ARTIK NUR TOPU GİBİ YENİ BİR VİRÜSÜMÜZ VAR
Dikkat: Yazının sonunda ek var!
***
İndependent Türkçe’ deki yazım:
Bu yeni virüs nereden çıktı?
İlacı, aşısı var mı, tehlikeli mi?
Yeni bir korkutma kampanyası mı başlıyor?
Son günlerde Amerikan medyasında manşetleri süsleyen yeni bir virüs var: Metapnömovirüs.
Bu ismi duymuş olduğunuzu zannetmiyorum; hatta doktorlar içinde de bu virüsün adını ilk defa işitenler olabilir.
Yeni bir virüs mü?
2001 senesinde Hollandalı virologlar tarafından ilk defa keşfedildiği dikkate alınacak olursa demek ki bunların 22 senelik bir geçmişi var.
Benim 2004 senesinde bu virüsle ve yaptığı hastalık tablosu ile alakalı açıklamalarım bizde de birçok medya grubunda haber olarak yer almıştı.
Metapnömovirüs, kızamık, kabakulak, RSV ve parainfluenza virüslerinin de içinde bulunduğu paramiksovirüs grubundan olan bir etkendir.
Bu kuşlarda da bir hastalığa sebep oluyor ve virüsün evrim geçirerek kuşlardan insanlara geçtiği kabul ediliyor.
Metapnömovirüs erişkin ve sağlıklı insanlar için herhangi bir sorun teşkil etmiyor.
Bunlarda yaptığı tablo bizim bildiğimiz üşütme veya soğuk algınlığı diye halk arasında bilinen hastalık.
Yani bir üst solunum yollarının viral bir enfeksiyonu.
Burun tıkanıklığı, burun akıntısı, boğaz ağrısı, hafif bir ateş, boğazda yanma, biraz gıcık şeklinde bir öksürük olabiliyor ama herhangi bir tedaviye gerek kalmadan hastalık birkaç gün içinde geçip gidiyor.
Buna karşılık 5 yaşından küçük olan çocuklarda ve yaşlılarda, ve bir de bağışıklığı baskılayan bir hastalığı olanlarda veya bağışıklığı baskılayan bir ilaç kullanan insanlarda bronşiolit gibi, zatürre gibi ciddi tablolara yol açabiliyor.
Zaten İngilizce medyada yer alan haberlerde CDC’nin son haftalarda metapnömovirüsün etken olduğu bronşiolit ve zatürre vakalarının geçmiş senelere göre çok daha fazla olduğu bildiriliyor.
Bu virüse etkili olabilecek herhangi bir ilaç olmadığı gibi bir aşısı da bulunmuyor.
Peki, bu virüs neden bu kadar çok gündeme geldi, neden bu kadar çok bununla alakalı haberler yapılıyor?
Ben şöyle düşünüyorum:
Dünyayı, insanları bir şekilde korkutmak gerekiyor.
Terbiye etmek için korkutmak birtakım çevrelerin en önemli silahı.
Biliyorsunuz, bizi üç senedir o malum virüsle epeyce korkutmuşlardı, yapmadıkları da kalmamıştı diyelim.
Sonra “o” giderek ortadan kalkmaya başlayınca bu sefer piyasaya yeni yeni virüsler sürüldü.
Köpek gribi, keçi gribi, yarasa gribi, maymun çiçeği virüsü hastalığı… gibi etkenler gündeme geldi, bunlarla ilgili haberler, açıklamalar yapıldı.
Korkutma kampanyaları düzenlendi ama pek verimli olmadı.
İnanıyorum ki bu yeni virüs de gene yeni bir algı yaratmak için adından bu kadar çok bahsedilir hale geldi.
Bir de şunu unutmamak lazım, birçok firmanın bu virüsle alakalı aşı çalışmaları yapmış olmaları da çok büyük bir ihtimaldir ve bunda da belli bir safhaya gelmiş olmalılar ki bu virüs bu şekilde dünyanın gündemine tekrar sokuldu.
Bakın, bu tür solunum yolları virüsleri ile insanları korkutuyorlar ama hiç korkmaya gerek yok.
Esas mesele, sizin bağışıklığınızın yerinde olmasıdır. Bağışıklığınız yerinde olduktan sonra bu virüslerin hepsini evvel Allah atlatırsınız.
Ve bu sayede de dünyanın en etkili, en kuvvetli, etkisi en uzun süren aşısını da yaptırmış olursunuz.
Bakalım, önümüzdeki günler bize neler gösterecek, hangi virüsleri, neleri karşımıza çıkaracak?
Kaynaklar:
1. https://edition.cnn.com/2023/05/29/health/human-metapneumovirus-explainer-wellness/index.html
3. https://www.insider.com/another-respiratory-virus-spiked-spring-as-covid-rsv-rates-fell-2023-5
4. https://www.washingtonpost.com/wellness/2023/05/30/human-metapneumovirus-hmpv-symptoms/
5. https://www.yahoo.com/lifestyle/human-metapneumovirus-121950572.html
7. https://www.nbc29.com/2023/05/30/uva-health-expert-advises-wearing-mask-help-stop-spread-hmpv/
8. https://www.foxnews.com/health/respiratory-virus-spiked-covid-rsv-cases-agency-data-shows
2004 senesine ait açıklamalarım
http://arsiv.ntv.com.tr/news/258323.asp
https://www.hurriyet.com.tr/gundem/yeni-virus-5-yas-alti-cocuklari-tehdit-ediyor-204782
***
EK 1 (17.6.2023): TTB UDEK ÜYESİ KLİMİK, HASUDER VE TÜRK PEDİATRİ KURUMU’NUN TÜRKİYE’DEKİ KIZAMIK SALGINI ÜZERİNE GÖRÜŞÜ
Özellikle İstanbul’da olmak üzere ülkemizde 2022 yılının sonundan itibaren artış gösterdiğini bildiğimiz kızamık vaka sayılarının, son haftalarda daha da arttığına ve kızamık nedeniyle ölümler olduğuna dair bilgiler paylaşılmaktadır. Yine deprem bölgesindeki Gaziantep’te de kızamık vakalarında artışlar olduğu bildirilmektedir. Haber sitelerinde paylaşılan vaka haberleri, sağlıkçılar arasında adeta dedikodu halinde yayılan vaka paylaşımları ülke genelinde giderek artan bir endişeye yol açmaktadır. Salgının boyutunun ve nedenlerinin tespit edilmesi ve doğru önlemler geliştirilebilmesi surveyans çalışmaları ile mümkündür. Kızamık vakalarının belirlenmesi, analiz edilmesi ve yorumlanmasını içeren surveyans sonuçlarının sağlık otoritesi tarafından paylaşılmaması ve hatta vakaların duyulmasını engelleyici bazı girişimler endişenin daha da artmasına yol açmaktadır. Sonuçların ilgililerle şeffaf bir şekilde paylaşılmadığı takdirde surveyans çalışmalarının salgın kontrolüne faydası olmayacağı açıktır. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Avrupa bölgesi Kızamık ve Kızamıkçık raporuna göre Türkiye son bir yılda (Nisan 2022-Mayıs 2023) bildirilen 457 kızamık vakası ile Rusya ve Tacikistan’ın ardından üçüncü ülkedir. Son bir yılda bildirilen bu vakaların 343’ünün ocak ve şubat aylarında bildirilmesi salgınının boyutunun 2023 yılı ile arttığını göstermektedir.
Kızamık, solunum yoluyla yayılan oldukça bulaşıcı bir hastalıktır. Virus havada ve infekte yüzeylerde 2 saate kadar aktif ve bulaşıcı olarak kalabilmektedir. Kızamık ile infekte bir kişinin hastalığı aynı ortamda bulunan 10 kişiden 9’una bulaştırabileceği bilinmektedir. Yüksek bulaşma hızı nedeniyle aşısız, eksik aşılı ve hatta aşılı kişilerin de %3-4’lük bir grubuna bulaşabilmektedir. Ülkemizden DSÖ’ye 2023 yılında bildirilen vakalar incelendiğinde vakaların büyük çoğunluğunun 1-9 yaş arasında olduğu görülmektedir. Bu vakaların aşı durumu değerlendirildiğinde <1 yaş vakaların neredeyse tamamının, 1-4 yaş arasındaki vakaların ise yarıdan fazlasının kızamık için hiç aşılanmadığı,> 5 yaş vakaların önemli bir kısmının aşısız veya eksik doz aşılı (tek doz aşılı) olduğu görülmektedir. Bu veriler kızamığın aşı ile önlenebilir bir hastalık olduğu gerçeğini güçlü bir şekilde hatırlatmaktadır. Ülkemizde yıllarca sürdürülen başarılı bağışıklama programları sayesinde neredeyse eliminasyon aşamasına kadar getirilen kızamık hastalığının (2007-2010 yılları arasında kızamık vaka sayısı 10’un altındadır) ülkemizdeki artışının nedenlerinin dikkatle analiz edilmesi ve sonuçların paylaşılması gerekmektedir. Ancak sağlık otoritesi tarafından en son 2017 yılında paylaşılan aşı kapsayıcılık verileri gerçek nedenlerin tespit edilebilmesi ve çözüm önerileri konusunda ortak bir akıl geliştirmeyi engellemektedir. Ülkemiz sağlıkçıları ile paylaşılmayan ancak DSÖ’ye bildirilen kısmi veriler ülkemizin yarısında kızamık aşısı için %95 aşı hedefinin altında kalındığını ve 2 doz aşılanma oranlarının ülkenin tamamında belirgin olarak düştüğünü göstermektedir. Kızamık için %95 aşılanma oranına ulaşılamayan her mahalle ve bölgenin salgın tehdidi altında olacağı unutulmamalıdır.
Salgının ortaya çıkmasında, ülkemizde son yıllarda giderek artan kontrolsüz göçmen girişlerinin, özellikle pandemi döneminde birinci basamak sağlık hizmetindeki bölgesel aksamalardan kaynaklanan aşılama problemleri ve yine pandemi sürecinde ve sonrasında artış gösteren aşı tereddüdü nedeniyle aşısız ve eksik aşılı nüfustaki artışın katkısı vardır. Pandemi süresince daha da görünür hale gelen aşı karşıtlığına karşı yeterli mücadele edilmemesi, artan aşı kararsızlığını önlemeye yönelik ciddi bir çalışma yapılmaması ve yetkililerin bu konularda devam eden suskunluğu, aşı tereddüdü yaşayarak çocuklarını aşılatmayan kişi sayısının artmasına yol açarak toplum sağlığını tehdit etmektedir. Belirtilen bu olasınedenlerden hangisinin salgının ana nedeni olduğu kızamık vaka dağılımlarının ve aşılanma durumlarının değerlendirilmesi sonucunda ortaya konulabilecektir. Bu konuda yapılan değerlendirme sonuçlarının ve bunlara dayanan kontrol önlemlerinin ivedikle paylaşılarak spekülasyon ve tartışmalara son verilmesi, salgın ile ilgili endişenin artmasına izin verilmemesi gerekmektedir.
Kızamık salgınına karşı aşağıda belirttiğimiz önlemlerin kısa sürede alınması gerektiğini kamuoyu ile paylaşıyoruz:
- Döküntülü hastalık yakınması olan tüm hastalar kızamık yönünden değerlendirilmelidir.
- Vaka görülen bölgelerde 9ay-15 yaş arası tüm çocuklara aşılı olup olmadığına bakılmaksızın mutlaka bir doz aşı yapılmalıdır.
- Henüz vaka görülmeyen bölgelerde 9 aydan itibaren eksik aşılı çocukların kızamık aşıları tamamlanmalıdır.
- Özellikle ikinci doz kızamık aşı kapsayıcılığının yükseltilmesine yönelik özgün bir program geliştirilmelidir.
- Kayıtlı/kayıtsız mülteci-göçmen nüfusun tespit ve takibine yönelik zorlukları da çözebilecek şekilde yapılan planlamalarla, bu gruplarda koruyucu hizmetlere yoğunlaşılmalı, aşısız çocuk bırakılmamalıdır.
- Deprem bölgesinde, özellikle geçici yerleşim birimlerinde yaşayanlara yönelik, burada yaşayan nüfusun tespit ve takip edilmesindeki zorlukları çözecek şekilde yapılan planlamalarla aşılama çalışmaları yapılmalıdır.
- Salgın sırasında yürütülecek aşı kampanyasının bölge tabanlı yapılması zorunludur. Vatandaşın başvurusuna sınırlı kalınmamalı, sahaya çıkılmalıdır. Mobil aşı istasyonları ile kısa sürede aşı oranı yükseltilmelidir.
- Deprem bölgesinde aşının sağlanması ve korunmasına yönelik teknik destek mutlaka verilmeli, tüm aile sağlığı merkezleri ve geçici yerleşim alanlarında aşılar yapılabilir hale getirilmelidir
- Hastanelerde kızamık hastalığının yayılmasının önüne geçilmelidir. Bu bağlamda:
- Sağlık çalışanlarının kızamığa karşı bağışıklanması
- Döküntülü hastalık yakınmasıyla sağlık kuruluşlarına başvuranların, bekleyenlerle teması en aza indirecek bir akış-mekân düzenlemesiyle hızlıca hizmet alması, hizmet aldıkları ortamın havalandırılması önemlidir.
- Hastalığı geçirmemiş veya iki doz aşılandığını belgeleyemeyen olası ve/veya kesin kızamık vakasıyla temas etmiş olan 6 ayın üzerindeki herkese koruma amacıyla ilk 72 saat içerisinde bir doz KKK aşısı yapılmalıdır.
- Öncelikle salgının artış gösterdiği illerde olmak üzere, öğretmen, polis gibi ön safta çalışan kritik personelin aşılanması sağlanmalıdır.
- Toplum aşı konusunda bilgilendirilmeli, yanlış/yanlı haberlerin sağlık bakanlığı yetkileri tarafından da üzerine gidilmelidir.
TTB Uzmanlık Dernekleri Eşgüdüm Kurulu Yürütme Kurulu
Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği (KLİMİK)
Halk Sağlığı Uzmanları Derneği (HASUDER)
Türk Pediatri Kurumu
***
Hocam aman virüs demeyin.
Yeniden maske falan başlamayalım.
Baksanıza 2020’de dünyayı saran Covid pandemisi nedeniyle yıllar süren maske kullanımı sonucu gülmeyi unutanlar için Japonya’da “gülme dersleri” başlatılmış.
https://www.sozcu.com.tr/hayatim/yasam-haberleri/maskeyi-cikaran-japonlar-1180-tlye-gulmeyi-ogreniyor/