İZMİRİN REKTÖRLERİ, DÖKÜLÜR CİLVELERİ

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
EGE

Rifat Serdaroğlu‘ nun İlk Kurşun’ daki yazısı:

Ege Üniversitesi, bölgenin ve İzmir’in en köklü üniversitesidir.

Adeta “Üniversite üreten fabrika” gibidir. 1956 yılında kurulan üniversite, bünyesinden “9 Eylül-Aydın Adnan Menderes- Manisa Celal Bayar- Denizli Pamukkale Üniversitesi-Muğla Üniversitesi” olmak üzere 5 Üniversite çıkarmasına rağmen, bugün 51 binden fazla öğrencisiyle eğitime devam etmektedir.

9 Eylül Üniversitesi, 1982 yılında kurulmuş ve Ege’nin 5 iline yayılmış, 50 bini aşkın öğrencisiyle gurur kaynağımız bir üniversitemizdir.

Bu iki üniversitemizde yıllarca onurla, özgür üniversite ve bilim özerkliğinden zerre fedakarlık etmeden “adam gibi adam” olarak görev yapan Rektörler tanıdık. Hem üniversitelerinin saygınlıklarını korudular, hem de eğitimin kalitesini yükselttiler.

Sayın Ömer Yiğitbaşı- Sayın Rafet Saygılı-Sayın Sermet Akgün- Sayın Erdal Saygın- Sayın Yusuf Vardar- Sayın Namık Çevik- Sayın Fethi İdiman- Sayın Ülkü Bayındır, bu değerli Rektörlerimizden bazıları…

Hakkın rahmetine kavuşanları rahmetle, diğerlerini ise saygıyla anıyorum.

Bu değerli Rektörlerimizden bazıları ile, görev dönemimizde çok verimli çalışmalar yaptık. Fakat ne biz bu hizmetleri reklam etme küçüklüğünü gösterdik, ne de o Sayın Rektörler duruşlarını bozdular…

Herkes görevini yaptı ve yapılanları Üniversitelerin hafızalarına ve tarihe emanet edip, köşesine çekildi. Bugün iki Üniversitenin de web sitelerinde hizmeti geçen eski rektörlerle ilgili tek satır bulamazsınız.

Bugünkü Rektörler için “Vefa” gerçekten bir semt adıymış…

Bugün; AKP İktidarı zamanında suskunluğa bürünen, bilimi- özgür düşünceyi-özgür üniversiteyi, bir partinin ayakları altına paspas yapan iki Rektörden bahsetmek istiyorum.

İki Rektörün meslektaşları, yani iki üniversitenin öğretim görevlileri tam iki aydır her gün “hakları” için eylemdeler. Rektörlerden tek ses yok, niye?

AKP kızar ve bunları bir daha seçmez diye…

Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Candeğer Yılmaz’dan bugüne kadar, ne haksız tutuklanan öğrencilerle ilgili, ne üniversitelere yapılan baskılarla ilgili, ne haksız ve hukuksuz YÖK Kararlarıyla ilgili, ne ülkede yaşanan hukuksuzluklarla ilgili, ne üniversitede yaşanan sağlık problemleri ve vatandaşların çektikleri ile ilgili, ne Lâik Cumhuriyeti korumakla ilgili, ne de Atatürk’e yapılan hakaretlerle ilgili tek kelime duyamadık.

Fakat, tekrar seçilebilmek uğruna AKP’ye ve parti elemanlarına yağ çekme çalışmalarını hayretle izledik..

Türkiye tarihinde heykeli dikilecek kimse ve Türk Heykeltıraş kalmadığı için, Danimarkalı sanatçı Nina Hole’in “Yanan Heykel” isimli eserinin açılışını yaptırmağa kalktı, Heykel de yıkıldı, heykeli açmağa gelen Bakan Egemen Bağış da yumurtalandı. İki öğrenci gözaltına alındı, Rektörün sesi bile çıkmadı…

9 Eylül Rektörü Prof. Dr. Mehmet Füzün ise kamuoyunun gündemine, kendi yaşantısı ile ilgili olumsuz olaylarla geldi. Cumhuriyetimizin en önemli projelerinden olan “Çağdaş Üniversite” çalışması, Demokratik-Lâik Cumhuriyet- Özgür Üniversite gibi konularda ne düşündüğünü hiç öğrenemedik.

Son olarak, kendisi Rektör olarak değil de, sanki Başbakanlık Sağlık muhabiri gibi yaptığı saçma sapan açıklamalarla geldi. Rektörün açıklamalarına beraberce bakalım;

“Tabii ki sıradan bir insanın ameliyatını yapmıyorsunuz. Tayyip Erdoğan, Dünyanın sayılı ilk 3-5 liderinden birisi. O yüzden ameliyatta stres yaşadık. Türkiye’de toplasanız bu işi yapan 7-8 isim var. Meslekte duayen konumundayım. Sayın Başbakanımız beni aradı ve durumu anlattı. Ameliyatla ilgili bilgiler verdim. Açık ameliyat konusunda Türkiye’de sayılı isimlerden olduğumu(tevazuya bakar mısınız) fakat bu işi kapalı olarak yapanların da olduğunu ifade ettim ve Prof. Dursun Buğra hocamızı önerdim. Kalın bağırsak 1,5 metre uzunluğundadır. Başbakanımızın bağırsağından 20-25 cm bir bölüm alındı. Yapılan operasyonda aldığımız polipler iriydi ama zararsızdı. Başbakanımız kesinlikle kanser değildir. Polipler iyi huyludur. Sonuçta karşınızda bir Başbakan var. ‘Görev süren bitsin, daha sonra ol diyemezdik. Biz bunu almasaydık, daha sonraki 3-5 yıl içinde belki ciddi bir rahatsızlığa çevirebilirdi…”

Demokratik ve halka saygısı olan yönetimlerin işbaşında olduğu ülkelerde, Başbakanların geçirdikleri her operasyondan sonra, sağlık ekibinin hazırladığı rapor ve açıklamalar Başbakanlıkça resmi olarak yapılır. Bizde Türkiye Cumhuriyeti Devleti “cemaat” kafasıyla yönetildiği için bu açıklamayı, üstüne vazife olmadığı halde 9 Eylül Rektörü yapıyor !…

İnsanın aklına şu sorular geliyor;

*Acaba Rektörün ikinci görevi, Başbakanlık Basın Merkezi Spikerliği, olabilir mi?

*Açıklamayı niçin, ameliyatı yapan Dursun Buğra Hoca yapmıyor da, ameliyata “seyirci” olarak katılan biri yapıyor?

*Rektör, “Tayyip Erdoğan Dünyanın sayılı ilk 3-5 liderinden biri, o yüzden ameliyatta stres yaşadık” diyor. Rektör Bey, hastalarını makamlarına göre mi sınıflandırıyor? Sıradan bir vatandaşı ameliyat etse, “boş ver stresi, ölürse ölsün mü” diyecek?
*Rektörün kendini “Duayen” konumuna oturtması, ayni Üniversitenin değerli psikologlarının işi !.. Gerçekten böyle isen, bırak da seni başkaları takdir etsin..

*Rektör, “Başbakan ameliyat olmadan önce, biz bunu biliyorduk” diyor. Rektör neyi bildiğini, nasıl öğrendiğini kamuoyuna açıklamak zorundadır…

İki Rektörün tüm bu omurgasızlıkları, ilerlemiş yaşlarına ve taşıdıkları makamlara rağmen yağcılık yapmalarını, “yeniden atanabilme” adına yaptıklarını ben de biliyorum, kendileri de biliyor.
Değer mi? İki Rektör bu kadar ömrü boşuna yaşamışlar, yazık…

AKP üst yönetimini çok iyi tanıyan bir İzmirli olarak şunu net olarak söyleyebilirim ki; bu iki rektör bir daha atanmayacaklar. Cemaatin bu yerler için yetiştirdiği adamları ne güne duruyor? Bu iki Rektör daha önce, basamak olarak görev yaptılar, şimdi yerlerini cemaatin militanlarına bırakıp, tek başlarına yaşayacaklar. Yarın, İzmir de kimse bu kişilere selam vermeyecek…

İnanmayan, yeni YÖK Başkanına baksın. Eskisine yaptıracaklarını yaptırdılar, eline pasaportunu verdiler, cemaatin has delikanlısını getirdiler…

Bu iki Rektör böyle de, diğerleri faklı mı? Anladınız mı şimdi niçin susuyorlar?…

Sağlık ve başarı dileklerimle.

KAYNAK:  http://www.ilk-kursun.com/haber/89536

Siz de yorumunuzu paylaşın: