ki evlerimize yeniden kapanmayacağız.

Tabii ki 1 Haziran öncesine asla dönmeyeceğiz bir daha.

Çünkü buradan dönüş pandemi nedeniyle zaten sarsılmış olan ekonomimizi yerin dibine sokar.

Olacak belli…

Kaçarı göçeri yok; virüsü alan alacak!

(Ki ben bunu zaten geçtiğimiz hafta uygun bir lisanla dile getirmiştim…)

Klişe deyimle; “Bir gün korona ile herkes tanışacak!”

Ancak gerçek bu olmasına rağmen Sayın Bakan niye bilmiyorum bunu telaffuz etmiyor ve hatta aksine; “Sürü bağışıklığı kolay bir şey değil. Toplumun yüzde 60-65’inin bu koruyuculuğunun sağlanması gerekiyor. Bunun için 45 misli daha güçlü benzer salgını görmemiz gerekiyor. Bu anlamda sürü bağışıklığı anlamlı değil, buradan söyleyebiliriz!” diyor…

Elbette ki kolay değil ve riskli ama İngilizce’de “herd immunity” olarak adlandırılan sürü bağışıklık yönteminde amaç, hastalığa çok sayıda insanın yakalanmasına izin verilmesi ve bu sayede hastalığa karşı toplumun bağışıklık geliştirmesinin sağlanmasıdır.

Bu şekilde virüs kısa süre içerisinde topluma yayılsa da, toplumun çoğunluğu aynı zamanda bağışıklık kazanmış olacağı için yayılımın da doğal olarak duracağına inanılıyor.

Dünyadaki birçok ülke salgın ilk başladığı anda baskılamak için bu yöntemi tercih etti.

Sonradan İngiltere vazgeçti bu kararından ama hatırlarsanız yaklaşık bir 15 gün bu yöntemle yönetmeye çalıştı salgını.

İlk anda bu düzene geçilmesi doğru değildi. Çünkü hastalık tanınmıyordu ve tedavisi konusunda hiçbir deneyim yoktu.

Ancak şu an tüm dünya tanıyor ve hemen her ülke tedavide uygulanan belli protokoller ile hastalığın hasarını en aza indirgemeyi başarıyor.

Ki Türkiye olağanüstü bir başarı sergiledi bu konuda.

Bence biz birçok ülkenin çok çok ilerisindeyiz pandemi ile mücadalede ve avantajdayız…

O nedenle de bizim için zaten en güzel olanı “sürü bağışıklığı” düzeni idi.

Naçizane fikrim…

Bu konuda daha açık olunması hayra olur.

Vatandaşa yeni dönemin esasında ne manaya geldiği ve gelecekte neyin beklediği açık bir şekilde anlatılsa bence süreç daha kolay aşılır.

Yani en azından vatandaş bu gerçeklikten hareketle vaka ve yoğun bakım/entübe hasta sayısındaki artışlar karşısında endişelenmez… Sokağa her çıktığında “Virüs kaptım mı kapmadım mı” stresiyle boğuşmak durumunda kalmaz!

Haksız mıyım?

Kaynak: https://www.haberturk.com/yazarlar/sevilay-yilman-2383/2716197-suru-bagisikligi-bizim-icin-en-dogrusu-olmadi-mi

 

Yazı için 3 yorum yapılmış:

  1. Hatice dedi ki:

    İkinizi de tebrik ederim güzel insanlar

  2. CANAN KARATAY dedi ki:

    Corona ile 1960 yılından beri yaşıyoruz. Corona ve virüsler bitmez, hiç bir zaman bitmeyecek…

    SARS CORONA; MERS CORONA vs.hala devam ediyor.

    Ne aşı var ne de ilaç senelerden beri.

    Kılıf değiştirecekler, bu arada zayıflayacak, ya da güçlenecekler..Virüslerin fitratında var bu gerçekler!

    Ancak virüslerin İnsandan insana bulaştığını unutmamalıyız. BU nedenle, salgın sırasında kalabalık ve kapalı yerlerden uzak durmalıyız. Hijyen vs. de tabii ki uygulanacak. Dezenfektanlar, hikaye. Sabun ve kolonya yeterli…Virüslerin hayatta kalmaları, üreme ve çoğalmaları için ancak ve ancak canlı hücre şarttır.

    Bağışıklığın gelişmediğini de anlamamız ve de bilmemiz gerekiyor.

    Şimdiye kadar araştırmalar, CORONA geçiren kişilerde bile 3-4 ay sonra antikorların azalarak yok olduğunu da gösterdi…Sürü bağışıklığı da bu nedenle hikaye bence…

    ASIL OLAN, DİLİMİZDE TÜY BİTTİ AMA, KENDİMİZE VİRÜSÜ BULAŞTIRMAMAK, KENDİ BAĞIŞIKLIĞIMIZI SAĞLIKLI VE GÜÇLÜ KILMAK VE DE ADAM GİBİ YAŞAMAYA DEVAM ETMEKTİR!

  3. Brad White dedi ki:

    Sevilay hanim yalan soyluyor. Eger suru bagisikligini istiyorsa normal olani yapsin maske takmasin sosyal mesafeye uygun davranmasin. Bir an once virus ile yuzlessin. Kim ki, Sevilay hanim gibi dusunuyorsa ve gerekeni yapmiyorsa yalancidir.

Siz de yorumunuzu paylaşın: