TÜRLÜ ÇEŞİTLİ

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
adnan yüce

Dr. Adnan Yüce’ nin yazısı:

(Anne otuz yaşlarında, çocuğun muayenesi bitti, reçeteyi hazırlıyorum)
-sizin işiniz iyi…
-nasıl?
-yani doktorların işi iyi
-ne gibi?
-bizim kocalarımız sabahın köründe gidiyor işe, akşam sekiz dokuz…
-doğrudur…
-(Oğluna) bak, sen de oku doktor ol, rahat edersin…
-evet yavrum, sen annenin sözünü dinle

***
Kars’tayım, 14. Mekanize Tugay revirinde yedek subayım. Günlerden pazar, her pazar olduğu gibi nöbetçiyim. Neden her pazar? O başka bir durum, sadece çok merak edenlere söyleyebilirim. Neyse… Bir Reno geldi, üç kişi indi. Tanıttılar kendilerini, sivil polisler.
Bir gözaltı varmış, muayene edilecekmiş, beni almaya gelmişler.
-benim görevim değil
-ama arkadaşlar hep geliyordu
-hata etmişler, üstelik nöbetçiyim, reviri terk edemem
Peki dediler gittiler.
Yarım saat geçmedi kurmay başkanı aradı. Durumu anlattım, gidecek olsam bile yerime biri gelmeden gitmemin doğru olmayacağını belirttim. Tamam dedi, hak verdiğini sandım ama gitmemi istedi(!)…
Reno yine geldi, gittik emniyet müdürlüğüne.
Çoban amcam sınır yakınlarında büyükbaşlarını otlatırken sınırı geçmiş. Ruslar çobanı ve hayvanları almışlar. Tam on beş gün ‘casus musun?’ sorgulaması yapılmış. Sonra sınırda protokol ve çoban ile hayvanlar geri gönderilmiş.
Bitti mi? Hayır bu sefer bizimkiler almışlar, ‘yetiştirip mi gönderdiler?’ sorgusu yapacaklar.
Bir odaya aldılar, birisi boynunu bükmüş oturuyor orada…
“Bu (aynen böyle) muayene olacak” dediler.
Tamam dedim, dışarı çıkmalarını istedim. Olmaz dediler, hiç olmazsa bir kişi orada olacakmış.
Eh artık, o kadar TTB yazısı okumuşuz. Stetoskopu, otoskopu, tansiyon aletini aldım, “O zaman başka birisini bulursunuz” dedim, kapıya yöneldim.
Bakıştılar, anladım ki hepsi çıkacak dışarıya. Çıktılar.
Ben de sistemik muayenemi yaptım, ayrıntılı bir rapor düzenleyerek çıktım. Revire gitmek üzere emniyetten ayrıldık. Tabii ki simgemiz Reno ile…
Yolu yarıladık, ben gülmeye başladım. “Yahu” dedim, “Arkadaşlarınızdan biri, zaten sivilsiniz, göz altındaki adamın yerine geçse ben nereden anlayacağım ki…”
Ben güldüm, onlar gülümsemedi bile…
Ertesi gün yedek subay arkadaşları topladım, durumu ve sakıncalarını anlattım, bir daha gitmemelerini söyledim. Kurmay başkanıyla da konuştum, sorun çözüldü…
Yirmi dokuz yıl geçti, hâlâ düşünürüm muayene ettiğim kişi sınırı geçen çoban mıydı diye…

***
Önce bir şarkı…
Bestesi Azmi Tuğrul’un, güftesi Osman Dokuzoğuz’a ait hüzzam makamında…

bekledim gelecektin ömre bedel ân gibi
eridim için için eriyen zamân gibi
aldatmak belki tatlı lâkin aldanmak acı
eridim için için eriyen zamân gibi

Sonra bir fıkra…
Karadenizliler alınmasın, olayı duyduğum gibi anlatacağım.
Temel’e sormuşlar: “Güzel mi olmak istersin, salak mı?”
“Salak…” demiş…
“Neden?” demişler…
“Güzellik geçicidir” demiş…

Şimdi de başıma gelenler…
Çarşamba günü öğleden sonra üç ergen geldi, lise öğrencisi…
“Rapor vermiyorum çocuklar” dedim.
“Ama” dediler, “Arkadaşımızın babası, Ekrem Amca öldü. Arkadaşın yanına gideceğiz, akşam da cenazeyi Ilgaz’a götüreceğiz…”
Kalakaldım…
Başsağlığı diledim, bir günlük raporlarını verdim.
Ertesi gün, perşembe iki genç kız geldi…
Arkadaşlarının babası ölmüş, yanına gideceklermiş.
Ilgaz’a götüreceklermiş.
Birer günlük rapor verdim onlara da…
Ne demiştik, “Güzellik geçici, salaklık bâki…”
Benim salaklığım da ebediyete kadar…
Eh Adnan, hani dün gitmişti cenaze Ilgaz’a…
Devamı şöyle…
Arkadaşım Doç. Dr. Cenk Aypak evinin dışında ıspanak yemez. O gün öğle yemeğinde ıspanak varmış, “Abi dışarıda yiyelim” dedi…
O benden önce bitirmiş işlerini otoparkta bekliyor.
O sırada genç kızlarımız raporlarını almanın keyfiyle şen şakrak yoldalar.
Cenk’in duyduğunun ayrımında değiller…
Aralarındaki konuşma ise bana “aldatmak belki tatlı lâkin aldanmak acı” dizesini anımsattı.
-n’oldu, aldınız mı raporu?
-evet… cenazemiz var dedik, verdi raporları…

🙂 …

***
Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta’yı tanırsınız…
23 Mayıs 2005’te şöyle bir yazı yazmış, internette rastladım.
http://www.medimagazin.com.tr/ana-sayfa//tr-ahmet-rasim-kucukusta-hasta-olmadan-rapor-almanin-puf-noktalari-1-666-1002.html

Hasta olmadan rapor almanın püf noktaları
Tarih: 23.05.2005
YUKARIDAKI BAŞLIGI GÖREN HEMEN HERKES BU YAZIYI OKUMAYA BAŞLAYACAKTIR. ÇÜNKÜ, HASTA OLMADAN RAPOR ALMANIN PÜF NOKTALARI GÜNÜN BİRİNDE HEPİNİZİN İŞİNE YARAYABİLİR. CERRAHPAŞA TIP FAKÜLTESI GÖĞÜS HASTALIKLARI BÖLÜMÜ ÖGRETIM ÜYESI PROF. DR. AHMET RASİM KÜÇÜKUSTA, RAPOR ALMA SIRASINDA HASTA İLE DOKTOR ARASINDA GEÇEN DİYALOGLARI MYNET OKURLARI İÇİN YAZDI.

RAPOR ÇEŞİTLERİ ve RAPORLARIN EN TATLISI
Türlü çeşitli raporlar vardır. Mesela, durumu bildiren raporlar… Sağlık Kurulu raporu… Sürekli ilaç kullanma raporu… Şuuru yerinde raporu… Beden eğitimi dersine giremez raporu… Ama, bizde rapor almak diyince herkesin aklına gelen tek rapor ‘istirahat raporu’dur. Bu, raporların en sevileni, en tatlısıdır.

RAPOR ALMANIN ŞARTLARI
Rapor almak için, Allah korusun ama önce hasta olmak gerekir. Yani, rapor hasta olan kişilere verilir. Tamam, bunu herkes biliyor.
Ama, hasta olmadan da rapor alınabilir. Asıl önemli olan ve herkesin merak ettiği de zaten budur.
Hasta olmadan rapor almanın en kolay yolu tanıdık bir doktor bulmaktır. Herkesin böyle bir ‘resmi kuruluşta çalışan doktor tanıdığı olması’ iyidir, hoştur da, doktorun branşı da önemlidir. Erkekseniz, tanıdık jinekolog işinize yarar mı ? Veya bir psikiyatristten rapor almak ister misiniz? Bu nedenle size önerim, tanıdık doktorunuzun pratisyen ya da dahiliyeci olmasıdır, çünkü rapor verme spektrumları en geniş olanlar bu doktorlardır.

SADECE RİCA ETMEK DE YETERLİ OLABİLİR
Birkaç günlük rapora ihtiyacı olanlar bu isteklerine doktora rica ederek de ulaşabilirler. Bunu güler yüzle ve makul bir bahane ile söylediğinizde rapor alma şansınız oldukça yüksektir. Doktorlar gerçekten yardımsever insanlardır ve canları bir şeye sıkılmamışsa sizi asla üzmezler.

HASTAYMIŞ ROLÜ YAPILABİLİR
Rapor almanın yollarından biri hasta rolü yapmaktır, mesela karın ağrısından kıvranabilirsiniz, bayılma numarası yapabilirsiniz. Bunu çok iyi becerenler de vardır, eline yüzüne bulaştıranlar da. Genç bir doktora düşmüşseniz başarı şansınız yüksektir, ama tecrübeli bir doktor durumu hemen anlayıverir.
Yüksek tansiyon, astım… gibi kronik hastalığı olanlar hastalıklarını abartarak da rapor almayı deneyebilirler, ancak bu da çok garantili bir yöntem değildir.

EN GARANTİLİ YÖNTEM
Her durumda rapor almanın en garantili yolu ise hasta imiş gibi doktorun muayenehanesine gitmektir. Burada, uydurma bir şikayetle güzelce muayene olup viziteyi ödedikten sonra ‘Doktor bey, acaba bana yarın sevk yaptırıp hastaneye gelsem birkaç gün de rapor verebilir misiniz’ diye ricacı olmanız durumunda sizi kırabilecek bir doktor olabileceğini düşünemiyorum.
***
Yazı bu kadar…
Bu durumda halime şükretmeliyim değil mi?
Gençler internette yazı okumaya meraklı olsalar ve bu yazıyı okusalardı, herhalde “amentü”leri olurdu…

***
Kars’tayım yedek subay olarak…
Muayenehane açtım.
Üç katlı binada bardak gibi dizilmişiz çeşitli uzmanlık dallarındaki hekimler…
İlk odada göğüs hastalıkları uzmanı var.
Tabelası bir değişik…

DOKTOR
……………
DAHİLİ
GÖĞÜS HASTALIKLARI
MÜTEHASSISI

Zaman geçtikçe hem arkadaşımızı tanıdık hem de tabelanın o şekilde yazılmasının nedenini anladık…
Karslı kardeşlerimiz yola çıkıyorlar dahiliye uzmanına muayene olmak için, bir bakıyorlar ki orada “DAHİLİ” var, çıkıveriyorlar yanına…
İnce işler bunlar…

***
Ne demiştik?
Herkes yazmalı yaşadıklarını…
Dürüst olun, canımı yiyin…

KAYNAK: http://www.hekimedya.org/index.php/haberarsiv/haberler/3774-tuerlue-ceitli-3.html

Yazı için 1 yorum yapılmış:

  1. Doktorum seviliyorsunuz

Siz de yorumunuzu paylaşın: