BIKTIM ŞU MEHMET ÖZ’ DEN

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
meral tamer

Milliyet’ te Meral Tamer’ in köşe yazısı:

Bayramları evde geçirmeye, İstanbul’un sükûnetinin tadını çıkarmaya bayılırım. Herkes bayramdan önce evini dipli-köşeli temizler ya… Laf aramızda bendeniz, bu dipli-köşeli temizlik faslını da bayram günlerine yayarım.

Mesela dün ilaç dolabını epey karışmış buldum; kanser sonrası ortaya çıkan alerji nedeniyle, kullanabildiğim-kullanamadığım bir sürü ilaç birikmiş dolapta. Gereksizleri tasfiye edeyim derken Tamiflu kutusunu görünce cinlerim tepeme çıktı. O çakma domuz gribi tantanasıyla aylarca nasıl da korkutulmuş, birbirimize sarılıp öpemez, hatta el bile sıkışamaz hale gelmiştik!

Cinlerimin tepeme çıkma nedeni ise bizim Tamiflu’nun son kullanma tarihinin geçen ay dolmuş olması! Ağustos 2010 yazıyor. Oysa domuz gribi nisan 2009’da icat edilmiş ve ben o ilacı geçen yaz ortasında zar-zor bulup da almıştım.

Karga gribi alarmı!
Şimdi yeni moda çıktı; sadece ilaçların değil, espresso kapsüllerinin son kullanma tarihleri bile giderek kısalıyor. Evlerimizdeki Tamiflu’ların çöpe atılma vakti geldiğine göre, ben yeni bir “salgın hastalık yaygarası” bekliyorum arkadaşlar!

Kuş ve domuz griplerini geride bıraktığımıza göre artık karga gribi mi olur, yarasa gribi mi bilemiyorum. Uluslararası ilaç devlerinin stratejistleri, eminim en münasibini bulup bize sunacaklardır! Onların hayal gücüne sonsuz güveniyorum.

Kanser soslu kolonoskopi
Mehmet Öz’ün kanser soslu kolonoskopi macerasına gelince… 10 gün direndim yazmamak için; ama görüyorsunuz işte sonunda dayanamadım, çünkü:
1) Meme kanseri ameliyatlarının ardından -doktorlarım gerekli gördükleri için- daha birkaç ay önce kolonoskopi yaptırdım. Üstelik bende de 5 milimlik bir polip çıktı ve kolonoskopi sırasında alınarak patolojiye gönderildi. Ama gerek mememdeki kanserli kitlenin gerekse bağırsağımdaki masum polipin patolojide ne çıkacağını doktorlar zaten baştan biliyorlardı. Mehmet Öz için de farklı bir durumun söz konusu olduğunu sanmıyorum. Yine de çok geçmiş olsun.
2) Mehmet Öz’le en az 10 yıl önce -daha Türkiye’de tanınmadığı günlerde- Davos’ta tanışmıştım. Daha doğrusu o benimle tanışmak istemişti ve anlattıkları arasında değerli bilgiler olduğu halde, aynı zamanda çok da reklam koktuğu için “Teşekkür ederim, ben almayayım” demiştim ve köşemde yer vermemiştim.

Teşekkürler Mehmet Öz!
Bazı insanların hayatı reklam üzerine kurulu oluyor. Mehmet Öz de öteden beri öyle. Bu kolonoskopi macerasını, sadece yeni dönemdeki TV programının reytingini ve reklam gelirlerini artırmaya tahvil etmekle yetineceğinden de kuşkuluyum. İlk açıklamalarında “Ailemde kanser geçmişi yok” diyen Öz’ün, birkaç gün sonra anne tarafında kanser olduğunun ortaya çıkması da garip.
Yine de 10 gündür bitmek bilmeyen Mehmet Öz tantanasının, bence 2 önemli yararı oldu.
– Birincisi, eminim 50 yaş ve üzeri pek çok kişi, bayram ertesi kolonoskopi yaptırmak için çoktaaan randevularını almışlardır. Henüz harekete geçmeyenlere de ben, hararetle tavsiye ederim. Zira benim gibi kanser sabıkanız yoksa, bir kere yaptırdıktan sonra 10 yıl rahatsınız. (Ben 5 yıl)
– İkincisi Mehmet Öz, sıkı takipçilerini fena halde düş kırıklığına uğrattı. Sağlıklı yaşam modasına uyarak hayatı kendilerine zehir etmeye başlayanlardan bir bölümünün bu sayede gözleri açılıverdi. Ve “Her şeyin azı karar, çoğu zarar” yeniden moda olmaya başladı!

Siz de yorumunuzu paylaşın: