BAŞBAKAN HAKSIZ: ŞEHİRLİ KADIN NORMAL DOĞUM YAPAMAZ

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
normal doğum

Anadolu Ajansı’ nın haberine göre Başbakan Erdoğan “Şunu da açıkça söylüyorum, sezaryenle ilgili doğumlara karşı olan bir başbakanım. Kürtajı bir cinayet olarak görüyorum” demiş.

Başbakanımızın sağlık konusundaki düşüncelerine de önem veren biriyim.

Yağcılık yapma, Başbakan tıp adamı değil sezaryenden ne anlar. Sağlık Bakanı konuşsun” diyebilirsiniz ama şunu unutmayın ki sağlık artık sadece tıp değil.

Sağlıkla ilgili bir konuda “doğru” bir karar verebilmek için iyi bir tıp adamı olmak, konunun uzmanı olmak artık yetmiyor.

Günümüzde herhangi bir sağlık meselesi ekonomi, işletme, ticaret, mantık, hukuk, sosyoloji ve politika süzgeçlerinden geçirilmeden değerlendirildiğinde yanılma ihtimali çok yüksek oluyor.

Sahibi kim bilmiyorum “Sadece tıptan çok iyi anlayan tıbbı çok iyi anlayamaz” diye bir veciz söz de var.

Her neyse…

Hatırlarsanız bundan iki sene evvel domuz gribi salgınında Başbakanımız çıktı ve “Ben aşı olmayacağım. Kimse bana da aileme de aşı yapamaz” dedi.

Oysa o günlerde hem sağlık Bakanı hem de ülkemizin önde gelen 60 profesöründen oluşan Bilim Kurulu “domuz gribi korkutma kampanyası” yürütüyor ve aşı olmayanların “öleceğini” ilan ediyordu.

Ne oldu?

Domuz gribi bahane edilerek “domuz gribi aşısı reklâmı” yapıldığı ve Başbakanımızın haklı olduğu ortaya çıktı.

Sezaryende durum ne?

Sezaryene gelince.

Ülkemizde son senelerde sezaryen doğumların müthiş derece arttığına hiç şüphe yok.

Sağlık Bakanlığı, Türkiye’deki tüm doğumlar içinde sezaryen oranının 1998 yılında yüzde 14 iken, 2007 yılında yüzde 36, 2010 yılında ise yüzde 45.4 olarak gerçekleştiğini bildiriyor.

Bakanlık verilerine göre, devlet hastanelerinde sezaryen oranı yüzde 41 iken, özel hastanelerde yüzde 64’e, üniversite hastanelerinde ise yüzde 65′e çıkmış durumda.

Ben bu rakamların büyük şehirlerimizin özel hastanelerinde daha da yüksek olduğunu, sezaryen doğumun adeta normal doğumun yerini aldığını iddia ediyorum.

Çocuklarını nasıl dünyaya getirdiklerini sorduğum birçok hastamdan “Normal sezaryenle doğurdum” cevabını alıyorum.

Evet, sezaryen artık kadınlar arasında “normal doğum şekli” olarak kabul ediliyor.

Haksız da sayılmazlar; bir şeyin çok olanı aynı zamanda normal olanı da değil midir?

Yakında normal doğum ‘anormal doğum’ olarak adlandırılırsa da şaşırmamak lâzım!

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) sezaryen oranlarının yüzde 5-15 arasında olması gerektiğini, yüzde 15 üzerindeki oranların faydadan çok zarar getireceğini bildiriyor.

Öyleyse Başbakanımız haklı.

DSÖ’ nün dediğine göre, sezaryen doğumların en az yüzde 50’ sinin gereksiz yere yapıldığı ve zararlı olduğu gerçeği gözler önüne seriliyor.

Sezaryendeki artışın pek çok sebebi var

Önce sezaryen doğumların neden arttığına bakalım:

BİR: Cerrahi ve anestezi tekniklerin gelişmesiyle sezaryenle ilgili riskler azalmış ve güvenirliliği artmıştır.

İKİ: Doktor sezaryeni tercih eder çünkü normal doğumun ne zaman olacağı hiç belli olmaz; oysa sezaryen doğum doktor için de kadın için de uygun olan bir gün ve saatte yapılır. Doktor için sezaryen doğumun daha az sıkıntılı olması yanında maddi kazancı da daha fazladır. 

ÜÇ: Günümüz kadını için de zaman önemli bir unsurdur; çalışan anne adayları normal doğumu bekleyerek zaman kaybetmek istemezler. İzin ve tatiller buna göre ayarlanır.

Sezaryen doğumun anestezi ile gerçekleştirilmesi de acı çekmekten korkan kadınlar için çok cazip olabilir.  

DÖRT: Kadınlar modayı yakından takip etmeyi ve birbirini taklit etmeyi sever. Sezaryen de doğumdaki modadır.

BEŞ: Sezaryen doğum özel hastaneler ile ilaç ve tıbbi malzeme endüstrisi için de daha çok kazanç demektir ve onlar tarafından da özendirilmesi söz konusudur.

ALTI: Sezaryen doğumlardaki artışta “defansif tıbbın” da büyük önemi vardır. “Sezaryen yaptığı için dava edilen hekim yoktur” ama sezaryende geciktiği için veya yapmadığı için dava edilen pek çok hekim vardır.

Hastası ile sorun yaşamak istemeyen hekim hastayı türlü bahanelerle sezaryene teşvik edebilir.

Gelelim neticeye

Tarlada çalışan, evinin suyunu çeşmeden, odununu ormandan taşıyan güçlü kuvvetli, acı çekmeye alışmış çilekeş köylü kadını rahatlıkla normal doğum yapabilir; zaten de öyle yapıyor.

Büyük şehir kadınlarına gelince.

Ben de açıkça söylüyorum.

Kanun hükmünde kararname de çıkarılsa onları normal doğuma zorlayamayız.

Karın ve pelvis kasları dumura uğramış, ıkınma gücü sıfıra yakın, canı tatlı, çıtıpıtı, nazenin metropol kadınlarının isteseler bile “normal doğum yapmaları mümkün değildir”.

Yazı için 9 yorum yapılmış:

  1. cevdet tokat dedi ki:

    Ne yani şimdi, benim vatandaşım ”ben sezaryenle doğurmak istiyorum” derse doktor ”yok ben sezaryen yapmam sen normal doğum yap” diyebilirmiyiz?O hasta yakını beni alo-184 SABİM ya da BİMER’e şikayet ederse haklılığımı nasıl ispat ederim?Başbakanın sözüyle mi?Bir süre önce Başbakan hastanede kimse parasını ödemediği için rehin kalmayacak, onları bırakmayan idarecilerinerin alnını karışlarım tarzında şeyler söylemişti.Oysa sahsen ben yalan yanlış adres verip borcunu ödemeden,senet yapmadan giden vatandaştan dolayı ”devleti zarara uğratmaktan” diye başlayan kanun maddeleriyle müfettişlerin hakkımda işlem yapmayacağından emin değilim.Şu anda bile 25-30 yıllık doktorların komplikasyonlar sonucu ”meslekte acemilikten,kasten adam öldürmekten” diye başlayan kanun maddeleriyle binlerce lira tazminata mahkum edildiğini biliyorum.

  2. BARIS dedi ki:

    Ahmet Rasim Hocam guzel ironi yapmis. Hani RTE ye yakın cevrelerdeki pesudo-kapalı citipiti bacilarimiz var ya onlar da sezeryan yapiyor basbakanim. kizim sana soyluyorum gelinim sen anla misali. Sehirde yasiyorum demek pelvisi calsitirmiycam olmamali. O zaman dogan cocukla bag olusmuyor. ortaya zengin katiller cikiyor. Acaba Munevverin katili de mi sezeryanla dogmustu. Merak iste…

  3. tuna erinçler dedi ki:

    Bozuk saat bile günde iki defa doğru zamanı gösterirmiş. Başbakanın sezaryen ile ilgili sözleri de doğrudur. Bu yazıda berlitilen nedenlerin hiçbirisi de sezaryen endikasyonu değildir. Ağrısız doğun epdural anestezi ile mümkündür. Ancak epidural anesteziyi de herkes yapamaz. Ancak sezaryen ile doğurtmak kadın doğum uzmanlarının da kolayına gelmektedir.

  4. jin (dr)27/05/2012 18:42:17

    ALTI: Sezaryen doğumlardaki artışta “defansif tıbbın” da büyük önemi vardır. “Sezaryen yaptığı için dava edilen hekim yoktur” ama sezaryende geciktiği için veya yapmadığı için dava edilen pek çok hekim vardır.
    bence en haklı sebeplerden biri budur.
    diğeri de eksik personel ile çok is başarmaya çalışmaktır.
    Ben özel de çalışan hekim olarak 7/24 tek ebe ve tek doktor ile insanları normal doğuma teşvik edemem.
    Çoğumuzdaki önemli sıkıntı yeni mezun tecrübesiz ebelerle . yoğun poliklinik yaparken kazasız belasız hasta takibini bile nasıl yaptıklarını bilemediğimiz ebelerle şaheser yaratmaya çalışmak . Tecrübelenen ebeler devlete atanıyor. biz de sil baştan tekrar yeni mezun ebeleri tecrübelendirmeye çalışıyoruz.Bu şartlarda normal doğum yaptırmamız imkansız. önce kalifiye yardımcı personel olmalı

  5. cemal (op.dr.)27/05/2012 23:38:33

    eğer sezeryanı engellerseniz bu sefer hiç bir kadın 1 den fazla doğum yapmaz…birde sezeryan gibi çok teknik ağrısız ve güzel bir ameliyat varken normal doğum gibi iğrenç bir doğurma yöntemine mi girişilecek.çok saçma.o zaman arabaya binmeyin eşşeğe binin….normal doğumu zorlarsanız 1 kere doğuran kadın bir daha doğurmaz.kimse o acıyı 2 kez çekmez, kürtajıda yasaklarsanız vajinalardan tavuk tereği toplamaya başlarsınız

  6. tarık (uzman dr)28/05/2012 14:00:38

    hocam doğru söyledin…

  7. mrt35 (dr)28/05/2012 18:30:41

    domuz gribi aşısında başbakan haklı mı çıktı peki. hatalı olan bakan ise hangi bedeli ödedi.

  8. batur ay (sağlıkçı)27/05/2012 17:17:41

    hocam,ne kadar cahilsin,sayın başbakanımızdan daha iyi mi bileceksin,hem bu millet yüzde elli civarında oy vermiş bu başbakana,otuzbeş milyonu temsil ediyor,üstelik aman habertürk okumayın derse işinden de olursun

  9. RKTR (Uzm)27/05/2012 16:19:55

    “….Sezaryen doğumlardaki artışta ‘defansif tıbbın’da büyük önemi vardır. Sezaryen yaptığı için dava edilen hekim yoktur, ama sezaryende geciktiği veya yapmadığı için dava edilen pek çok hekim vardır…”

    Çoğu sözüne katılmam, ama Ahmet Hoca bugün haklı. Geçenlerde İstanbul’da bir Kadın-Doğumcu’ya 250 milyar ceza verdi Yargıtay.

Siz de yorumunuzu paylaşın: