TRAJEDİ ve HEKİMLER
Op. Dr. Bilgehan Bilge‘ nin yazısı:
Merak etmeyin.
Ortaya saçılan bu trajediyi Türk hekimleri de takip ediyor.
Kimi göz yaşları ile, kimi dudaklarını ısırarak, kimi yumruklarını sıkarak.
Çünkü bu sistemden nefret ediyorlar.
Bu hekimler yıllarca bu kirli çarkları sizlere anlatmaya çalıştılar. Anlamadınız. Anlamak istemediniz.
Biz ya devlette siyaset-politika cenderesinde ya da özel sektör baronlarının kıyma makinalarında parçalanıyoruz ey halkım, bize bir el atın dediler. Umursamadınız.
Şimdi Türkiye’nin namuslu, şerefli, halkın yanında, halk için alın teri döken hekimleri için bir fırsat doğdu.
Biz aslında içimizdeki çürük yumurtaları temizlemekte mahir bir meslek gurubuyuz.
Ama halk olarak siz bu temizliği yapmamıza bir türlü müsaade etmiyorsunuz. Şarlatanların muayenehaneleri önünde kuyruklar oluşturuyorsunuz, şarlatanlar televizyona çıktığında ağzınız açık izlenme rekorları kırdırıyorsunuz. Siz temizliğe müsaade etmeyince devlet de müsaade etmiyor. Temizlik olmayınca mikroplar hızla üremeye başlıyor. Sivilce misali.
Ve sağlık sektöründe iltihap o küçük sivilceler birikti birikti kocaman bir apse oldu.
Bakın şimdi o apselerden biri patladı, cerahat sokaklara yayıldı, evlerinize girdi, üstünüze başınıza bulaştı.
Ülkede insanlar bu kirli, kokuşmuş, berbat sistemi sorguluyor.
Zorla da olsa insanlar medyayı, siyaseti bu mindere çekti. Onların da sorgulamasını sağladı. Yavaş yavaş siyasi partiler, sivil toplum örgütleri falan sahaya indi.
Bu arada sessiz bir kurum var.
Türk Tabipleri Birliği.
İlk çığlık atması beklenen. Konunun ilk muhatabı. Davanın savcısı olması beklenen bu kurum “sessiz”
Sakın ona bakarak bu ülkedeki 150.000 hekimi suçlamayın.
150.000 hekim içinden sadece 4.000 tanesinin oyu ile o koltukları utanmadan işgal ediyorlar.
Yani temsil kabiliyetleri sadece binde yarım.
Ve sessizliklerine bakılırsa…
Kaynak: https://x.com/OpDrBilgehan/status/1847594188688200150
***
EK 1 (20.10.2024): ÇAMAŞIR MAKİNESİ
Kara para aklamak mı istiyorsun?
Kirli paranın temizlenmeye mi ihtiyacı var? Al sana dünyanın en büyük çamaşır makinesi!
Türk özel sağlık sistemi.
Büyük makinedir.
Sen olmadık adamların, kodamanların, siyasi figürlerin, mafyavari tiplerin neden özel hastane ve sağlık merkezleri kurduğunu, bu merkezlerin sahibi olduğunu hiç merak etmiyor musun?
Çok mu hayırseverler? Senin, ailenin, çocuğunun sağlığını mı düşünüyorlar? Yanılıyorsun.
Sağlık sektörü işini adam gibi yapsan bile çok karlı bir iş kolu değildir. O parayı götür en basitinden faize yatır. Kat be kat daha fazla para kazanırsın. Ama ortada bir kara para, kirli para varsa. Hah işte o zaman dünyanın en büyük çamaşır makinesi haline gelir.
Mesela getir kardeşim bana bir milyar dolar kirli para. Ben bir ay içinde onu tertemiz yaparım.
Bak. Hastanem bile yok. Basit bir muayenehanede bu işi yaparım ve hiç kimsenin gık’ı çıkamaz. Neden? Türkiye’de herhangi bir tedavi ücretinin alt sınırı vardır ama üst sınırı yoktur!..
Mesela ben. Bu hastaya bel fıtığı ameliyatı yaptım ve bir milyar dolara yaptım. Faturasını da kestim desem. Bana kim ne diyecek? Yasal mı yasal. Kanun açık ve net!.
Türkiyenin en büyük çamaşır makinesi özel sağlık sektörüdür. Hiç kimse babasının hayrına özel hastane falan kurmaz. E elbette bir mıknatıs gibi etrafta ne kadar tıbbi kriminolojik tip var bu merkez etrafında yuvalanır. Bu yenidoğan terör örgütü gibi.
Yüzlerce sağlık teröristi bu makinenin etrafında toplanır. Her birinin yıkanacak kirli, kanlı çamaşırı vardır. Makineler giderek büyüdü İstanbul’da.
Bir de Özel Üniversite! Hastanelerine bakma zamanı geliyor. Adım adım ilerlemek lazım. Yoksa makineyi kapatıp kaçarlar.
Kaynak: https://x.com/OpDrBilgehan/status/1847892403006456061
***
EK 2 (20.10.2024): TRİYAJ
Bir sağlık terimidir. Triyaj. Bir hastanın sağlık problemi ile ilgili bir nevi “sınıflandırma” sistemidir. Hastane içi bir disiplindir. Hastane acil servislerinde yapılan profesyonel bir işleyiştir.
Hastanın aciliyeti göz önüne alınır, hastanın öncelikle hangi uzmanlık dalı ile ilgili problemi var o da dikkate alınır vs. Türkiye’de triyaj sahada, sokakta, evlerde başlar.
Tüm dünyadaki kriterlerden farklı bir şekilde hasta sınıflandırılır.
-Özel sağlık sigortası var mı?
-Var!
-Hangi sigorta?
-Sağlam bir sigorta!
-O zaman kodaman bir hastaneye nakledin. …
-Özel sağlık sigortası var mı?
-Yok. Tamamlayıcı sağlık sigortası var.
-Hangi sigorta?
-Sağlam bir sigorta.
-Hmm o zaman sağlık bakanımızın hastanesine nakledin. …
-Özel sağlık sigortası var mı?
-Yok.
-Tamamlayıcı?
– O da yok.
-Zengin bir tipe mi benziyor?
-Evet.
-O zaman kodaman hastaneye nakledin. Eğer zengin değilse zaten onlar triyajı tamamlar. …
-Bu hastanın sadece SGK’sı var. Normal, düz vatandaş amirim.
-Şu çete var ya. Onlarla irtibata geçin. Onlar gereğini yapar.
İşler böyle yürür İstanbul sağlık sisteminde.
Triyaj budur.
Kaynak: https://x.com/OpDrBilgehan/status/1847883411215790473
***
EK 3 (20.10.2024): ÖYLE Mİ?
“Bu mRNA aşıları tekin değildir!”
“Bu mRNA aşıları bu hastalığa karşı sizi koruma yetisinde değildir.”
“Bu mRNA aşıları değil ibr doz, değil iki doz, on doz da olsanız yine hastalanacaksınız!”
“Bu mRNA aşılarının üstelik ciddi yan etkileri vardır. Pıhtı atacaksınız, kalp krizleri yaşayacaksınız, beyin kanaması geçireceksiniz, orta vadede hamilelik ve doğum sıkıntıları ortaya çıkacak, uzun vadede kanser patlayacak!”
“Yoğun bakımda ölen insanlar Covid nedeni ile değil, hastane enfeksiyonu ve yanlış tedavi uygulamaları nedeni ile ölüyor.” diyen adama “Üç ay meslekten men cezası.” vereceksin.
Şimdi yenidoğan pazarı apsesi patlayıp, cerahat sokaklara, evlere, hepimizin üsütne başına bulaşmışken. Sessiz kalacaksın!
Öyle mi? TTB Öyle mi? Türk Tabipleri Birliği?
Kaynak: https://x.com/OpDrBilgehan/status/1847878483755573401
***
EK 4 (20.10.224): TEMİZLİK
Türk tıbbı içerisine yerleşmiş çürük yumurtalardan, kirli kandan temizleniyor. Büyük bir kısmı tertemiz hekimlerden oluşan bu camianın en büyük suçu “efendilik” dir. En büyük suçumuz “sessizliğimizdir” En büyük suçumuz siyasiler ve sermaye baskısı karşısında “bir araya gelememektir” Ama şimdi temizlenmeye başladık.
Önce içimizdeki kirli kanı bir boşaltalım. Çürük yumurtaları hele bir ayıklayalım. Sonra diğer suçlarımızdan elbette arınacağız. Darısı diğer mesleklerin başına. Türk tıbbı arınıyor.
Kaynak: https://x.com/OpDrBilgehan/status/1847870169411985712
***
EK 5 (20.10.2024): YOĞUN BAKIM TECRÜBESİ
Yıl 1983 Ege Üniversitesi Tıp Fakültesinde bu mesleğe ilk adımımı attım. Hemen hemem her kliniğin kendi servis alanında kendisine mahsus yoğun bakım ünitesi vardı. Mesela genel cerrahi yoğun bakımı, beyin cerrahisi yoğun bakımı gibi. Öğrenci olarak bu yoğun bakımlarda eğitim aldık, nöbet tuttuk.
Yıl 1990. Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Anabilim dalında ihtisas eğitimime başladım. Kliniğimizin yoğun bakımı vardı. Hocalarımızın kesin ve net emirleri vardı. Pansuman, kan almak, idrar sondası takmak, nazogastrik sonda takmak, santral ven kateterizasyonu kesinlikle bizim tarafımızdan yapılacaktı. Hemşireden, sağlık personelinden diğer kürsülerden yardım almak yasaktı. Bilen bilmeyene öğretirdi. Kıdemli çömezini eğitmek ile sorumluydu.
Bu kadar mı? Değil. Entübasyon bizim görevimizdi. Hatta trakestomi açmak bizim görevimizdi. Ventilatörü hastaya uygun ayarlamak bizim görevimizdi. Şimdi genel yoğun bakım ünitelerinde diğer branşlardan konsültasyon istenerek yapılan tüm müdahaleler bizim işimizdi. İsviçre çakısı haline geldik. Doğrusu da buydu zaten.
Yoğun bakımımızda yetişkin de olurdu, çocuk da. Gece gündüz altı yıl , gün aşırı nöbet. Yani bir gün 24 saat ertesi gün 8-10 saat bu eğitim ile geçti. Ben bana o tarihlerde zulüm gibi gelen bu disiplinin faydalarını ilerleyen meslek hayatımda çok gördüm. Biz öyle bir jenerasyonduk.
Şimdi bir ibibik çıkmış. Bir çömez. Bilgehan yoğun bakımdan ne anlar diyor? Adı malum. Hani pandemi sırasında halkı öldürmek ile tehdit eden mesajlar atan. Cenk. İbibik. Çömez. Bak.
Şimdi benim bir üst kıdemlim yani yıllarca çömezi olarak beraber çalıştığım arkadaşım DEÜTF Beyin Cerrahisi Anabilim dalı başkanı. Bir telefon açıp sor bakalım yoğun bakımdan ne anlarmışım, ne anlamazmışım öğren.
Bizde kaide budur. Çömez çömezliğini bilecek. Çömezlik ömür boyu bir üst kıdemlin nezninde devam eder. Bu ahlakı da öğren.
Kaynak: https://x.com/OpDrBilgehan/status/1847867883298156657
***
EK 6 (20.10.2024): ÇIĞLIK
Pandemi döneminde “çığlık” attım. Çığlıklar!..
Hastalar yoğun bakım ünitelerinde öldürülüyor! Bu gidiş gidiş değil! Çok ciddi tıbbi hatalar var! Hastane enfeksiyonlarının önüne geçin! Hastalar Covid nedeni ile değil. Bu tıbbi hatalar, yanlış tedavi protokolleri ve hastane enfeksiyonları nedeni ile hayatlarını kaybediyorlar diye. Çığlıklar attım.
Bu esnada Yoğun Bakım Sorumlusu bir takım yaratıklar da. “Gelin bakalım. Çok güzel işler yapacaz size. Mışıl mışıl öbür tarafa göndereceğiz. Bak tüpümüz hazır. En kalınından. Gırtlağınızı yırtacağız.” mealinde tehditler savurdu.
Bu yaratıklar hala elini kolunu sallaya sallaya bu ülkede doktorluk yapmaya devam ediyor. Kim bilir kaç yatağa sahip bir yoğun bakımın hala sorumlusu durumundalar.
Şimdi yoğun bakımlarda sessiz çığlıkları ile hayatını kaybeden bebeklerimizin kahrı ile kahroluyoruz ama Bu yukarıdaki yaratıklar da hala aramızda. Yarın öbür gün bir şekilde bunlarında ipliği pazara çıkacak. Çünkü bunlar “patolojik ruha sahip canlılar” Ama iş işten geçmiş olacak ve binlerce masum ruh bunların elinde ebediyete intikal etmiş olacak. Çığlık. Atıldığı zaman duyulmalı. Yoksa geçmiş olsun.
Kaynak: https://x.com/OpDrBilgehan/status/1847914121427038662
***
EK 7 (20.10.2024): AÇ SIRTLANLAR BEKLİYOR
İstanbul Özel Hastane sektöründe sistem kelimenin tam anlamı ile “vahşi kapitalizm” üzerine kurulmuştur. Bu kapitalizm çarkları içinde hekimler ve sağlık profesyonelleri adeta çiğnenir. Ezilir. OHSAD diye bir meclis var mesela. Özel Hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Derneği.
İsim ne kadar güzel değil mi? Zannedersin ki bu dernekte özel hastanede çalışan emekçilerin özlük hakları, halka nasıl daha iyi bir sağlık hizmeti sunabiliriz falan gibi işler konuşuluyor. Hayır öyle değil.
Bu OHSAD Özel hastane sahipleri kulübüdür. Patronlar meclisidir. Orada ne tartışılır biliyor musunuz? Daha fazla nasıl para kazanabiliriz? İşte bu tartışılır. Hekimin, hemşirenin ekmeğini daha fazla nasıl elinden alabiliriz? Bunun üzerine formül geliştirirler. Devleti ne şekilde daha fazla dolandırabiliriz? Bunun ihtisasını yaparlar.
Patronlar meclisi. Aklınıza Kurtlar Vadisindeki o meşhur meclis geldi değil mi? O meclis bunların yanında ilkokul müsamere ekibi kalır emin olun. OHSAD Şimdi panik içindeler. Hem panik içindeler hem de bir yandan salyaları ağız kenarlarından akıyor.
Panik içindeler çünkü bu “yenidoğan pazarı ve terörü” nün ucu bize de dokunur mu endişesi var içlerinde. Yarası olan gocunur. Büyük bir kısmı zaten işgilli. Öbür taraftan ağızlarından salyalar akıyor. Çünkü kapatılan, ruhsatı iptal edilen özel hastanelerde çalışan ve konu ile hiç alakası olmayan masum hekim ve sağlık personeli çil yavrusu gibi dağılmış ve sokaklara düşmüş durumda. Ağızlarından salyalar akıyor. Çünkü bu birdenbire “işsiz” konumuna düşmüş insanları üç otuz paraya çalıştırma fırsatı çıktı. Kapan kapana!.. Can pazarı bu!..
Devlet öncelikle bu OHSAD’ı bir incelesin. Bataklık orası. Türk Sağlık sisteminde ne kadar melanet varsa bu mutfakta pişiyor. Ve tüm ülkeye servis ediliyor. Bu adamların dini, imanı, mezhebi, siyasi görüşü falan yok. Mason locası gibi bir teşkilat bunlar. O yüzden onların “dokunulmazlık” zırhının biran önce yırtılması lazım.
Kaynak: https://x.com/OpDrBilgehan/status/1847910318715937045
***
EK 8 (20.10.2024): ÇEKİRDEKSİZ NAR FESTİVALİ
Minicik bedenlerin sessiz çığlıkları memleketin her yerinde yankılanıyor. Bilinen 12 masum ruh. Bilinmeyen binlercesi. Ne Türkçe’de ne de diğer dillerde yaşanan trajedinin tam karşılığını bulabileceğimiz bir kelime dahi yok. Vicdanlar kanıyor, ciğerler yanıyor, ağlamaktan gözler şişiyor.
Türkiye sağlık sisteminin cerahati sokaklara yayılıyor, evlere giriyor, insanlara bulaşıyor. Her saat her dakika halk devlet bu yaratıklara nasıl ceza verecek? Çember daha da fazla genişleyebilecek mi? Dokunulmazlara dokunulacak mı? Endişesi içerisindeyken. Bazı beyefendiler. Siyasi sorumluluk ceketleri içinde ya sessiz! Ya da çekirdeksiz nar festivalinde! Allah sizleri bildiği gibi yapsın.
Kaynak: https://x.com/OpDrBilgehan/status/1847896853922103707
***
EK 9 (21.10.2024): Altını çizerek dinleyin lütfen. Ki anlatılanlar eksik. Ama eksik de olsa mevcudu bile sizleri hayretler içerisinde bırakacak. Ben işin ayrıntılarına gireceğim. Suyun içindeki adam olarak. O suyu sizlere damlasına kadar anlatacağım. Şimdilik Yılmaz Özdil’in hafif doz kamuoyunu bilgilendirmesini dinleyin. Ben devreye girdiğimde doz ağırlaşacak. Bebek Cehennemi – Yılmaz Özdil youtu.be/wIsSJ2pwNvs?si@YouTube aracılığıyla
Kaynak: https://x.com/OpDrBilgehan/status/1848238562577166425
***
EK 10 (21.10.2024): SIRASI İLE
Sessiz çığlıklar eşliğinde ölüme terk edilen, günlerce yetişkin bir insanın bile katlanamayacağı adeta işkence altında günlerce, haftalarca can çekişen o bebeciklerimizin ahı var ya! O ahın hesabı mutlaka sorulacak. Ve bir zaman sonra iş geriye dönük olarak Pandemi dönemine de gelecek. Bu “özel hastane” sisteminin pandemi döneminde yediği haltlar da birgün patlamış apse gibi cerahatları ile beraber sizin, halkın gözleri önüne serilecek. O günlük ölüm sayısını ekranlara çıkıp sizlere, hava durumu raporu anlatır gibi anlatan tipler var ya. Onların da yakında ipliği pazara çıkacak. Ben bu davanın tarafıyım. Ben bu davanın sivil savcısıyım. Ben bu çürümüş sistemle savaşa var gücümle devam edeceğim. Çocuklarıma, torunlarıma bırakacağım yegane mirasım bu olacak inşallah. Lütfen sizler de bu davanın savcısı olmaya devam edin. Bebekleriniz için, çocuklarınız için, gençler için ve bu güzelim ülkenin bekası için.
Kaynak: https://x.com/OpDrBilgehan/status/1848241605544972779
***
EK 11 (2.11.2024): BİLGEHAN BİLGE
NEDEN ÖLDÜM ACABA?
Pandemi dönemi! Her gün onlarca insan hayatını kaybediyor! Sağlık bakanı her gün çıkıp bülten yayınlıyor. Neden öldüler? Covid! Olağan şüpheli. Covid. Peki gerçek öyle mi? Elbette değil.
Hastane enfeksiyonu nedeni ile öldüler. Kayıplarımızın büyük bir kısmı bu neden ile hayata veda etti. Kopyala-yapıştır tedavi protokolleri nedeni ile de az insanımızı kaybetmedik. Daha sonra bu tedavi cetvellerinin hatalı olduğunu kabul ettiler ama nafile giden gitti.
Yetersiz teknik imkanlar, takip edilmeyen, bozuk ventilatör gibi nedenler ile hayatını kaybeden insanlar ayrı. Şimdi yer yerinden oynuyor. Kamu yani siz “Yenidoğan Yoğun Bakım Çetesi” ile karşı karşıya kaldınız ve yüreğiniz parçalandı. Pandemi dönemine “yoğun bakım çete ve şebekelerinin” olmadığına inanacak kadar saf değilsinizdir umarım.
Bütün bağırmalarıma, çağırmalarıma rağmen adeta “beyin sisi” yaşayan medya’ya, akademilere, siyasi parti lider kadrolarına, STK’lara, kanaat önderlerine, entelektüellere kırgınım ve kızgınım. Bu gün şu dakikada bile yukarıda yazdığım sebeplerden insanlar ölüyor.
Ve önlenebilir bir durum olmasına rağmen ilgili insanlar “beyin sisi” yaşıyor. Ve lakayıt toplumun ciddi bir kısmı. Mutlaka o ortamı tadacak. Sonra “neden öldüm acaba?” diyecek. Neden öldüğünüz hastane kayıtlarında açık seçik yazacak ve yazıyor da zaten. Geçmiş olsun.
Kaynak: https://x.com/OpDrBilgehan/status/1852593294242464211
***