AŞILAR TARTIŞILMALIDIR!
Dikkat: Yazının sonunda ek var!
***
Cumhuriyet gazetesi yazarı Mine Kırıkkanat’ ın “Aşılar tartışılmalıdır” başlıklı yazısı profesör unvanlı “Aşıların tartışılmasına kategorik olarak karşı çıkan, tüm aşıları aynı torbaya dolduran, bilimsel delillerini sunarak aşılar hakkında menfi açıklamalarda bulunanları bile aşı karşıtı ve halk sağlığı düşmanı olarak ilan eden” bilim yobazlarına ders vasfında!
***
Cumhuriyet’ te Mine Kırıkkanat‘ ın yazısı:
Türkiye’de ailelerin bebek ve çocuk aşılarına karşı giderek artan kuşkucu yaklaşımı ile birlikte aşısız çocuk sayısındaki tırmanış, başta sağlık uzmanları olmak üzere pozitif düşünceyi temsil eden aydınların çoğunu, aşı savunması cephesinde birleştirdi.
Oysa kuşkusuz iyi niyetli bu kişilerin, ‘aşı yararlıdır’ kesinliğinin arkasında cepheleşmesi; aşı karşıtlarının ‘zararlıdır’ fikrini sağlam gerekçelere dayandırmadan benimsemesi kadar abes.
Abes, çünkü herhangi bir konuda kuşkuyu elinin tersiyle itip sorgulamayı reddetmek rasyonel değildir, dolayısıyla bilimsel gerçekliği de olamaz.
Bilimsel mantık her şeyi, yeni verilerin ışığında her zaman yeniden sorgulamayı gerektirir ve zaten böyle ilerler.
Türkiye’deki aşı karşıtlığı, dünyanın her yanında artıyor!
Fransa’da, hükümetin Dünya Sağlık Örgütü ve AB’nin kararlarına uyarak çocuklara zorunlu yapılan 3 aşıyı 2018 başından beri 11’e çıkarması, halen grevlerden daha derin ve kalıcı bir muhalif hareket yarattı, giderek de yayılıyor.
Le Point dergisinin yayımladığı bir kamuoyu yoklaması, Fransız halkının yüzde 41’inin aşı olgusuna tümden karşı olduğunu gösteriyor.
Ama aşıya karşı olmayanlar bile, çocuğuna 11 zorunlu aşı yaptırmaya razı değil. Her gün bir olay var ve hükümetin aldığı karar, henüz uygulamaya konulamadı; bu gidişle de hiç kolay olmayacak gibi görünüyor.
***
Direnişçiler örgütleniyor, hükümet AB’deki ilaç lobilerine teslim olmakla suçlanıyor, parlamenterlere mektuplar yazılıyor, sağlık bakanlığına davalar açılıyor.
Zorunlu aşı sayısının arttırılmasına itiraz edenlerin başında, genel sağlık hekimleri var. Uzman hekimler ise ikiye ayrılmış durumda, kamusal alanda çok sert tartışmalar içine girdiler.
Ancak her geçen gün zorunlu aşıları savunanların işi zorlaşıyor, çünkü aşırı sayıda aşının zararını vurgulayan cephe, bugüne kadar adı geçtiğinde ayağa kalkıp selam durdukları, şimdiyse yerden yere vurdukları tıp otoritelerinin katılımıyla genişliyor.
Bunlardan biri, immün sistem virüsü keşfiyle Nobel ödülü alan virolog Prof. Dr. Luc Montaigner. Bir diğeri, kanserle mücadelede ulusal madalyalı Prof. Dr. Henri Joyeux.
İkili, ‘Aklıselime çağrı’ başlığı altında bir bildiri yayımladı.
“Aşıya karşı değiliz. 2 yaşından küçük çocukların çok sayıda ve sistematik olarak aşılanmasına karşıyız” açıklamasıyla başlayan metinde, Hepatit B aşısının sadece ebeveynlerden birinin virüs taşıyıcı olması şartıyla ve ergenlik sonrası yaşadığı ya da çalıştığı ortam risk taşıyorsa, 15 yaşından sonra yapılması gerektiği vurgulanıyor.
***
Menengogok ile kızamık aşısı gibi bazı aşıların da ancak salgın durumunda uygulanması savunuluyor.
Aşılardaki nörotoksik alüminyum katkısı yerine kalsiyum fosfat kullanılması öneriliyor.
İlaç sanayini rant iştahıyla suçlayan ve bazılarının yararsızlığı kanıtlanmış aşırı sayıda aşı yapmanın göz ardı edilemeyecek risklerini sıralayan bu çok ayrıntılı bildiriyi, yarıya yakını doktor olan, 8 bin kişi imzalamış bulunuyor.*
Le Parisien gazetesi, Fransız Sağlık Bakanlığı’nın bir araştırma ekibine gizlice ısmarladığı aşılardaki alüminyum raporunu ele geçirip yayımladı. Sonuçlar dehşet verici: Evet, alüminyum böbrek, karaciğer, dalak ve pankreasta birikerek kana karışıyor, beyne gidiyor. Dolayısıyla çok vahim otoimmün ve nörolojik hastalıklara yol açabiliyor.
Sizin anlayacağınız, aşılar tartışma dışı bırakılamaz ve aşırı aşılamadan kaçınmak, ilk ihtiyat önlemi. Ama asıl yapılması gereken, alüminyumsuz aşı üretimi.
Bu ihtiyatın karşılığı, ‘aşıların sağladığı koruma taşıdıkları riskten çok daha fazla’ gerekçesi olamaz.
Hayat piyango olabilir ama hiçbir çocuğa risk bileti kesilmemeli.
* https://www.11vaccinsobligatoires.com/appelmontagnier- joyeux/script/
Kaynak: http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/958447/Asilar_tartisilmalidir_.html
***
EK 1 (23.3.2024): FERHAT ARSLAN
Şu benim uzman görüşüm ve kimseyi bağlayıcı değildir. Sağlıklı annelerden doğan bebeklere llk 6 ay herhangi bir hastalık etkenine karşı antikor oluşturmak için antijen (aşı) uygulanması doğru değildir. Bu durumun epidemiyolojik gerekliliği olmadığı gibi biyolojik karşılığıda yoktur. Hatta mahsurları vardır.
Zatüre aşısı diye bir aşı olamaz. Burada Streptococcus pneumoniae hedefleniyor. Toplum içinde hem aşı şunları hem de diğer sujlar dolaşır ve duyarlı çocukları enfekte etmeye devam eder. Flora üyesi olabilen bakterileri aşilarla eradike etmek mümkün değildir
Hepatit B’li birey olmayan ailelerin çocukları hepatit b aşılarını adolesan dönem başında yaptırabilirler.
Şu çiçeği ve rotavirüs aşısının herhangi bir faydası ortaya konmamıştır ve ciddi yan etkileri vardır.
Difteri ve tetanoz aşıları çok önemlidir ama tekrarlanıp durmasını herhangi bir bilimsel tarafı yoktur.
Hepatit A aşısı da özellikle 4 yaşından sonra istenirse yaptırılabilir. Karaciğer hastalığı olan çocuklar mutlaka yaptırsın.
Bcg aşısı gereksiz bir canlı aşıdır. Otoimmunite ile ilişkisi vardır. ABD ,İngiltere vb vb gibi bizde kaldırmalıyız
Kaynak: https://x.com/Ferhatarslandr/status/1683943971376996354?s=20
***
Aşıları, büyükleri (!) savunun dediği için savunan profesörlere bilim yobazı yakıştırmanız çok yerinde. Bunların çember sakallı, elinde tespihli yobaz dincilerden hiçbir farkı yok.
Alişan Hoca ne diyecek merak ediyorum.
Aşılar tartışılmasın diyenler foyalarının ortaya çıkmasından korkuyor olabilirler.
Mine hanıma tebrikler, profesörüz diye ortaya çıkıp aşı reklamı yapanlar dilerim biraz utanırlar.
Tartışma olmadan bilim olur da bunu yapanlara parafosor denir.
Mine Hanımın yazısı doktor hocaların söylemlerine göre daha akıl ve mantık dolu. Belli ki konuyu epeyce incelemiş araştırmış.