AÇIK HAVADA MASKE, ATEŞ ÖLÇER TABANCALAR, HES KODU…
Dikkat: Yazının sonunda ek var!
***
Sabah’ ta Melih Altınok’ un köşesinden:
“Soğukkanlı” bilimin, insanlık ilk kez bulaşıcı bir virüsle karşılaşıyormuş gibi tepki vermesinin bir izahı yok elbette… Ne var ki küresel propagandayı düşününce, pandemi paniğiyle alınan aşırı tedbirleri bir nebze de olsa anlıyor insan.
Ama bitsin artık bu telaş hâli değil mi?
Geçen süre içerisinde gördük ki, korona adını verdiğimiz mevsimsel grip, pandeminin başında Çin’den gelen videolarda izlediğimiz gibi her yakalananı feci şekilde öldürmüyor.
Örneğin, 2002-2003 yılları arasında dünyayı sarsan SARS salgınında (akut solunum yolu sendromu), virüsü kapanların yüzde 10’u hayatını kaybetmişti…
Koronada ise tanı ölüm oranı dünyada yüzde 2 civarında. Türkiye‘ de ise yüzde birin de altında.
Hastalığı hissetmeden ya da hastaneye başvurmadan atlatanlar da hesaba katılırsa tanı/ölüm oranı ciddi şekilde düşüyor. Neredeyse, her yıl yüz binlerce insanın ölümüne neden olan grip seviyesine iniyor.
2020’de pandemi yüzünden artacağı tahmin edilen Türkiye’deki toplam ölüm sayısı da 2019 yılının gerisinde kaldı!
Tedavi yöntemlerindeki deneyimimizden, yüzde 98’i aşan iyileşme oranından, aşı çalışmalarından bahsetmiyorum bile…
O halde mantığa geri dönmenin, pandemi paniğiyle uygulamaya koyduğumuz, ancak bugün hiçbir işe yaramadığı anlaşılan tedbirleri soğukkanlılıkla gözden geçirmemizin artık zamanıdır.
Açık havada maske, AVM’lere girerken kafamıza tabanca gibi dayanan ateş ölçerler, HES kodu beyanı zorunluluğu ilk aklıma gelenler.
Zira işlevsel olmamalarını geçtim, uyanın da denetleyenin de “inanmadan” razı olduğu bu prosedürler başka başka sorunlara yol açıyor.
Polisin, bekçinin, güvenlik görevlisinin vatandaşla gereksiz yere temas kurmasına ve “çatışma alanının” genişlemesine yol açıyor.
***
EK 1 (6.6.2021): İŞTE BİZİ BÖYLE KEKLİYORLAR!
Ara sıra, ekrana maskeyle çıkıp reklam arası kameralar kapanınca bezini gevşeten “ekran yüzlerinin” sahtekârlığıyla kafa buluyorum ya… Bir de bunların ağababaları, siyasetçi versiyonları var.
ABD Ulusal Alerji ve Bulaşıcı Hastalıklar Enstitüsü Direktörü Dr. Anthony Fauci onlardan biri.
Trump’ın “Fauci’yi dinlemediğim için Amerikan halkı çok şanslı” dediği bu numaracının basına sızan e-maillerinde yazdıkları, kameralar karşısında söyledikleriyle taban tabana zıt.
Meğer DSÖ toplantılarında “virüsün laboratuvardan çıktığı” teorisini şiddetle reddetmesine rağmen, aslında ekibi bu teori üzerinde çalışıyormuş…
Şubat 2020’de dönemin ABD Sağlık Bakanı’na gönderdiği e-mailde de, “Maskeler aslında enfekte olmuş kişilerin virüsü yaymasını engellemek için kullanılmalıdır. Bunlar, enfekte olmayan kişileri korumak için kullanılmaz” diye yazmış.
Daha durun, dünyayı kilitleyen, bir yıldır hayatımızı zehreden maskelilerin gerçek yüzleri bir bir deşifre olacak.
***
EK 2 (9.6.2021): Binalara girişte ateş ölçmeye boşuna sinirlendiğimi anladım. Malezya polisi, vücut sıcaklığı yüksek olanları drone’la tespit etmeye başlamış. Beterin beteri varmış! Kaynak: https://www.indyturk.com/node/370901/sa%C4%9Flik/malezya-polisi-v%C3%BCcut-s%C4%B1cakl%C4%B1%C4%9F%C4%B1-y%C3%BCksek-olanlar%C4%B1-dronela-tespit-etmeye-ba%C5%9Flad%C4%B1
***
EK 3 (9.6.2021): MELİH ALTINOK:
Bir yıldır Bilim Kurulu’nun her yasak tavsiyesine “yetmez ama evet” diye alkış tuttular.
17 günlük kapanmalara burun kıvırıp “Kamusal alanda hayatı en az bir ay durdurmalıyız” dediler.
Yolda hava almak için maskesini burnunun altına indireni, işe gitmek için kalabalık dolmuşa bineni, lokantasını, kafesini, bakkalını açan esnafı “cahil”, “sorumsuz” diye yaftaladılar.
Dahası, yasakların, tedavi yöntemlerinin işlevini sorgulayanı “çomar” diye küçümseyip suskunluk sarmalını derinleştirdiler.
Toplumun ve bireylerin ruh sağlığından, kültürel hayatın sekteye uğramasından bahsedince, “Doktorlar ölüyor, siz psikolojiyi, sanatı düşünüyorsunuz” diye ajitasyona sarıldılar. Popülizme saplandılar.
Sokağa çıkmak, seyahat etmek gibi temel anayasal haklar askıya alınırken dertleri özgürlükler değil, yalnızca “çifte standart” oldu. Toplanan AK Parti kongrelerini hatırlatıp “Bize yasaksa onlara da yasak olsun” diye itiraz ettiler.
Hürriyetçilikle alakası bile kalmayan Stalinist kafalar bir yana, “en liberali” bile “Serbestse herkese serbest olsun” diyemedi.
Ama ne olduysa bugünlerde bir aydınlanma yaşıyorlar.
Medyası, tıbbiyesi, Müftüoğlu’su, Ceyhan’ı, Altaylısı maltaylısı sanki pandemide yaratılan korku ateşine canhıraş odun atan kendileri değilmiş gibi “acabalarını”, şüphelerini dile getiriyorlar.
Aslında esnafın canına okuyan yasaklar çok da elzem değilmiş. Açık havada maske olmasa da olurmuş…
Birkaç gündür de Redd isimli müzik grubunun açık havada bir grup gence konser vermesini tartışıyorlar.
Açık havada bulaşma riskinin çok düşük olduğunu gösteren bilimsel deliller varmış…
“Ayrıyeten” açık alan kısıtlamalarını kaldırmak, kişilerin fiziksel sağlığının yanında ruh sağlıklarını muhafaza etmek için de büyük önem taşıyormuş.
Günaydın!
Neyse, geç olsun güç olmasın diyeceğim ama sözünü ettiğim arkadaşları iyi tanıyoruz.
Bakalım bu apar topar tornistanlarının altından ne çapanoğlu çıkacak?
Kaynak: https://www.sabah.com.tr/yazarlar/melihaltinok/2021/06/09/pandemi-tellallari-kivirmaya-basladi
***
EK 4 (14.6.2021)