YÜZYILIN YALANI KOLESTEROL, YÜZYILIN KATİLİ ŞEKER

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Yazarın doktor değil mühendis olduğunu bilerek okumanızı tavsiye ediyorum.

Darısı beyinleri margarin, bitkisel yağ, işlenmiş tahıl, katkı maddeleri ve hazır gıdalarla yıkanmış olan etıbbanın başına!

***

Turgay Derya‘ nın yazısı:

Kalpten ölümlerde kolesterol suçlu olsaydı, ülkeler arasında böyle farklar görülmezdi:

     

Görsel Prof. Dr. Naim Nur’un kamuya açık çalışmasından alınmıştır.

Tıp endüstrisi 1953 te Dr. AncelKeys’ e beslenmedeki yağ oranıyla kalp damar hastalıklarından ölüm ilişkisi üzerine oransal bir çalışma yaptırdı. Bu çalışma sonucu yayınlanmış diyagram altta

Bu diyagramda sol eksen kardiyovasküler hastalık (KVH)risk skalası, alt eksen yağlı yiyeceklerden alınan kaloriler.

Diyagramda açık ve net olarak yağlı yiyecekler ile KVH arası ilişki gösteriliyor.Diyagram sonucuna dayanarak, kanımızda serbest kolesterol olmamasına, kolesterolün protein kılıfı içinde bulunmasına ve vücudun yapı taşı olduğuna aldırmadan, kolesterol kanda dolaşan yağ olarak gösterilip, damarları tıkıyor denerek, ilaç sektörüne ağrı kesicilerin satış cirosunu sollayacak statin grubu ilaçların satış yolu açılıyor.

Diyagram yayınlandıktan sonra bazı uzmanlar itiraz ediyorlar, yanıltma sonuçtur diye. Böyle yıllarca itirazlar oluyor, ilgililer tınmıyorlar.Bizde Prof. Dr Ahmet Aydın, Prof. Dr. Ahmet RasimKüçükusta, Prof. Dr. Canan Karatay, biyolog Mevlüt Durmuş ve daha birçok tarafsız tıp uzmanı aynı itirazı yaparlar, fakat Türk Kardiyoloji Derneği bu Hocaları suçlar, tıptan aforoz edilmelerini gündeme getirir!

Diyagramda itiraz edilen husus, çalışmanın 22 ülkede yapıldığı, diyagrama tüm ülkeler konmayarak sonucun çarpıtıldığıdır.
Altta görüleceği üzere, diyagrama çalışma yapılan tüm ülkeler konunca yağlar (kolesterol) ile KVH arasında ilişkinin o kadar sıkı olmadığı, ilk grafikteki eğrinin bu grafiğe denk olmadığıdır.

Son yıllarda damar tıkanıklığı sebepleri içinde kolesterolün önemi alta düşürülerek, beslenme ve yaşam tarzının etkisi yukarıya çıkartıldı. Fakat ana sebebin şekere ve şekerlilere bağlı olduğuna gelinmedi henüz.

1972 yılındabilim insanı, beslenme uzmanı, profesör John Yudkin’ in “Şeker Beyaz ve Ölümcül” başlıklı kitabı çıkar piyasaya İngiltere’ de. Gıda endüstrisi canının yanacağını hemen anlar, akademisyenlere para vererek, kitabı ve Prof. Yudkin’ i karalatıp, şekeri aklar.

40 yıl sonra Prof.Dr. Robert Lustig’ in de katkısıyla kitabın yeni basımı yapılır.

Gıda sektörünün saklamak istediği bilgi, kalp krizi ve inmeye sebep olan unsurun şeker olduğu anlatılmakta bu kitapta. Bilgi 42 yıl önce açıklanmış, ama günümüzde bile hala saklanmaya çalışılmaktadır.

Şeker basit karbonhidrattır

Besin gruplarını karbonhidrat, protein, yağ, mineral, vitamin şeklinde sayarız. Şeker karbonhidratlar içinde yer alır. Karbonhidratlar kan glikoz seviyesini yükseltme hızlarına göre basit ve kompleks karbonhidratlar olarak ikiye ayrılır. Örneğin beyaz undan yapılan ekmek basit karbonhidrat olup kan şekerini hızlı yükseltir. Tam buğday ekmeğinde ise lifler nişastayı tutar, kolay bırakmaz, bu yüzden unun nişasta kısmı kana hızlı karışamaz. Bisküviler ise ince undan yapılmış olduğu için, bağırsağın iç yüzeyine sıvanıp hemen kana karışır.

Kanda yangın

Kan şekerinin ani yükselmesi vücudumuzun tanımadığı bir durumdur. Kanda yangın çıktığını düşünebiliriz.

Pankreas bağırsaklara yapışık bir organımızdır. Orada bulunmasının sebebi sindirimle ilgili bir çok faaliyet yapmasıdır. İnsülin meselesi yaptığı işlerin toplamı içinde çok az bir yüzde tutmaktadır. Basit karbonhidratları tükettikçe, yüzyıllardır böyle bir şeye alışık olmayan pankreas kan şekerini düzenlemekte zorlanır, çok ısrarcı olursak da bir gün pes eder.

Medyadan tanıdığımız Prof. Dr. Kenan Demirkol araba örneğini verir. Nasıl ki aniden yüksek devire çıkartıp motoru zorlarsak, vücudumuzda pankreasın aşırı çalışarak, kana fazla insülin salgılanmasını buna benzetir. Arabanın motor aksamının hızlı eskiyeceği gibi, iç organlarımızın hızlı yıpranacağını, ömrümüzün kısalacağını söyler.

Suçlu kim ?

Canlıların şekere zaafı vardır, insanın da.

Vücudumuzda enerji öncelik sırasıyla 3 kaynaktan elde edilir. Glikoz varsa, hazır yakıttır, o yakılır. Bitince yağlara geçilir. Bu yavaş bir prosestir, spor yapıyorsak paralelinde bir miktar da kaslardan protein yakılır. Beyin haricinde, vücut hücreleri enerji için 3 kaynağı da kullanırlar. Beyin ise salt glikoz yakar.

Beynimiz bencildir, her olayda önce kendini düşünür. Örneğin kan dolaşımında zayıflama olur, kendine az kan gelirse hemen bizi sırtüstü yere uzandırır. Bu sırada başımızı bir yere vurup vurmayacağımızı düşünmez. Yatay pozisyonda kendisine kan gelmesi amaçtır.

Diğer bir örnek, kendine gelen kan damarı üzerinde beyin bariyeri tabir edilen sistem olmasıdır. Böylelikle bazı zararlılara karşı kendini korur. Örneğin okside olmuş kolesterol lipidi geçemez buradan. Beyin dışarıdan kolesterol almaz, kendi kolesterolünü üretip kullanır. Kendi insülinini de üretir.

Bu örnekleri bildiğimizde, şeker düşkünlüğümüzün beyinden kaynaklanıyor olabileceğini kabul edebiliriz. Vücuda zararlı olduğunu bile bile, kendi glikoz zarureti nedeniyle bizi şekerlilere yöneltiyor olabilir. Halbuki karaciğerde beyin için glikoz deposu vardır. Normalde sürekli oradan beslenir. Ama bununla yetinmez, depo dolu olunca arkadan gelen glikozu yağ olarak stok yaptırır. Günümüzün karbonhidrat ağırlıklı beslenme sisteminde depolar hep doludur. Bu yüzden yağ kütlelerinde artış olur durur.

Şeker olayında diğer bir suçlu da,bu zaafımızı olabildiğince istismar eden gıda endüstrisidir. Glikoz İngilizce Glue kelimesinden gelmekte olup, kelimenin Türkçesi tutkaldır. Şeker gıdada yapıştırıcı görevi görüp gıdayı sıkılaştırır, bu da gıdanın raf ömrünü uzatır. Ayrıca, şeker içine girdiği gıdanın ayıbını örter. Çayı şekersiz içenler her çayı içmezler, şeker atanlar için ise fark etmez, tatlı olan her çayı içerler.

Kendimiz alışkanlığımızı değiştiremiyorsak bile, çocuklarımıza öğretelim, cicili bicili şekerlilerin reklam tuzağına düşürmeyelim, Onları, şekerden uzak tutalım.

Kaynak: http://www.turkdevrimi.com/yazarlar/turgay-derya/yuzyilin-yalani-kolesterol-yuzyilin-katili-seker/1867/

Yazı için 6 yorum yapılmış:

  1. CANAN KARATAY dedi ki:

    Kasım 2011 tarihindeki, basın toplantısında bu gerçekleri MAHŞERİN DÖRT bağımsız hekimi olarak, aynen açıklamıştık! Kolesterol hikayelerine inanmayın demiştik! Tıp tarihinin en büyük yalanıdır demiştik….Kayırlara bakılabilir tabii.

    Asıl Şeker ve İnsülin’in kalp krizine neden olduğunu da, söylemekten dilimde tüy bitti! 2011 yılından beri.

    Beyaz, Saf ve Öldürücü yazarı, John YUTKİN’in kitabı gibi onlarca bağımsız çalışmaları içeren kitaplara ve araştırmalara kitaplarımızda kaynak olarak hepimiz verdik, hala da veriyoruz!! DUYANA ve de ANLAYANA tabii.. Ancak gazeteciler duyabiliyor, anlaya biliyor demek. Vah Vah…

    Yedinci olan son kitabım bu hafta çıktı:

    GERÇEK TIBBIN ON ŞİFRESİ, adıyla.
    500 adet’den fazla referans var, ilgilenenlere.

    Bağımsız, vijdanlı hekimler olarak açıklamalarımıza devam edeceğiz, ve de hiç bir zaman susmayacağız.

    Bir Klasik: Ne acıdır ki, yurt dışında yayınlanınca bir çalışma ya da kitap, ancak ülkemizde haber değeri oluyor.

  2. Ahmet Mithat CAN dedi ki:

    2011 yılı Türk Tıp Tarihinde MODERN TIBBIN sarsılıp GERÇEK TIBBIN kuruluş tarihidir.

    Kasım 2011 bir milattır, bir dönüm noktasıdır, bir dönemeçtir, bir çağ atlamadır. İnsanlarımızın makus talihlerini değiştiren tarihi bir adımdır.

    İleride bu tarihin belgeseli mutlaka yapılacaktır. Çünkü karşılıksız, çıkarsız, onurlu, şerefli bir insanlık mücadelesidir. Uzun yıllar sonra yapılacak belgeselde; Kasım 2011’de atılan bu adım sayesinde insanların en azından bir kısmının nasıl bir felaketin eşiğinden döndükleri büyük minnet duygusuyla anlatılacaktır.

    Bu 4 cesur, bağımsız doktorun, bu güzel insanların (Prof. Dr. Canan Efendigil Karatay, Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta, Prof. Dr. Ahmet Aydın ve Uzman Biyolog Mevlüt Durmuş) başlattıkları GERÇEK TIP eninde sonunda MODERN TIBBA realitesini kabul ettirecektir.

  3. Sinan Mert dedi ki:

    Turgay beye maşallah bu işi doktorlardan daha iyi özümsemiş. Yeni yazılarınızı da bekliyoruz.

  4. Ahmet Mithat CAN dedi ki:

    GERÇEK TIBBIN 10 ŞİFRESİ kitabı üzerine :

    Bu kitap insanoğlunun bir kullanım klavuzudur. Sağlıklı yaşam için bir başucu kitabıdır.

    Bu kitap, bağımsız, vicdanlı, merhametli bir hekimin halk sağlığına bir armağanıdır.

    Herkesin anlayacağı dille yazıldığı için halkımız ve her seviyeden, her branştan hekimlerimiz tarafından azami şekilde faydalanılmalıdır. Tıp eğitimi için bir ders kitabı niteliğindedir.

    Bu kitap; insanların sağlıklı yaşamalarını, hasta olmamalarını ya da hasta iseler iyileşmez denilen hastalıkların nasıl iyileştiklerini, ilaçlardan nasıl kurtulunabileceğini karşılıksız, çıkarsız, anlatan bir halk sağlığı manzumesidir.

    İNSÜLİN YÜKSEKLİĞİ’nin sağlığımız için EN YÜKSEK RİSK FAKTÖRÜ olduğunu, neredeyse HER HASTALIĞI BAŞLATAN UNSUR olduğunu bir solukta okuyup öğrenme fırsatı vermektedir.

    İnsülin seviyenizi yükseltmeyin, yüksekse öneriler doğrultusunda indirin, herşey yoluna girsin. Ne yazık ki MODERN TIP, Profesör Karatay’ın bu tespitlerine kulak tıkamaya devam ediyor.

  5. meltem dedi ki:

    Mühendis kafa, aydınlık kafa analitik düşünce

  6. Enis Kaptan dedi ki:

    Doktorlar katakulli içinde olurlarsa olaya mühendisler de dahil olur.

Siz de yorumunuzu paylaşın: