ÇOCUKLARDA TOPUK KANI ALINMASI MESELESİ

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Doç. Dr. Cüneyt Konuralp’ in yazısı:

16 dakikalık bir sunumu dinleme/seyretme gayretini bile sarfetmeyen bir meslektaşım, daha alakasız bir şeye zaman ayırarak sosyal medya hesabıma gidip uzmanlığıma bakmış ve sonrasında da şöyle bir mesaj yazmış sunumumu paylaşan kişiye: “Tarama programı öncesi fenilketonüri, biyotinidaz eksikliği hastaları KVC polikliniklerine, akupunktura gitselerdi o hastaları görme imkanı olurdu doktor beyin. Topuk kanı meselesi (!) o hastalıkların uzmanlarını ilgilendirir. Yüzbin takipçiye verilen mesajdan sorumlusunuz.”

Belli ki Doktor Hanım, 16 dakikasına kıyamadığı için seyretmeden, sadece paylaşan şahsın attığı başlıktan anladığı ile böyle bir yorum yapmış. Ama sunumda “tarama testleri yapılmamalı” diye bir sözlü veya yazılı bir beyanımın olmadığından ve hatta tam tersine “evet yapılsın” dediğimden bile habersiz…

Bu arada, “Topuk kanı meselesi (!) sadece o hastalıkların uzmanlarını ilgilendirmez, hepimizi ilgilendirir.” Zaten beni tanıyanlar da, “ben bu işin uzmanıyım, bu işi en iyi ben bilirim” tarzı söylemlere gülüp geçtiğimi (bunu söyleyen her kim olursa olsun) bilirler…

Bir anne/baba “biz bebeğimizin topuğunu deldirmeyiz” diye karşı çıkınca bazı bölgelerde İl veya İlçe Sağlık Müdürlüğü tedbir talebi ile Mahkemeye başvuruyor. Hakim de genellikle bu konunun uzmanı olduğu düşünülen bazı hekim veya kurumlara görüş soruyor.

Sözde uzman da, genellikle fenilketonüri’yi örnek göstererek, “fenilketonürinin yenidoğanda teşhis edilebileceği TEK yol topuk kanı ile kan alınmasıdır ve geç teşhis yapılırsa bebekte geridönüşümsüz hasar oluşur. Anne babanın çocuk adına böyle bir riske girmesi kabul edilemez, Kamu adına zorla müdahale yapılmalıdır” şeklinde bir kanaat bildiriyor.

Hakim de konuyu yeterince bilmediği için bu bilgiye itibar ediyor ve telafi edilemeyecek durumların gerçekleşmesi ihtimalini de gözönünde bulundurarak tedbir kararı veriyor.

İşte bu kararın ana sebebi topuktan kan alınmasının ALTERNATİFSİZ VE TEK YOL OLARAK SUNULMASI. Ve bir Mahkeme kararı ile, başkaca uzmanlar tarafından daha önce işaret edilen ve ayrıca benim sunumumda da eklediğim başka sakınca ve zararları verme pahasına polis zoru ile ve anne/babanın tüm çabalarına rağmen zorla bebeğin topuğu deliniyor. Yani, meslektaşlarımın başlattığı bir zincir hukuk açısından legalize edilerek “önce zarar verme” ana ilkesi çiğnettiriliyor… Böyle bir şeye sessiz kalmayı redetmem ve yeminini çiğneyen meslektaşlarımı uyarmak benim yeminimin gereğidir. Yani, “topuk kanı meselesi (!) sadece o hastalıkların uzmanlarını ilgilendirir” diyemezsiniz…

Sunumumdaki başka bir mesajımın da doğru anlaşılması lazım… Bakın, tarama testleri ile ilgili olumsuz fikir beyan edenlere, “bilmediğimiz konularda konuşmayın, Sağlık Bakanlığı bu testleri bazı bebekler sakat kalmasın diye uyguluyor. Çok da doğru yapıyor. Biz de bu işin uzmanıyız ve doğru olduğunu teyid ediyoruz” gibi şeyler söylemiyorlar mı? Yani aynen Covid aşısında olduğu gibi bir yandan da sırtlarını Sağlık Bakanlığı’na dayamıyorlar mı?

Peki, bu “tarama testleri elzemdir” diye heryeri yanıp tutuşturan “uzmanlar” neden altı tarama testi dışında kalan ve sayıları birkaçbini bulan ve anne sütü sonrasında problem çıkarma ihtimali olan protein, lipid veya karbonhidrat metabolizmasıyla ilgili diğer genetik hastalıklara aynı duyarlılığı göstermiyorlar?

Bakın sunumda bu konuda bir örnek verdim: “Akçaağaç Şurubu Hastalığı” diye… Bu hastalıkta Fenilketonürideki gibi üç haftamız falan da yok. En geç beş gün içinde teşhisi koyup önlemi almanız lazım… Şimdi, zamanında teşhis koyulamadığı için “Akçaağaç Şurubu Hastalığı” nedeniyle beyin hasarı gelişen bir bebeğin anne-babası bu “uzman” meslektaşlarımın karşısına geçip, “tarama testi diye birşeyler yaptırdınız, ama neden buna da bakmadınız; bakın geç kalmışız” dese; değerli meslektaşım ne cevap verecek?

Ben söyleyeyim ne diyeceğini… “Efendim Sağlık Bakanlığı bize ne talimat veriyorsa onu yapıyoruz, bizim bu konuda bir sorumluluğumuz yok” (evet, hatırladınız… Aynen şu Covid döneminde zorla 8’er tablet dozla içirilen o ilaç için dedikleri gibi)… Yani, bu tür tartışmalarda Sağlık Bakanlığı’nı arkasına alan kişi, böyle bir durumla karşılaştığında da suçu yine Sağlık Bakanlığı’na atacaktır…

İşte, benim sunumum bu tartışmaların ne kadar gereksiz olduğunu vurgulayan ve ALTERNATİFSİZ gösterilen dayatmalar yüzünden ve birileri zengin olacak diye mağdur edilen anne/baba ve bebeklerle ilgili… Lütfen detaylara değil, ana mesaja konsantre olun.
Saygılarımla…  Doç. Dr. Cüneyt Konuralp

Kaynak:  https://www.glutensizdunya.com/topuk-kani-testi-tek-cozum-mu-fenilketonuri-baska-sekilde-tespit-edilemez-mi/

***

Yazı için 2 yorum yapılmış:

  1. Müderris Tabib dedi ki:

    Bravo değerli kardeşim.
    İnsani değerleri savunanların artması dileği ile…

  2. CANAN KARATAY dedi ki:

    Ana baba doğal, sağlıklı beslendikce, sağlıklı doğal toksik kimyasalları vücutlarına sokmadıkca,sağlıklı yaşadıkca, sağlıklı bebekler dünyaya gelecektir, sağlıklı ortamda iyilik ve sağlıkla yaşayıp büyüyecektirlerdir VE MUTLU OLACAKLARDIR.
    Doğa bu şekilde asırlardan beri programlamıştır olayları. Size ne oluyor da doğaya müdahale ediyorsunuz, siz kimsiniz siz nesiniz? Sağlık bakanlığına aklınızı kiraya vermişsiniz? Mefisto gibi?

    Anne rahminden itibaren sağlık bakanlığının ya olursa diye tutturarak, tarama uygulamaları ROKEFELLER TIBBI gereğidir. Taramalar vs hikayedir.ERKEN TEŞHİS BÜYÜK YALANIYLA BİR HASTALIK BULUP İNSANLARI korkutma amaçlı uygulamadan başka bir şey değildir, anlayana.Hastalık yaratarak tedavi amaçlıdır, HASTAYI iyileştirme amaçlı değildir! Hasta, yani insan varlığı kimsenin umurunda bile değildir. Yalan mı?

    Hastalıkları önleme, iyilik sağlık bahşetme sizlerin derdiniz değildir. Siz kimsiniz ki, taramayı mecbur kılıyorsunuz, kola vurulan sıvıları, Hess kodlarını zorunlu kılıyorsunuz vatandaşlara? Gebelere şeker yüklüyorsunuz, gebelere tetanoz aşılarını zorunlu kılıyorsunuz. Ana rahmindeki 600-650 gr fetusa zarar vermiyor musunuzmu bu uygulamayla? Gebelik en mutlu en fizyolojik bir süreç olduğu halde her gebeye neden hasta muamelesi yapıyorsunuz? Gençlerin mutlu ana baba adaylarının dünyalarını karartıyorsunuz?

    İnsanların neden kendi doğal yaşamları içinde, doğal yaşayıp büyümelerine ket vuruyorsunuz, neden bizleri rahat bırakmıyorsunuz? İLLA hastalanacaksınız demek doğru bir yaklaşım mı oluyor? Koruma bu mu oluyor sizce?

    ÖNCE ZARAR VERMEYECEKSİNİZ EFENDİLER! ZARAR VERMEYECEKSİNİZ!

    SİZLER BÖYLE DAVRANDIKCA RUHUMUZA, BEDENİMİZE, BEBEKLERİMİZE VE YAŞANTIMIZA ZARAR VERİYORSUNUZ. BUNUN FARKINDAMISINIZ SİZ? NEREDE?
    BİLİM DİYEREK ELLERİNİZİ ÇEKİN ÜZERİMİZDEN. HANGİ BİLİMİ UYGULADIĞINIZIN
    FARKINDAMISINIZ SİZ? ROKEFELLER BİLİMİ Mİ DDİNİZ? VAH VAH!

    Yıllardan beri vücutlara vurulan bu kadar aşılar, şeker yüklemeleri, gardasil de, grafene de dahil buna, bu kadar tarama, torba torba ilaçlar vs. peki bütün bu hastalıklar, bu kadar ani ölümler, turbo kanserler, pıhtılar, alzheimer, parkinson, depresyon, kolitler, haşimatolar, tiroid nodülleri, tiroid kanserleri, mide ülserleri, pankreas kanserleri,karaciğer kanserleri, artritler, genç yaşlarda kalp krizleri, felçler, beyin kanamaları, SMA’lar, ALS’ler, kan kanserleri, uyuzlar, sedefler, zonalar, karditler, perikarditler, diyabet 1 ve 2 ve ara diyabet(ne demek se ?) denilen hastalıklar, kısırlıklar, erken menapozlar, erkeklerde sperm azlığı, çocuklarda erken miyopiler, polikistik over sendromları, erken menarjlar, genç hanımlarımızın bir ayda 3-4 kez adet görmeleri, meme kanserleri, prostat kanserleri, rahim kanserleri
    barsak kanserleri, oto-immün bütün hastalıklar daha ne kadar sayayım bilmiyorum ki?.

    Neden arttı? NEDEN?
    Bu hastalıkların Sayın uzmalarına sormak istiyorum?

    Hiç mi sizi rahatsız etmiyor bu aşırı derede artışlar, aşırı derece beklenmeyen erken ölümler? Erken teşhis diye yapılan taramalar işe yaramıyor o zaman değil mii sayın uzmanlar? İnsanları kandırarak, insanları korkutarak, panikleterek, insanları zorlayarak erken teşhis diye yapılan uygulamalar yalan ve dolan olmuyor mu sizce?

    İnsan vücudu kendini korumaya programlanmıştır! Kendi haline bırakıldığında, sizler tarafından sürekli kurcanmadığı takdirde, insan ve çocuk vücudu kendini toparlayacaktır, biraz izin verirseniz tabii,hücrelerin, organizmaların doğal gelişme ve koruma süreçlerini bozmazsanız tabii.

    Dereler islah edildi de ne oldu? Bir faydası oldu mu? Orada da doğaya zarar verilmedi mi sizce?

    Cumhuriyetin ilk yıllarında gördüğümüz hastalıkların tümü yok edilmiştir. Bitap düşmüş toplumlarda bunları görmemiz doğaldır, tabii ki müdahale edilecektir. Savaş yaşayan her toplumda bu gibi hastalık ve salgınla mücadele edilecektir, nitekim ettik de.

    Acil durumlarda tabii ki müdahale edip, tedavi edeceğiz hastalarımızı. Acil hastalara tabii ki ilaç vereceğiz kısa bir süre, konumuz şimdi bu değil.Konumuz gereksiz olan lüzumsuz olan yaygın uygulamalar.

    Ama şimdi durum aynı değil, sizler birer hasta adayısınız, ileride bu hastalık sizde de çıkacak diye diye programların uygulanması yerine, Hastalanmamayı, iyilikle mutlu olarak yaşamayı neden uygulamıyoruz? Neden uygulatılmıyor? Sorgulamamız gerek miyormu?

    EN KOLAY, ve EN UCUZ YOL BUDUR EFENDİM.

    TEK SORUN KAZANÇ KAPISI OLMAMASIDIR!

    Karatay’ın 5G’sinden uzak BİR YAŞAM DİLİYORUM HERKESE, iyi ve sağlıklı kalalım diye:

    1. GLUKOZ
    2. GLUTAMATE
    3. GLUTEN
    4. GRAFENE
    5. GARDASİL

    SADİ ŞİRAZİ DİYOR Kİ:

    ‘BİLDİĞİNİZ DOĞRULARI ÇEKİNMEDEN DİLE GETİRİN, SİZE İNANMAYAN CAHİLLER SONUNDA PİŞMAN OLACAKLARDIR’

Siz de yorumunuzu paylaşın: