MAMOGRAFİLER MODERN TIBBIN SKANDALLARINDAN BİRİ Mİ 5

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
mamografi 5

Amerikan Klinik Kanser Derneğinin (ASCO) San Fransisko’ da yapılan son Meme Kanseri Sempozyumunda, düzenli olarak yapılan mamografilerin İsveç’ de meme kanserinden ölümlerdeki yüzde 14 azalmanın önemli faktörlerinden biri olmadığı bildirildi.

Norveç Halk Sağlığı Enstitüsü’ nden Dr. Per-Henrik Zahl tarafından yapılan çalışmada ölüm oranındaki azalmanın mamografilerle değil tedavinin daha iyi yapılmasıyla ilgili olabileceği ileri sürüldü.

Bu çalışmada 2008’ de yayınlanan bir araştıranın verileri kullanıldı. Buna göre, bazı kanserler tedavi edilmeseler bile kendiliklerinden kayboluyorlar ve bu da birçok kadının gereksiz yere tedavi edildiklerinin (over-treatment) bir kanıtı.

Yeni çalışmada iki grup kadın için 18 senelik meme kanserinden ölümleri kıyaslandı. İlk grupta İsveç’ de mamografi tarama kampanyalarının ilk 6 yılında teşhis edilenler ve ikinci grupta ise kampanyadan önceki 4 sene ve kampanya başladıktan sonraki 2 sene içinde teşhis edilenler yer aldı.

İsveç’ de 1986’ da ülke çapında uygulanmaya başlayan meme kanseri taramaları, meme kanseri (karsinoma in situ olanlar dâhil) görülme sıklığında yüzde 50 artışa sebep oldu. Bundan dolayı da taramaların meme kanseri ölümlerindeki azalmadaki etkisi çok şüphelidir.

Test grubunda taramaya ilk davet edildiklerinde yaşları 40 ile 69 arasında değişen 328.927 kadın vardı. Ortalama olarak, yaşları eşleştirilmiş kontrol grubunda (317.404) bulunan kadınlar test grubunda olanlardan 4 sene önce doğmuşlardı.

İsveç Kanser Kayıt Dairesinden her bölge için meme kanseri teşhis edilenlerin ve İsveç Ölüm Kayıt Dairesinden de buna uyan meme kanseri ölenlerin sayısı öğrenildi. İn situ kanserler değerlendirmeye alınmadı.

Zahl diyor ki: “Risk faktörleri bakımından birbirine çok benzeyen iki grup elde etmiş olduk. Dahası, kontrol grubunda bulunan kadınlar 6 senelik dönemin sonunda taramaya davet edildiklerinde her iki grup için geçen zaman da aynıydı ve buna göre de iki grubun ölüm oranlarını karşılaştırdık.

18 senelik takip sonunda test grubunda ölüm oranındaki azalma yüzde 14 olarak bulundu. Bu farkın yüzde 10’ u teşhisten sonraki ilk 5 sene içinde gerçekleşti. Bu da meme kanseri tıbbi tedavisindeki iyileşmeleri gösteriyor.

Ölüm oranında 5 sene sonraki farklılıkla 18 sene sonraki farklılık hemen hemen aynıydı. Norveç ve İsveç’ deki 1980 ve 1990’ larda tüm ölüm oranlarındaki azalmalar daha iyi tedaviyle ilgilidir.

Berry’ nin New England Jornal of Medicine’ de yayınlanan makalesinde meme kanserinden ölümlerdeki azalmanın tarama ve tedavinin her ikisinin ortak etkisiyle ortaya çıktığı bildirilmişti.

Bazı meme kanserleri kendiliğinden kayboluyor

Zahl, Archives of Internal Medicine’ de yayınlanan araştırmasında bazı meme kanserlerinin kendiliğinden kaybolduğunu ve teşhis edilmemeleri durumunda hiçbir zararları olmayacağını bildirmişti.

Zahl, Dr. Shurke ile birlikte organize meme taramalarının daha agresif cerrahiye sebep olup olmadığını da üç farklı yaş grubunda araştırdı.

Norveç Kanser Dairesinin kayıtlardan hızla ilerleyen ve duktal in situ karsinom (DİSK) teşhis edilenlere ve cerrahi tedavi görenlere ait verileri incelediler.

Tarama öncesi dönemden tarama sonrası döneme senelik meme ameliyat oranın yüzde 70 arttığı (50-69 yaş arasında taramaya çağırılan 100 bin kadında 180’ den 306’ ya çıktı) belirlendi.

Taramaya çağrılmayan 40-49 yaş arası grupta meme ameliyatlarındaki senelik artış yüzde 8 (100 bin kadın içim 133’ den 144’ e çıktı) idi.

Yaşlı olan grupta ise meme ameliyatlarında yüzde 8 azalma (100 bin kadın için 227’ den 214’ e düştü) olduğu bulundu.

Bu artmış ameliyatlar boşuna mı yapıldı?

Bu soruya Zahl şu cevabı veriyor:

”İsveç ve Norveç’ de meme kanseri ve meme cerrahisi sıklığındaki artışın meme kanseri taramalarından kaynaklandığı söylenebilir.

Mamografi taramaları meme ameliyatları ve mastektomilerde büyük bir atışa yol açmıştır. Taramaya tabi tutulanlarda genel olarak cerrahi oranlarındaki ve başlangıçta mastektomi oranlarındaki artışın sebebinin aşırı teşhis (over-diagnosis) olduğu söylenebilir.

Son senelerde tüm yaş gruplarında mastektomiler azalmıştır ve bu da muhtemelen cerrahi politikalarının değiştirilmesinden kaynaklanmaktadır.

Bu iki araştırma meme tarama programlarında değişiklik yapılmasını sağlayacaktır.”

Zahl’ ın şu sözleri son derecede önemli:

“Mamografinin en önemli zararlarından biri aşırı teşhistir. Bu yüzden milyonlarca kadına aşırı teşhis kondu ve bunlar ameliyat veya ışınla tedavi edildiler. Birçok kadının gereksiz yapılan ışın tedavisine bağlı koroner damar hastalığından ölmüş olması modern tıbbın en büyük skandallarından biri olabilir.”

Gelelim neticeye

Meme kanseri tarama programlarının mutlaka yeniden gözden geçirilerek gerekli düzenlemelerin yapılması gerekiyor.

KAYNAKLAR

http://www.asco.org/ascov2/Meetings/Abstracts?&vmview=abst_detail_view&confID=111&abstractID=86160

http://www.auntminnie.com/index.aspx?sec=sup_n&sub=wom&pag=dis&ItemID=96410

http://archinte.ama-assn.org/cgi/content/full/168/21/2311

Yazı için 1 yorum yapılmış:

  1. Misafir30 Ocak 2012 Pazartesi 01:20

    bir taraftan teknolojiden yararlanın erken teşhislerle ömrünüzü uzatın diye taramalar yapılıyor.sizin gibiler de bizim kafamızı karıştırıyor.biz şimdi ne yapalım?kime inanalım?en iyisi bu gece istihareye yatalım !!! .

Siz de yorumunuzu paylaşın: