İSTANBUL TABİP ODASI: ŞARLATAN DOKTORLARIN 10 ORTAK ÖZELLİĞİ
Dikkat: Yazının sonunda ek var!
***
Medyada ” Şarlatan doktorların 10 ortak özelliği” başlığıyla yer alan haber birçok doktoru zan altında bırakan ve toplumda doktorlara duyulan güveni sarsıcı bir niteliktedir.
Bu açıklamanın İstanbul Tabip Odası (İTO) tarafından yapılmış olması durumun vahametini daha da artırmaktadır.
İTO’ nun ve meslek odalarının birinci vazifesi kendi meslekdaşlarını suçlamak değil onların hak ve hukukunu, itibarını korumak olmalıdır.
İTO’ nun haberden anlaşıldığına göre “şarlatan doktorları” çok iyi tanıdığı anlaşılmaktadır ki bu durumda yapması gereken şey bu doktorlar hakkında derhal soruşturma açmak olmalıdır.
Bu şekilde kim oldukları belli olmayan doktorların suçlanması tüm doktorların itibarını zedelemesi yanında halkın nazarında tüm doktorları değersizleştirme ve onlara kara karşı şiddeti de teşvik eder mahiyettedir.
İTO, bilerek veya bilmeyerek açıkça suç işlemiştir.
İTO’ nun bu açıklamasını geri çekerek derhal tüm doktorlardan özür dilemesi gerekir.
****
Ntv‘ nin haberi:
İstanbul Tabip Odası: Şarlatan doktorların 10 ortak özelliği
İstanbul Tatip Odası (İTO), basın, yayın organlarında, sosyal medyada sık sık bazı tıp doktorlarının “ezber bozan”, “tabu yıkan”, “şoke eden” açıklamalarına karşı çok sert bir çıkış yaptı. İTO, ‘şarlatan’ olarak tanımladığı doktorların 10 özelliğini sıraladı.
Basın, yayın organlarında, sosyal medyada sık sık bazı tıp doktorlarının hekimleri, hekimlik mesleğini itibarsızlaştırmaya, hedef haline getirmeye dönük açıklama ve tutumlarına karşı Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve İstanbul Tabip Odası’nca (İTO) bir basın toplantısı düzenlendi.
Basın toplantısına İTO Başkanı Dr. Pınar Saip, TTB 2. Başkanı Dr. Ali Çerkezoğlu, İTO Genel Sekreteri Dr. Osman Öztürk ve İTO Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Güray Kılıç katıldı.
Toplantıda ilk konuşmayı yapan Dr. Ali Çerkezoğlu, “İnsanların daha iyi, daha mutlu, daha sağlıklı yaşama, ömür süresini uzatma beklentisini anlaşılabilir buluyoruz. Ancak toplumdaki bu beklentileri kullanarak hurafeler üreten anlayışlarla, dinbazlıkla, modern tıbbı ticari bir şekilde manipüle etmeye varan şarlatanlıklarla da karşı karşıya kalıyoruz. Bu alanın denetlenmesini toplum sağlığı açısından olmazsa olmaz bir durum olarak görüyoruz. Sağlık ortamının, hekimlik uygulamalarının denetlenmesi her zaman önemliydi ancak bu dönemde çok daha fazla önem kazanmış durumda” dedi.
Toplantıda İTO’ya kayıtlı 35 bin hekim olduğu, her yıl Onur kurulu’na 700-800 doktor hakkında şikayet dosyası iletildiği, 2018’de 13 hekime meslekten, 64 hekime de para cezası verildiği aktarıldı.
‘Şarlatan’ olarak tanımlanan doktorların 10 ortak özelliği bulunduğu belirtilen bildiride, “Modern tıbba saldırmanın dayanılmaz hafifliği” ile sanatlarını icra eden bu şarlatanlar çağlar boyunca olduğu gibi bugün de sadece hekimlere ve hekimliğe zarar vermekle kalmamakta; kişisel çıkarları için insanların modern tıbba güvenini zedeleyerek ve onları bazen ölümle sonuçlanacak kadar yanlış yönlendirerek aslında ve esasen toplum sağlığı için ciddi bir tehdit oluşturmaktadırlar” denildi.
İTO: ŞARLATAN DOKTORLARIN 10 ORTAK ÖZELLİĞİ
1- Her ne kadar modern tıbbı yerden yere vursalar da, bunu yaparken modern tıp eğitimi sonucu kazandıkları “doktor” unvanlarını ve akademik kariyerlerini kullanmaya özen gösterirler; özel muayenehanelerinde, kliniklerinde hasta bakmaya, ilaç yazmaya devam ederler.
2- Hemen her açıklamalarında bilimsel/tıbbi gerçekler/doğrularla bilim dışı yalanları/yanlışlarıbirlikte harmanlayarak sunar, böylece yalanları/yanlışlarını gerçeklerin/doğruların arasında gizlemeye çalışırlar.
3- İleri sürdükleri “ezber bozan”, “tabu yıkan”, “şoke eden” iddiaların hiçbir bilimsel ispatı yoktur. Kendilerine soracak olursanız iddialarını ispatlamaları için bilimsel dayanağa ihtiyaç yoktur, kendilerinin söylemiş olmaları yeterlidir.
4- Ortaya attıkları iddiaların çürütülmesinde kendileri açısından hiçbir sıkıntı duymazlar; hemen yeni konular, yeni iddialar bulurlar. Hemen hepsinin kendince “her derde deva” bir meyvesi, sebzesi, insan yaşamını en az 30 yıl uzatacak bir diyet/tedavi kürü vardır.
5- Yaşam düsturları “Bir gün herkes -15 dakikalığına- ünlü olacak!”, taktikleri “Reklamın iyisi, kötüsü olmaz!”dır. Bilimsel başarılarıyla değil, medyatik söylemleriyle kamuoyunun dikkatini çekmeye çalışırlar.
6- Kendilerine uzatılan her mikrofona, yöneltilen her soruya, uzmanlık alanları olup olmadığına bakmaksızın mutlaka verilecek bir cevapları vardır. Bazıları daha da ileri gidip fırsatını yakalamışken derin sosyolojik tahlillerde bulunurlar.
7- Bugün zaten birçok doktorun ve tabip odalarının “aşırı teşhis”ten aşırı teknoloji ve ilaç kullanımına, tanı/tedavi süreçlerine tıbbi teknoloji/ilaç tekellerinin müdahalesinden kapitalist tıbba kadar bir dizi uygulamayı son derece radikal eleştiriler yönelttiğini bilmezden/görmezden gelirler; kendilerini biricik kahraman ilan ederler.
8- Zihin dünyaları “komplo teorileri”yle doludur; kanserin çaresi bulunmuştur ama ilaç firmaları gizliyordur, şekerin zararı kendileri ifşa edene kadar toplumdan saklanmıştır, aşıların içinde alüminyum vardır ve otizme yol açıyordur, vb., ve de bütün bu komploların farkına varan biricik akıl sadece kendilerinde mevcuttur.
9- Açıklamalarında soyut bir “tıbbi endüstri”, “sistem” eleştirisi varsa da hiçbir zaman mevcut sağlık politikalarını ve o politikaların sahibi siyasi iktidarı eleştirmezler, iktidar partisi AKP’nin adını dahi ağızlarına almazlar; sonunda da faturayı doktorlara keserler.
10- Her ne kadar bütün bu faaliyetlerini kendileri için hiçbir karşılık beklemeden, toplum için/toplum yararına, “uhrevi” amaçlarla yaptıklarını iddia etseler de çabalarının meyvelerini daha çok tanınırlık/bilinirlik/kabul görme, hasta sayısı/kitap satışlarında artış gibi “dünyevi” nimetler olarak toplamaktan kaçınmazlar.
Kaynak: https://www.ntv.com.tr/saglik/ito-sarlatan-doktorlarin-10-ortak-ozelligi,QBrvU5xHw0qyMlFvj5qnzg
Kaynak: https://www.istabip.org.tr/5141-tibbin-sarlatanlarina-kanmayin-sagliginizdan-olmayin.html
***
EK 1 (21.7.2022): HALUK VAHABOĞLU “vay vay, çetenin bir de hamisi varmış utanmadan tüm doktorları küçük düşürüyorlar Bunların değişmesi lazım bu kadar politize yeteneksiz bir grubu bu ülkenin doktorları hak etmiyor”
ANKARA TABİP ODASI Bilimsel gerçekleri çarpıtan algıcı aşı karşıtlarına karşı bilimsel gerçekleri ortaya koyan,tek gayeleri halk sağlığını korumak olan değerli bilim insanları Prof.Dr. Esin Şenol,Prof.Dr.Mehmet Ceyhan ve Prof.Dr.Bengi Başer’in yanındayız! Tüm algılara inat bilim en büyük güçtür!
K: https://twitter.com/ankaratabipoda/status/1550027481092177925?s=20&t=DjXL7oVXqaQQ9sBeqxth1A
Kaynak: https://twitter.com/HalukVAHABOLU/status/1550186290871672832?s=20&t=DjXL7oVXqaQQ9sBeqxth1A
***
EK 2 (22.7.2022): HALUK VAHABOĞLU “Çok ayıp TTB başkanının çok uluslu şirketlerin sözcülüğüne soyunması utanç verici O okuduğun bir matematik model, yani “garbage in garbage out”. Bunu bile anlayacak bilgi birikimin yok yazıklar olsun Sana mı kaldı emperyalist çıkar çevrelerinin sözcülüğünü yapmak
ŞEBNEM KORURU FİNCANCI “6 Temmuz’da JAMA’da yayımlanan araştırmada aşıların Aralık 2020 Eylül 2021 arası ABD’de 18 yaş üstü 27 milyon insanı hastalanmaktan, 1,6 milyon insanı hastane yatışından koruduğu 235 bin insanın COVID-19 ilişkili ölümünü engellediği gösterilmiş.”
K: https://twitter.com/SKorurFincanci/status/1550054942211248128?s=20&t=pSjYPngla5uxjG8SjNVZUQ
Kaynak: https://twitter.com/HalukVAHABOLU/status/1550492100374011905?s=20&t=pSjYPngla5uxjG8SjNVZUQ
***
EK 3 (22.7.2022): HALUK VAHABOĞLU “Ülkemin aydın vicdanlı bağımsız doktorları bu işbirlikçilerin değiştirilmesi zamanı geldi İçinde ne olduğunu insanlara ne yapıldığını dahi bilmeden çıkar çevreleri ile işbirliği yapan bu tür kişilerin TTB’den uzaklaştırılması lazım”
Kaynak: https://twitter.com/HalukVAHABOLU/status/1550492695436607489?s=20&t=pSjYPngla5uxjG8SjNVZUQ
***
EK 4 (22.7.2022): FERHAT ARSLAN “Hocayı dinleyin sağlık bürokrasisi. Bu işin gerçekten tahammül edilecek tarafı kalmadı. Bir avuç kendini bilmez tüm doktorları temsil edermiş gibi at koşturuyor.”
Kaynak: https://twitter.com/Ferhatarslandr/status/1550498298007519233?s=20&t=pSjYPngla5uxjG8SjNVZUQ
***
EK 5 (22.7.2022): Tıp camiasını temsil eden bir kurumun başında olan kişinin, attığı bu twit aradan geçen 32 saat sonra: 90 kişiden beğeni almış ise zaten o kurumun başında durmasının bir anlam ifade etmediğinin en bariz gerçekliğidir…
Kaynak: https://twitter.com/prizma44444/status/1550508950927425547?s=20&t=pSjYPngla5uxjG8SjNVZUQ
***
EK 6 (22.7.2022): HALUK VAHABOĞLU “TTB yönetim kuruluna açık çağrı: Bu işbirlikçiyi görevden alın yoksa emperyalistlerle işbirlikçilik TTB’iğine yapışacak TTB halkın yanında olmalıdır”
Kaynak: https://twitter.com/HalukVAHABOLU/status/1550533840661200896?s=20&t=pSjYPngla5uxjG8SjNVZUQ
***
EK 7 (22.7.2022): HALUK VAHABOĞLU “Doktorlara şarlatan diyen şarlatanların mahkemelerde hesap vermesi lazım. Bu TTB yönetimine çöreklenmiş ne olduğunu iyi bildiğimiz zümrenin uzaklaştırılması lazım Çıkar ilişkileri de deşifre edilmeli“
Kaynak: https://twitter.com/HalukVAHABOLU/status/1550534912217780225?s=20&t=pSjYPngla5uxjG8SjNVZUQ
***
EK 8 (23.7.2022): FERHAT ARSLAN “Aşı değil mRna Gerçek çarpıtılmaz, çarpıtılabilen şey gerçek olmaz Bilim de gerçek de olmaz. Bunlar klinik araştırmacıdır hatta biri tam olarak akupunkturcu kardiyolog Ankara tabip odası olarak bir bilimsel çalışmanızı gösterim. Yok!”
Kaynak: https://twitter.com/Ferhatarslandr/status/1550252874076241922?s=20&t=pSjYPngla5uxjG8SjNVZUQ
***
EK 9 (23.7.2022): HAKKI ÇELİK “Şebnem Korur Fincancı, ortaokul seviyesindeki bir sermaye elemanı. Kadın, küresel finans şebekesinin resmen sözcülüğünü yapıyor ve bundan da asla gocunmuyor. Ağzından çıkan her lakırdı, bu finans şebekesinin dünyaya dayattığı değerlerin bileşiminden ibaret.”
Kaynak: https://twitter.com/hakkiclk/status/1550227548767911945?s=20&t=vXd1VESe7njxm426ua9-dA
***
EK 10 (23.7.2022): HAKKI ÇELİK “Bilginin/bilimin bir baskı aracına dönüştürülmesi hadisesi, tarih boyunca bu noktaya gelmedi diye tahmin ediyorum. En rafine şarlatanlık, bilginin bir baskı aracına dönüştürülmesidir ve bugün covid vb aracılığıyla oluşturulan baskı, faşizme bile rahmet okutur durumda artık.”
Kaynak: https://twitter.com/hakkiclk/status/1550226303487545345?s=20&t=vXd1VESe7njxm426ua9-dA
***
EK 11 (11.8.2022): YENİ ŞAFAK “-Tıp fakültesi açılmasına karşı çıkıp doktor azlığından yakındı -Devletten maaş alırken açtıkları özel muayenehaneleri kapatılınca sokaklara döküldü -Yöneticileri ‘3-5 kuruş için Doğu’ya gidilmez’ diyen, terör örgütü elebaşlarına ‘özgürlük’ isteyen TTB’nin hikayesi”
-Tıp fakültesi açılmasına karşı çıkıp doktor azlığından yakındı
-Devletten maaş alırken açtıkları özel muayenehaneleri kapatılınca sokaklara döküldü
-Yöneticileri '3-5 kuruş için Doğu'ya gidilmez' diyen, terör örgütü elebaşlarına 'özgürlük' isteyen TTB'nin hikayesi🖋@thhsynkrgz pic.twitter.com/pDWjCC5vDL
— Yeni Şafak (@yenisafak) August 11, 2022
Kaynak: https://twitter.com/yenisafak/status/1557766292526047232?s=20&t=D7giP10_mTJYPfA4eSLKkg
***
EK 12 (27.8.2022): BİLGEHAN BİLGE “Türk hekimlerinin “adam sendeciliği” nedeni ile ve akıl almaz alavere, dalavereler ile Türk Tabipleri Birliği “azınlık bir zümrenin” babasının çiftliği haline getirilmiştir.”
Kaynak: https://twitter.com/OpDrBilgehan/status/1563253021831598080?s=20&t=cxvUFXJ5jZe7yjAZlz-ArQ
İlimle, bilimle, temsil ettiğini iddia ettiği kutsal ve saygıdeğer meslek erbabı ile alakası olmayan, siyasi, politik bir “azınlık yönetici zümrenin” tekeline teslim edilemeyecek kadar değerlidir TTB.
Kaynak: https://twitter.com/OpDrBilgehan/status/1563252426211110920?s=20&t=cxvUFXJ5jZe7yjAZlz-ArQ
***
EK 13 (30.8.2022): HİKMET GEÇKİL ““Kızılay” @Kizilay logosu yerine … “Kızılhaç”@RedCross logosu ile mesaj atan bir Türk Tabipleri Birliği! @ttborgtr“
TTB “5 yaş üzeri tüm çocuklara aşı tanımlanmalı, tüm gruplara hızlı bir aşılama kampanyası yapılmalıdır. COVID-19 aşısı ile ilgili bir ulusal kampanya başlatılmalıdır. Kamu spotu, sosyal medya kanalları üzerinden yapılacak duyurular vb. ile aşı ile ilgili bilgilendirme yapılmalıdır.”
Kaynak: https://twitter.com/HikmetGeckil/status/1564523392128192512?s=20&t=Fv7rhoFfOm93aUyhVf7pRg
***
EK 14 (30.8.2022): FERHAT ARSLAN “Bak tekrar yazıyorum. Bizim uyarılarımıza rağmen ekranlardan gebeleri aşılamaya çağıran her kişi soruşturulmalıdır. Bilgisiz ise etki alanından uzaklaştırılmalı, finansal ilşkisi varsa yargılanmalıdır.”
A. RAFET K “Hamilelerde mRNA güvenlidir diyen tıpsız proflar, daha satışa çıkmasından 6 ay geçmişken (hamilelik kaç aydı?) güvenlidir, gelecekte de etkisi yoktur diyen kılimik klikleri vs. Birleşik Krallık’ın MHRA kurumunun aşağıdaki ifadeleri sonrası utanır mı? Hiç sanmam.”
Kaynak: https://twitter.com/Ferhatarslandr/status/1564523679081545728?s=20&t=Fv7rhoFfOm93aUyhVf7pRg
***
EK 15 (30.8.2022): HİKMET GEÇKİL “Aslında pazarlanan ürünün doğru dürüst bir yan etki deneyi de yok. İğne vurulan yerde şişlik vs. deyip geçmişler. Raporu hazırlayanlar ürünün satışına izin verenler olunca ciddi yan etkisi miyokarditin lafı bile geçmiyor. Bu da kaynağı: “ gov.uk/government/pub
Kaynak: https://twitter.com/ark_610/status/1564518781929639937?s=20&t=Fv7rhoFfOm93aUyhVf7pRg
***
EK 16 (30.8.2022): SONER YALÇIN “Soner Yalçın: 20. yüzyılın başında dünyanın en büyük zengini Rockefeller aşı işine başlamış, 21. yüzyılın başında dünyanın en büyük zengini Bill Gates aşı işine devam ediyor Sadece bu bile bir şüphe doğurmuyor mu?” #TTBKapatılsın
Kaynak: https://twitter.com/sadecetasavvur/status/1564363955686064131?s=20&t=QDUwMUpqtUq_RdYUl9zCOQ
***
EK 17 (30.8.2022): NURÇİN İNCİRLİ “Kendi halkına denek olmayı reva gören… Bu kadar ölümlü vakaya rağmen aşıyı reklam etmeye devam eden, Bu kadar kalp krizi ve dünya kadar yan etkisi saptanan bir aşıya göz yuman, hatta bunu çocuklara yapılmasını uygun gören bir örgüt asla ve asla iyi niyetli değildir.. @ttborgtr“
üç maymunu oynamaya devam ediyor….
Kaynak: https://twitter.com/IncirliNurcin/status/1564334065876172800?s=20&t=QDUwMUpqtUq_RdYUl9zCOQ
***
EK 18 (7.9.2022): Tr’de sol, pandemide insanları etiketledi,yoksul insanların sesini hiç duymadı. Covid politikalarına karşı çıkan herkesi nazi,faşist,sağcı,bilim karşıtı diye etiketlemişti ve ana akım propagandanın kıçında geziyordu.
Kaynak: https://twitter.com/bayanmukavva/status/1567418889780297729?s=20&t=ayoVPz0t4fcImz92a4o1Zw
***
EK 19 (10.10.2022): CHP’Lİ DOKTOR DÖVERSE…
Türk Tabipler Birliği hekimlerin en etkin örgütü.
Ama bir meslek örgütünden ziyade politikayla ilgileniyor.
PKK’nın katlettiği doktorlar bu arkadaşların ilgi alanlarına girmiyor. Bu cinayetlere dair bugüne değin tek bir kınama yayınladıkları görülmedi. Ama PKK’ya yapılan operasyonları “Savaş halk sağlığı sorunudur” diye protesto etmeyi ihmal etmiyorlar.
TTB Başkanının resmini sokakta millete gösterseniz “HDP’nin eş genel başkanı değil mi bu” derler.
Dillerine doladıkların halkın haklarına dair ne düşündüklerini de pandemi sürecinde gördük işte.
Sıvı dayatmasından sokağa çıkma yasağına, açık havada maske zorunluluğundan, kapatmalara kadar tek bir faşizan uygulamaya bile ses etmediler. Dahası küresel ilaç kartellerinin hesabına yasak çığırtkanlığı yaptılar.
Bakın, Türkiye Bayındır Hastanesinde yaşlı yatalak hastalara psikolojik işkence yapıp Tiktok videosu çeken sağlık personeliyle ilgili ayakta. Ama TTB ölü taklidi yapıyor.
Sanmayın ki havaya bakarak ıslık çalmaları sağlık personelini korumak, yıpratmamak için…
Mesele hastanenin CHP’lilere ait olması.
Dertleri hekimler olsa, dün sosyal medyada Hakkari’de başhekim yardımcısını döverken izlediğimiz maganda, CHP İlçe Başkanı diye içeri doğru yutkunmazlardı değil mi?
***
EK 20 (21.10.2022): MELİH ALTINOK
HEKİMLER, TTB’YE PARA VERMEK ZORUNDA MI?
Olacak iş mi?
6023 sayılı yasa ile kurulmuş kamu kurumu niteliğindeki Türk Tabipleri Birliği, PKK’nın “TSK kimyasal silah kullandı” ithamına destek çıkıyor.
Devlet tarafından “anayasal kurum” olarak tanınan, başında Türk sıfatı olan ve serbest çalışan hekimlerin üye olmak zorunda bırakıldığı TTB’nin Başkanı çıkıp nasıl terör örgütünün sözcülüğünü yapar?
Peki ya, TTB’ye üye “beyaz meleklerimiz”, meslek örgütlerini yıllardır hangi gerekçeyle bu PKK sempatizanlarına emanet ediyor?
İnsan hakkı hassasiyetlerinden mi?
İyi de yönetimini belirledikleri öz örgütlerinin tek bir kez olsun PKK’nın hastanede, yol çevirmesinde, işinin başında katlettiği meslektaşları için kınama yayınlamamasından hiç mi işkillenmiyorlar?
Yoksa silahı meşru bir siyaset aracı gören yöneticilerini solcu, ilerici, çağdaş, muhalif zart zurt buldukları için mi destekleri?
Öyleyse söylesinler, biz de “Beni Türk hekimlerine emanet edin” derken bir kez daha düşünelim.
Bence değerli hekimlerimiz de mesleklerinin onurunu ayaklar altına alan TTB yönetimine, aidat ödemek de dahil, nasıl destek olduklarını oturup etraflıca düşünmeliler.
Peki ya pandemideki kapanmalarda, sıvı dayatmasında, maske zorunluluğunda, sokağa çıkma yasaklarında bunlardan aldığı alkıştan hiç şüphelenmeyen Sağlık Bakanlığı, TTB ile ilgili mevuzatı yeniden ele almayı hiç düşünmüyor mu?
***
EK 21 (23.10.2022): BİLGEHAN BİLGE İki yıl boyunca yalvardık. “Pandemi ve aşı politikaları ABD projesidir.” Dedik.
Bizi duymadınız. Susturdunuz. Onların bizi ezmelerine göz yumdunuz.
Bunlar ne dedi ise halkın üzerine tatbik ettiniz.
Şimdi doğaları gereği “ısırdıklarında” neden şaşırmış gibi yapıyorsunuz?
Kaynak: https://twitter.com/OpDrBilgehan/status/1583508373873782784?s=20&t=ag3UmnyS0x_L__kBJWJ54w
***
EK 22 (23.10.2022): FERHAT ARSLAN “TTB organisazyon olarak problemdir. Doktorların özlük hakları ile ilgilenmek birinci vazifesi olması gereken bu devlet subvansiyonlu kurum marjinal bir siyasi söylem sahibi,politik bir örgüttür. Sadece başkanına yönelik eleştiri bu zaviyenin ıskalanmasına yol açar. Bu tuzaktır.”
Kaynak: https://twitter.com/Ferhatarslandr/status/1583480989837250560?s=20&t=ag3UmnyS0x_L__kBJWJ54w
***
EK 23 (23.10.2022): KAAN YILANCIOĞLU “Türk Tabipleri Birliği ‘nin halk gözünde geldiği/getirildiği durum. Halk ‘ın nasıl gördüğü, bu meslek çatısının geleceğini etkileyecektir, politik çevrelerden bu birliğin yönetimi tarafında yer tutanların nasıl bir oy kaybına uğrayacağını görmek için de anketçi olmaya gerek yok..”
Kaynak: https://twitter.com/drkaanyl/status/1583413112459317248?s=20&t=ag3UmnyS0x_L__kBJWJ54w
***
EK 24 (23.10.2022): KAAN YILANCIOĞLU “Şebnem Korur Fincancı ‘nın kimyasal silah dediği videonun, bariz “Psikoaktif Madde/Uyuşturucu Madde” kullanmış veya sadece sarhoş teröristlerden başka bir şey olmadığı ve TSK’ya iftira için nerede, ne zaman çekildiği dahi belli olmayan videodan iftira çıkartıldığı çok açık!!!”
Kaynak: https://twitter.com/drkaanyl/status/1583807503820738560?s=20&t=ag3UmnyS0x_L__kBJWJ54w
***
EK 25 (23.10.2022): FERHAT ARSLAN “Al gerçek adli bilimci yorumu! Hala yerlisinden millisinden ve dahi Atatürkçüsünden ses yok. Ne ayaksınız kardeşim siz? Ses derken icraat yok icraat. Soruşturma şahsi değil kurumsal olacak.”
Kaynak: https://twitter.com/Ferhatarslandr/status/1583821455812284416?s=20&t=ag3UmnyS0x_L__kBJWJ54w
HALUK VAHABOĞLU “Olay ben gözümde netleşiyor deseö ye wefe sığınacaklar müttefikleri küresel emperyalist çete yazıklar olsun hepinize, sizden solcu değil işbirlikçi olur başka da bir şey olmaz”
Kaynak: https://twitter.com/HalukVAHABOLU/status/1583798739906355201?s=20&t=ag3UmnyS0x_L__kBJWJ54w
***
EK 26 (23.10.2022): AHMET HAKAN “Türk Tabipleri Birliği Başkanı Şebnem Fincancı Korur, PKK’nın yayın organında Türk Ordusu’nun kimyasal silah kullandığı iftirasını atmıştı.”
Kelimesi kelimesine söylediği şuydu:
*
“Belli ki sinir sistemini tutan toksik-zehirli kimyasal gazlardan biri kullanılmış durumda.”
*
Bu açıklama üzerine…
Tepkiler çığ gibi büyüdü.
*
Şebnem Fincancı Korur, tepkiler üzerine anında geri vites yaptı.
Yeni açıklaması, aynen şöyle:
*
“Sanki ben kimyasal silah kullanılmıştır demişim gibi haber yapıyorlar. Öyle bir şey demedim ki ben. Ben bir kimyasal etki olabilir dedim.”
*
Bir insan, ancak attığı iftiradan utanırsa…
Bu türden bir geri vites yapar.
*
Attığı iftiradan utanıp geri vites yapmak zorunda kalmak…
Şebnem Fincancı Korur’a verilebilecek en büyük cezadan bile daha ağır bir cezadır.
***
EK 27 (25.10.2022): GÜLÜMSER HEPER “Bilim” ifadesinin nasıl pespaye edildiğini görünüz sevgili kardeşlerim. TTB başkanı bilim kadını imiş. Öyle bilim ki video izleyerek kimyasal kullanıldığını algılıyor. Bu kadının arkadaşlarının tamamı küreselci hekim ve malum lobinin adamları İçim kaldırmıyor artık bunları”
Kaynak: https://twitter.com/Gulumser_Heper/status/1584799399649366017?s=20&t=eLHEHs68129f-Itjf5f1_Q
***
EK 28 (25.10.2022): GÜLÜMSER HEPER “İşin dramatik yönü!! TTB başkanının küreselci arkadaşlarının bana eleştirileri yüzünden bir zamanlar içinde olduğum parti bana pasif agresif tavır gösterdi. Bastım istifayı Sanki kumda oynuyoruz. Ne gerçek sol ne milliyetçi kalmış memlekette Seçmenler de üç maymunu oynuyor Peh
Kaynak: https://twitter.com/Gulumser_Heper/status/1584801613868191745?s=20&t=eLHEHs68129f-Itjf5f1_Q
***
EK 29 (25.10.2022): YÜKSEL AYTUĞ “türk Tabipleri Birliği Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın PKK televizyonuna çıkıp şanlı Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Güneydoğu’da kimyasal silah kullandığı gibi mesnetsiz bir yalanı ortaya atması her vatansever gibi benim de kanıma dokundu.
Koca bir mesleki kuruluşu tek başına temsil ettiğini düşünmüyorum bu kadının. Zaten TTB’nin diğer şehirlerdeki başkanlıklarından da kınama mesajları yağdı. Ama Fincancı’nın taşıdığı sıfat, “Söyledikleri kendisini bağlar, saçmalamış” deyip geçmemi engelliyor. Özellikle de isminin başında “Türk” adı yer alan bir kuruluşun başında bulunurken insanın her kelimesini ölçüp biçmesi gerektiğine inanırım.
Her şeyden önce; önüne gelen her derneğin, kuruluşun, sivil toplum örgütünün isminin önüne “Türk” kelimesi getirilmesine karşıyım. Bu işin bir esasa bağlanması gerekir. Her dileyen, bu kutlu ve şanlı ismi kullanamamalı.
Türk Tabipleri Birliği’nin ise her siyasi tartışmanın ortasında yer almasını, adeta bir muhalefet partisi gibi hareket etmesini, pek çok karalayıcı propagandaya alet edilmesini tasvip etmek bir yana, bu tavrı şiddetle kınıyorum. İnsanların sağlığı, sıhhati için çalışmayı bırakıp, adeta hükümeti yıkma çabaları içine girenler ve en sonunda kendilerini kaybedip, “Türk Silahlı Kuvvetleri kimyasal silah kullanıyor” diye ihanete soyunanlar bunun bedelini mutlaka ve mutlaka kanun önünde ödemeli.
O Mehmetçik ki, Balkanlar’dan Afrika’ya, Afganistan’dan Azerbaycan’a kadar görev aldığı her yerde “şefkati” nedeniyle büyük takdir görmüş, sevgi ve saygı kazanmıştır. Dağda kendisine saatlerce mermi sıkan terörist teslim olduğunda üşümesin diye kendi parkasını onun üzerine saran da, PKK’nın sözde komuta merkezinin önünden bir çocuk koşarak geçiyor diye aylardır planlanan imha programından vazgeçen de o asil Mehmetçik’tir. Adı, titri, sıfatı ne olursa olsun kimse benim kahraman askerime dil uzatamaz.
Artık “Fincancı katırlarını” ürkütme zamanıdır!
Kaynak: https://www.sabah.com.tr/yazarlar/gunaydin/aytug/2022/10/25/turk-ismini-almak-bu-kadar-kolay-mi
***
EK 30 (25.10.2022): MEDİMAGAZİN
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilgili iddialara değinen Bahçeli, Türk Silahlı Kuvvetlerinin kimyasal silah kullandığını dillendirenlere aldanacak ve kanacak hiç kimsenin olmadığını vurgulayarak sözlerini şöyle sürdürdü:
“Irak ve Suriye’de benzeri karanlık algı oyunlarının görüldüğü, işgal için bahaneler oluşturulduğu bilinen bir gerçektir. Türkiye’den bir Irak, bir Suriye çıkarmak için ortam yoklayanlar sömürge piyonlarıdır, mahcup ve mağlup olmaları da kaçınılmaz bir akıbettir. CHP’li bir milletvekilinden HDP’lilere, terörist Demirtaş’tan Türk Tabipleri Birliği Başkanı’na kadar düşman safında toplananlar, terörün değirmenine su taşıyanlar açıktadır, hepsi de alçaktır. İP Başkanı’nın Türk Tabipleri Birliği’ne övgüleri, bizi de suçlayan sözleri hala hafızalarımızda olup, en son dehşet verici iftiraya ne diyeceği, nasıl bir yorum getireceği pek tabii merak konusudur. Herkesi uyarıyorum; Türk askerine düşmanlık, düşmana askerliktir. Teröristlere basamak olanlar, sözcülük yapanlar su katılmamış teröristtir. Türk askerine aslı astarı olmayan suçlamalarda bulunanlar terörizme beşinci kol faaliyeti yapan kansızlardır.
“TTB’nin kapısına kilit vurulması tarihi önemde addediyorum”
Şerefli Türk hekimlerini hariç tutuyorum, Türk Tabipleri Birliğinin başkan ve yöneticileri hakkında en ağır cezai işlemlerin tatbik ve temin edilerek, bu birliğin kapısına kilit vurulmasını, doktorlarımızın bu kuruma mecburi üyelik şartlarının kaldırılarak özgürleşmelerini tarihi önemde addediyorum. Türk düşmanı bir birliğin isminin başında Türk olamaz, Türk yazılamaz. Türk askerine hainlerin ve zalimlerin ağzıyla kimyasal silah çamuru atanları, mesela Türk Tabipleri Birliği Başkanı’yla diğerlerinin Türk vatandaşlığından çıkarılması, vatansız ve ülkesiz olmaya mahkum edilmesi akla en yatkın yollardan birisidir. Zira tahammülümüz bitmiş, sabır taşımız çatlamıştır.”
Kaynak: https://medimagazin.com.tr/guncel/devlet-bahceli-ttb-baskani-vatandasliktan-cikarilsin-102571
***
EK 31 (1.5.2023): GÜLÜMSER HEPER “Tıp Bilimi ağır yıkımda. Özellikle Psikiyatri! İlaç lobisi yıllarca her insanı bir hastalıkla yaftaladı. Şimdilerde ise ağır hastalıklı durumları normalleştirmeye çalışıyorlar. (Yine para!) Misal Pedofili özgürlüğü! Korkarım ki iş cani bir psikopatın özgürlüğüne kadar gider”
Kaynak: https://twitter.com/Gulumser_Heper/status/1652596973353029637?s=20
***
EK 32 (16.6.2023): Şarlatanlık ve tıp-Nergis Erdoğan*
Şarlatanlar “doğa bizi iyileştirecek güçlere sahiptir, doğadan gelen bitki ve diğer her şey faydalıdır ve zararsızdır, ilaçlar kimyasaldır, zehirdir, bin bir tür yan etkileri vardır” gibi halkın yaygın inançlarını kullanırlar.
Şarlatanlık “karşısındakini çeşitli yollarla kandıran, dolandıran, çok konuşan, sahtekâr, bilir geçinen kimse” anlamına gelen bir sözcük. Tanımlarda “doktorluk ehliyeti olmadığı halde doktorluk yapan kimse, sahte doktor” anlamları da yer alıyor. Buradan sağlık alanının ve hekimliğin şarlatanlığa uygun bir zemin oluşturduğu anlaşılıyor. Bu açıdan işini güncel bilgi birikimini kullanarak, meslek etiği kurallarına uyarak yapmaya çalışan hekimler açısından, sayıları az da olsa hekimlik yetkisi olanların şarlatanlığı önemli bir sorun.
Hekimlikteki şarlatanlıkta günün bilgi birikimine uygun olmayan, yararsız ve hatta zararlı olabilen, yalancı bilimle süslenmiş iddialar barındıran uygulamalar söz konusudur. Uygulayan bunlara inanabilir veya inanmayabilir. Ancak bir iddia karşısında inanmak bilgiye göre daha zayıf bir kanıttır. Çünkü bilginin özelliklerinden birisi gerekçelendirilebilir olmasıdır.
Mesleki pratiğimizde gerekçelerimiz neye dayanır? Bu noktada geçmişle günümüz arasında çok önemli farklar var. Hastalıkların tanrıların gazabına, kötü ruhlara bağlı olduğuna inanılan İnsanlığın ilk dönemlerinde kabilenin büyücüsüne, şifacılara şarlatan diyebilir miyiz? Birkaç yüzyıl öncesine kadar ellerinde kan almak, kusturmak ve lavman yapmak dışında tedavi olanağı olmayan hekimleri şarlatanlıkla suçlayabilir miyiz? Onlar hastalığa neden olduğuna inandıkları kötü ruhları, safraları hasta insandan uzaklaştırmaya çalışıyorlardı ve dönemlerinin en gelişkin bilgi düzeyiyle davranıyorlardı.
Ancak günümüze geldiğimizde şarlatanlık tanımı daha kolay ve anlaşılır oldu. Çünkü tanı ve tedavilerimizde elimizdeki en önemli yöntem “bilim” birçok alanda açıklamalar getirebiliyor. Onun desteğiyle yeryüzünden bazı hastalıklar siliniyor, insan yaşamı uzuyor, kalitesi artıyor. İyi kaliteli bilimsel yöntemlerle hangi tedavinin işe yaradığını, hangisinin yaramadığını kestirebiliyoruz.
Ancak ilginç, “her gelişme karşıtını da birlikte geliştirir” ve hem şarlatanlık hem de bunlara inanan insanların sayısı giderek artıyor. Şarlatanlık çok çeşitli biçimlerde olmakla birlikte çoğu kez Geleneksel Alternatif ve Tamamlayıcı Tıp (GATT) başlığı altında konuşlanıyor.
Şarlatanların özellikleri ve kullandıkları yalancı bilim dilinin özellikleri çok iyi biliniyor. İstanbul Tabip Odası (İTO) 15.01.2019 tarihli basın açıklamasında bunlar on başlık altında özetlenmiş.
Türk Tabipleri Birliği (TTB) 2016’da düzenlediği GATT Sempozyumunda GATT başlığı altında yapılan şarlatanlık yöntemleri ayrıntılı biçimde tartışılmış ve kitaplaştırmıştır. Bilimsel kanıt düzeylerine göre hangi GATT uygulamalarının, hangi koşullarda veya tümüyle şarlatanlık olduğu ortaya konmuştur. Örneğin homeopati ile ilgili hiçbir bilimsel kanıt yoktur ve en iyi bilinen şarlatanlık örneklerindendir.
Bu noktadan sonra sorun, bilimsel kanıt olmayan yöntemlerin nasıl, hangi yollarla ve kimlere pazarlandığını, kimlerin bu yöntemleri benimsemeye yatkın olduklarını anlamak olmalıdır. Ardından hekimlerin, hastaların güvenliğini sağlamak için neler yapabileceğini tartışmaktır.
İNSANLAR NEDEN ŞARLATANLARA YÖNELİRLER?
Şarlatanlık muhtemelen insanlık tarihi kadar eskidir. Çünkü insanlık, hastalıklar insanın zayıf, yanı ve bu nedenle hekimlik sürünün zayıf halkasını hedefleyen şarlatanlar için verimli bir alan.
İnsanların şarlatanlara yönelmesinin ekonomik, sosyal, kültürel, psikolojik birçok nedeni vardır. Hekimlerle hastalar arasında bilgi açısından bir asimetri vardır. İnsanlarda bu bilginin hekime verdiği güç nedeniyle hem korkuya kadar varan saygı ve hem de bu gerilimden kaynaklanan bir yerme ilişkisi vardır. Edebiyata yansıyan bu durum Moliére’in “Hastalık Hastası” adlı oyunundaki diyaloglarda dile getirilmiştir:
Argan: Sana göre hekimler hiçbir şey bilmiyorlar demek!
Beralde: Hiçbir şey bilmiyorlar diyemem. Çoğu çok iyi edebiyat bilir, Latincenin kibarcasını konuşurlar, tüm hastalıkların Yunanca isimlerini bilirler, ama tedaviye gelince işte onu zerre kadar bilmezler… Hekimlerin tüm dirayet ve hazakatleri (ustalıkları), tumturaklı saçmalıklar savurmakta, göz boyayan herzeler yumurtlamaktadır. …Hiç kimse, hastalıktan ölmez; birçok kişi, kendi elleriyle içtikleri ilâçlara kurban giderler.
Şarlatanlar “doğa bizi iyileştirecek güçlere sahiptir, doğadan gelen bitki ve diğer her şey faydalıdır ve zararsızdır, ilaçlar kimyasaldır, zehirdir, bin bir tür yan etkileri vardır” gibi halkın yaygın inançlarını kullanırlar.
İnsan vücudunun iyileşme gücünün hayranlık verici olduğunu, birçok ilacın kaynağının bitkiler olduğunu hekimler iyi bilir. Ancak, bu bakış abartılarak ilaç düşmanlığına vardırıldığında çok vahim sonuçlar doğurabilmektedir. İlaçla tedavisi olan durumların bitkisel tedavilere yönlendirilmesi sonucu ortaya çıkan trajik olaylar sık sık basına da yansımaktadır.
Şarlatanlığın bir başka nedeni insanın kesinlik arayışı olabilir. Hekimlik bilimsel veriler doğrultusunda yapılır. Oysa bilimde matematikte olduğu gibi mutlak kesinlik, ispat yoktur. Bilimde mucize, her derde deva yoktur, belli güçteki kanıtlar vardır ve bu kanıtlar yanlışlanabilirdir. Karl Popper’ın ifadesiyle “bilim bataklıkta yürümeye” benzer, sürekli daha derine inersiniz ama hiçbir zaman bastığınız zeminin kesinlikle değişmeyeceğinden emin olamazsınız. Bilim belirsizliğe tahammül etmeyi ve sürekli derinleşmeyi gerektirir. Bu durum hastalık karşısında kesinlik arayan çoğu insan için tedirginlik yaratır. Buna rağmen bilim elimizdeki en önemli ve güvenilir araçtır.
Oysa şarlatanların söyleminde kesin çözümler, mucizeler vardır ve bu insanlar için çok rahatlatıcıdır. Şarlatanların en yaygın savunması, bilimin onları test etmek için uygun bir araç olmadığıdır. Oysa bu doğru değildir, yukarıda sıralananlar bilimsel yöntemlerle bu iddialar yanlışlanabilir. Ancak, bir iddia ne kadar mantıksızsa, herhangi birinin onu test etme olasılığı o kadar azalır ve bu durum şarlatanların lehine çalışır.
Şarlatanlığın sığındığı bir başka durum hastalıkların doğasıyla ilgilidir. Hepimizin bildiği gibi çoğu hastalık kendini sınırlar ve düzelir. Hasta düzeldiğinde şarlatan bunu kendi uygulamasına atfeder, düzelmezse hasta söylediklerine inanmamıştır, söyleneni yapmamıştır, daha kötü bir sonuç ortaya çıktığında ise geç kalınmıştır.
Bunların dışında birçok alanda olduğu gibi sağlık alanında da sosyal devlet kavramının yerini neoliberal politikaların alması, hastalık ve sağlığın toplumsal belirleyicilerinden koparılıp bireysel boyuta indirgenmesi, bireyin sağlığından doğrudan kendisinin sorumlu tutulması ve bireysel çözümler aramaya yönlendirilmesi en önemli nedenler arasındadır. Ayrıca bu politikaların yarattığı sağlık hizmetlerinin dağılımında ve ulaşımında eşitsizlik, bireyselleşen tıbbın medyada bulduğu devasa yerin etkileri sayılabilir.
Hastaların şarlatanca yaklaşımları aramasına neden olan hastalıkların çoğu, kronik veya halk arasında tedavisi yok diye bilinir. Teknoloji ve bilimsel gelişmelere rağmen halen birçok hastalık kısmen veya tümüyle çözümsüzdür. İnsan yaşamının uzamasıyla bu grup hastalıkların sayısı giderek artmaktadır. Bu durumu abartan şarlatanlar modern tıbbın hiçbir derde deva olmadığı safsatasını yayarak insanlara sahte umutlar verirler. Romatizmal hastalıklar ve kanser türleri bu konuda ön plandaki örneklerdir. Oysa her iki alanda da ciddi gelişmeler vardır.
İnternet ve sosyal medya aracılığıyla iletişim ve bilgiye erişimin olağanüstü hızlanması da şarlatanlık uygulamalarının yaygınlaşmasında rol oynamaktadır. Doğruluğunu test edemeyecekleri malumatla “bilim buğdayını şarlatanlık samanından” ayıramayan insanlar kolayca istismar edilebilmektedir.
ŞARLATANLIKTAKİ UYGULAMALARIN ALICISI KİM?
Widder ve arkadaşları yazılarında genel olarak, tipik bir Geleneksel, Alternatif ve Tamamlayıcı Tıp (GATT) kullanıcısını “kadın, orta yaşlı ve üniversite mezunu, sağlık algısı daha düşük ve maneviyat seviyesi daha yüksek, yaşama ve onun anlamı ve kutsalla ilişkisine ilişkin nihai sorulara cevaplar ve anlayış arayan” olarak tarif etmekte.
Bu konuda ne ülkemizde ne de dünyada ciddi araştırma yoktur. GATT yöntemleri yaşa, cinse, ekonomik duruma, eğitim düzeyine ve içinde yaşanan kültüre göre farklılıklar gösterebilir. Örneğin Einterz “The poor need no more charlatans” başlıklı yazısında Afrika’da ürkütücü ve çok yaygın şarlatanlık örneklerinden söz etmekte. Oysa bunlara maruz kalan insanların hiçbir bilimsel çalışma ile profillerinin ve yapılan uygulamaların etkinliğinin araştırıldığına dair bir kayıt yok.
ŞARLATANLIĞIN SÖYLEMİ VE ÇEKİCİLİĞİ
Ancak Widder ikna edebilmenin üç yönü olan ethos, pathos ve logostan yola çıkarak şarlatanların ikna yöntemlerine ilişkin saptamalar yapıyor, ardından çözüm için önerilerde bulunuyor.
Bu yöntemlerden ethos, konuşmacının güvenilirliği ve otoritesine atıfta bulunur. Çünkü bir argüman, onu yapan kişi güvenilir, yetkili ve erdemli görünüyorsa daha inandırıcıdır. Pathos, bir argümanın duygusal çekiciliğini ifade eder. Logos argümanın “mantıksal kanıtını” ifade eder.
İyi bir argüman için üç yön de gerekirken, duygusal çekicilik akıl yürütme yeteneklerini ve yargıyı etkileme yeteneği ile en güçlü ikna şeklidir. Şarlatanlığın pazarlanmasında akıl yürütmeden çok duyguya hitap edilir ve yalancı bilimle süslenen sözde kanıtlar, bilimsel yöntemden ziyade ethos ve pathos’a dayandırılır. Talk showlarda, sağlık ve magazin dergilerinde, internet veya günlük gazetelerde televizyon kişilikleri veya ünlülerin onaylarıyla insanların kafalarına tekrar tekrar yerleştirilir.
Dünyada mükemmel bir sağlık sistemi olmadığı gibi “modern” hekimliğin de birçok eleştirilecek yönü vardır. Ancak şarlatanların kullandığı metaforlar, tıp dünyasına yönelik eleştirileri abartarak, modern tıbbın ve uygulayıcılarının ahlakına saldırırken tıbbi tedaviyi ikiye böler. Bu ikilemde modern tıp, daha doğal, bütünsel, saf, iyi ve denge odaklı bir gücün aksine teknolojinin soğuk, kopuk, zehirli, kötü ve doğal olmayan, sadece belirli patolojileri tedavi eden gücüdür.
Şarlatanların söyleminde aşılardan antibiyotiğe kadar doğal görülmeyen her şey, büyük ilaç pazarının masum halk pahasına servet biriktirme girişimidir. Sağlık hizmetleri ise tüm hekimlerin teklif verdiği bir tıbbi pazardır. Oysa tüm dünyada GATT milyarlarca dolarlık bir pazar oluşturur.
Hastalar genellikle doktorlarını en iyi tıbbi bilgi kaynağı olarak görürler ve onların tavsiyelerinin iyileşmelerinde en büyük rolü oynadığını düşünürler. Şarlatanlar bir hastanın kendi vücudunu herhangi bir doktordan çok daha iyi tanıdığını öne sürerek daha eşitlikçi bir ilişki sundukları algısı yaratırlar.
Şarlatanlar hekimlerin ellerindeki silahlar gibi gösterdikleri ilaçların tehlikeli olabileceğine ve kullanıcıya geri tepebileceğine, zarar verebileceğine veya düşmandan daha agresif sonuçlara yol açabileceğine dikkat çekerler. Ardından, acının savaşılacak bir şey değil, hastanın hayatında nelerin yanlış olduğuna dair ipucu veren bir haberci ve hediye olduğunu öne sürerler.
Şarlatanlar, modern tıbbın hastayı tamir edilecek bir makine olarak gördüğünü, aşırı tıbbileştirme ve tedavi ile zarar verdiği söylemini yayarlar. Beden ve ruhun bir bütün olarak, daha geniş bir denge sürecinin parçası olarak görülmesi gerektiğini savunurlar. Bu görüşe göre şifa, yeniden yapılanmadır ve kişinin stres, ilişkiler ve günlük yaşamla başa çıkışını değiştirme şansıdır. Modern tavrı ise nesnel, uzak, istatistiksel ve soğuk olarak resmedilir. Modern tıp da bir hastanın tedavisinin çoğu zaman farklı uzmanlıklar arasında ayrık ve parçalı olmasıyla bu tartışmayı besler.
ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
İnsanların şarlatanlar tarafından istismar edilmelerinin önüne geçebilmek için öncelikle kimleri, hangi yollarla ikna ettikleri konusunda ciddi araştırmalar yapılmalıdır. Bu yönelimde etkin olan ekonomik, sosyal, kültürel faktörler belirlenmelidir.
İnsanların kullandıkları GATT uygulamalarını hekimlerinden gizledikleri, hekimlerin de bu konuda bir sorgulama yapmadıkları anlaşılmaktadır. Oysa öykü alırken hastaların GATT uygulamaları yönünden sorgulanmasında yarar vardır. Hatta belli bir yöntemle yapılan bu sorgulama önemli sonuçları olan araştırmalara dönüşebilir. Ayrıca, şarlatanlarca suiistimal edilen insanlara daha yakın ve hoşgörülü olmak sorunu daha yakından tanımamıza olanak sağlayacaktır.
Önümüzdeki yılların getireceği teknolojik gelişmelerin, iş yükümüzün önemli bir kısmını alarak hastalarımıza daha çok zaman ve ilgi gösterebilmemize olanak sağlaması, dostumuz olması da mümkündür ve hekimlerden göremedikleri ilgi nedeniyle şarlatanlara yönelen insanlar açısından da yararlı olacaktır.
Hastaların hepsine şarlatanlığın yaygın olduğu GATT uygulamaları hakkında kanıta dayalı rehber sunulmalıdır. Rehberde bu uygulamalarla ilgili bilimsel kanıtların ne sonuçlara vardığı, hastaların anlayacağı popüler bilim diliyle anlatılmalıdır.
Hastaya farklı tedavi seçenekleri hakkında bilgi vermek ve kendisi için en uygun tedaviyi seçmeye teşvik etmek, hasta özerkliğine saygı duymayı ve daha eşitlikçi bir ilişki kurmayı sağlar.
Sağlık hizmeti bir ekip işidir ve bu konuda eczacılardan destek alınabilir. Çünkü ülkemizde çoğu kez eczacılar hastaların sağlık danışmanı rolünü üstlenmişlerdir. Eczacılar, reçeteye bağlı olmayan, özellikle bitkisel ürünler konusunda hastaları yan etkilerin görülme sıklığı ve bunların nasıl yönetileceği, hangi tedavilerin daha etkili olduğu ve maliyet hakkında eğitebilir.
Savaş olarak hastalık metaforuna karşı koymanın en kolay yollarından biri, tıp hakkında konuşurken askeri metaforları kullanmaktan kaçınmaktır. Enfeksiyonla mücadele gibi terminolojiyi enfeksiyon tedavisi ile değiştirmek basit bir adım olabilir.
Bilimsel dogmatizme düşmeden “alternatifi olmayan” tıbbı şarlatanlıktan korumanın en etkin yolu, bu uygulamaları bilimsel yöntemlerle test ederek yarar ve zararlarını ortaya koymak ve hastalarımıza elimizden geldiğince yakın olmaktır.
KAYNAKLAR
Ceylan, Y. (2015). Doktorluktan Hekimliğe. İstanbul: Tabip Odası
Einterz E. M. (1992). The poor need no more charlatans. Lancet (London, England), 339(8796), 795–796. https://doi.org/10.1016/0140-6736(92)91908-q
Ernst E. (2010). Winnowing the chaff of charlatanism from the wheat of science. Evidence-based complementary and alternative medicine: eCAM, 7(4), 425–426. https://doi.org/10.1093/ecam/nen089
Gawande, A. (2016). Komplikasyonlar: Bir cerrahın kusurlu bir bilim üzerine notları. İstanbul: Koton kitap.
Jordan G. A. (1917). THE ILLEGAL PRACTITIONER, FAKERS AND CHARLATANS. American journal of public health (New York, N.Y.: 1912), 7(9), 725–732. https://doi.org/10.2105/ajph.7.9.725-a
Modern Tıbba Saldırmanın Dayanılmaz Hafifliği ve Tıbbın Şarlatanlarının 10 Ortak Özelliği SAKIN KANMAYIN, SAĞLIĞINIZDAN OLMAYIN! – Google’da Ara
Morris L. (2009). Şarlatanlığın tarihi. Ayşe Kumrular, Fahri Özdemir (Çev). İstanbul: Kırmızı
Singh M. (2017). The cultural evolution of shamanism. The Behavioral and brain sciences, 41, e66. https://doi.org/10.1017/S0140525X17001893
TIBBİ ŞARLATANLAR 2 – Tekin AkpolatTütüncü S., Etiler N. Tıbbın alternatifi olmaz! Geleneksel alternatif ve Tamamlayıcı tıp
Uygulamaları. Ankara: Türk Tabipleri Birliği
Tıp etiği açısından tıpta şarlatanlık, yasal ve etik yönleriyle Türkiye’de tıbbi malpraktis (aysegulyildirimkaptanoglu.com)
Vineis P. (2004). Evidence-based medicine and ethics: a practical approach. Journal of medical ethics, 30(2), 126–130. https://doi.org/10.1136/jme.2003.007211
Widder, R. M., & Anderson, D. C. (2015). The appeal of medical quackery: a rhetorical analysis. Research in social & administrative pharmacy: RSAP, 11(2), 288–296. https://doi.org/10.1016/j.sapharm.2014.08.001
*Prof. Dr., İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Ekoloji ve Hidroklimatoloji Ana Bilim Dalı
Kaynak: https://www.istabip.org.tr/6824-sarlatanlik-ve-tip-nergis-erdogan.html#!
***
EK 33 (24.11.2023): ÖZCAN YÜCEL “İlaç dışı tedavileri aşağılamak için batı tıbbı “alternatif tıp” diye bir laf uydurdu. Asıl hastalığın nedenini çözeceğine sonucu ilaçla çözmeye odaklı tıbba alternatif tıp denir! Örneğin diyabeti, hipertansiyonun yaşam sitili değişiklikleri ile paşalar gibi tedavi edebilirsiniz. Bunun yerine ilacı dayamak bildiğin “alternatif tıptır”. Kolesterol gibi son derece yararlı bir bileşiğin kan değerini düşürmenin hiç bir yararı olmadığı halde ısrarla düşürmeye kalkışmak “alternatif tıp bile değildir”. En ufak bir üst solunum rahatsızlığında şak diye bağırsak mikrobiyotalarınızı acımasızca katleden antibiyotiği yazmak da saçma bir “alternatif tıpdır”. O kadar sayısız örnek var ki. Özetle; Asıl nedenleri tedavi etmeye odaklı tıbba “modern tıp”. Sonuçları tedaviye odaklı tıbba “alternatif” denilmeli.”
Kaynak: https://x.com/drozcanyucel/status/1728009348729766030?s=20
***
EK 34 (22.1.2024): Ebru hanım çok haklı! Yazdıklarımı bir hekim ve hasta yakını olarak yazıyorum. Babacığım çok hasta evde yatalak. Bazen fenalaşıyor. Arada bir enfeksiyon ateş nedeniyle Mersin Şehir Hastanesine yatırılıyor. Allaha şükür kimse telefona çıkmıyor. Ben bir hekim olarak babam hakkında bilgi almak için Eskişehir’den taa Mersine 800 km yol yapıyorum. Yalnızca babam hakkında bilgi almak için! Bir hekim olarak bile kimse benimle ilgilenmiyor.
Annem babamın başında sabah vizitinde doktorun bir kaç saniye hastanın başına geldiğinde “evladım oğlum doktor Eskişehir’den telefonla arıyor bilgi verir misin diyor”. Yanıt BOŞ!!. Tamam annem ne yapalım. Ben yarın geliyorum diyorum çaresiz. Mersine gidiyorum doktoruyla görüşmeye çalışıyorum. Adam benimle göz teması kurmadan yürüyerek klinik durumu hakkında yine “bir kaç saniye” bilgi veriyor. İçimden kaç kez “başlarım sizin yaptığınız işe” diyorum.
Hekime ya da sağlık çalışanına şiddeti elbette desteklemem mümkün değil ama tabi sizin ki de iş değil ki yahu. Kışkırtıyorsunuz milleti! Yapısı iyi olan var bozuk olan var! Ben de yoğun bakım hastası takip ediyorum bir hekim olarak. Böyle olmaz! Yazık size ve hastalarınıza.
Ben elimden geldiğince kendi hastanemde yoğun bakım hastasına sabah akşam 5-10 dk ziyaret izni mutlak veriyorum. Hasta yakınlarına bilgi veriyorum (gözünün içine bakarak!). Bu hastanın iyileşmesi için son derece faydalı bir şey. Kıyafetini, sterilizasyonunu ayarlayın yapın bir şeyler! Sokun yakınlarını içeri. Tutsun elini kulağına seslenmesine izin verin! bunu yapamıyorsanız yazık size! Sanki sen yoğun bakıma girerken cam fanusta içeri giriyorsun. Galoş bile takmadan giriyorsun yoğun bakım vizitine. Sanki görmüyor ve anlamıyoruz. Ya bir kendinize gelin!
Yeni nesil doktorlar ve sağlıkçılar bu dünyadan değil sanki. Kendiniz hazırlıyorsunuz bazı şeyleri. Şiddet görmenizi asla onaylamam ama biraz da suçu kendinizde arasanız? Provakasyon diye bir kelime var yahu? 30 yıllık doktorum Tunceli’nin Pertek ilçesinede sağlık ocağında da çalıştım, acayip yoğun hastanelerde de. Terör ortamında 2 yıl çalıştım, mahkum hastanesinde de çalıştım. Genelevde bile hekimlik yaptım. Yani her sahada çalıştım. Küfür dahi hiç ama hiç şiddet görmedim!! Bir daha söylüyorum hiç ama hiç şiddet görmedim. 30 yıldır yahu. Sevgili genç sağlıkçı kardeşim empati yapınız! Empati mesleğe dair bir şey!!
Kaynak: https://x.com/drozcanyucel/status/1749176401016561894?s=20
***
Rezil bunlar