OBEZİTENİN DE SEBEBİ KOLESTEROL DEĞİL FRUKTOZ

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Dikkat: Yazının sonunda ek var!

***

Bir grubuna früktozlu bir grubuna ise aynı enerjide glukozlu diyet verilen farelerde, früktoz grubundakilerde kilo alımı, karaciğer ve yağ kitlesinin arttığı, fiziksel aktivitenin ise azaldığı belirlendi.

Buna karşılık hipokampal nörogenesis ve bilişsel-motor performanslarda bir farklılık bulunmadı.

Bu sonuçlar, früktozun fazla enerji alımından bağımsız olarak beyni etkilemeden fiziksel aktiviteyi azaltmak suretiyle kilo ve yağ dokusu artışına sebep olduğunu gösteriyor.

İnsanlar üzerinde yapılan çalışmalarda da fruktozun vücut ağırlığını, yağlı doku ve karaciğerde yağ birikimini, insülin direncini, dislipidemiyi artırdığı gösterilmişti.

Fruktoz, glukozun aksine karaciğerde metabolize oluyor ve hiperlidemiye yol açıyor.

Batı diyetinde früktoz tüketiminin bilhassa son 40 senede giderek arttığına ve total enerji alımının yüzde 10’ unu oluşturacak seviyeye geldiğine dikkatinizi çekerim.

fructose obesity ile ilgili görsel sonucu

Gelelim neticeye

Obezitedeki artışın önemli sebeplerinden birinin de basit şekerlerin daha fazla tüketilmesi olduğu zaten biliniyordu ama bu çalışma da asıl suçlunun glukoz değil früktoz olduğunu gözler önüne seriyor.

Tüm dünya kolesterol suçlanarak hayvansal yağlardan uzaklaştırıldı, tahıllara, karbonhidratlara talim ettirildi, obezite, diyabet, kanserler ve tüm kronik hastalıklar çığ gibi arttı. 

Gelin de fruktozu dilinden düşürmeyen Karatay’a hak vermeyin!

Kaynak: https://www.nature.com/articles/srep09589

***

EK 1 (21.10.2023): The pathogenesis of obesity remains contested. Although genetics is important, the rapid rise in obesity with Western culture and diet suggests an environmental component. Today, some of the major hypotheses for obesity include the energy balance hypothesis, the carbohydrate-insulin model, the protein-leverage hypothesis, and the seed oil hypothesis. Each hypothesis has its own support, creating controversy over their respective roles in driving obesity. Here we propose that all hypotheses are largely correct and can be unified by another dietary hypothesis, the fructose survival hypothesis. Fructose is unique in resetting ATP levels to a lower level in the cell as a consequence of suppressing mitochondrial function, while blocking the replacement of ATP from fat. The low intracellular ATP levels result in carbohydrate-dependent hunger, impaired satiety (leptin resistance), and metabolic effects that result in the increased intake of energy-dense fats. This hypothesis emphasizes the unique role of carbohydrates in stimulating intake while fat provides the main source of energy. Thus, obesity is a disorder of energy metabolism, in which there is low usable energy (ATP) in the setting of elevated total energy. This leads to metabolic effects independent of excess energy while the excess energy drives weight gain.

Kaynak: https://onlinelibrary.wiley.com/doi/10.1002/oby.23920

Makale: The fructose survival hypothesis as a mechanism for unifying the various obesity hypotheses

***

Yazı için 4 yorum yapılmış:

  1. Ahmet Mithat CAN dedi ki:

    İÇİNİZDEKİ İNSÜLİN CANAVARINI DURDURUN O SİZİ DURDURMADAN

    Van Gölü canavarı, trafik canavarı, enflasyon canavarı derken bir de İNSÜLİN CANAVARIMIZ oldu.

    Hani “içinizdeki trafik canavarını durdurun o sizi durdurmadan” diye güzel bir tanıtım vardı ya “AŞIRI HIZ YAPMAYIN TRAFİK CANAVARI OLMAYIN” diye öğütleyen, benzer şekilde “AŞIRI İNSÜLİN SALGILATMAYIN İNSÜLİN CANAVARI OLMAYIN” diyebiliriz.

    İnsülin aslında vücudumuz için önemli ve yararlı hormonlarımızdan biri. Bu hormonun tam yokluğu tip 1 şeker hastalığına yol açıyor. İnsülinin 20 nci yüzyılın başlarında keşfedilmesiyle bu hastalar hayata tutunmuşlar ve bu yüzden kâşifleri Nobel Tıp Ödülünü kazanmışlardır.

    Ancak, 20 nci yüzyılın ikinci yarısından itibaren beslenmede, GDO’lu ürünler, petrokimya, tarım ilaçları, hazır paketlenmiş yiyecek ve içeceklerin hayatımıza girmesi sonucu sağlıklı insanların KAN ŞEKERİ ÇOK FAZLA YÜKSELMEYE başladı ve bu yüzden DAHA FAZLA SALGILANAN İNSÜLİN, az salgılandığında faydalı, uysal bir hormonken çok salgılandığı için BİR CANAVARA DÖNÜŞTÜ.

    Diyelim siz kontrol amaçlı kan tahlili yaptırmaya karar verdiniz. MODERN TIP açlık şeker düzeyinize bakıyor, tahlil sonucu kabul edilen aralıkta ise sonucun normal olduğunu söylüyor. Sonuç normal olunca İNSÜLİN SEVİYESİ İLE İLGİLENİLMİYOR. Şekerim yok diye uzun süre kendinizi kandırabilirsiniz. PEKİ HERŞEY YOLUNDA MI?

    YÜKSEK insülin, YÜKSEK şekeri düşürme görevini yaptıktan sonra ne yapıyor, nelere sebep oluyor? İŞTE BÜTÜN MESELE BURADA BAŞLIYOR.

    Gelin bu noktada Profesör Karatay’a kulak verelim :

    “İnsülin şekeri düşürür, fazla şekeri yağ olarak depo eder. Bunlar insülinin 4 saatlik faydalı görevidir. Oysa YÜKSEK insülin 24 saatin kalan 20 saatinde de görev başındadır.
    İnsülin sinir sistemini uyaran bir hormondur.
    YÜKSEK insülin; akne, tüylenme, kilo artışı ve yumurtlama problemlerine neden olur.
    YÜKSEK insülin; kontrolsüz hücre yapımını artırarak kansere sebep olur.
    YÜKSEK insülin; Kız çocuklarında erken adet görmelerine sebep olur.
    YÜKSEK insülin; Kadınlarda Polikistik Over, Fibrokistik Meme, fibromiyaljik sırt ağrısı yapar.
    YÜKSEK insülin; Çok fazla erkek seks hormonu ürettiği için erkeklerde erken yaşta saç dökülmesine sebep olur.
    YÜKSEK insülin; Karaciğer ve pankreas yağlanmasına neden olur, dolayısıyla karaciğer ve pankreas kanserine zemin hazırlar.
    YÜKSEK insülin; Alkole bağlı olmayan karaciğer rahatsızlığına sebep olur.
    YÜKSEK insülin; Şeker tahlil sonucunuz normal çıksa da yanlış beslenmeye devam ettiğinizden İNFLAMASYONU DEVAM ETTİRİR.
    YÜKSEK insülin; DAMARLARI BÜZÜŞTÜRÜR, TANSİYONU YÜKSELTİR, KALP DAMAR VE DİĞER KRONİK RAHATSIZLIKLARA SEBEP OLUR.
    İnsülin seviyesi en önemli göstergedir. Herkes 12 saatlik açlıktan sonra kan insülinine baktırsın. Kan insülini 5 olacak, 6-7 dahi olsa moleküler yani hücresel düzeyde hastalık başlamış demektir.”

    Gördüğünüz gibi azı yaşam için faydalı ve gerekli olan insülin hormonu aşırı yükselince canavarlaşıyor ve birçok kronik hastalığa sebep oluyor.

    Ve siz, hiç birşeyim yok, şeker hastası değilim, sapasağlamım diyerek umursamaksızın yanlış beslenmeye devam ediyorsunuz. Oysa siz farkına varmadan YÜKSEK insülin sinsi sinsi hastalık ağlarını örüyor. İNSÜLİN YÜKSEKLİĞİ, SAĞLIĞIMIZ İÇİN EN BÜYÜK RİSK FAKTÖRÜDÜR.

    GERÇEK TIP temsilcilerinin; “beslenme ve yaşam tarzınızı değiştirin, düşük glisemik indeksli, sağlıklı; protein, yağ ve karbonhidratlarla beslenin” önerilerine uyun. Bunları yaparken 150 yıl mı yaşayacağız gibi absürd düşünmeyin. Allahın verdiği ömrü kimseye muhtaç olmadan, erken yaşlarda elden ayaktan düşmeden, kendi işini göremez duruma gelmeden sağlıkla tamamlamak amacımız olsun. Vücudumuzu korumak, sağlıklı tutmaya gayret göstermek mukaddes dinimizin emridir.

    SİZ SİZ OLUN İÇİNİZDEKİ İNSÜLİN CANAVARINI DURDURUN, O SİZİ DURDURMADAN, ÇOK GEÇ OLMADAN…

    Rabbim halk sağlığına ömrünü adayan, sabırla yol gösteren değerli hekimlerimizin ilmini artırsın, güç kuvvet versin.

  2. Hikmet dedi ki:

    Çocuklarınıza şeker ve şekerli yiyecek ve içecekler vermeyin, sakın meyvaları sıkmayın. Meyvaları iyice yıkayarak kabuğu ile yemeye alıştırın

  3. CANAN KARATAY dedi ki:

    Bir çok güvenilir bilginin ışığı altında, artık ŞEKER, FRÜKTOZ VE MISIR ŞURUBU ŞEKERİNİN, diğer bir deyişle NİŞASTA BAZLI ŞEKERİN, insan ve halk sağlığına ne büyük zararlar verdiği gerçeği ortada değil mi?

    PEKİ NEDEN HALA HAMİLELERE KORKUTARAK SIVI ŞEKER HATTA HAZIR KUTULARDA MISIR ŞURUBU ŞEKERİ İÇİRİLMEKTE, BU ÜLKEDE!!!

    YASAKLANMASI ŞART DEĞİL Mİ, ZARARLI OLAN VE HİÇ BİR GETİRİSİ OLAMAYAN, ŞEKER YÜKLEME TESTİNİN ?

    BÜYÜKLERİMİZ NE ZAMAN DUYUCAKLAR SESİMİZİ?

  4. Nusret erdem dedi ki:

    Dr.lar ilaç yazarken . Beslenme ve saglikli kisa bilgiler vermeli.Ama çoğu dr. Hastasina gecmis olsun demiyor bile?

Siz de yorumunuzu paylaşın: