KOLESTEROL KARMAŞASI

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
yavuz eryılmaz

Uz. Dr. Yavuz Eryılmaz’ ın Güneş gazetesindeki yazısı:

Uzun bir süredir beklenen yeni kolesterol kılavuzu sonunda yayınlandı.. Ama ne yayınlanma..

İçerisindeki bilgiler her şeyden önce kendisi ile çelişiyor. Risk hesaplama derseniz o ayrı bir alem..

Bakalım bu kez bizim anlı şanlı statin sever bilim adamlarımız ne diyecekler? Bakalım; gene seni mahkemelerde süründürürüm diyecekler mi? Gerçi hatırladığım kadarı ile, bundan birkaç ay önce Prof. Dr. Canan Efendigil Karatay hocamız bu konuda mahkemeye verilmişti..

Statin sever meslektaşlarımıza ilk önce Cankat Tolunay hocamız, arkasından Ahmet Rasim Küçükusta ve Canan Karatay hocamız ile bazı biyolog arkadaşlar ve ben yıllardır bu konunun yanlışlığı üzerine dil döküyoruz ama, dinleyen kim?

Örneğin “fenofibrat” denilen trigliserid düşürücü ilacın kalp damar hastalıklarından korumasının sıfır olduğunu bir iki sene önce FDA acil olarak duyurmuştu. Statin denilen kolesterol ilaçları kullananlar da kullanmayanlar da enfarktüs geçirebiliyorlar.

Bunların önleyici etkileri sadece ve sadece göreceli olarak değerlendirilebiliyorlar.  Bu ilaçların pazarlamaları da, son derecede iyi yetişmiş ve pazarlama  uzmanlığında canavarlaşmış kişiler tarafından yapılmaktadır.

Okuma özürlü olan ve okul bittikten sonra sadece ilaç tanıtım elemanlarının ve paralı konuşmacı bilim adamlarının yönlendirmelerini ve önerileri dikkate alan meslektaşlarımız tabii ki bu tür davranışlarda bulunacaklardır.

Maça kızı kart oyununda; hiç bilmiyorsan maça oyna denildiği gibi , kolesterolü biraz yüksek olanlarda da hemen ilaca başla denilmektedir. Daha önceleri hazırlanan kılavuzlarda; kılavuz yazar komitesinin dokuz üyesinden yedi tanesinin ilgili ilaç firmalarıyla ilişkisi olduğu bilinmekteydi.

Hal böyle olunca da firmaların istekleri doğrultusunda karar alınabiliyordu. Peki, şimdi ne oldu da birden bire çark edildi??

Allahtan bizde LDL sınırı 190 olarak daha önceleri kabul edilmişti.. Amerika da sonunda uyanmağa başladı..

Konunun esasına bakarsak; insan vücudunda bulunan atardamarların iç yüzeyinde  endotel denilen bir hücre tabakası vardır ve bu tabaka tam pürüzsüz olup kaygandır.

Genetik, çevre kirliliği, düzensiz bir yaşam tarzı, diyabet gibi bazı hastalıklar ve buna benzer bazı nedenlerin tetiklemeleriyle bu endotel hücresinde bir bozukluk başlar.

Hücre kendi kendini harap etmeye başlar veya apoptozis denilen bir olay ile de yaşlı ve bozuk hücreler kendi kendine yok edilerek yerine yeni ikinci nesil endotel hücresi gelir.

Bir endotel hücresinin birinci nesil olanı bildiğimiz kadarıyla genelde 45-50 sene civarında yaşar, ikinci kuşağın ömrü daha da kısadır.

Örneğin Kore Savaşında ölen Amerikalı genç askerlerin otopsilerinde damarlardaki bu tıkayıcı değişiklikler hekimleri şaşırtmıştı. Ama, genelde kalp damar hastalıklarının da neden 45-50 yaşlarında başladığı hakkında sanırım sınırlı bir fikir sahibi olunmuştur.

Kolesterol yüksekliği; bozulmuş olan endotel hücresinin yarasını kapatmak için mi oluyor, yoksa kolesterol yükseldi diye mi endotel hücresi tahrip oluyor ?

Bu konu 1860’lardan bu yana çözülememiş bir problemdir. Dikkat edilirse bu kolesterol muhabbeti 1970’lerden sonra aldı başını gitti.

O yıllarda ilk piyasaya sürülen kolesterol ilaçlarını kullananların başlarına gelenleri ne yazıktır ki üzülerek gördük. Hatta o yıllarda kardiyologlar ile hematologlar sık sık bu konuda karşı karşıya geliyorlardı.

Düşünelim bir kere, kırk sene önce doğal olmayan yöntemlerle üretilmiş  yiyecekler tüketilmeye sunuldu, çevre kirliliği küresel ısınma arttı sonra ??

İşte beklenen oldu. Egemen güçlerin her zaman yaptığı gibi önce hastalık yaratıldı sonra da ellerindeki ilaçlar kullanıma pompalandı.

Sonuç olarak ; kılavuzlara evet ama, unutmayalım ki bizler hekimiz ve karşımızda bize canını emanet etmiş bir kişi durmaktadır.

Her insan tornadan çıkmış gibi ayni olsaydı o zaman oh ne rahat denilip herkese ayni ilaç verilirdi. Peki, o zaman neden bu kadar ağır bir eğitimden geçtik ?  Ama, kazın ayağı öyle değil.

Hastamıza, bilime ve kendimize olan saygımızı yitirmememiz gerekir. Nerede trak, orada bırak diyerek kitabı kapattıysak sonucuna da katlanmak zorunda kalırız.

Bu yeni kılavuz ayrıntılı olarak incelendiğinde; benim bireysel kanaatim aynen Ahmet Rasim Küçükusta gibi, bu kılavuz daha ziyade kişilere kolesterol hapını yutturmaya yönlendiren/özendiren üzeri soslanmış bir kılavuzdur.

Siz de yorumunuzu paylaşın: