HEKİMLİKTE VİCDAN TARTIŞMASI

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Habertürk’ te yayınlanan ve Eren Eğilmez tarafından hazırlanıp sunulan “Gerçek Fikri Ne” isimli programın medyada ve sosyal medyadaki haber ve yorumlara bakılacak olursa çok ilgi gördüğü ve tartışıldığı anlaşılıyor.

Bilimde ve tıpta “tartışma olmadan” doğrunun bulunamayacağını, gerçeklerin ortaya çıkmayacağını, ilerleme olmayacağını savunan biri olarak bu durum beni ziyadesiyle mutlu etti.

Bu arada İstanbul Tabip Odası’ nın (İTO) bu program dolayısıyla Yavuz Dizdar ve benim hakkımda disiplin soruşturması açtığını da öğrendim. 

Açıkçası memnun oldum çünkü bu soruşturmanın sağlıktaki tartışmaların tekrar gündeme gelmesi ve tartışılmasını sağlayacağı için çok faydalı olacağına inanıyorum. 

Bu arada bir tvitim sebebiyle hakkımda soruşturma açan İTO’ ya, 15 gün içinde yazmamı istedikleri savunmama bir buçuk sene sonra para cezası verdiklerini bildirerek cevap verdiklerini; cezaya itiraz için istedikleri ve yazmam için gene 15 gün mühlet verdikleri savunmama aradan 7 aydan fazla zaman geçmesine rağmen henüz bir cevap alamadığımı İTO’ nun Onur Kurulu’ na saygılarımla hatırlatıyorum.

Hekimlikte vicdan tartışması

Medimagazin isimli tıp sitesi de bu programı “Hekimlikte vicdan tartışması” başlığı ile haberleştirmiş.

Gerekli-gereksiz birçok mevzunun olması, konuşma adabına uyulmaması, katılımcı çokluğu, zaman azlığı ve başka sebeplerle çok kaliteli bir tartışma olmadığını düşünmekle beraber gene de böyle bir programın çok faydalı olduğunu düşünüyor, daha iyi şartlarda devamını diliyorum.

“Sağlık ve tıp” mevzularındaki düşünce ve görüşlerimi bu sitede sayısı beş bini bulan yazı ve yorumlarımda ve kitaplarımda dile getirmeye çalışıyorum.

“Gerçek fikrimin” ne olduğunu okuyucularımın, hastalarımın ve sosyal medyadaki takipçilerimin gayet iyi bildiğine inanıyorum.

Bu yazımda Medimagazin’ de yer alan bu haberde geçen ifadelerle ilgili görüş ve yorumlarımı bulacaksınız.

Yavuz Dizdar hakkında

Yavuz Dizdar ile birçok konuda -ama kesinlikle her konuda değil- ortak düşünüyoruz. Onun gerçek anlamda bir bilim ve düşünce adamı olduğuna, yazı ve konuşmalarının halkımız, tıp ve bilim dünyası için çok önemli ve değerli olduğuna inanıyorum. Fikirlerini ifade ettiği ve gerektiğinde kendini savunabileceği sitesi, kitapları ve televizyon programları olduğu için sözü burada kesiyorum.

Prof. Dr. Seher Demirer hakkında

Prof. Dr. Seher Demirer’ i bu program vesilesiyle tanıdım. Haberdeki görüşleri ve benim düşüncelerim:

Diyor ki:Hekimler her zaman vicdanlarıyla hareket etmelidir…

Doğrudur, bunun aksi düşünülemeyeceği gibi vicdanlı olmak zaten insan olmanın asgari bir vasfıdır.

***

Diyor ki: Medyaya yapılan açıklamalarda daha duyarlı olunması gerektiği…

Doğrudur ama bu uyarı çeşitli saiklerle gerçeklerin gizlenmesi veya maniple edilmesi anlamına gelmemelidir.

Medyanın da kusurlu ve hatta kasıtlı olabileceğinin de çeşitli örnekleri vardır.

Halk tam ve doğru olarak bilgilendirilirse mesele kalmaz.

Medya ilgili görüşlerimi daha önce “Erkek hastaya hamile ilacı” başlıklı makalemde şu sözlerle dile getirmiştim:

Hekimliğin son yıllarda büyük itibar kaybına uğramasının pek çok sebebi var elbette. Bunlardan biri de gazetelerde, televizyonlarda sağlıkla ilgili her olumsuzlukta hemen doktorların suçlanmasıdır. Doktordan şok tedavi başlığı da olayı hiç irdelemeden doktorlara mahkemeden önce kesilen bir medya cezasıdırDoğruluğu kanıtlanmamış hasta şikâyetlerinin (hatta bazen iftiraların), hekimi suçlayan haberler olarak yayınlanması, hekimin gerçekten kusurlu olduğu münferit bir olayın sık yapılan bir yanlış gibi sunulması olağan olmuştur. Hekim yorgunluğu, iş yoğunluğu, alt yapı ve teknolojik yetersizlikler, sistem hataları hiç hesaba katılmadan, sağlıkla ilgili her olumsuzlukta doktorlar suçlanmaktadır (1).

***

Diyor ki: Malpraktis ve komplikasyon ayırımı önemlidir…

Şüphesiz ki evet ama bu hukuki problemin çözümü ancak tıp eğitimi almış hukukçular ve ihtisas mahkemeleriyle mümkün olabilir.

Bunun için de tıp eğitiminin yeniden düzenlenmesi şarttır (2).

Ayrıca şunları da daha önce yazmıştım: 

Tıp davalarında artık “hasta” veya “sağlık hizmetinden yararlanan” yerine TÜKETİCİ tabirinin kullanılmaya başlanması “TIBBIN TİCARİLEŞTİĞİNİN” resmi belgesidir. Bundan böyle karşınızdakinin doktor, hemşire değil bir TÜCCAR veya SATIŞ ELEMANI olduğunu bilin ve ona göre davranın. Mesela, mutlaka pazarlık edin, indirim günlerinden faydalanın, piyasa araştırması yapın… Unutmayın o gittiğiniz yer artık HASTANE değil AVM‘ dir. MUAYENEHANELERE de bunan böyle “DÜKKAN” gözüyle bakabilirsiniz. Cümleten geçmiş olsun ve de hayırlı işler, iyi alış-verişler… (3)

Sağlıkla ilgili özel ihtisas mahkemeleri olmalıdır. Doktorlar ve hastalar birbirinin düşmanı veya rakibi değildir. Topluma hasta hakkı yerine sağlık hakkı kavramı öğretilmeli ve işlenmelidir. Hastalar doktorlarını saymalı, doktorlar da hastalarını sevmelidir (1).

***

Diyor ki: Hekimlerin öngörülebilir tıbbi sonuçlardan olan malpraktis konusunda sanki tıbbi hataymış gibi sorumlu tutulduğuna, bu konuda hem medyanın hem de hukuk adamlarının daha dikkatli davranması gerektiğine…

Tıbbi hata yok demekle tıp hataları yok sayılamaz. 

İnsanın olduğu yerde hata kaçınılmazdır.

Halka tıp hataları gerçeği çok iyi anlatılmalı, halk tam ve doğru bilgilendirilmelidir.

2500 yıl önce, ilaç, aşı ve tıp teknolojisinin esamesinin bile okunmadığı bir dönemde yaşayan ve “Önce zarar verme” diyen Hipokrat bugün yaşasaydı ne derdi acaba, hiç düşündünüz mü?

USA’ da her sene 250 bin kişinin tıp hatalarından öldüğünü, tıp hatalarının ölüm sebepleri içinde kalp hastalıkları ve kanserlerden sonra üçüncü sırada yer aldığının bildirildiğini, Cleveland’ da senelerce çalışan Prof. Dr. Murat Tuzcu’ nun yazısının tekrar okunması gerektiğini hatırlatırım (4, 5). 

***

Diyor ki: Hekime şiddet konusunda Hastanelerdeki her şeyin sorumlusunun hekimlermiş gibi gösterilmesine tepki göstererek “Hekimler sadece hizmet sunuculardır, hizmeti vereni yıpratırsanız hizmet alamazsınız…

Doğrudur, ben de benzer ifadeleri defalarca kullandım.

Yoğun bakımda yer yoktur, suçlu doktordur. Ameliyatta elektrikler kesilir, suçlu doktordur. İlaç alerji yapar, suçlu doktordur. Kan bulunamaz, suçlu doktordur. Hasta iyileşmez, suçlu doktordur. Medya anlamadan dinlemeden hemen doktorlara ceza kesmeye kalkmamalıdır. Her gazete ve televizyonun tıp diplomalı bir sağlık haberleri editörü olmalıdır (1).

Hekime şiddet tabiri yanlıştır, doğrusu sağlıkta şiddet olmalıdır. Sözüm kesildiği ve fırsat da verilmediği için sağlıkta şiddetle ilgili sözlerim yarıda kaldı.

Bu mevzuda birçok makalem var, dileyenler en son yazdıklarımı okuyabilirler (6, 7, 8).

***

Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta hakkında

Demişim ki: “İlaç firmaları ve tıp endüstrisi ile alakası olmayan çıkar münasebeti olmayan hiçbir hekim olduğunu ben zannetmiyorum” derken, hekimlerin ‘aşırı teşhis’ koyduğunu, bunun da tıbba güveni azalttığını…

Endüstri ile çıkar münasebeti olmayan; tüm doktorlar içinde kalem de bloknot da olsa yemek de olsa endüstriden nemalanmamış; üniversitede çalışmış olup da bedava bir tıp kongresine gitmemiş hiçbir hekim yoktur. 

Konuşmamda, bugün yaşasalardı Hipokrat’ ın da Galen’ in de İbni Sina’ nın da aynen bizler gibi endüstriden nasiplenmemelerinin mümkün olamayacağını da söyledim.

Hekimlerin aşırı teşhis koyduğunu söylemedim.

“Aşırı teşhisi” bilhassa gereksiz yapılan taramalar sonucu ortaya çıkan bir kavram olarak dile getirdim ki bu ikisi asla aynı şey değildir!

Sitemde aşırı teşhis ile ilgili sayısız makalem var (9, 10, 11, 12, 13).

Prof. Dr. Zeki Kılıçaslan’ ın yazısı da çok önemlidir ve mutlaka okumanız tavsiye ederim (14). 

Daha önce “Hasta olduğunuz zaman, mutlaka hemen, hiç gecikmeden doktora gidin, muayene parasını ödeyin; çünkü doktorunuzun yaşaması lazım. Reçetenizi alın, eczaneye gidin, ilaçları alın, parasını ödeyin; çünkü eczacının da yaşaması lazım. Eve gelin, ilaçların hepsini çöpe atın; çünkü sizin de yaşamanız lazım.” Diyerek hekimlerin tepkisini çeken Prof .Dr. Küçükusta, hasta olduğunda meslektaşlarına gittiğini ve ilaç yazdıklarında da kullandığını… dile getirmişim!

Hekimlerin gereksiz ilaç kullanımına dikkat çeken bir “fıkraya” gülmeleri gerekirken “tepki göstermelerini” müthiş iş yükü ve stres altında olmalarına bağlıyor ve gülüp geçiyorum.

Gerçek fikrimi daha önce de defalarca yazdığım, söylediğim gibi şöyle ifade ettim (dileyen programın videosundan söylediklerimi kelimesi kelimesine de dinleyebilir):

Dünya Sağlık Örgütü’ nün de sağlığı kişinin bedensel, zihinsel ve sosyal bakımdan kendini iyi hissetmesi olarak tarif ettiğini vurgulayarak, asıl önemli olanın sağlıklı yaşamanın icaplarını yerine getirmek olduğunu, bunun için tıbba ihtiyacımızın olmadığını, eften püften şikayetler için zırt pırt doktora hastaneye gitmenin,tetkik yaptırmanın, ilaç kullanmanın doğru olmadığını ama hasta olduğumuzda da mutlaka tıbba baş vurmamız ve doktorların ikaz ve tavsiyelerine harfiyen uymamız gerektiğini, benim de aynen böyle davrandığımı söyledim.

Prof. Dr. Yağız Üresin hakkında

Diyor ki: Tıbbın alternatifi yoktur, Tıp bilimsel ve bilim ile çalışır. Bilimsel metodlarla bu dünyayı anlarız’

Tabii ki öyle ama modern tıbbın insanı bir makine gibi değerlendirdiğini, ruhunu hemen daima görmezden geldiğini, tıbbın sanat olma vasfını kabul etmediğini; sağlık hizmetlerinde hastaların hukuken “tüketici” olarak adlandırıldıklarının farkında olduğunu sanmıyorum.

Ben, tıbbın bilim olmaktan önce “sanat olduğuna” inanan biriyim.

İnsanlar üzerinde yapılan araştırmaların tıpa tıp aynı metotla yapılmış olsa bile farklı yerlerde, farklı zamanlarda farklı sonuçlar verebildiğini, tıp bilgilerinin bir vasfının da “yanlışlanabilir” olduğunun bilinmesi gerektiğini hatırlatırım.

Modern tıpta bugün doğru diye bilenen bir şeyin yarın yanlış olduğun anlaşılması veya tam tersi çok sık rastlanan durumlardır.

Tıp bilgileri borsa ekranı gibidir, veriler “o an için” geçerlidir.

***

Diyor ki:  Türkiye’deki ’tıp karşıtı’ grupların tüm dünyada olduğunu belirtti. Tıp karşıtı grupların ‘guru’larla çalıştığını, nasıl ilaç endüstrisi varsa tıp karşıtı kişilerin de arkalarında ekonomik olarak büyük motivasyonlar olduğunu…

Bu tıp karşıtı dediği grubun içinde ismimizi vermese de Karatay, Dizdar ve beni ima ettiği ortadadır, başkaları da var mı bilemiyorum.

Hiçbirimiz tıp karşıtı değiliz,  endüstri tarafından yönetilen modern tıbbın endüstrinin menfaatlerini kollayan, gözeten dayatma ve uygulamalarına karşıyız.

Hangi gurularla çalıştığımdan da arkamdaki büyük ekonomik motivasyonlardan da bihaberim ama modern tıbbın arkasında dev ilaç ve gıda şirketlerinin olduğunu sağır sultan bile duymuş olmalıdır.

***

Diyor ki: Bilimsel temellerden yoksun popüler görüşleri savunan tıp karşıtı grupların, genel doğruları da belirterek büyük destekçi gruplara sahip olduğunu 

BİR: Her savunduğum görüşümün akıl ve mantıkla, bilimin ve tıbbın temel prensipleriyle izahı ve bilimsel temeli vardır, yazılarımın hemen hepsinin sonunda mevzuyla ilgili bilimsel kaynakları da veririm.

Gel gelelim, okumadan tenkit etme gibi her kula nasip olmayacak özelliklere sahip olan profesörlere bunu anlatmak mümkün olmuyor.

Ona programda da tenkit ettiği kitabımı okuyup okumadığını sordum, okumadım dedi. Fazla söze gerek yok, karar sizin!

İKİ: Büyük destekçi gruplarımız olduğu doğrudur ve bunlar halkın ta kendisidir. 

***

Diyor ki: “Bizim derdimiz burada ne kadar iyi göründüğümüz, haftaya nereye çağırılacağımız, kitabın kaç satacağı değil” dedi. Her uzmanın kendi alanlarında yorum yapması gerektiğine vurgu yapan…

Benim derdim, doğru olduğuna ve halkın yararına olduğuna inandığım görüşlerimin olabildiğince çok insana ulaşmasıdır. Bunun için yazı ve kitap kaleme alıyor, bunun için televizyon programlarına katılıyorum. 

Ben 40 sene pratik hekimlik ve 30 sene üniversite hayatı olan bir hekim olarak sağlık ve tıp konusunda istediğim açıklamayı yaparım, bunun sorumluluğu bana aittir.  Başkalarını bilemem ama ben bugüne kadar kimseden müsaade almadım alacak da değilim. 

***

Prof. Dr. Hasan Yazıcı hakkında

Diyor ki:  Bilimsel verilerle konuşması gerektiğini belirtti. Hem D vitamini hem de otizmle ilgili konuda özellikle Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta’ya ‘yüklenen’ Prof. Dr. Yazıcı, hastalıkların yüzde 60’ına sadece fizik muayene ve anamnezle teşhis konulduğunu ancak şu andaki sistemin buna izin vermediğini belirtti.

BİR: Yazı ve kitaplarımı okumadığı için bilimsel verilerle konuşmadığımı söylemesine şaşırmadım. Her makalemde mutlaka kaynak bildiririm, okuma lütfunda bulunursa görecektir.

İKİ: Karatay’ ın gösterilen videoda D vitamininin kemiklere olan etkisini söylememesine kafayı takan Yazıcı’ nın bu konudaki bilgilerinin 40 sene öncesine ait olduğunu, bu bilginin hayat bilgisi kitaplarında yer aldığını, bunu çocukların bile bildiğini kendisine hatırlattım.

ÜÇ: 1980′ lerde her beş bin çocuktan birinde görülen otizmin en son araştırmaya göre 40 çocuktan birinde görüldüğünü ve bu artışın sadece teşhis kriterlerinin değişmesine, bildirimine ve farkındalığa bağlanamayacağını söylememe neden tepki gösterdi anlayamadım (15).

Bilimsel verilerle konuştuğumu anlamadığını sanıyorum.

DÖRT: Ben ondan da ileri gidiyorum ve genel bir poliklinikte teşhislerin yüzde 90′ ının sadece anamnez, sorgulama ve fizik muayene ile konabileceğini iddia ediyorum.

Yazıcı’ ya Osler’ in “Teşhisi doktor koymaz, hasta kendini anlatır” sözünü de hatırlattım (16).

2005 senesine ait “İyi doktor nasıl anlaşılır” başlıklı yazımdan bir bölüm (17):

Bir sağlık ocağı, özel veya devlet hastanesi polikliniği gibi günün her saati, her cinsten, her yaştan hastaların başvurduğu bir kurumda, size abartmadan söylüyorum, iyi yetişmiş bir pratisyen doktor hastalarının %50’sinin tanısını onları sadece dikkatle dinleyerek ve sorgulayarak koyabilir. Kalan %40’ının hastalığının ne olduğu ise dikkatli bir muayene ile kesin olarak anlaşılır. %10 hastadan ise kan, idrar tahlilleri, röntgen, ultrason, tomografi vb. incelemeler istemek gerekir.

Kaynaklar:

1.http://ahmetrasimkucukusta.com/2010/08/17/yazilar/elestirel-yazilar/ilaclar/erkek-hastaya-hamile-ilaci/

2.http://ahmetrasimkucukusta.com/2010/10/17/yazilar/elestirel-yazilar/tip-egitimi/aile-hekimligi-uygulamasi-nasil-basarili-olabilir/

3.http://ahmetrasimkucukusta.com/2016/03/21/bir-tavsiye/artik-hasta-yok-tuketici-var/

4.http://ahmetrasimkucukusta.com/2018/05/31/yazilar/elestirel-yazilar/saglik-sistemi/tibbi-hatalar-kalp-ve-kanserden-sonra-ucuncu-olum-sebebi/

5.http://ahmetrasimkucukusta.com/2015/10/04/etibba-diyor-ki/yanlis-teshis/

6.http://ahmetrasimkucukusta.com/2018/07/22/yazilar/elestirel-yazilar/doktorlar/saglikta-siddet-nasil-onlenir/

7.http://ahmetrasimkucukusta.com/2018/07/23/yazilar/elestirel-yazilar/doktorlar/saglikta-siddet-polisiye-tedbirlerle-cozulemez/

8.http://ahmetrasimkucukusta.com/2018/07/25/yazilar/elestirel-yazilar/doktorlar/saglikta-siddetin-saglik-calisanlari-kadar-halkin-kendi-meselesidir/

9.http://ahmetrasimkucukusta.com/2017/06/19/yazilar/tip-yazilari/mamografi-ile-taramalar/her-3-meme-kanserinden-biri-asiri-teshistir/

10.http://ahmetrasimkucukusta.com/2017/01/19/yazilar/tip-yazilari/astim/astim-teshislerinin-ucte-biri-yanlis/

11.http://ahmetrasimkucukusta.com/2014/02/23/yazilar/elestirel-yazilar/saglik-sistemi/asiri-teshis-ve-asiri-tedaviye-hayir-diyelim/

12.http://ahmetrasimkucukusta.com/2012/09/08/yazilar/elestirel-yazilar/ilac-endustrisi/modern-tibbin-son-numarasi-asiri-teshis/

13.http://ahmetrasimkucukusta.com/2014/08/01/yazilar/elestirel-yazilar/saglik-sistemi/daha-fazla-tip-daha-iyi-tip-degildir/

14.http://ahmetrasimkucukusta.com/2016/03/17/etibba-diyor-ki/medikalizasyon-tibbilestirme-asiri-teshistedavi-ve-kiskirtilmis-saglik-talebi/

15.http://ahmetrasimkucukusta.com/2018/11/28/yazilar/tip-yazilari/ruhsal-hastaliklar/her-40-cocuktan-biri-otistik/

16.http://ahmetrasimkucukusta.com/2018/11/29/hakkimda/dogru-teshis-koymak-hastalara-zarar-vermemek-icin-hastanin-iyi-dinlenmesi-gerekir/

17.http://ahmetrasimkucukusta.com/2017/10/10/yazilar/elestirel-yazilar/doktorlar/iyi-doktor-nasil-anlasilir/

***

Medimagazin’ in haberi:

Radyasyon onkolojisi uzmanı Dr. Yavuz Dizdar’ın ’Doktorlar aşırı derecede paraya meftun olmuşlar, bağlanmışlar. Önemli bölümü vicdanını kaybetmiş, bir kısmı daha imkan bulursa kaybedecek’ demeçleriyle başlayan tartışma Habertürk ekranlarında Eren Eğilmez’in ‘Gerçek Fikri Ne’ programında masaya yatırıldı.

Hekimlikte vicdan tartışması!

Programa Dr.Yavuz Dizdar’ın yanısıra Cerrahpaşa Tıp Fakültesi emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Yazıcı, Türk Cerrahi Derneği Başkanı Prof. Dr. Seher Demirer, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Farmakoloji AD Başkanı Prof. Dr. Yağız Üresin ile Gögüs hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta katıldı.

‘KİTABIMIN ÇOK OKUNMASINI İSTİYORUM’

Dr.Yavuz Dizdar program başında hekimlerin vicdanıyla ilgili yaptığı açıklamalardan bu kadar tepki görmeyi beklemediğini ifade ederken, vicdanla kastın kediye köpeğe gösterilen vicdan olduğunu da belirtti. Daha önce de kitap çıkardığını ancak bu kitabının özellikle gençlerin okumasını çok önemsediğini belirten Dr.Yavuz Dizdar, kitabın çok okunması için elinden geleni yapacağını ifade etti.

HEKİMLER VİCDANIYLA HAREKET EDER

Prof Dr. Seher Demirer ise konuşmasında hekimlerin her zaman vicdanlarıyla hareket ettiğini, medyaya yapılan açıklamarda daha duyarlı olması gerektiğini ifade ederken, malpraktis ve komplikasyon ayrımının önemine dikkat çekti. Hekimlerin öngörülebilir tıbbi sonuçlardan olan malpraktis konusunda sanki tıbbi hataymış gibi sorumlu tutulduğunu belirten Prof. Dr. Demirer, bu konuda hem medyanın hem de hukuk adamlarının daha dikkatli davranması gerektiğine işaret etti. Hekime şiddet konusunda ise Prof. Dr. Seher Demirer hastanelerdeki herseyini sorumlusunun hekimlermiş gibi gösterilmesine tepki göstererek “ Hekimler sadece hizmet sunuculardır, hizmeti vereni yıpratırsanız hizmet alamazsınız.” dedi.

HEKİMLERİN İLAÇ FİRMALARIYLA ÇIKAR MÜNASEBETİ VAR

Konuşmasına tüm kitaplarının tanıtımını yaparak başlayan Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta ise  “İlaç firmaları ve tıp endüstrisi ile alakası olmayan çıkar münasebeti olmayan hiçbir hekim olduğunu ben zannetmiyorum” derken, hekimlerin ‘aşırı teşhis’ koyduğunu, bunun da tıbba güveni azalttığını vurguladı. 

Daha önce “Hasta olduğunuz zaman, mutlaka hemen, hiç gecikmeden doktora gidin, muayene parasını ödeyin; çünkü doktorunuzun yaşaması lazım. Reçetenizi alın, eczaneye gidin, ilaçları alın, parasını ödeyin; çünkü eczacının da yaşaması lazım. Eve gelin, ilaçların hepsini çöpe atın; çünkü sizin de yaşamanız lazım.” Diyerek hekimlerin tepkisini çeken Prof . Dr. Küçükusta, hasta olduğunda meslektaşlarına gittiğini ve ilaç yazdıklarında da kullandığını dile getirdi.

TIP KARŞITLARI ‘GURU’LARLA ÇALIŞIR

Prof. Dr. Yağız Üresin ise “Tıbbın alternatifi yoktur, Tıp bilimsel ve bilim ile çalışır. Bilimsel metodlarla bu dünyayı anlarız’ derken Türkiye’deki ’tıp karşıtı’ grupların tüm dünyada olduğunu belirtti. Tıp karşıtı grupların ‘guru’larla çalıştığını, nasıl ilaç endüstrisi varsa tıp karşıtı kişilerin de arkalarında ekonomik olarak büyük motivasyonlar olduğunu vurguladı. Bilimsel temellerden yoksun popüler görüşleri savunan tıp karşıtı grupların, genel doğruları da belirterek büyük destekçi gruplara sahip olduğunu belirten Prof. Dr. Yağız Üresin “Bizim derdimiz burada ne kadar iyi göründüğümüz, haftaya nereye çağırılacağımız, kitabın kaç satacağı değil” dedi. Her uzmanın kendi alanlarında yorum yapması gerektiğine vurgu yapan Prof. Dr. Üresin’in ‘Ben tavuk yiyip yemeyeceğimi Yavuz’a sormam, o bir radyasyon onkolojisi uzmanı’ demesi de dikkat çekti.

HEKİMLER VERİLERLE KONUŞMALI
Prof. Dr. Hasan Yazıcı ise hekimlerin açıklamalarını yaparken bilimsel verilerle konuşması gerektiğini belirtti. Hem D vitamini hem de otizmle ilgili konuda özellikle Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta’ya ‘yüklenen’ Prof.Dr.Yazıcı, hastalıkların yüzde 60’ına sadece fizik muayene ve anamnezle teşhis konulduğunu ancak şu andaki sistemin buna izin vermediğini belirtti.

Programın sosyal medya yansımasında ise Dr. Yavuz Dizdar ve Prof .Dr. Küçükustanın tıp karşıtı gibi, Prof. Dr. Yağız Üresin, Prof. Dr. Hasan Yazıcı ve Prof. Dr. Seher Demirer’in de tıbbı savunanlar gibi algılanması dikkat çekti.

Kaynak: https://www.medimagazin.com.tr/hekim/genel/tr-hekimlikte-vicdan-tartismasi-2-12-79570.html

Yazı için 16 yorum yapılmış:

  1. Can Kemal Özer جان كمال اوزر @cankemalozer
    Kilise tıbbının vaftiz v giyotincileri
    C Karatay’dan sonra
    @drahmetrasim @DrYavuzDizdar için
    bıçaklarını bilemeye başlamış
    Her hamlelerinin kendilerini itibarsızlaştırdığını göremiyorlar
    Gerisi masal
    **

    Bu basiretli Millet kimin kendinden kimin de ilaç mafyasından olduğunu görüyor
    **

    TC.Yurdanur Sinal ‏@yurdanursinal

    Emekli olmuş en yaşlı prof önce kendini çek etmeli hatta bir beyin Emar’ı çektirmeyi bence kendisine
    **
    Okan Okyay @FikriMucerred
    Hocam doğruyu konuşmaya devam edin lütfen… Aldırmayın vicdanını cüzdanla değişrenlere
    **
    TC.Yurdanur Sinal @yurdanursinal

    Milletin kafasını bulaşık teline çevirdiler hocam
    **
    TC.Yurdanur Sinal @yurdanursinal
    Bu sabah tekrarını izledim dikkatle hipograt yeminlerine sadık kalamayan hastaya $ ve müşteri gözüyle bakan doktorlara yazıklar olsun
    **
    EsreUstun @esre_ustun
    Sırf adının önünde prof yazıyor diye kibri arşa çıkmış,
    son derece kaba ve saygısız bir üslupla konuşan ergen egolular bilmez o kelimeyi hocam..
    Mütevazilik size çok yakışıyor
    Daha doğrusu insan olana…
    **

    Okan Okyay @FikriMucerred
    Aynen hocam.. Zaten milletin itibar ettiğini gördükleri için çıldırıyorlar… Alaka görmeseler millet umursamasa hiç uğraşmazlar….
    **

    TC.Yurdanur Sinal @yurdanursinal

    Siz doğru olanı anlatmaya çalıştıkça işi magazin prg çevirip o mecraya çektiler prof olmuşlar ama gerisini yazmak bile istemiyorum
    **
    gozlerdenirak @zbbirsan
    Ne gam, sizi bilen biliyor, bilmeyene allah yardim etsin. Yola devam ??❤️
    **
    mtural1966 @mtural19661
    Sizleri seviyoruz
    Durmak yok yola devam
    **
    ulku @___Ulku___

    Doğru söylemek suç oldu artık bu ülkede
    **
    Halibrem @Halibrem1
    Hocaların dediği doğru adamlar 40 senedir hap kullanıyor, tavsiyelerin tamamını uyguluyor ama nedense bir türlü hastalık geçmiyor. Hocalar doğruyu söyleyince işin rengi değişiyor, yersen tabii
    **
    htc izm @haticeizmdkr
    Hocalarin hocasi ahmet rasim küçükusta ??
    **

  2. Yaşını başını alınca ben ne süper bir hekimim diyip herkesin susup kendinin haklı olduğunu ve kendisine saygı duyulması gerektiğini söyleyen hasan adlı doktor ile ağzından size ve yavuz hocayi aşağılamaya çalışan yağız adlı doktorun konuşmaları ile adeta bir küçümseme ve egoist tabanlı programa dönmesi çileden çıkarttı beni bu ne yüksekten bakmadir böyle sizi ve yavuz hocayi işaret Edip asagilarcasina hitap tarzında olan bu adamlar hastalara nasıl davranıyorlar bir düşünün sen doktor olsan ne yazar olmasan ne yazar sen o adına bilim dediğin tıp sisteminin bugün doğru dediğine yarın yalan demekten başka bir cacığı olmayan bu sistemi bu kadar ateşli savunmana sebep ne araya da tabi ki sektöründe problemleri var ilaç sistemini de elestiriyor Muş Muş gibi yapıp savunan sen yağız Üresin bana göre sen usluptan nasip almamış birisin

  3. Nursemin Dogu İzledim çok saldırgan tavırlar vardı ama Türk halkı iyiyi kötüyü çok iyi anlıyor aklın yolu bir sizleri seviyoruz toplumu uyandırdınız

  4. M Kemal Orhan halk sizi anlıyor merak etmeyin . programdaki tahrikkkar usluplu insana uymayın.

  5. Serpil Karabulut Geç gördüm şu an izliyorum..kim doğru söylüyor derseniz tabii ki siz, hayat felsefem doktorlardan ve hastanelerden uzak yaşamaktir, heleki hastanin adi müşteri olduktan sonra

  6. Sibel kuş dedi ki:

    Hocam kısacası halkın müzdarip olduğu doktor tiplerine ne güzel örnek oldular. Ukala ,karşıdakini dinlemeyen, üsten bakan, alaycı,vicdansız,katıvb.

  7. TC Ercan Özgür Hele biri vardı ki ağzı yüzü gözü bir oynuyordu aşağılayıcı bir vücut dili ve sözleri vardı.Bir prof olabilmiş hepsi o…
    **
    Gönül Şatıroğlu
    Çok utanç verici programdı 1i hariç hepsi prof idi ve bir tek konuda hepsi ayrı konuşuyorlar yazık çok yazık
    **
    TC Ercan Özgür
    Hocam size ve Yavuz hocama ve Canan hocamıza sonsuz inanıyorum.Bir insana inanmak istiyorsan gözlerine bakmak kafi…
    **
    Ali Arıkan Nalburiye
    HOCAM TABİPLER ODASININ SORUŞTURMASINI DUYDUM.YAVUZ DİZDAR HOCA İLE BERABER.MORALİNİZİ BOZMAYIN.TÜRK TOPLUMU SİZLERİN CESUR ÇALIŞMALARINIZI HEP TAKDİR EDİYOR.BUNDAN EMİN OLUN.SİZLER SAYESİNDE İNSANLARIMIZ DAHA SAĞLIKLI DÜŞÜNÜYOR.ALLAH SİZLERDEN RAZI OLSUN.SELAMLAR.
    **
    Sevgi Kılıç Timsah Sabriniza hayran kaldik diger iki doktorun saldirgan tavirlari hic ho degildi
    **
    Asiye Menlibar Tamamen kıskançlık hocam sabrınıza hayran oldum…
    **
    Şule Ertürk
    Sağ tarafı kim tanır, işi sinir bozmak mıdır? Orada çok önemli bir konuya işaret ettiniz, sözünüz kesilse bile Allahtan yüzlerce takipciniz ne demek istediğinizi anladı?
    **
    Şule Ertürk
    Gerçekleri birşeylerin güdümünde kalmadan araştırarak, açıklıkla ortaya koyan. En çok da ” vicdan”ı olan kaç kişi kaldı ki…Ahmet Rasim Küçükusta ve Yavuz Dizdar’ın katıldığı bir programı izlememek kayıp olurdu…Kimin ne dediği önemli değil, halk sözünüze güveniyor (nokta) Allah sizden de, sizi yetiştirenlerden de razı olsun.

  8. Onur Kayahan dedi ki:

    Sayın Yazıcı zamanının en iyi bilinen romatoloji uzmanlarından biri idi ama görünüyor ki köprülerin altından çok su akmış. Canan Hocaya takmış olması da ayrıca çok tuhaftı. Diğer beyefendi de olayı sürekli kişiselleştirmeye getirip durdu, doğru dürüst bir görüş orataya koyamadı. Halk bunların gerçek yüzünü bir kere daha gördü ve sizlerin kıymetini bir kere daha takdir etti.

  9. Cengiz Y dedi ki:

    Sayın Hocam,
    Sizden 10 yıl önce mezun olmuş bir prof. ‘ün, bu kadar yıl binlerce hasta muayene etmiş ve yine prof. seviyesinde bilgi, deneyime sahip size işkembe-i kübradan atmayalım demesi ( habertürk kanal tartışma ) zaten hiç güven duymadığım ve genelde uğramadığım sağlık sektörü için talihsiz bir andı…
    Ayrıca Hasan Yazıcı’nın talebe azarlar gibi konuşmasını da çok yadırgadım. Gerçi siz gerekli yanıtları vermeye çalıştınız.
    Bilim, özellikle tıp bilimi, bu kadar subjektif midir ki bu kadar temel ve basit konularda bile bu kadar kişileştirme ve aykırılık sunulabiliyor?

  10. Alişan Yıldıran, Prof. Dr. Çocuk İmmünoloji-Allerji Mütehassısı dedi ki:

    Bilimsel narsism (küstahlık) böyle maalesef, bunlar birbirlerine çok benzerler.
    Farklı görüşlere tahammül edemedikleri gibi, kafalarındaki şablonun hakikatle alakası olmadığının farkına bile varamadıklarını mantık ve muhakeme ile rahatlıkla anlayabilirsiniz.

    http://ahmetrasimkucukusta.com/2018/04/07/misafir-yazar/narcisscientist-nam-i-diger-kustah-bilimadami/

  11. Murat Niş Hocam yagiz hoca zaten yavuz hocaya ve size on yargi ile bilenmiş geldi kucumsemeler vs,vucut dili her seyi yansitti,yavuz hoca kitabinin ozetini acikliyor,biz okumamiza ragmen anliyoruz o anlamadim diyor,ha birde halk dili nedemek halka saygisizlik diyor, ama kendisi ekranda bu halka anfide talebelerine hakim prof.havasinda konusuyor,..evet artik halk aptal degil ben mesela dr.a gittigimde nefes alirken batmayi hangi toraks hangi lomberde oldugunu soyledigimde haliyle şasiriyor, sizin gibi halk dili konuşan samimi hocalara tıp terk diye şaka yapiyorum,kisacana sen bilmessin havasinda olmiyacaksin,hastana samimi ve şefkatle anlatacaksin,işte program aninda aman ben kıl degilim şeker gibi adamim aciklamasi yaparsin,ancak size ortalikta prof.ünvani ile gezenler var diye sataşiyor kucumsuyor,,eee o zamanda hakikaten sen o sircali koskunde otur o unvaninla,bize yavuz hocalar ve rasim hocalar yeter,zaten biz biliyoruz o hipokrat yeminini edenlerin kacta kaci yemine sadik,cerrahlari temsil eden fof hanımefendi asla toz kondurmadi dogal olarak,da gaz sancisi olanlari aç kapa yapanlari, gazli bez unutunlari vs vs bu halk biliyor,,yagiz hoca orada kendini kasacagina yavv birazda saglik ocaklarinda 3 paraya hastalarin maymun ettiği meslektaşlarin icin bir kac kelime etseydin..hani diyorsunuz yaa 6 sene okuduk vs..onlarda okudu…yav sende bi hasan hoca gibi türkan saylan hocam gibi bu fani dunyada unvani ve pozisyonunu dusunmeden bir seyler yapta arkandan bu millet dua etsin,veya rasim hocada oldugu gibi boynuna sarilsinlar ,veya benim gibi 3 saat robotik cerrahi ile beni ameliyat eden veya ansefalimin icinde gozumun arkasinda 110 mikronluk duvarda calisma yapan doktorum gibi ol,videoyu bana seyrettikten sonra benim gibi o ellerini öpmeyi düşünen hastaların olsun.şu bilinsinki bu halk ilaclarla hele antibiyotiklerin bu gunun mikrop karakterleri karşısındaki acizliğini de biliyor,bu halk ilac firmalarinin zamaninda avrupaya seyahate yolladigi doktorlarida biliyor,yavuz hocanin dedigi gibi değişime acik ol at gozlugu ile bakma,nasil 75 lerde mide kanamasindan sonra süt veriliyordu,sonra anlasildiki kazein nedir ne yapiyor,neymiş yani her sey olabiliyormus, neden peki bu millete yuz yildir çikipta halk dilinde ey millet meyvayi yemek arkasi hemen yemegin, cunki meyvanin mide ile alakasi yok ince bagirsakta cozulur demediniz neden mideden transit gecer demediniz.neden yemek yersen hele eti ekmekle karistirip cignemeden lup diye atarsaniz mide asiti ile cozulurken meyva gecemez elma vs et ile ekmek ile karisir randimansiz bagirsaklara gider emilme vs karaciger ekstra calir neden demediniz,yemekten sonra agizdan gaz cikarmaniz bundandir demediniz..bak halk lisani anlattim ayni rasim hocam gibi…iste o zaman bu millet simdi ikinci beyin denilen bagirsak sistemini anlarlardi..ben burada sizden hipokrat yeminini beklerdim,haa bu son sozlerim biraz yagiz hoca disindakilere, mandrake’lere,topuzlara?bir aralar modern tıp ile zakkumcu ziyaları tv lerde ipe ceken yurt icine girmelerini engelleyenler,bir baktik rant dunyasinda yerlerini aldilar ve tv lerde basimiza bitkici oldular,yani yağız hocam farmokoloji abd.bşk. olarak cok buyuk konuşmamani tavsiye ederim?Rasim hocam,Yavuz hocam,Canan hocam iyiki varsiniz.(of yaa Yağız hoca amma kasmış ve doldurmuş beni,ancak onada ayni derecede büyük saygım var,bir bilim adamı,acizane kendisine tavsiyem dr olsun prof olsun bir sebeble dusuncesini aciklayan meslektaşlarına biraz saygı ve hoşgörü ile yaklaşsın )allah sizleri başımızdan eksik etmesin ama yinede ilacsız doktorsuz sağlıklı nice günlerimiz olsun .
    Saygılarımla.

  12. Pervin Askrglu Kiskananlar çatladın hakin büyük çoğunluğu yavuz hoca ahmet rasim hoca canan hocaya inanıyor güveniyor hastalığın zamanı değil gerçeklerin ve vicdanlı doktorlara ihtiyacımız var saygılar

  13. Semiha Coşgun Yavuz ve Ahmet hocam doğruları konuşuyor onlar ne kadar tahlil veya filimler çekersek o kadar çok para kazanırız peşindeler allah onların eline düşürmesin

    TC Ercan Özgür Hocam size ve Yavuz hocama ve Canan hocamıza sonsuz inanıyorum.Bir insana inanmak istiyorsan gözlerine bakmak kafi…

    İzar Özi Hayir
    Butun dr lara guvenmiyorum cunku basindan savan , gozune bakmadan sadece ilac yazmak icin onune bakan cok dr gordum

    Gönül Şatıroğlu Yavuz ve Rasim hocalarım sizi iyi dinliyoruz canan hocamı da saygılar

    Bulent Derman
    Bulent Derman Orada konuşmalarda Türkiye’deki tıb bilimin sahibi yağız ve Hasan arkadaşlar öyle yüksekten atıp tutarlarken şunu kurduk bunu yaptık diye gerilirken ben şunu sormak isterdim ya Türkiye’de daha kayıt tutulmuyor öyle bir kayıt sistemi yok tamamen ilaç ve…Daha

    Hasan Can Canan Karatay.. Siz ve Yavuz hocayi kiskananlar belli oluyor.. halk her seyi görüyor.. ve farkinda

    Şehnaz Değirmencioğlu Sonuna kadar izledim Rasimcim seni çoktaktir ediyorum bir kuzen olarak

    Cetin Civicioglu Çoğunluk cüzdanı vicdana tercih ediyor..Hastaneler, hele özeller servis,servis dolaştırıp turnike uyguluyor..

    TC Ercan Özgür Hele biri vardı ki ağzı yüzü gözü bir oynuyordu aşağılayıcı bir vücut dili ve sözleri vardı.Bir prof olabilmiş hepsi o…

    Ali Çetin Karaduman İzlerken sıkıldım,sinirlendim. Alay,küçümseme,suçlama,saldırı,laf kesme,laf sokma üste çıkma ne ararsan var..Yakışmadı hekimlere

    Gönül Şatıroğlu Çok utanç verici programdı 1ihariç hepsi prof idi ve bir tek konuda hepsi ayrı konuşuyorlar yazık çok yazık

    TC Ercan Özkoç Yavuz Dizdar hoca ,Ahmet hoca, Canan hocaya çok güveniyorum ?

    Filiz Bozdağ Hocam sizi sonuna kadar destekliyorum.

    Zeki Akdeniz Hocam hekimlik ve kanun bu iki meslekte önemli olan vicdanı açıdan bakabilmek

    Leyla Usta Güven Ne acayip bir konusmaci topluluğuydu

    Remziye Dalkanat Hocam size sevgiler. Saygılar

    Emine Bebek Güngör Sizler sayesinde doğru beslenmeyi hastalanmamak için nelere dikkat etmemiz gerektiğini öğrendik o kibirli tahtlarından insinlerde halka nasıl faydalı olabiliriz diye çabalasınlar bizler size minnettarız

    Hülya Can Canan hocam Ahmet Rasim hocam Yavuz hocam sizler gerçekten dürüst saygın
    mesleğinde başarılı çookkk güvendiğimiz doktorlarımızsınız. Sizleri kıskandıkları çok belliydi. Kendilerine yakışmayan davranışlarıyla kişiliklerini belli ettiler.
    Sizler gibi VİCDANLI doktorlarımızın çoğalması dileğiyle…

  14. yakup sivri dedi ki:

    Saygıdeğer Hocam…Öncelikle sizin ve Yavuz hocanın o tartışmada olması bizim için büyük bir kazançtı…Çünkü her kelimeniz de halkın aydınlanmasını ön planda tuttuğunuzu görüyorum…Bir tıp hekimi olarak tv tartışmalarında kafa karıştıracak ;tedavi şekli ,ilaç dozları,literatür bilgisi gibi ayrıntılara girmemenin daha doğru olduğuna inanıyorum…

  15. yakup sivri dedi ki:

    Ancak Yağız ve Hasan hocaların tartışma programına gelmeden önce daha çok hazırlanmalarını beklerdim…İnsan Sizin ve Yavuz Hocanın internet sitesine bir bakar en azından bu adamlar ne diyor diye…Bilim insanına yakışan budur…Zaten sizi medyatik olup daha çok kitap satmaya çalışan birileri olarak göstermeye çalışmaları bile başlı başına utanç…

  16. yakup sivri dedi ki:

    Bu arada Yağız Eresin hocanın kolesterol ilaçlarını neden pompaladığıda ortaya çıkıyor…Kendi ağzından röpörtajı…”İstanbul Erkek Lisesi ve İstanbul Tıp Fakültesini bitirdim. Sonra aynı Fakültenin Farmakoloji ve Klinik Farmakoloji Anabilim Dalına girdim. Şu anda oranın Anabilim Dalı Başkanı ve Ateroskleroz Derneği Başkanıyım. Kariyerim sırasında fakültenin kardiyoloji bölümünde ve Basel-İsviçre’de büyük bir ilaç firmasının ilaç geliştirme-klinik farmakoloji bölümünde çalışmam, önemli basamaklardır.”15 Nisan 2007 Medimagazin

Siz de yorumunuzu paylaşın: