KARATAY FENA ÇUVALLADI: ŞEKERİ DEĞİL YAĞI KESEN ZAYIFLIYOR!

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Bugün medyada yer alan “Karbonhidrattan önce yağı kesin” başlıklı haber “Karatay düşmanlarını” ve “şeker meftunlarını” sevince boğdu (1).

Cell Metabolism isimli dergide yer alan bir araştırmayı dayanak alan habere göre zayıflamak için karbonhidratlardan çok yağı kesmenin işe yaradığı bildiriliyor (2).

İsteyen herkesin tamamına ulaşması mümkün olan bu araştırmayı mercek altına almak istiyorum.

Araştırmacı başına bir katılımcı düşüyor

Bu “ezber bozan” (game changer), katılımcı başına neredeyse 1 araştırmacının düştüğü gerçekten de bugüne kadar bildiklerimizi alt üst eden müthiş bir çalışma.

Araştırmayı yapan uzman sayısının 17, araştırmaya katılanların sayısının 19 olduğunu söylersem çalışmanın ne kadar değerli olduğu konusunda başka bir şey söylemeye gerek olmadığı hemen anlaşılacaktır.

Araştırma, kilo ve vücut kitle endeksleri birbirine çok yakın olan 19 obez NIH’ e (National Health Institute) ait bir merkezde gerçekleştiriliyor.

10’ u erkek 9’ u kadın olan gönüllülere önce 5 gün süreyle, daha önceki diyetlerine benzer şekilde yüzde 50 karbonhidrat yüzde 35 yağ ve yüzde 15 proteinden oluşan 2.740 kalorilik diyet veriliyor.

Daha sonra 6 günlük dönemlerle selektif olarak yağın veya karbonhidratların azaltılmasıyla kalorisi yüzde 30 daha düşük olan diyet uygulanıyor.

2-4 hafta arasında değişen bir aradan ve gene 5 günlük bir dönemden sonra düşük yağlı diyet uygulananlara bu sefer 6 gün düşük karbonhidratlı ve düşük karbonhidratlı diyet uygulananlara da düşük yağlı diyet veriliyor ve her gün yürüme bandında bir saat yürümeleri isteniyor.

Vücutta gelişen kimyasal olayları değerlendirmek için katılımcıların nefesleri ve idrarlarında oksijen, karbondioksit ve nitrojen seviyeleri ölçülüyor.

Neticede düşük yağlı diyet uygulananların ortalama olarak 463 gram düşük karbonhidratlı diyet uygulananların ise 245 gram kaybettikleri hesaplanıyor.

Müteakip 6 ay içinde neler olacağını tasarlayan modeller kullanıldığında düşük yağ grubunda yer alanların düşük karbonhidrat grubunda ter alanlara nazaran daha fazla kilo kaybedecekleri ortaya çıkıyor.

Araştırmacıların özeti

Özet olarak, diyetteki karbonhidratların selektif olarak azaltılmasının ökalorik temel diyete göre insülin sekresyonunun azalmasına, artmış yağ oksidasyonuna ve vücut yağ kaybının artmasına yol açtığını gördük.

Buna karşılık diyetteki yağın selektif olarak izokalorik azaltılması ökalorik temel diyete nazaran insülin sekresyonu ve yağ oksidasyonunda bir değişikliğe sebep olmadı ama karbonhidrat kısıtlı diyete göre daha fazla yağ kaybını sağladı.

Bu araştırmaya neden güvenilmemelidir

BİR: Araştırma günlük hayatlarını süren insanlarda değil laboratuar şartlarında yapılmıştır.

Hiçbir insan “deney faresi” olmadığına göre laboratuardaki bir neticenin “gerçek dünyada” da aynen tekrarlanması beklenemez.

İKİ: Tüm dünyaya “ezber bozan” bir mesaj veren araştırmanın çok sayıda insan üzerinde yapılması icap eder.

19 kişilik bir çalışmanın sonucu sadece bir çalışma sonucudur, güvenilecek bir bilimsel veri olmaz.

ÜÇ: Birkaç haftada elde edilen sonuçların aylar veya seneler içinde de aynı şekilde olacağını iddia etmek de doğru değildir.

DÖRT: Çalışmada sözü geçen yağların “mis gibi tereyağı” veya “soğuk sızma zeytinyağı” olmadığına şüphe yok.

Bu olsa olsa FDA’ nın bile “zehir” olarak gördüğü ve zerresini bile yasakladığı “trans yağlar” dır ve onlardan da her türlü “melanet” beklenir.

BEŞ: 17 araştırmacının gıda endüstrisi ile ilişkilerine de bakmak gerekir.

Karatay muhaliflerinin sığındığı araştırma işte budur!

Gelelim neticeye

Kilo verme tabiri bilim dışı bir kavramdır.

Yaşa ve boya göre ideal bir kilo ve vücut kitle endeksi belirlemek akıldışıdır.

Herkesin kendine mahsus ideal kilosu ve VKE’ si vardır.

Sağlıklı beslenmek kaydıyla “fazla” kilolu” veya “obez” olmak hastalık işareti veya davetiyesi değil tam aksine “sağlığın yerinde olduğunun” bir göstergesidir (obezite paradoksu).

Adam gibi beslenen yeteri kadar hareketli olan insanlar sosyete diyetisyenlerine cüzdan boşaltmadan, kilo verme eziyetine girmeden sağlıklarına kavuşurlar.

Bütün mesele, sağlıklı gıdalarla doğru beslenmeyi bir hayat tarzı olarak benimsemekten ibarettir.

Glisemik endeksi yüksek gıdaları, işlenmiş un ve şekeri, mısır şurubunu,  trans yağları yani “hazır gıdaları hayatınızdan” çıkarın, keyfinize bakın.

Kaynaklar

1. http://haber.star.com.tr/saglik/kilo-vermek-icin-ekmekten-cok-yagi-kesmek-etkili/haber-1050235

2. http://www.cell.com/cell-metabolism/fulltext/S1550-4131(15)00350-2

Yazı için 7 yorum yapılmış:

  1. Mehmet Yılmaztürk dedi ki:

    O AMERİKA’DAN CIKAN CALISMAYI BİZ OKUYUNCA GÜLMÜŞTÜK SADECE CÜNKÜ BU KONUDA ARTIK COK BİLİNÇLİYDİK..

    Amerikada cıkan uyduruk calısma bize dediki biraz önce karbonhidratları degil yagları keselim ama hangi karbonhidratları hangi yagları onları acıklamadılar 🙂 işin birinci komik tarafı burada yatıyor
    izninizle bir kaç cumleyle nasıl yaglanıyoruz nasıl kilomuz artıyor biraz acıklamak bazı ınsanların içlerine su serpmek istiyorum.

    Şimdi Eger siz fazla miktar’da unlu sekerli veya kısaca Gİ yüksek olan bir karbonhidrat tükettiginiz durum’da
    gereginden fazla pankreasınızdan insülin denilen hormon salgılanır vücudumuzu korumak için haklı olarak

    İnsülin o sekeri hemen alır vücudun bir enerji açıgı varsa kısmen enerjiye dönüştürür.
    Ama insan vücudu tasarruflu bir biyolojik bünyedir.
    Cok az enerjiyle gereginden cok işler yapabilir.

    Mutlaka yediginiz şeker’de bir fazlalık olacaktır.Bu fazla SEKER,İNSÜLİN aracılıgıyla
    ya kas ve şeker depolarına götürülecek ki vücudumuzun seker deposu 120 gr.kadardır.ve orasıda sürekli doludur yanı glikojen depolarımız
    hiç boş kalmıyoruz çünkü,ya da insülin bu şekeri alacak ve YAGA DÖNÜŞTÜRECEKTİR.

    Dolayısıyla sizin yediginiz şeker vücudun degişik bölgelerinde yaglanmalara sebep olacaktır
    Ama insülin salgılanırken bir de LEPTİN denilen TOKLUK HORMONU salgılanır.Dolayısıyla belli bir miktar
    glikoz yedikden sonra vücut ”PES”diyor,”Artık Yeme!”Doyuruyor sizi.Yani hiç olmazsa
    şekerin glikoz bölümü bir derece’de tokluk yarattıgı için daha fazla şeker yemenizinde önüne geçmiş oluyor..

  2. Canan Karatay dedi ki:

    Kilolu, olun ya da olmayın eğer metabolik bozukluk içinde yüzüyorsanız, öyle şekerdi, yağdı, kalori heasabı yaparak, bozulmuş, alt üst olmuş bir metabolizmanın 5-6 gün içinde, ya da 4-6 ay içinde düzelmesini beklemeyin. Mümkünü yoktur.

    Yağ ve protein oranı önemlidir: Yağ/protein oranı =1/3 olmalıdır. Doğal olacak tabii.

    Kalori hesabı tarihe karışmıştır!

    Karbonhidratların glisemik indeksi ve glisemik yükü bilinmeden ve de uygulanmadan bozuk ve alt üst olmuş metabolizma kolay kolay ne 6 ayda ne de 12 ayda düzelebilir!

    Bu çalışma biraz sakat gibi geliyor bana…

    Güvenilir olmadığını düşünüyorum.

    Canan Teyze

  3. Hulusi Yıldırım dedi ki:

    Karataya karşı çıkmak için 19 kişi üzerinde birkaç haftalık araştırmayı kanıt olarak göstermek gülünç oluyor. Karatay düşmanları ne yapacaklarını şaşırdı. Bunun sebebi yumurta tereyağı kırmızı et işkembe paça yemedikleri için kafalarının çalışmaması olduğunu düşünüyorum. Karataya inanıyor ve onu destekliyoruz. Ona atılan çamurlar atanların yüzüne geri dönüp yapışıyor

  4. Mücahit Altuntaş dedi ki:

    Sabah gazetisinden Sayın Özyılmazer’ bahsettiği. O yazıdan alıntıyla derdimi anlatacağım.

    “Bu işler arz talep meselesi. Aç interneti, oku değerli kişilerin kitaplarını, dinle üç beş iyi doktorun konuşmasını zaten konuya hâkimsin. Tek derdin iraden ve disiplin.”

    Aslında tek dert irade yada disiplin değil! Daha alt katmanda bizi kuşatan tutum ve alışkanlıklar var.

    Ha bir de meşhur her alanda tüketim toplumu haline gelmiş tutumlarımızın gıda tüketimine yansıyan pazarlama ve tüketme marifetleri !

    Mesele hem irade ama daha çok sadece irade değil !Daha doğrusu herkes için iyi ve tutarlı çalışacak irade çoğu kez olmayabilir !Olmuyor da

    Canan Karatay’ın dedikleri yani kilo sorununda şeker un gibi rafine karbonhidrat türevi hızlı sindirilen ürünleri az tüketme stratejisi doğru.

    Sorun bu stratejiyi hem erken yaşta edinmek (alışkanlıklar ve tutumlar açısından), hem de daha kümülatif yada toplum düzeyinde işlemesini sağlamak

    yani

    işin içine gıda sanayi

    vergilendirme

    yaygın eğitim

    Özetle ;

    Halk Sağlığı olgularının tümünün interaktif çalışması !

    Peki ülkemizde neden halk sağlığı uzmanları geri planda ?

    Çünkü sağlık bir ticaret alanına dönüşmektedir.

    Bu yüzden obezite son otuz yılda çocuklarımızda 3 kat artmış ama birileri kılını bile kıpırdatmamakta , yani gerçekten aktif bir şeyler yapmak ihtiyacı hissetmemekte.

    Özetle Canan Karatay’ın doğruları söylemesi yetmiyor , yetmeyecektir.

    Doğruyu söylemek ile doğru strateji toplum adına kurmayı iyi tanımlamamız gerekiyor.

    Artık bu süreçte Karatayın da bunu dillendirmesi gerekiyor.

    Yani , yada ,sahipsiz ve güçsüz doğruları söylemekle bu işlerin olmayacağını görmesi gerekiyor.

    Karatay’ın da , bizlerin de , derneklerin de , Sağlık Bakanlığının da eğer niyeti varsa “hızlı sindirilen ürün” stratejilerini toplum adına kurgulaması gerekiyor.

    Aval aval bakmak acıamagerçeğin , yada sayın Yeşilçimen’nin dediği gibi hastalık lobisinin işine gelmekte. Bu tespitler önemlidir.

    Ama sahipsiz. İşporta ve nitelik sorunu olan yaklaşımlarla ilişkili.

    Arkasında fıtrata uygun kısa dönemde kar , kazanç , getiri özelliği olmayan oldular nedense ülkemizde iyi organize olamıyor.

    Bu özellik sömürge toplumları ve sömürge insanların kafa yapısına özgüdür.

    Ülkemizde son on yılda işlem sayısı %300 , sağlıkta maliyetler %800-900 artmıştır.

    Halk sağlığı uzmnanlarının sahneye çıkma vakti gelmiş midir ?

    TUS ta tercih edilen ilk yüz içinde neden halk sağlığı uzmanları yoktur ?

    Bu toplumun ve Sağlık bakanlığının aklı başında olanlarının bu soruyu sorması ve eksiği gidermesi gerekiyor.

    Yoksa daha niteliksiz ve maliyetli , daha işporta ve daha kişisel bir sağlık sistemine gitmek kaçınılmazdır.

    Bu yöntem çözüm değildir.

    Biz hep tek tek kişileri ve o kişiler etrafındakileri konuşuyoruz.

    Sağlık sistemi ?

    Bütünsel yaklaşım eleştirileri artık Canan Karatay yada şu bu kişisel yaklaşımın üzerinde olmak zorunda!

    Dr.Mücahit Altuntaş
    İç Hastalıkları Uzmanı
    17 Ağustos 2015

    Ayrıca Ek

    http://www.medimagazin.com.tr/ana-sayfa/guncel/tr-canan-karatayin-800-tl-vizite-ucreti-sosyal-medyayi-boldu-1-11-66722.html

  5. Hasan yurtdaş dedi ki:

    Hocam biz yurtdışında yapılmış ve dünyaya lanse edilen araştırma sonuçlarına güvenmiyoruz,insanları bir yerlere yönlendirme yapıyorlar ben kendim bizzat Canan hocanın,aidin salih in tavsiyeleri sonucun da beslenmemi ve yeme davranışımı düzenlemeye çalıştım.Tam manasıyla uymadığım halde 18 yıldır baş edemediğim AFT sorunumu çok şükür yok denecek seviye ye kadar indirgemiş bulunuyorum.Tekrar ediyorum TAM ANLAMIYLA UYMADIĞIM HALDE ! Herkese tavsiye ederim SAĞLIKLI YAŞAMAK İÇİN Atalarımızın YEDİKLERİNİ YEMELİYİZ bu kadar basit.

  6. diyetisyen dedi ki:

    beden kutke indeksi(bki) ,beslenme ve diyetetik bolumunde hocalarimiz tarafindan hep hesaplattirilan bir olcutu neden yok sayiyorsunuz?

    Canan karatay a düşman olanlar sebeplerini söylesinler oturup güzelce tartışma yapılsın yoksa halkın kafası karışıyor herkes birsey diyor kendince!en iyisi Efendimiz sav. in yaptığı ve tavsiye ettiği ölçüde yaşamak yani tibbi nebeviyi hayatımızda uygulamak.Bir de herkesin mizaci farklı olduğundan Mizaca göre beslenme (kan grubuna göre beslenme)en uygun beslenmedir.bu tür beslenme niye uzmanlar tarafından önerilmiyor yok sayılıyor?Ortodoks tıbbın getirdikleri dayatiliyor!

  7. İbrahim Çırğaoğlu dedi ki:

    Yukarıdaki Dr.Mücahit Altuntaş’ın yorumu,tavsiyesi harika.”Sağlıklı beslenme,önleyici tıp” konusunda artık herkes üzerine düşen görevi yerine getirmeli.2011 yılı verilerine göre sağlık harcamalarımız son 9 yılda %800 artmış durumda.Hasta ve hastane sayısındaki olağanüstü artışta bu verileri teyit ediyor. Eğer ciddi bir önlem alınmazsa çok acıklı bir tablonun bizi bekliyor olması kaçınılmazdır

Siz de yorumunuzu paylaşın: