İSVEÇ MODELİ NE SONUÇ VERDİ?

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Melih Altınok‘ un yazısı:

Pandeminin başlarında bütün ülkeler sorgusuz sualsiz izolasyon tedbirlerine başvururken İsveç’ in “sürü bağışıklığı” deyip sürüden ayrılması “barbarlık” olarak değerlendiriliyordu.
O günlerde, insanların virüsten korunmak için pencerelerine tahta çaktığı Çin’ de yolda kriz geçirerek feci şekilde can veren (güya) koronalıların görüntüleri geliyordu… İsveç’in korona virüsüyle mücadelesinin yüzü haline gelen Halk Sağlığı Kurumu Başkanı ve epidemiyoloji uzmanı Anders Tegnell‘se çok sakindi.
Birkaç günde Wuhan’dan New York’a ulaştığı söylenen bir virüs eğer evinizin önüne kadar gelmişse ondan içeri kapanarak ya da maske takarak korunamayacağınızı söyleyen Tegnell’e göre, sınırların kapatılması bilimsel değil siyasi bir karardı.
İsveç, sağlıklı insanların evde oturmasının gerekli olmadığını, sınırları ya da restoranları kapatmanın salgın üzerindeki etkisine dair hiçbir kanıtın olmadığını ifade eden Tegnell’in tezlerine uygun hareket etti.
Ülkede AVM’ ler, ilkokullar, kütüphaneler, ibadethaneler, barlar ve restoranlar hala açık durumda. İsteyenler işe gidebiliyor, partiler düzenlenebiliyor ya da gruplar bir araya gelip parklarda gündelik hayatlarına devam edebiliyorlar.

***

22 Nisan ‘da bu köşede “sürü bağışıklığı” modelini uygulamaya karar veren İsveç’le ilgili eleştirileri ele almış ve yazıyı da şu cümlelerle sonlandırmıştım:
“Hepimiz bu İsveçliler delirmiş olmalı diyoruz. ‘Stockholm sendromu işte’ geyikleri yapıyoruz. Ama çok aceleci olmamak lazım. Zira kriz bitip gittiğinde ortaya çıkacak bilanço fikrimizi değiştirebilir!”
Aradan beş ay geçti. Sıkı izolasyon tedbirleriyle gündelik hayatı durduran ülkelerde koronaya bağlı olduğu söylenen ölüm sayılarında dalgalanmalar yaşanıyor.
Dünya genelindeki ölümleri ve İsveç’in durumunu gösteren aşağıdaki grafiklerse daha fazla söze gerek bırakmayacak kadar net:

***

İnsanların hala domuz gribine yakalandığını düşünecek olursak koronavirüs vakalarının matematiksel olarak sıfırlanmayacağı ortada.
Dolayısıyla er ya da geç tanışacağımız ve belki de pek çoğumuzun farkında olmadan atlatacağı (atlattığı) bir hastalık için ödeyeceğimiz diğer bedellerin de hesaba katılması gerekiyor.
Örneğimiz İsveç, sıkı izolasyon tedbirleriyle ekonomik hayatı çökerten ülkelerin yakın vadede yüz yüze kalacakları faturaları da ödemeyecek. Çünkü izolasyonun neden olduğu işsizlik ve özellikle yaşlıların hayattan soyutlanması gibi ekonomik, psikolojik ve toplumsal sorunlarla daha az meşgul olacak.
Kafamızı kuma gömüp “Kahvehanelerde yeni iskambil destesi açılması” gibi dâhiyane tedbirleri konuşmaya devam mı?

Kaynak: https://www.sabah.com.tr/yazarlar/melihaltinok/2020/09/23/isvec-modeli-ne-sonuc-verdi

Yazı için 2 yorum yapılmış:

  1. Alişan Yıldıran, Vanadaş dedi ki:

    Bu memleketde gazeteciler varmış!

    Er veya geç herkes bu yeni virüs ile tanışmak zorundadır..

    Verilen grafiğe dikkatli bakınız işte buna ‘herd immünite’ denir. Sayfalarca anlatılsa anlaşılmayacak şey budur.

    Şimdi sıra hastalık başladığında Çin’de boğazını tutarak yere yığılan adamlar niye başka ülkelerde görülmedi? sorusunda….

  2. Halil Tosun dedi ki:

    Yazar Melih Altınok halkı kör zannediyor. Cumhurbaşkanlığı, sağlık bakanlığı, bilim kurulu, gibi kurumlara yüklenmiyor. Fakat hiç olmazsa “kahvehanelerde yeni iskambil destesi açılsın” diyen siyasetçiyle aklı sıra dalga geçiyor.

Siz de yorumunuzu paylaşın: