AŞILARIN OTİZME YOL AÇTIĞINI İDDİA EDEN ARAŞTIRMA YOKSA GERÇEK Mİ?
Dikkat: Yazının sonunda ek var!
***
Wakefield’ in 1998’ de Lancet’ de yayınlanan araştırması tıp tarihinin en çok tartışılan yayınlarından biri olmuştur (1).
Wakefield 12 otizmli çocuk üzerinde gerçekleştirdiği çalışmasında otizm- bağırsak iltihabı-MMR (kızamık-kızamıkçık-kabakulak) aşısı ilişkisine dikkat çekiyordu.
Bu araştırmanın medyada yer almasıyla halkın çocuklarına özellikle İngiltere ve İrlanda’ da ve daha düşük oranda USA’ da MMR aşısı yaptırmadığı ve bunun da ağır tablo ve ölümlere yol açan kızamık ve kabakulak vakalarında artışa sebep olduğu iddia edildi.
Hatta bu araştırmanın genel anlamda aşıların emniyetine dair şüphe yaratarak toplum sağlığına zarar verdiği de öne sürüldü.
2004’ de Brian Derr isimli bir gazeteci Wakefield’ in açıklamadığı çıkar ilişkileri olduğunu gündeme getirdi (2).
Araştırmaya katılan 10 uzman da daha sonra Wakefield’ in yorumlarına katılmadıklarını bildirerek araştırmadan isimlerini çektiler.
General Medical Council (GMC) uzmanları tarafından yapılan değerlendirmelerde araştırma hatalı ve Wakefield de suçlu bulundu.
Lancet dergisi editörü R. Horton “Araştırmanın bütünüyle düzmece olduğunu ve derginin aldatıldığını” açıkladı ve araştırma yayından çıkarıldı.
GMC, daha sonra Wakefield’ in diplomasını iptal etti ve İngiltere’ de hekimlik yapmasını yasakladı.
Araştırmanın kusurları var mı?
Bu araştırmada vaka sayısının azlığı önemli bir kusurdur ama bundan 20 sene kadar önce çok sayıda otizmli çocuk bulmanın pek de kolay olmadığını hesaba katmak gerekir.
Kontrol grubunun olmaması da elbette çok önemlidir ama sağlıklı çocuklara araştırmada uygulanan kolonoskopi, beyin-omurilik sıvısı alınması gibi girişimler için izin alınmasının da neredeyse imkânsız olduğunu kabul etmek gerekir.
Bağırsak biyopsilerinde kolit bulguları olmadığı, sonuçların tamamıyla düzmece olduğu iddiası başka uzmanlar tarafından doğrulanmamış ve Wakefield’ e yapılan suçlamanın haksız olduğu bildirilmiştir (3, 4).
Hatta Dr. D. Lewis, gazeteci B. Derr’ in BMJ’ de yayınlanan “Wakefield’s “autistic enterocolitis” under the microscope” başlıklı makalesini (5) ya tamamen ya da en azından non-spesifik kolit teşhisinde sahtekârlık olduğu ifadelerinin geri çekilmesini istemiştir (4).
Araştırma her bakımdan “mükemmel” olsa bile 12 kişi üzerinde elde edilen sonuçların genel kabul görmesi zaten beklenen bir durum da değildir ama artık arı kovanına çomak sokulmuştur.
Etik dışılık ve çıkar ilişkilerine ne demeli?
Wakefield’ in delilleri değiştirmesi iddialarına denecek bir sözüm yok ama “etik kaidelere uymaması” ve “açıklamadığı çıkar ilişkilerinin olmasının” affedilebilir (!) tarafları vardır.
Vaka sayısının fazla olmadığı senelerde 12 otistik çocuk bulmuşken bunlara girişim yapmak için etik kurul izni ve aile onayı alınması pek de kolay bir şey değildir.
Etik kaidelere uyulmaması tabii ki kötüdür ve hatta suçtur ama bu, “araştırmanın bilimsel değerini kesinlikle etkilemez”.
Gizli tutulan çıkar ilişkisi de elbette çok ayıptır, nesini savunalım ki lâkin bu da sonuçların mutlaka yanlış olduğunu göstermez.
Tıpkı mahkemeden izin alınmadan yapılan telefon dinlemesiyle bir katilin suçlu olduğunun ispatlanması veya delillerin kanuni yollardan elde edilmemesinin cinayet suçunu ortadan kaldırmaması gibi!
Wakefield sıradan biri değil
Wakefield’ in bizde olduğu üzere doçent veya profesör olmak için veya iş olsun diye yayın yapan biri olmadığı da açıktır.
Wakefield’ in hakemli dergilerde 130’dan fazla yayını vardır ve bunların hiçbiri hakkında menfi bilimsel bir değerlendirme yapılmamıştır.
Bu yayınların tümünün de iltihabı bağırsak hastalıklarıyla ilgili olması ve 19’ unun bu tartışmalı çalışmadan sonra yapılmış olması dikkat çekicidir.
Bu yayınların hiçbirinin medyanın ve bilhassa da acar gazeteci B. Derr’ in gündemine girmemiş olması oldukça mânidardır.
Oysa düzmece araştırma yapan birinin diğer araştırmalarında “namuslu” kalması pek de mutat olmasa gerektir.
En önemlisi de Wakefield’ in ulaştığı sonucun doğru olduğunu gösteren 28 çalışmanın bulunmasıdır (2).
Wakefield’ in çıkar ilişkisi var da…
Wakefield çıkar ilişkisiyle suçlanıyor ama ya ona karşı çıkanların da çıkar ilişkilerine ne demeli?
Özellikle de gazeteci B. Derr ve Wakefield hakkında makale yayınlayanlar dikkatle izlenmelidir.
Trilyon dolarlık aşı endüstrisinin bu tür olumsuz çalışmalara karşı her türlü baskıyı yapmaktan çekinmeyeceği ve bunun için de hiçbir fedakârlıktan kaşınmayacağı şüphesizdir.
Gelelim neticeye
Wakefield’ in hakikaten “açıklamadığı” çıkar ilişkileri olabilir bilemem ama bu mevzuda endüstrinin eline su dökmek mümkün değildir: suçlarını, açılan davaları ve ödemeyi kabul ettiği milyar dolarları” sitemde okuyabilirsiniz (7).
Kaynaklar
1. http://www.thelancet.com/journals/lancet/article/PIIS0140-6736(97)11096-0/abstract
2. http://briandeer.com/mmr/lancet-deer-1.htm
3. http://www.bmj.com/rapid-response/2011/11/09/re-how-case-against-mmr-vaccine-was-fixed
5. http://www.bmj.com/content/340/bmj.c1127
6. http://articles.mercola.com/sites/articles/archive/2010/04/10/wakefield-interview.aspx
7. http://ahmetrasimkucukusta.com/kategoriler/yazilar/tip-yazilari/ilac-endustrisi/
***
EK 1 (20.11.2024): 1980’lerden bu yana çocukluk aşılarındaki alüminyum miktarı dramatik bir şekilde artarak toplamda dört katına çıktı. Aynı zamanda otizm tanıları da %27.000 gibi şaşırtıcı bir oranda arttı.
Keele Üniversitesi’nden Dr. Chris Exley ve arkadaşları, beyin dokularında bulunan alüminyum seviyesini belirlemek için ilk kez otizmli deneklerin beyin dokusunu inceleyen bir makale yayınladılar.
Makale: Aluminum Levels in Childhood Vaccines Quadrupled in Same Period Autism Rates Surged by 27,000%
***
EK 2 (13.12.2024):
Dr. Andrew Wakefield: “Firstly, I was an entirely mainstream, whatever that means. I was a mainstream gastroenterologist, an academic working at the Royal Free Hospital in the University of London. I had a big research team looking at inflammatory bowel disease.”
“And the first lesson that I learned in medicine was in the context of children, sick children, listen to the mother, listen to the mother. And not the man in the white coat, listen to the mother because instinctively she knows her child better than anyone else in the world.”
“I was presented with a clinical problem which was children, whose mothers, whose fathers reported that they had been perfectly fine, they could interact with their siblings, they had speech language, and then around the age of 18 months, they were given an MMR vaccine and then they regressed rapidly, dramatically, following a period of seizures, the lights went out in their eyes and they were ultimately diagnosed with autism.”
“I said, I don’t know anything about autism. You must have called the wrong number. I’m a gastroenterologist. Why are you calling me? Because, Doctor, the physicians and nurses that I speak to about my child’s gastrointestinal problems say, oh, that’s just part of autism. Forget about it. Put your child in a home. Get a new one and move on. And that was the state of the nation at the time.”
“But the story was extremely consistent, extremely plausible, and you have to listen. And so, of course, I pulled together a team of eminent researchers, highly published researchers. top pediatric gastroenterologists, we scoped these children, we biopsied them, we looked under the microscope, they had inflammation. The parents were right.”
“And we thought, well, we need to report this, which we did in an early series, as you mentioned, the Lancet paper, reporting the first observation of inflammatory bowel disease in children with autism. Because the parents were right, the medical professional, most to a man and a woman, were completely wrong on the subject of autism.”
“There’s no regression, children are born with it, diets don’t help, all of these things, work fell by the wayside. And the new narrative is, we’re just diagnosing it more. Oh yes, we’re just better at diagnosing it. The best diagnostician in the world came, it was someone like Jean-Martin Charcot in Paris at the end of the 19th century.”
“Not even of the last century. They understood disease, they recognized disease, they could interpret physical signs in people, they couldn’t treat many of the diseases, but they were outstanding clinicians. Had autism existed, They would have described it. Gilles de la Tourette would have described it. All of these people who worked under Charcot.”
“And so when they said my child regressed after a vaccine, we had to take that very, very seriously. And I did. I couldn’t, you can’t dissociate one from the other. You can’t say you were absolutely right about this, but this is not gonna be good for my career. So would you mind? There’s the door, would you leave and take your child somewhere else?”
“But that’s what my colleagues, unfortunately, seem to advocate for. And the dean took me aside and said, if you continue this vaccine safety research, it will not be good for your career. Which as an obstinate young gastroenterologist, that kind of made me redouble my efforts. But he was absolutely right. It wasn’t good for my career.”
“And I came to America and continued the work here. And I’m glad to say that now the bowel disease in autism, the gut brain link, the role of gut bacteria is really emerging, but we are… so far behind the curve because it got branded with this anti-vax narrative. And was that correct? Absolutely.”
“They took everything like my country, my credentials, my career, my… But you know what? That didn’t matter. It really didn’t matter because what mattered was the child, the next child with autism that I saw, that mattered. That child mattered. And that child didn’t have a voice.”
“And so I would… look at this and if I were feeling a little depressed, a little down in the dumps, I would say, you don’t have a problem, so shut up and get on with it. This child has a problem. And that enabled me in many ways to get through it.”
“And ultimately, because of the stand I’d taken on these issues, people would come to me from regulatory agencies like the CDC, the Department of Health in the UK, the FDA, or from the industry, from the vaccine manufacturers and say, you know what, we have done a terrible thing. I can no longer live with this. Here is the evidence. And so I became a repository for whistleblowers.”
“And initially I would hand those off, those stories off to public interest lawyers, false claims act lawyers to be dealt with according to their merits. And then I thought, you know what? These would make amazing films. And I had a big interest in screenwriting and making movies. So I became a filmmaker.”
Nicole Shanahan: “I just saw protocol seven, which is about the Merck MMR cover-up. And there’s a scene in it that I had to stop the film after watching as a mother of an autistic child. It’s a scene of that regression where the child’s sitting under the fan.”
“Many autistic children are enamored with fans and that guttural, repetitive sound the child was making in the film that my child makes all the time and the rocking back and forth. And I was devastated. And I had to turn it off. And I went and I sobbed for three hours.”
“And this is what so many, it’s this underground community of autism mothers. And we all whisper your research. We whisper it to each other because it’s underground, because we can’t say it or be heard saying it, because doing so would discredit us it would make us seem like we’ve lost it, that we can’t handle the emotion of the difficulty of the work of being a parent of a special needs child.”
“Because we’re expected to be strong, to treat it, to accept it for what it is, to accept that it is unexplained and might not ever be explained and is incurable. So I just wanted to acknowledge that your name has been a name representing hope amongst many of us. And the diets and recommendations and the focus on gut health really are the first step many of us mothers do take because it’s one that we can take. We can try to help our children’s guts heal.”
Kaynak: https://x.com/newstart_2024/status/1867265428281864619
***
Hocam sizi okudukça bi nasıl bir tıp fakültesinde okumuşuz nasıl hocalardan ders almışız hakikaten şaşırıyorum. Sizi okudukça ufkumuz genişliyor düşünmeyi öğreniyoruz.
Elbette tetanos, kuduz gibi hastalıkları önleyici, can kurtaran aşılar da vardır ama tüm aşıları aynı kefeye koymak da yanlış olur. Nasıl her ilaç kötüdür veya her ilaç iyidir demek doğru değilse bütün aşılar için de genel manada iyi veya kötü tanımlaması yapmamak gerekir. Her aşı kendisi olarak ele alınmalıdır.
Bu konuyla ilgili CDC’nin kendi calisani zaten itiraf etti ki, asilarla otizm arasindaki iliskiyi yillarca halktan sakladiklarini ve sonunda bunu gösteren belgelerin imha edildigigini. Imha öncesi ama belgelerin kopyasini da almis ve senatoya sunmus. Bunu söyleyen kendilerinden biri. Nasil inkar edesin simdi ?
Bu da senatörün konuyla ilgili konusmasi:
https://www.youtube.com/watch?v=68AYtcwg9rw