AŞI KARŞITLARININ MİTİNGİ

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Ali Akben‘ in yazısı:

Aşı karşıtları inadım inat demeye devam ediyorlar. İnsanın aklının başına gelmesi için illa da bir musibet yaşaması mı gerekiyor?

Dün İstanbul’da yaptıkları miting ile ipin ucunu bayağı kaçırdılar.

Nasrettin Hoca’nın merkepten düşeni araması gibi aşı olmayanlar da hastalığa yakalandıklarında pişman oluyor ama son pişmanlık bazen para etmiyor.

Virüsün şakasının olmadığını anlamak için illa virüsü kapmak mı gerekiyor.

Hastanelerimizin yoğun bakım servislerinde yatan hastaların kahir ekseriyetinin aşısını yaptırmamış ve aşı karşıtlarından olması bari aklınızı başınıza getirsin.

Bu gerçeklikten anlıyoruz ki, aşı olma işe yarıyor ve inşallah yaramaya da devam edecek.

Bu zalim virüse karşı aşılamadan başka şimdilik elimizde başka bir silah yok.

Önümüzdeki aylarda seri üretimine başlanacak yerli aşıyı bekleyen çok sayıda vatandaşımızın olduğunu biliyorum.

Sağlık ordumuz ve sağlık alt yapısının gücü göz önüne alındığında aşılanma oranlarımız artarak hastalığı alt ettikçe, bu günler geçip ortalıktaki toz duman dağıldığında gerçek olan gerçekle yüzleşerek akla karayı daha iyi ayırt edeceğiz. 

O zaman her şey daha berrak, arı duru gözlerimizin önünde olacak ve bugün atıp tutan birçok bilim insanı belki utancından saklanacak delik arayacak.

Tıpkı pandeminin başladığı ilk günlerde ileri geri atıp tutanların bugün yaşadığı utanç gibi.

Mesela o günlerde maskenin korunmada çok önemi yok diyenler bugün maskede maske diyor.

Özellikle bugün aşı üzerinden devam eden savaşta dünyanın savrulduğu yeri görenlerimiz nasıl bu kadarına da pes diyor ve tüm açıklığı ile acımasızlığın bu kadarına akıl erdiremiyorsa, savaş sonu açığa çıkacak yeni gerçeklerden de aynı şekilde belki de insanlığından da utanarak hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı günlerde kendine düşen sorumluluğun hakkını vererek yeni dünyaya ayak uydurmaya çalışacaktır. 

Değerli okurlarım, virüsle ilgili öngörülerimden bugüne kadar mahcup olmadım şükür. Tedbiri elden bırakmadan haddini bilmeye gayret eden bir hekim olarak “hastalanmadan önce sağlığımızın kıymetini bilmeliyiz” düsturuna ayak uydurarak yakın çevreme ve hastalarıma yardımcı olmaya gayret ediyorum.

Çok yakınımdaki insanlardan ve akrabalarımdan “bana bir şey olmaz” diyen azımsanmayacak kadar çok insan vefat ederken, ölümünü beklediğimiz birçok insan bugün aramızda ve yaşamaya devam ediyor.

Allah esmasından birçok sıfatı insanlar üzerinden paylaşırken; yaratma, şifa verme ve rızıklandırma sıfatlarını kulları ile paylaşmamış. Böyle bir gerçeklik olmasa idi vay halimize demenin tam zamanı.

Şifa vermek sadece ve sadece Allah’ın kudretindedir. Biz hekimler ancak vesile olabiliriz. Rızık verme ve yaratma da aynı şekilde Rabbimizin kuvvet ve kudreti ile verilir ve icra edilir.

Bu sıfatların insanlara verildiğini düşünmek bile istemem.

Sadece bir hekim olarak 40 yıllık süre içerisinde edindiğim tecrübelerimden şunu çıkarırım. Böyle bir gücümüz olmadığı halde, küçük dağları ben yarattım diyen meslektaşlarımı biliyor ve acizliklerini örtmek için kırk taklayı bırakın yüzlerce binlerce takla atanları görüyorum.

Bugün hâlâ virüsün varlığına inanmayan ve aşısını yaptırmaktan da imtina eden insanlar var aramızda ve beraber yaşıyoruz. Yakın geçmişte bu kişilerden bir tanesi virüse yakalandı. Aşı karşıtlığının bedelini ödedi. Şimdi tam tersi, her ortamda yoğun bakımda geçen günlerini ve orada yaşadıklarını anlatarak aşılanmanın önemini bildiğine bulduğuna anlatıyor.

Tam bir aşı propagandisti olmuş mübarek.

Hastalıklar hem imtihan hem de verdiği dersler ile insanların yolunu aydınlatıcı bir ışık. Tıpkı ölüm gibi bir ders ama ders alana ölüm öncesi kendini toparlama hakkını da veren bir ders.

Hastalıklardan ders almasını bilelim.

Hastalıklar gelmeden sağlığımızın kıymetini bilmek ne kadar önemli ise hastalandığımızda ondan dersler almak da bir o kadar önemli.

Öğrencilik yıllarımızda koruyucu hekimlik diye bir ders vardı. Hastalıklardan korunmanın yolu yordamı öğretilirdi. Hekimlik hayatım boyunca ben de öğrendiğim birçok korunma yolunu hastalarıma öncelikli olarak öğretmeye çalıştım. Temizlik imandandır düsturunu hiç unutmadım.

Sağlıklı beslenme, uyku hijyeni, temiz su, sigara ve uyuşturucu ile mücadele gibi birçok koruyucu yöntemi hastalarımla paylaştım ve paylaşmaya devam ediyorum.

Kaynak: https://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/ali-akben/asi-karsitlarinin-mitingi-36880.html

 

Yazı için 2 yorum yapılmış:

  1. Aziz Hikmet dedi ki:

    ProfDrSerhatFINDIK
    @ProfSFindik
    Madem “aşılardan” bu kadar eminsiniz
    Neden sorumluluk almıyorsunuz ?
    Neden yan tesir takibi yapmıyorsunuz ?
    Neden kısıtlamalar,dayatmalar zorlamalar ve tehditler yapıyorsunuz ?
    Neden farklı görüş sahipleri ile canlı yayına çıkmıyorsunuz ?
    Neden insanlarımızı hakir görüyorsunuz?

  2. Enthusiast dedi ki:

    Bu dinozor psikiyatristlere ne demeli? Şunu;

    Murat AKAN ??
    @yazarmuratakan
    ·
    Sahi milletin kafasını kim karıştırıyor?

    1-Çocuklara bulaşmıyor dediler, şimdi tersini söylüyorlar
    2-Tek doz iğne %95 koruyor dediler, şimdi 4.dozu öneriyorlar
    3-Tek çare iğne dediler, DSÖ salgın iğne ile bitmez diyor
    4-%70 iğneleme salgını bitirir dediler, bitmedi(İsrail örnği)

Siz de yorumunuzu paylaşın: