TOPLUMA GİREN HERKES MASKE TAKMALIDIR
EK 1 (24.8.2020): Koronavirüsün yayılmasında ‘şarkı söylemek, konuşmaktan daha riskli değil’.
***
Dünya Sağlık Teşkilatı (WHO), koronavirüsün kontamine salgılardan “temas yoluyla” veya öksürme ve hapşırma sırasında “damlacık yoluyla” doğrudan bulaştığında ısrar ediyor (1).
WHO, virüsün toplumda aerosoller vasıtasıyla havadan (airborn) bulaşabileceğini kabul etmiyor; gerekçesi ise bunu ispatlayan araştırma olmaması.
Aerosoller ile bulaşmayı sadece hastane ortamında bazı tıbbi müdahaleler (entübasyon, bronkoskopi, aspirasyon, nebülizatör kullanımı, trakeostomi, kalp masajı) veya hastanın bir taraftan diğer tarafa döndürülmesi gibi çok yakın temaslar sırasında mümkün görüyor ve bunun için de sağlık çalışanlarına N95 maske tavsiye ediyor.
Hong Kong’ da herkes sokakta bile maske takıyor!
Koronavirüs havada asılı kalabilir
Ben WHO’ ya katılmıyorum, virüsün aerosoller içinde havada asılı kalabileceğini, kapalı mekânlarda havadan bulaşabileceğini ve dolayısıyla bununla ilgili tedbirlere önem verilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Virüsün toplumda havadan bulaştığını ispatlayan bir araştırma olmaması bu tür bulaşmanın da olmadığı manasına gelmeyeceği gibi hastane ortamında ispatlanan hava yoluyla bulaşmanın pekâlâ toplumda da gerçekleşmesi mümkündür.
Tayland’ da herkes sokakta bile maske takıyor!
Eldeki deliller, akıl ve mantık bu virüs hava yoluyla da bulaşır diyor
BİR: Koronavirüs -kızamık kadar olmasa da- bulaştırıcılığının gribe göre çok daha yüksek olması başka bulaşma yollarının da olması gerektiğini düşündürüyor. Damlacıkların havada kalma süresi kısadır ve bunlar vasıtasıyla bulaşma ancak mukozalara doğrudan temasla mümkündür.
İKİ: Yeni bir “deneysel araştırmada” COVİD-19’ un havada 3 saate kadar asılı kalabileceğinin bildirilmesi hava yoluyla (airborn) bulaşma ihtimalini destekliyor (2).
ÜÇ: Yeni koronavirüslerin boğazda üredikleri, üst solunum yolları virüs yükünün sürüntü başına SARS’ dan 1000 misli fazla olduğu gösterildi (3).
Bu sonuçları, havadan bulaşma riskini artırabilecek bir etken olarak değerlendiriyorum.
DÖRT: Washington’ da haftalık koro provalarına katılan 60 kişinin takibinde üç hafta sonra ikisinin öldüğü, üçünün hastaneye yatırıldığı ve 45’ inin testinin pozitif çıktığı veya COVİD belirtileri gösterdiği tespit edildi.
Girişte el dezenfektanı uygulanması, tokalaşma ve sarılmanın olmaması, sosyal mesafenin korunmasına çok itina gösterilmesine karşılık bu salgının ortaya çıkması asemptomatik koristlerden hava yolu ile bulaşmaya bağlanıyor.
Yüksek sesle şarkı söylemek için derin nefes alıp verme çabalarının daha fazla damlacık ve aerosol oluşumuna yol açması mümkündür (4).
BEŞ: En önemli bulaştırıcıların öksürük hapşırık şikayetleri olmayan asemptomatik kişiler olması da hava yoluyla bulaşmanın dolaylı bir ispatıdır.
Kanaatimce, konuşma özellikle yüksek sesle konuşma, bağırma, şarkı söyleme gibi durumlarda aerosol oluşma ihtimali yüksektir.
ALTI: Salgını kısa zamanda kontrol altına alan ve çok az vaka ile atlatan Hong Kong, Singapur ve Japonya’ ya ait resimlere baktığımızda herkesin sadece kapalı alanlarda değil sokakta bile cerrahi maske ile gezdikleri görülmektedir. Bir de koronavirüs kaynayan İtalya’ ya bakın, maske takan yok!
YEDİ: Maskeyi zorunlu yaptıktan sonra Çekya’ da eğrinin düzleşmeye başladığı haberleri var (5).
Avusturya da marketlerde yüz maskesini zorunlu hale getiriyormuş (6).
SEKİZ: Maskelerin çok mühim bir faydası da takan kişinin el-yüz-burun temasını engellemesidir.
Japonya’ da herkes sokakta bile maske takıyor!
Hava yoluyla bulaşmayı önlemek için yapılması gerekenler
COVİD’ in temas ve damlacıkla bulaştığına ve bununla ilgili alınması icap eden el yıkama, sosyal mesafe gibi tedbirlere en ufak bir itirazım yok.
Bunlara hassasiyetle ve tavizsiz uyulmalıdır ama ilaveten şu tedbirler de alınmalıdır:
BİR: Kimin asemptomatik taşıyıcı olduğunu bilmek mümkün olmadığı için kapalı ortamlara girerek topluma karışan HERKESİN -başkalarını korumak için- cerrahi MASKE TAKMASI ŞARTTIR.
Bulaşmada en önemli faktör toplumda serbestçe dolaşan ve çevreye virüs saçan asemptomatik kişilerdir.
Maskeden muaf tutulabilecek tek grup enfekte olup hastalığı atlatan, testleri negatif olan ve antikor düzeyleri yükselen kişilerdir.
İKİ: Kapalı alanların çok iyi havalandırılması ve mümkünse güneş görmesinin sağlanması şarttır.
ÜÇ: Kapalı ortamlarda bir metrelik sosyal mesafe yetersizdir, mümkünse bunun 2 metre ve hatta üzerinde olmasına çalışılmalıdır.
DÖRT: Aerosol yaratma ihtimali yüksek olduğu için kapalı ortamlarda yüksek sesle konuşulmamalı, kahkaha atılmamalı, bağırılmamalı, şarkı söylenmemelidir.
BEŞ: Birçok ülkede açık havada da maske takılması tavsiyesi hatta mecburiyeti olmakla beraber yakın bir temas olmadığı müddetçe açık havada maske takmanın faydası olabileceğine ihtimal vermiyorum.
İtalya’ da maske takan yok, takan tek kişi Uzak-Doğulu!
Gelelim neticeye
Koronavirüs salgını ile mücadelede hava yoluyla bulaşmanın da dikkate alınması şarttır.
Cerrahi maskelerin maliyeti çok düşük olup bildiğim kadarıyla ülkemizde bunlarla ilgili herhangi bir sıkıntı da yoktur. Evde kendinizin yapabileceğiniz bez maskeler bile işe yarar!
Salgının ilerlemesinde çok önemli yanlışlar yapan WHO’ nun aklına uyup sağlıklı insanların maske takmalarına karşı çıkanlara sesleniyorum: Toplu ulaşım araçları, mağazalar gibi kapalı ortamlara girerek topluma karışan herkes maske takmalıdır!
Kaynaklar:
2.https://www.nejm.org/doi/full/10.1056/NEJMc2004973
3.https://www.medrxiv.org/content/10.1101/2020.03.05.20030502v1.full.pdf
4.https://www.latimes.com/world-nation/story/2020-03-29/coronavirus-choir-outbreak
5.https://twitter.com/drjasonfung/status/1244638221117665286?s=20
Okuma parçaları:
https://www.thelancet.com/journals/lanres/article/PIIS2213-2600(20)30134-X/fulltext
https://www.sciencemag.org/news/2020/03/would-everyone-wearing-face-masks-help-us-slow-pandemic
***
EK 1 (24.8.2020): Koronavirüsün yayılmasında ‘şarkı söylemek, konuşmaktan daha riskli değil’. Kaynak: https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-53867413
BBC’ nin haberi:
Perform adı verilen araştırma, şarkı söylerken ağızdan çıkan parçacıklar ile konuşurken çıkanlar arasında koronavirüsü yaymak bakımından bir fark olmadığını ortaya koydu. Araştırmanın sonuçları, kapalı alanlardaki konserlerin geleceğini etkileyebilir.
Bristol Üniversitesi’nden bilim insanları tarafından gerçekleştirilen Perform projesinde, farklı cinsiyet, etnik köken ve yaşlardan, müzikal, opera, kilise müziği, caz ve pop gibi farklı müzik türlerinde şarkı söyleyen 25 müzisyen yer aldı.
Yapılan çalışmada, ağızdan çıkan parçacıkların miktarı konusunda asıl belirleyenin, ses yüksekliği olduğu belirtildi.
Varılan sonuçlar, kapalı alanlardaki müzikal performansların nasıl devam edebileceği konusunda belirleyici olabilir. Kapalı alanlarda müzik etkinlikleri, az sayıda ülkede, katı sosyal mesafe önlemleriyle yapılabiliyor.
Koronavirüs genellikle ağızdan yayılan zerreciklerle veya bu zerreciklerin bulaştığı nesnelere temas yoluyla yayılıyor. Ağızdan çıkan damlacıkların daha çok öksürük ve hapşırık yoluyla yayıldığı düşünülse de kapalı ortamlarda konuşmak ve nefes almak da belli sürelerde maruz kalınırsa enfeksiyon riski yaratabiliyor.
Projeye katılan müzisyenler, başka bir parçacığın bulunmadığı tiyatro salonu ortamında, aralarında “İyi ki doğdun” şarkısının da olduğu bir dizi eseri farklı perdelerden ve farklı ses düzeylerinde seslendirdi.
Çalışmalar, araştırmacıların farklı seslerde ağızdan çıkan zerrecikleri analiz etmesini sağladı. Ağızdan çıkan zerrecik miktarını en çok etkileyen faktörün, sesin yüksekliği olduğu belirlendi.
Örneğin, aynı ses yüksekliğindeki konuşma ve şarkı söyleme arasında önemli bir fark bulunmazken, yüksek sesle şarkı söylemek ve bağırmak, düşük ses yüksekliğine göre 30 kat fazla zerreciğin ortama yayılmasına neden oldu.
Ortamın havalandırılması etkili
Ortamın ne kadar havalandırıldığı da zerreciklerin birikimini etkileyen faktörler arasında. Daha geniş bir ortam ve daha çok havalandırma, havadaki parçacıkların miktarını etkiliyor.
İngiltere Halk Sağlığı Kurumutarafından desteklenen araştırmanın yazarlarından biri, Bristol Üniversitesi’nde fiziksel kimya profesörü Jonathan Reid.
Prof. Reid, “Çalışmamız, uygun havalandırma yardımıyla bulaşma riskinin azaltılmasıyla, sanat alanlarını hem müzisyenler hem de dinleyiciler için güvenle faaliyete döndürmeye dayanak oluşturabilir” açıklamasını yaptı.
Bakan ‘memnuniyetle’ karşıladı
İngiltere Kültür Bakanı Oliver Dowden da çalışmaya dikkat çekerek, “Biliyorum ki müziği önemli bir tutku ve eğlence olarak gören birçok kişi, benimle birlikte bu önemli çalışmanın sonuçlarını memnuniyetle karşılayacaktır” dedi.
Dowden şunları söyledi: “Covid-19’u daha iyi anlamak için tıbbi uzmanlarla birlikte çalıştık ve bu araştırmanın bulguları ışığında elimizdeki kılavuzu güncelledik. Bu sayede insanlar güvenle performanslara katılabilecekler.”
Londra’daki biyomedikal araştırma merkezi Francis Crick Enstitüsü’nden Dr. Rupert Beale, “Bu önemli çalışma şarkı söylemenin fazladan bir risk yaratmadığını gösteriyor. Yüksek sesle konuşmak ve şarkı söylemek ise elbette risk taşıyor. Bu araştırma, uygun sosyal mesafe ve havalandırma olduğu sürece güvenli bir performansın mümkün olduğu görüşünü destekliyor” açıklamasında bulundu.
‘Koro dinamiği daha farklı’
Leicester Üniversitesi’nden solunum bilimleri profesörü Dr. Julian Tang, şarkıcıların bir araya gelerek topluluk halinde şarkı söylediği durumlarda riskin arttığını belirterek, “Bu iyi bir çalışma ancak tüm koro dinamiğinin gerçekliğini temsil etmiyor. Senkronize şarkı söylerken, yüksek miktarda soluk alıp verme nedeniyle ortaya çıkan gerçek riski görmek için daha fazla çalışma gerekiyor” dedi.
Tang, “Risk hafife alınmamalı çünkü koro üyelerinin sevdikleri işi yaparken hastalanmasını ve belki de yaşamını yitirmesini istemeyiz” ifadelerini kullandı.
Maske maske maske….
hOCA DOĞRU SÖYLÜYOR
https://www.memurlar.net/haber/896020/dso-hasta-degilseniz-maske-takmayin.html
Dün maske takmayın sakın deniyordu bugün hekres maske taksın diyorsunuz peki yarın yarın ne diyeceksiniz maskeyi kafaya takmayın mı diyeceksiniz
Sayın Rasim Bey, bizim bilim kurulu üyelerinden benim dinlediklerimin hiçbiri herkes maske taksın demiyor ben böyle bir öneri duymadım. Bunu ilk defa açıkça sizden duyuyorum ve memnun oldum. Çünkü maske tamam belki yüzde yüz korumuyor olabilir ama çok az da korusa gene de faydalı çünkü masraflı bir şey değil ilaç değil ki yan etkisi olsun. Siz de gerçi hep bu şekilde konuşuyordunuz ama anlıyorum ki görüşünüz değişmiş. Olabilir tabii ki. Kimsenin yarını bilmediği bir durumla karşı karşıyayız ve ne olacağı neler yapılacağı öneriler de elbette değişebilir. Sizin haklı gerekçeleriniz var anladım. Diyorsunuz ki herkes maske taksın mutlaka taksın fakat bunun nedeni kendini korumak için değil eğer belirtisiz vaka iseniz etrafa virüs saçarsınız ki işte bunu önlemek için. Çok teşekkürler uyarınız için.
DSÖ’ nün neden hala havadan bulaşmaz diye direndiğini gerçekten anlamıyorum. Bütün dünya onları dinliyor ve kararlarını uyguluyor. İnşallah WHO da daha fazla geç kalmadan herkes maske takmalı uyarısını yapar.
Bilim kurulu ve Mehmet Ceyhan katiyen maske önermiyorlar. Hatta zararlı gibi görüyorlar.
Bugüne kadar okuduğum en aklı başında yazı. Doktor değilim ama zaten olsam da fark etmiyor zira onlar da bu işi bilmiyorlar.
Bu Çiniller Japonlar ve diğer çekik gözlülerin hepsi maske takıyorlar görüyoruz Bunun bir nedeni olmalı Bu adamlar bunu haybeye takıyor olamazlar
Habertürkte Prof Necmi İlhan bey de maske takmayı dedi biraz önce Didem Yılmazın programında. Amerikalı hoca Çilingir oğlu ise maske maske maske diye yırdındı durdu.
Bilim kurlu üyesi Alpay Azap şunları yazıyor tweet olarak: Maske önerisinin özünde bir değişiklik yok. Enfeksiyon belirtisi olanların maske takması baştan beri öneriliyordu. Son bilimsel bulgular virüsle enfekte kişilerin %30’nun belirtisiz olduğunu gösterdiği için SOSYAL MESAFENİN KORUNAMADIĞI DURUMDA herkesin maske takması öneriliyor.
Sosyal mesafenin korunamadığı ortamlarda takılması önerilen maskeler “tıbbi maske” olmak zorunda değil. Amerika CDC’nin önerdiği gibi burun ve ağzı örten bez maskeler (cloth face coverings) de etrafa virüs saçılımını etkili şekilde önleyecektir.
İyi de bu belirti göstermeyenlerin yüzde 30 olduğu yeni ortaya çıkmadı ki. Çok uzun zamandır biliniyordu. çevir kaz yanması durumu olmuş.
https://twitter.com/AlpayAzap/status/1246536837713350656?s=20
https://twitter.com/AlpayAzap/status/1246537681628168192?s=20