ASTIM ARTMIYOR AZALIYOR

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
BPA astım çocuk

Amerika’ nın meşhur Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC) tarafından yapılan bir araştırma, astımın USA’ da son 4 sene içinde azaldığını ortaya koydu (1, 2).

Araştırmaya göre, 2009’ da Amerikan toplumunda yüzde 8.5 oranında olan astım görülme oranı 2013’ de yüzde 7.4’ e indi.

Astımlı hasta sayısının 4 senelik sürede yüzde 1.1 azalması küçümsenmemeli çünkü bu USA’ da astımlı sayısının 3 milyon azaldığı anlamına geliyor.

47 bin kişinin sorgulanmasıyla gerçekleştirilen araştırma astım atağı geçirenlerin oranında da ciddi bir azalma olduğunu gösteriyor.

Buna göre 2012’ de astım atağı geçirenlerin oranı yüzde 4.4 iken bu oranın 2013’ de son 15 senenin en düşük oranı olan yüzde 3.8 olduğu belirlendi.

Astım ve astım ataklarındaki azalma zenci çocuklarda ve kadınlarda daha da belirgin.

Zenci çocuklarda 2012’ de yüzde 16.4 olan astım oranı 2013’ de yüzde 13.1 olarak bulunuyor.

Astım bizde de azalıyor

Elimde herhangi bir istatistiksel veri yok ama ülkemizde de astımlı hasta sayısının da astım krizi için yapılan başvuruların da giderek azalmakta olduğunu görüyorum.

İki ay kadar önce yayınladığım “Astım artmıyor astım teşhisi artıyor” başlıklı makalemde aynen “Benim gözlemlerime göre astım hastalığı bırakın artmayı giderek azalıyor” ifadesini kullanmıştım (3).

Astım “fenotipinin” değiştiğinden hiç şüphem yok!

Nöbetler halinde gelen öksürük, hırıltı ve nefes darlığı üçlüsünden oluşan “tipik astımlı hastaları”  son senelerde gerçekten de az görmeye başladık. (Bunun sebebini ayrı bir tartışma ve yazı konusu olarak şimdilik bir tarafa koyuyorum.)

Bu tipik astımın yerini son zamanlarda “hırıltı ve nefes darlığı olmadan sadece kuru öksürükle karakterize, benim 10 seneden fazla zaman önce İstanbul Bronşiti diye adlandırdığım” bir klinik tablo almaya başladı.

İstanbul Bronşiti modern tıp tarafından bilinçli olarak bu hastalara “astım ilaçlarının verilebilmesi ve uzun süre kullanımının sağlanabilmesi için” bir “astım formu” olarak kabul ediliyor.

USA’ da yapılan araştırma astımın 4 senede yüzde 1.1 azaldığını gösteriyor ama astım teşhisi konan hastaların önemli bir kısmının aslında “gerçek astımlı” olmadıklarını da gözden kaçırmamak gerekir.

Son zamanlarda başka pek çok hastalık için geçerli olduğu gibi astım için çok ciddi bir “aşırı teşhis” durumu söz konusudur.

Bu araştırma İstanbul Bronşiti, gelip geçici viral enfeksiyonlar ve solunum yolları tahrişleri, panik atak gibi astımla bilerek veya bilmeyerek karıştırılan klinik tabloları dışlayacak şekilde yani “gerçek astım ve astım krizlerini” ortaya koyacak şekilde düzenlenmiş olsaydı bu azalma çok daha çarpıcı bir şekilde karşımıza çıkacaktı.

Aşırı teşhise ilaveten, astım teşhislerinin artışında rolü olan ilaç endüstrisinin hiç eksilmeden süren pazarlama oyunlarını ve solunum fonksiyon testlerinin daha yaygın uygulanmasını da hesaba katacak olursak “tipik astımın” gerçekten büyük bir azalma eğilimi gösterdiği “açık ve net” olarak gözler önüne serilir.

Astımın yükselişi korkutucu düzeyde

Bizde ise astımın giderek arttığı iddia ediliyor.

İki ay kadar önce gazetelerde yer alan “Astımın yükselişi korkutucu düzeyde” başlıklı haberde 1995’ de İstanbul’ da %9.8 olan astım sıklığının 2005’ de %17.8’ e çıktığı bildiriliyordu (4).

Bunun sebebi Türk doktorlarının astım teşhisi koymadaki başarısı değil elbette.

Bu oranlar astımın değil astım teşhisinin arttığının açık bir göstergesidir.

Öksürüğü biraz uzun sürene, nefes alamıyorum diyene, sıradan solunum yolları enfeksiyonlarına “astım” veya “astım başlangıcı” teşhisi konan bir memlekette başka ne beklenirdi ki?

Gelelim neticeye

İlaç endüstrisi, hekimlere ve hükümetlere baskı yapmak için astımın da diğer tüm hastalıkların da olduğundan fazla gösterilmesini ister.

Hasta sayısına oranla yazılan ilaç sayısının az olması gerekçe gösterilerek birçok hastanın teşhis edilemediği ve gerekli tedaviyi göremediği iddia edilir.

Modern tıp her astım teşhisi konan hastanın artık ömür boyu ilaç kullanmasını emrederse de “astımlıların büyük bir bölümünün ilaca gerek kalmadan tedavi edilebilecekleri” gerçeği de unutulmamalıdır.

Hipokrat’ın İbni Sina’ nın ve diğer bilgelerin sadece ve sadece insanların sağlığını hedef alan tıbbı, endüstrinin üstün gayreti ve başarılarıyla “katakulliler tıbbı” olup çıkmıştır.

Allah sonumuzu hayreylesin, başka diyecek bir şey yok.

KAYNAKLAR

http://www.reuters.com/article/2014/06/19/usa-asthma-idUSL2N0P00HA20140619

http://ahmetrasimkucukusta.com/2014/04/27/yazilar/tip-yazilari/astim/astim-artmiyor-astim-teshisi-artiyor/

http://ahmetrasimkucukusta.com/2014/04/27/abur-cubur-ivir-zivir/astimin-yukselisi-korkutucu-duzeyde/

Siz de yorumunuzu paylaşın: