BİLİMSEL TARTIŞMA DEĞİL KAHVE SOHBETİ
Çocuk doktoru Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, ABD Jackson Laboratuvarı İmmünoloji Uzmanı Prof. Dr. Derya Unutmaz‘ a “Hasta görmeyen bir bilim insanına bu soruları sorarsanız, alacağınız bilgi de doğru olmaz.” demiş (1).
İyi güzel de, o zaman erişkin hasta görmeyen bir çocuk doktorunun da büyükler hakkında ahkâm kesmesi doğru olamaz.
Bir de şu var:
Mehmet Ceyhan, virüs mü görüyor ki virüsler hakkında konuşuyor?
Yazık değil mi bu insanlara?
Derya Unutmaz da Mehmet Ceyhan için diyor ki:
“İnsanları devamlı endişe içinde yaşamaya iten, bilimsel dayanağı olmayan söylemler, stres yaratmakta, stres de aslında bağışıklık sistemini kötü etkiler ve kronik hastalıklara psikolojik sorunlara yol açar. Yazık değil mi bu insanlara?”
“Bu konuda sizin yaptığınız çalışmaları paylaşır mısınız?” diye de soruyor.
Müşahede de değerlidir ama bilimsel veri değildir
Mehmet Ceyhan şahsi müşahedelerini “bilimsel araştırma” gibi sunmayı çok seviyor (2):
“Çocuklarda mutant virüsten önce akciğer tutulumuna bağlı ağır vakaları nadir görüyorduk; ama şimdi direkt akciğer tutulumu ağır seyreden çok sayıda çocuk görmeye başladık. Orijinal virüste belirtisiz geçiriyorlardı, şu anda belirtili hastalık geçirme oranı arttı ve daha çok bulaştırmaya başladılar. Mutant virüste en büyük artışın olduğu yaş grubu 0-9 oldu” diyor.
Rakam vermeden artıyor demenin de daha ağır seyrediyor demenin de bilimsel bir değeri yoktur.
Hakemli bir tıp dergisinde yayınlanmayan veriler bilimsel sahada değil ancak kahve sohbetleri veya televizyon programlarında değer taşıyabilir.
Ekran şöhreti
Soner Yalçın Sözcü’ deki Ekran Şöhreti başlıklı yazısında Mehmet Ceyhan’ ın biri ötekini tutmayan sözlerinden örnekler veriyor (3):
“Bu kadar mı toplumsal belleği zayıf/ hafızasız toplum olduk?
“Prof. Ceyhan” deyince aklıma gelen, geçen yıl martta çıktığı NTV ekranındaki sözleri geliyor:
-“Sağlıklı kişinin maske takmasına gerek yok” dedi.
-“Maske güvenilir değildir” dedi.
-“Maskenin ömrü sadece 2 saattir” dedi.
Bugün… “maskesiz sokağa aman adım atmayın” diyor; “evde bile kullanın!”
Bugün… Ekranda hukukçulara soruyor:
–“Sosyal medyada kimlikleri belli olup, insanları kışkırtan, ‘maske takmayın, maske zararlı, tedbir almanıza gerek yok’ diyen gruplar var. Bunlara karşı bir yaptırım ya da cezai müeyyide olabilir mi?”
Dün dündür…
Bugün bugündür…
Prof. Ceyhan meydanı boş buldu konuşuyor.“
Açık havada maske takmanın faydası yok
Kapalı mekânlarda adabına uygun olarak maske takılmasının faydalı olabileceğini ta salgının ilk günlerinden beri tavsiye ediyor ve uyguluyorum da ama bu tavsiyem açık havada geçerli değil (4).
Açık havada virüs taşıyan biri kasti olarak yüzünüze öksürüp tükürüp hapşırmadıktan sonra virüsün bulaşması mümkün değildir.
Bu sebeple de deniz kenarında, cadde veya sokakta yürürken, spor yaparken, parkta yalnız başına bir bankta oturup güneşlenirken, kendi aracı ile tek başına seyahat ederken… maske takmanın akıl ve mantıkla bağdaşan bir tarafını göremiyorum.
Açık havada kuyrukta dip dibe beklemek gibi fiziki mesafenin korunamadığı durumlar dışında maske takmanın bir faydası yoktur.
Tartıştıkları konuda ikisi de uzman değil, ikisinin de çalışması, makalesi yok
PhD Korcan Ayata diyor ki (5):
“Açık havada virüs bulaşmaz” “Açık havada virüs daha az bulaşır” İkisi de yanlış, ikisi de eksik. Öyle açık hava demekle olmuyor. Bunun sıcaklığı, nem oranı, basıncı, rüzgar hızı, kava kalitesi var. Virüs yayan kişi sakin sakin yürüyor mu, yüksek sesle muhabbet mi ediyor? Mesafe?
Hiç hasta bakmayan ötekine hiç hasta bakmıyorsun diyor. Öteki de sizin araştırmanız var mı diyor. Komik olan üzerinde tartıştıkları konuda ikisi de uzman değil, ikisinin de çalışması, makalesi yok. Tartışmanın size faydası yok. Kalabalık yoksa dışarıda maskeye gerek yok!“
Gelelim neticeye
Al birini vur ötekine.
Bu tartışmaya ancak gülünür.
Gülmek de bağışıklığı güçlendirir.
Kaynaklar:
3. https://www.sozcu.com.tr/2021/yazarlar/soner-yalcin/ekran-sohreti-6403720/
5. https://twitter.com/korcanayata/status/1388191775626604547?s=20
***
Medimagazin’ in haberi:
Pandemi başlangıcından beri medyada koronavirüs ve aşılarla ilgili bilgilendirme yapan iki bilim insanı ‘açık havada virüs bulaşır mı?’ sorusuna farklı yanıtlar verdi.
‘BEN ARTIK MASKE TAKMIYORUM’
ABD Jackson Laboratuvarı İmmünoloji Uzmanı Prof. Dr. Derya Unutmaz Habertürk’te katıldığı canlı yayında “Amerika’da yapılan araştırmada BioNTech ve Moderna aşısı olanların yüzde 90’ına virüs bulaşmadığı ve başkasına virüsü bulaştırmadığı ispatlandı. Ben artık maske takmıyorum” dedi.
Prof. Dr. Mehmet Ceyhan da Unutmaz’a, “Klinik çalışmaları ile laboratuvar çalışmaları farklıdır. Türkiye’de bu oranlara ulaşamıyoruz. İsrail’de yetişkinlerin yüzde 80’i aşılandı. Tedbirler yeni yeni kaldırılıyor. Aşıların bulaşıcılığı bu denli kaldıracağına inanmıyorum.” yanıtını verdi.” sözleriyle itiraz etti.
‘HASTA GÖRMEYEN BİLİM İNSANI…’
Canlı yayındaki bu tartışma daaha sonra sosyal medyada da devam etti. Prof.Dr.Mehmet Ceyhan hasta görmek ve görmemek farkını dile getirirken itirazını “Virus dışarıda bulaşmaz diye yanlış bilgi vermeyelim. Daha az bulaşır diyelim. hasta görmeyen bir bilim insanına bu soruları sorarsanız, alacağınız bilgi de doğru olmaz. Derya hoca çok değerli bir bilim adamı, ancak ABD, İngiltere, İsrail’deki sonuçlar aşıyla ilgili değil” sözleriyle dile getirdi.
‘HASTA GÖRÜP GÖRMEMEKLE ALAKASI YOK’
Prof.Dr.Derya Unutmaz ise Prof.Dr.Ceyhan’a cevaben şunları söyledi:
Sayın hocam, bilimsel/epidemiyolojik verilerin hasta görüp görmemekle olan ilişkisini anlayamadım. Ayrıca ben de sizin gibi tıp fakültesi okudum & hastaneleri olan tıp fakültesi ile bağlantılıyım. Bu da önemli değil de, bu konuda sizin yaptığınız çalışmaları paylaşır mısınız?
Bu söylediklerimin de tamamen arkasındayım. İnsanları devamlı endişe içinde yaşamaya iten, bilimsel dayanağı olmayan söylemler, stres yaratmakta, stres de aslında bağışıklık sistemini kötü etkiler ve kronik hastalıklara psikolojik sorunlara yol açar. Yazık değil mi bu insanlara?
Nedense aşılarla en bilgili en yetkili hekimler çocuk hekimleri.
Pediyatrik enfeksiyonları tedavi edenler, yetişkinlerin ve geriyatrik enfeksiyonları bilmelerine, anlamalarına imkam yoktur, mümkün de değildir.
Yetişkinlere ve geriyatrik gruba öneri vermeleri, hayatlarında görmedikleri, muayene bile etmedikleri tedavi bile etmedikleri, tedavi hakları bile olmadıkların bu gruba neden ahkam kesiyorlar hala.
Suç işliyorlar bence!
Çocuk hekimlerinin aşılar hakkında sadece aşı takvimini bildiklerini söyleyebilirim
Habertürkü de CCNi de seyretmiyorum. Kafam rahat bin şükür.
Değerli Alişan Hoca, aşı takvimlerini kimler hazırlıyor? Aşı takvimleri nerelerde hazırlanıyor?
Pazar alanları paylaşıldı bitti.
Şimde bu alanlar üzerende pazar üretiyorlar, pazar yaratmaya çalışıyorlar.
Çocuk hekimi üstat hamilelere de Covid-19 aşısı yapılmasını da önermeye başladı!
Hocam sistem şöyle çalışıyor.
1- Korkut
2- Korkmayanı, sorgulayanı bilim karşıtlığı ile suçla
2- İleri gidene baskı kur, tehdit et.
https://twitter.com/seyfetindemir/status/1388579533574574088?s=20
tekrar tekrar yazıyorum
not : uzun yıllardır grip olmuyorum
grip nasıl olur
kadınlarda grip neden hafiftir
grip ilk önce
morfolojik sorundan olur
kadınlar erkeğe göre daha geniş/rahat/işlevsel ( morfoloji )
olduğundan onlarda hafif olur
ikinci olarak
hastalık algısından/inancından olur
örneğin
soğuktan veyâ mikroptan hasta olacağına inanan insan
zâten direnci zayıflar ve temâs ettiği şeye göre hâllere girer
soğuk bedenimden üstün/güçlü diye kurguladığı için
beden direnci düşer ve etkilenir
köpekten korkunca köpeğin saldırması gibi
küçücük bir toz yutmasıyla ateşler içinde kalır ( ateşlenme dediğiniz hâl )
vücut o inançla zayıfladığında
tozun gelmesiyle bir hâl alır
artık o anda beden ve toz nasıl bir şeyse
ateşlenmesine neden oluyor
bedenin ağlarken/gülerken farklı hâllerde olması gibi
bilmiyorum/atıyorum;
insan belki ağladığında toz yutsa grip olmaz
ama güldüğünde yutarsa olur
sanırım
demek istediğim anlaşıldı
yâni kısaca
insan yapısı-işlevi ve çevre yapısı-işlevi
durumu ve inancı
iskelet biçimi ( morfoloji ) bozuk olmadan
grip olmaz
iskelet ne kadar sıkıyorsa
grip o kadar ağır olur
*
küçükken hastalık algımızı kuruyoruz
ben algımı tam hatırlamıyorum
araştırmasını da yapmadım
hastalık deyince ne anlıyoruz
-yanma mı
-öksürme mi
-acı mı
-ağrı mı
…..
hepsi önemli
küçükken aşı olduğumuz an algıyı da kuruyoruz
ne oluyorsa orada oluyor bence