ÇİN BU SALGININ ALTINDAN KALKAMAZ
Dikkat: Yazının sonunda ek var!
***
Tüm dünyayı saran koronavirüs salgının Çin’ in “bilmeden” veya “bilerek” yaptığı yanlışların sonucu büyüdüğü ve kontrol edilemez bir hale geldiği giderek daha iyi anlaşılıyor.
Önce salgının aralık değil kasım ayında ortaya çıktığı ve bunun gizlendiği ortaya çıktı (1).
SARS salgınına benzettiği ilk yedi vakayı aralık ayında fark eden ve bunu meslekdaşlarına duyurmaya kalkışan Dr. Li Venliang’ ın polis tarafından konuşmaması için uyarıldığı anlaşıldı. Bu doktor daha sonra COVİD-19’ dan öldü (2).
Dünya Sağlık Teşkilatı (WHO) 14 ocak tarihli tweetinde “Çin’ li otoriteler tarafından yapılan ilk araştırmalara göre yeni koronavirüsün insandan insana geçtiğine dair kesin deliller olmadığını” bildiriyor ve tüm dünyanın yüreğine su serpiyordu (3).
USA’ dan Avrupa ülkelerine kadar tüm dünyada salgının kendiliğinden söneceği, tıpkı SARS ve MERS kadar bile etkili olmayacağı algısı yerleşti.
Ben de böyle ağır bir salgın beklemiyordum
Çin’ den o tarihte gelen bilgiler doğrultusunda ben de bu salgının çok etkili olmayacağını geçip gideceğini tahmin daha doğrusu temenni ediyordum.
WHO’ nun virüsün insandan insana bulaştığına dair delil olmadığına dair sözünün geçerliliğini koruduğu, virüs ve hastalık hakkındaki bilgilerimizin yok denecek kadar az ve tamamının da Çin kaynaklı olduğu, sadece “birkaç yüz kişinin enfekte ve 6 kişinin öldüğünün bilindiği” 22 ocakta paylaştığım kısa videoda şunları söylemiştim (4):
“Korona virüs salgını her sene bugünlerde görülen solunum yolları enfeksiyonlarından farklı bir tablo değildir. Bu salgının ekonomik ve siyasi sebeplerle bir korku ticaretine alet edilmesi de kuvvetle muhtemeldir.”
Bu video şimdi sosyal medyada sanki bugünlerde söylenmiş gibi ve WHO başta olmak üzere dünyanın tüm bilim kuruluşları ve sağlık bakanlıklarının da bana inanarak gerekenleri yapmakta rehavete kapıldıkları imasıyla yayınlanıyor (5).
Benden bir buçuk ay sonra bile bu salgının soğuk algınlığından farkı olmadığını iddia edenler vardı!
Dr. Serdar Savaş: 14 Mart 2020: Virüs öyle herkesi hasta etmiyor, etse de öldürmüyor. Bu virüse yakalanmaktan korkacak çok fazla bir şey yok… En ufak bir telaşım yok en ufak bir şeyim yok. Çünkü bir şey yapmaz, soğuk algınlığının işte bir çeşidi, bir şey yapmaz. Kaynak: https://twitter.com/Onlyseaa/status/1276162071584026627?s=20
YKS ye girecek genç kardeşlerimizi kışkırtan bu profesör nasıl fırıldaklıktır? Dönme hızına topaç bile yetişemez!! pic.twitter.com/FclVtMG6j1
— Deryaca (@Onlyseaa) June 25, 2020
O günlerde bu sözlerime tek laf etmeyenler ve bugün geldiğimiz vahameti ocak ayında biliyormuş gibi hava atanlar şimdi “yanıldığımı” yüzüme vurarak karalama ve prim yapma peşindeler.
“Salgının solunum yolları enfeksiyonlarından farklı olmadığı” vak’aların yüzde 80′ i için bugün de doğrudur; hastalığı hiç belirti göstermeden (asemptomatik) geçirenlerin oranı da hayli yüksektir (muhtemelen %30).
Benim ve tüm dünyanın yanıldığı nokta “vak’aların bir kısmının çok ağır seyretmesi ve ölümle sonuçlanması“dır ama bunun da sebebi Çin’ dir.
Fal açarak, istihareye yatarak, hayallere dalarak yazan konuşan biri değilim.
Her yazımın, her sözümün bilimsel bir delili mutlaka vardır ve bunu zaten yazılarımda görüyorsunuz.
Hiç tanımadığımız yeni virüsle ilgili bilgiler hiçbir tıp kitabında yer almadığına göre Çin’ lilerin dediklerini kabul edip “inanmak” dışında kaynağımız yoktu!
Diğer taraftan salgının “siyaset ve ekonomiyi” ilgilendiren tarafları ortaya çıkmaya başladı ve kuvvetle muhtemeldir ki ileride bununla ilgili daha çok şey öğreneceğiz.
WHO, şubat ayında asemptomatik enfeksiyonların oranı belli olmamakla beraber bunların oldukça nadir olması ve bulaşmada büyük bir rolünün bulunmaması muhtemeldir” diyordu (6).
Ne yani, WHO Başkanı Dr Ghebreyesus 24 şubatta “İtalya, İran ve Güney Kore’ de vak’alardaki ani artış karşısında derinden endişe duyulduğunu ama şimdilik bu virüsün sınırsız küresel yayılımına ve büyük ölçekli ciddi hastalık veya ölümlere tanık olmuyoruz” derken ocak ayında “sokağa çıkma yasağı ilan edilsin” mi deseydim (7).
Yapılması gerekenleri de yazmıştım
İndependent Türkçe‘ de yayınlanan 26 ocak tarihli makalemde de yapılması gerekenler için yazdıklarım da bugün herkesin yüzlerce defa duyduklarının adeta bire bir aynısı (8):
“Genel temizlik kaidelerine uymak; ellerin akar su altında sabunla sık sık yıkanması; elin ağız, burun ve göze asla temas ettirilmemesi; aksırır ve öksürürken ağız ve burnun kapatılması; tek kullanımlık mendiller; hasta kişilerin iyileşene kadar mümkün olduğunca kimseyle temas etmemeleri ve kapalı mekânlarda maske kullanmaları…
Elbette her zaman olduğu gibi adam gibi beslenme, yeteri kadar hareketli olma, gece uykusu, stresten uzak kalmak…“
Virüslerin yayılma hızı felâket haberlerinin yayılma hızına yetişemez
27 ocak tarihli “Virüslerin yayılma hızı felâket haberlerinin yayılma hızına yetişemez” başlıklı yazımı da şu sözlerle bağlamıştım (9):
BİR: Mutasyona uğradığı için hiç kimsenin bağışık olmadığı bir corona virüs salgını ile karşı karşıyayız.
İKİ: Bu salgın her geçen gün ilerleyecek, dünyanın birçok ülkesine yayılacak, binlerce kişiyi hasta edecek ve ölümlere yol açacaktır.
ÜÇ: Bir gün bir çekik veya badem gözlü biri ile bize de gelecektir amma ben bu corona virüs salgının 18 sene evvelki SARS ve 7 sene evvelki MERS salgının boyutlarına ulaşmayacağını “tahmin ediyorum“; belki buna “temenni ediyorum” demek daha doğru da olabilir.
Bu değerlendirmemin “tahminden ziyade bir temenni olduğu” da açıkça görülmektedir.
Geç kalınmasaydı salgın sınırlanabilirdi
Daha sonra Southampton Üniversitesi tarafından yapılan araştırma durumun vahametini çok güzel ortaya koydu (10):
“Gerekli tedbirler bir hafta, iki hafta veya üç hafta önce alınmış olsaydı vaka sayısı sırasıyla yüzde 66, yüzde 86 ve yüzde 95 oranında daha az olacak ve hastalığın coğrafi yayılımı çok sınırlı kalacaktı”.
Araştırma, iyileştirilmiş hastalık teşhisi, vakaların izolasyonu ve mesafenin (toplantıların iptal, evden çalışma, okulların kapanması) seyahat yasağından daha etkili olacağını da gösteriyor.
Test kitleri bozuk çıktı
İspanya’da laboratuvar çalışmalarını sürdüren uzmanlar ve mikrobiyologlar Çin’den alınan ve hızlı sonuç veren kitlerin hatalı sonuçlar verdiğini belirtti (11).
İspanya basını testlerin sadece yüzde 30 oranında hassasiyete sahip olduğunu aktardı. İspanya’da koronavirüs vakalarını inceleyen bir yetkili El Pais gazetesine yaptığı açıklamada “Kitler, testleri pozitif çıkan vakaları beklendiği ölçüde saptayamıyor.” dedi.
Gazeteye konuşan bir mikrobiyolog ise söz konusu kitleri kullanmanın bir anlamı kalmadığını dile getirdi.
Maskeleri de işe yaramıyor
Hollanda, koronavirüsün yayılmasını önlemek amacıyla Çin’den ithal ettiği yüz binlerce maskenin yeterli standartları taşımadığı gerekçesiyle toplatılmasına karar verdi (12).
Sağlık Refah ve Spor Bakanlığının Çin’den maske ithalatını durdurduğu belirtilen açıklamada, dağıtılan 1,3 milyon maskenin 600 bininin de toplatılmasına karar verildi.
Gelelim neticeye
BİR: Çin’ in salgını ve bulaşıcılığını saklaması tıp dünyasını yanıltmış, dünyanın başını çok büyük derde sokmuştur.
İKİ: Etkeni bile ilk başlarda bilinmeyen (?), herhangi bir teşhis yöntemi ve tedavisi olmayan salgının ve ölümlerin 1 buçuk milyarlık Çin’ in diğer eyaletlerinde çok az olması da nüfusu Çin’ den 25 misli az olan İtalya’ da ölenlerin sayısının Çin’ in neredeyse 3 misli olması da hayli enteresandır.
ÜÇ: Tüm bunlar yetmezmiş gibi Çin’ in bir de etkisiz test ve maskeleri zor durumdaki ülkelere “kakalamaya” kalkışması ise salgının üzerine tüy dikmiştir. Bu sadece soysuz bir ticaret olmanın çok ötesinde bu ülkelerin boş yere oyalanması, salgının genişlemesine fırsat verilmesi demektir.
DÖRT: COVİD-19 “tıbbi bir olay” olmanın çok ötesine geçmiştir. Ekonomi ve siyaset olayın tam göbeğindedir. Dünya bu salgının altından kalkacaktır şüphem yok ama Çin nasıl kalkacak veya kalkabilecek mi, bilmiyorum.
***
NOT 1: “Dünya bu salgının altından kalkacaktır şüphem yok” sözümün de riskli olduğunun farkındayım ama ben iyimser bir insanım. “İyi temenni et iyi olsun” sözüne inanırım. Çirkin birilerinin şimdiden “dünya şu salgının altında kalsa da şu adamı gene rezil etsek” diye duaya başladıklarını da biliyor ve gülüyorum. Siz de gülün.
NOT 2: ŞAKA GİBİ!
Damlacık ve temasla bulaşıyor (29 Mart): https://www.who.int/news-room/commentaries/detail/modes-of-transmission-of-virus-causing-covid-19-implications-for-ipc-precaution-recommendations
Havadan da bulaşıyor (1 nisan): https://www.nap.edu/catalog/25769/rapid-expert-consultation-on-the-possibility-of-bioaerosol-spread-of-sars-cov-2-for-the-covid-19-pandemic-april-1-2020
Kaynaklar:
2.https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-51370050
4.https://www.instagram.com/p/B7oIKt-jCqd/
6. https://www.who.int/docs/default-source/coronaviruse/who-china-joint-mission-on-covid-19-final-report.pdf
10.https://www.medrxiv.org/content/10.1101/2020.03.03.20029843v3
***
EK 1 (5.1.2021): DSÖ Genel Direktörü Ghebreyesus, “, Çinli yetkililerin Çin’e gidecek heyet için gerekli izinleri henüz tamamlamadığını öğrendik” açıklaması yaptı.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Genel Direktörü Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus, yeni tip koronavirüsün (Kovid-19) kökenini araştıracak uluslararası uzmanlardan oluşan bilim heyetiyle ilgili olarak konuştu.
Ghebreyesus, “Bugün, Çinli yetkililerin Çin’e gidecek heyet için gerekli izinleri henüz tamamlamadığını öğrendik. Ekibin iki üyesinin (Çin’e) yolculuklarına çoktan başlamış olması ve diğerlerinin de son dakikada seyahat edememesi nedeniyle bu haber beni büyük hayal kırıklığına uğrattı” dedi.
DSÖ’nün İsviçre’nin Cenevre kentindeki merkezinde, video konferans yöntemiyle 2021’in ilk basın toplantısını düzenleyen Ghebreyesus üst düzey Çinli yetkililerle temas halinde olduğunu aktardı. Ghebreyesus, “virüsün kökenini araştırma misyonu”nun DSÖ ve uluslararası heyet için “öncelik” olduğunu Çinli yetkililere bir kez daha açıkça ilettiğini belirtti.
AA’nın aktardığına göre DSÖ Acil Durumlar Programı Direktörü Mike Ryan ise vize sorununun DSÖ bilim heyetinin Çin’e girişine engel olduğunu söyledi.
DSÖ, 2021’in ilk haftasında virüsün kökenini araştırmak için 10 uluslararası bilim insanının Çin’e gideceğini bildirmişti. Heyetin, Kovid-19’un ilk patlak verdiği Vuhan kentini de ziyaret etmesi bekleniyordu.
DSÖ, Çin’de Kovid-19 kaynaklı ilk ölümün görülmesinden 1 yıl geçmesine rağmen virüsün kökenini araştıracak bilim heyetinin henüz Vuhan’a gitmemiş olmasından dolayı eleştirilere maruz kalıyordu.
***
EK 2 (20.1.2021): Çinli sağlık görevlileri, İngiliz televizyon kanalı ITV’de yayınlanacak olan ‘Salgın: Dünyayı Sarsan Virüs’ (Outbreak: The Virus That Shook The World) belgesi için bir gazeteci tarafından gizlice kayda alındı. Belgeseldeki görüntülerde, Çinli sağlık görevlilerinin, koronavirüsün Vuhan’da ortalığı kasıp kavurmaya başladığı zamanların ne kadar etkili ve tehlikeli olduğunu anlatıyor.
İngiltere televizyonlarında bu akşam saatlerinde yayınlanacak bir belgeselde, koronavirüsün ortaya çıktığı Çin’in Vuhan kentinde görevli sağlıkçıların COVID-19 salgınının ortaya çıkışının asıl tarihi ve Pekin hükümetinin söylediği yalanları bizzat anlattığı görüntüler yer alıyor.
TEK TEK ANLATTILAR
Çinli sağlık görevlileri, İngiliz televizyon kanalı ITV’de yayınlanacak olan ‘Salgın: Dünyayı Sarsan Virüs’ (Outbreak: The Virus That Shook The World) belgesi için bir gazeteci tarafından gizlice kayda alındı. İngiltere’nin ITV kanalında yayınlanacak olan belgesel, Çin’in salgının ilk günlerinde salgınla ilgili gerçeklikleri nasıl çarpıttığını konu aldı. Belgeseldeki görüntülerde, Çinli sağlık görevlilerinin, koronavirüsün Vuhan’da ortalığı kasıp kavurmaya başladığı zamanların ne kadar etkili ve tehlikeli olduğunu anlatıyor.
KONUŞMAMALARI İÇİN BASKI
Çin’de salgının ilk ortaya çıktığı dönemlerde durumu değerlendirmek üzere toplantı yapan doktorlara virüsün ne kadar tehlikeli olduğu hakkında ‘konuşmamaları’ söylendi. İsmini gizleyen bir doktor, ‘Bu virüsün insandan insana bulaştığını biliyorduk ancak bize sesimizi çıkarmamamız söylendi” diye konuştu. Sağlık görevlileri ayrıca, seyahat ve kalabalığın virüsün yayılmasını hızlandırabileceğini fark ettiklerini, yetkililere Ay Yeni Yılı kutlamalarını iptal etmeleri gerektiğini ancak tavsiyelerinin dikkate alınmadığını aktardı.
PEKİN İLK VAKALARI ARALIK’TA AÇIKLAMIŞTI
Vuhan’daki ilk vakalar, 12 Aralık-29 Aralık 2019’da tespit edilirken, 31 Aralık 2020’ye kadar DSÖ’ye bildirilmemişti. Vuhan 23 Ocak 2020’de tecrit altına girdiğinde ise virüs çoktan Japonya, Güney Kore, Tayland ve ABD’ye yayılmıştı. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Acil Durum Komitesini 22 Ocak 2020’ye kadar toplamazken, 30 Ocak 2020’de COVID-19 salgını nedeniyle “acil durum” ilan etmişti.
***
EK 3 (20.1.2021): İsviçre merkezli bağımsız kurul, Çin ve DSÖ’yü ‘Kovid-19’u kontrol altına almada gayretsiz olmakla’ eleştirdi.
CNN’in haberine göre, bağımsız inceleme kurulu, dün açıkladığı ikinci raporunda, Çin’in, Vuhan şehrinde Kovid-19 vakalarının ilk tespit edildiğinde halk sağlığı önlemlerini uygulamada daha hızlı ve etkili olabileceğini belirtti.
Raporda, Pekin yönetimine “salgınla mücadelede etkisiz davranma” eleştirisi yapılırken, “Kurul için net olan şey, halk sağlığı önlemlerinin Ocak 2020’de Çin’deki yerel ve ulusal sağlık yetkililerince daha güçlü bir şekilde uygulanmış olabileceğidir.” ifadesi kullanıldı.
DSÖ’nün salgınla ilgili geç harekete geçtiği vurgulanan raporda, “DSÖ’nün neden ocak ayının üçüncü haftasına kadar toplanmadığı ve toplandığında uluslararası önemi haiz bir halk sağlığı için acil durum ilanı üzerinde anlaşmaya varamadığı net değil.” değerlendirmesinde bulunuldu.
Raporda, DSÖ’nün 11 Mart 2020’ye kadar salgın ilan etmediğinin altı çizilirken, söz konusu tarihe kadar dünya çapında 118 bin vakaya rastlandığı ve 4 binden fazla ölüm kaydedildiği bildirildi.
DSÖ’nün “kendisinden beklenen işi yapmak için yetersiz kaldığı” sonucuna varıldığı belirtilen raporda, DSÖ’nün salgın potansiyeli olan hastalıkların raporlarını doğrulamak veya yerel bölgelere destek sağlamak için “son derece sınırlı” bir güce sahip olduğu kaydedildi.
Kurul “reform” çağrısında bulundu
Çin ve DSÖ’nün salgındaki rolünü araştıran ve Mayıs 2020’de Dünya Sağlık Asamblesinde nihai bir rapor sunması planlanan kurulun, uluslararası toplumun salgınlarla nasıl başa çıkacağı konusunda “küresel bir sıfırlama” yapması gerektiğine dikkat çekildi.
Eski Yeni Zelanda Başbakanı Helen Clark ve eski Liberya Cumhurbaşkanı Ellen Johnson Sirleaf’in eş başkanlık ettiği bağımsız kurul, DSÖ’yü salgın ilan etmede gecikmeleri nedeniyle eleştirirken, “reform” çağrısında bulundu.
Vuhan’daki ilk vakalar, 12 Aralık-29 Aralık 2019’da tespit edilirken, 31 Aralık 2020’ye kadar DSÖ’ye bildirilmemişti.
Vuhan 23 Ocak 2020’de tecrit altına girdiğinde ise virüs çoktan Japonya, Güney Kore, Tayland ve ABD’ye yayılmıştı.
DSÖ, Acil Durum Komitesini 22 Ocak 2020’ye kadar toplamazken, 30 Ocak 2020’de Kovid-19 salgını nedeniyle “acil durum” ilan etmişti.
***
EK 4 (29.3.2021) : Gözümden kaçan 4. Şubat 2020 tarihli bu haberde bakın neler neler demiş enfeksiyon uzmanları:
Prof. Dr. Alpay Azap: “Koronavirüsten korunmak için bu maskelere ihtiyaç olmadığı gibi, bu maskeleri gereksiz kullanmak yalancı güven duygusuna sebep olur. Maske takan kişi korunuyorum zannederek, el yıkama ya da diğer hijyen, korunma yöntemlerini ihmal edebilir.”
“Bizi sevindiren bir bulgu da hala en çok vaka sayısı ve ölümlerin Çin’le sınırlı kalması. Diğer ülkelerde vaka sayılarında dramatik artışlar söz konusu değil. Bu da salgının kontrol altına alınması konusunda ümitlerimizi artıran bir bulgu.”
Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları (KLİMİK) Derneği: “Enfeksiyon uzmanlarının hastalıkla ilgili Türkiye’de gereksiz ve abartılı bir panik havası yayıldığını belirterek, Türkiye’nin şu anki asıl gerçeğinin dünyada çok daha fazla ölüme neden olan İnfluenza A ve B grubu gripler olması gerektiğini bildirdi.”
Prof. Dr. Gökhan Aygün: “Bu salgın sürecinde yeniden koronavirüsten bir mutasyon, bambaşka özelliklere sahip, çok hızla yayılabilen ve farklı seyredilebilecek bir virüs beklentimiz yok”
Prof. Dr. Önder Ergönül: “Tepe noktasının 50-60 binden aşağı olmayacağı çok açık şu anda. Yani 75 bine kadar ulaşabilir vaka sayısı. Bu artıştaki kırılmanın tek yolu var. O da hastaların tedavi edilmesi ya da aşı bulunması değil.”
“Pandemi yani Çin’deki gibi bir yayılmanın diğer ülkelerde olması söz konusu değil. Daha önce bu hastalık neden yoktu? Daha önce bilinmiyordu.”
Kaynak: https://www.haberler.com/elazig-koronavirus-icin-maske-kullanmak-gereksiz-12884881-haberi/
***
EK 5 (24.5.2021): Amerikan Wall Street Journal (WSJ) gazetesinin ABD istihbaratının bir raporuna dayandırdığı özel haberi, Kovid-19 salgınının ilk kaynağının Vuhan’daki laboratuvar olabileceğine ilişkin tartışmaları yeniden gündeme getirdi.
Haberde, ABD istihbaratının ilgili raporuna göre, Kasım 2019’da Vuhan Laboratuvarı’nda çalışan 3 araştırmacının virüs ve mevsimsel grip belirtilerine benzer şikayetlerle hastalanıp hastaneye başvurduğu öne sürüldü. Gazeteye konuşan ve adının açıklanmasını istemeyen bazı yetkililer, söz konusu istihbaratın hala destelenmesi gereken bir güvenilirlik seviyesinde olduğunu dile getirirken, bazıları ise raporun konuyla ilgili en güçlü ve sağlam istihbaratlardan biri olduğuna inandıklarını belirtti. Önceki ABD Başkanı Donald Trump, görev süresi boyunca pek çok kez virüsün yayılmasından dolayı Pekin’i suçlamış, ABD istihbaratının geçen yılın sonunda yayımlanan raporunda, Kovid-19’un Vuhan’daki laboratuvardan çıkmış olabileceğine ilişkin bulgulardan bahsedilmişti. Çin yönetimi söz konusu iddiaları kesin bir dille yalanlarken, Dünya Sağlık Örgütünden konuyu araştıran bir heyet de virüsün söz konusu laboratuvardan yayıldığı iddialarının gerçekçi olmadığı sonucuna ulaştıklarını açıklamıştı. Kaynak: https://www.aa.com.tr/tr/dunya/wsj-vuhan-laboratuvarindaki-3-arastirmaci-salgindan-once-kovid-19-belirtileriyle-hasta-olmustu/2252001
***
EK 6 (22.6.2021): Biden yönetimi: Çin, Kovid için araştırmaya izin vermezse uluslararası tecritle karşılaşacak. Beyaz Saray ulusal güvenlik danışmanı Jake Sullivan, Fox News’e pazar verdiği demeçte Çin hükümetinin Kovid-19’un kökenlerini araştırma çabalarını engellemeye devam etmesi halinde Çin’in uluslararası arenada “tecritle” karşı karşıya kalacağını söyledi. Sunucu Chris Wallace’la konuşan üst düzey Beyaz Saray yardımcısı, ABD yönetiminin Pekin’in uluslararası uzmanların daha fazla erişim sağlamasına izni vermesini teşvik etmenin ana aracı olarak “diplomatik baskı” kullanacağına işaret etti. Kaynak: https://www.indyturk.com/node/377461/d%C3%BCnya/biden-y%C3%B6netimi-%C3%A7in-kovid-i%C3%A7in-ara%C5%9Ft%C4%B1rmaya-izin-vermezse-uluslararas%C4%B1-tecritle
***
Sen onlara bakma Ahmet Bey biz senin ne demek istediğini gayet iyi anlıyoruz. Bunlar panik çıksın diye uğraşıyor ve bundan nemalanmak sevdasındalar. Tabii ki salgını hafife almayalım elden gelenleri yapalım ama böyle yaygara yapmak yanlış algılar yaratmaya çalışmak doğru değil, belki de suç.
WHO’ nun sizi takip ettiğinden kuşkum yok. Sizi aklınca suçlamaya kalkanlar sizin ve görüşlerinizin tüm dünya tarafından takip edildiğini ifşa etmiş oluyorlar. ne mutlu size.
Önce salgını Çini vurmak için çıkartıldığını sanıyordum ama sanki olay bunun tam tersi gibi. Sanki çin dünyayı vuruyor doğru mu acaba