SÖZDE AKADEMİSYENLER AŞILARA HERKESTEN DAHA FAZLA ZARAR VERDİLER

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Dikkat: Yazının sonunda ek var!

***

Dr. Bülent Polat‘ ın tivit dizisi, Kovid aşılarını çok sade ve anlaşılabilir bir dille anlatıyor.

Aşı tartışmaları yapılırken başvurulan bazı savunma argümanlarını ele alalım: 1- “Aşıların yan etki yapma süresi en fazla 2 aydır, sonrası komplikasyonlar aşıya bağlanamaz.” Bu doğru bir tespit değil. Çünkü, mRNA aşıları günümüze kadar uygulanan tüm aşılardan çok farklı.

Kendisi aslında bir aşı değil, vücudumuza virüs antijenini ürettiren, yani vücudu aşı fabrikasına dönüştüren genetik bir materyel. Bunu olumsuz anlamda söylemiyorum. Ama bu genetik materyelin orta-uzun dönemli olası yan etkilerini klasik aşılarımızla kıyaslamak doğru olmaz.,

2- “Aşılarla ilgili şüphe, tereddüt yaratıcı ifadelerden kaçınalım.” Bu da doğru bir yaklaşım değil. Ortada sorgulanacak pek çok konu varken, bunları görmezden gelmeyi önermek bilimsel duruş olamaz. İnsanların gerçekleri tüm çıplaklığıyla öğrenme haklarına saygı duyulmalı.

Sadece bazı örnekler: -Büyük umutlarla üretilen kimi aşıların bazı ülkelerde ya da belirli yaş gruplarında yasaklanmış olması, -Miyokardit-Perikardit gibi yan etkiler, henüz ilişkisi kanıtlanmamış da olsa aşılardan sonra artan hipertansiyon ve kalp krizi vakaları,

-Çocuklara aşının gerekliliği, gerekliyse hangi aşının, hangi dozda ve hangi aralıklarla yapılacağı konularındaki belirsizlikler ve tartışmalar, -Üretici firmaların yaptığı çalışmalardaki ve FDA onaylarındaki tutarsızlıklar, Tüm bunlar bilimsel şüphecilikle değerlendirilmelidir.

3- “Aşılar kesin koruyucu, ağır hastalanan veya ölenler hep aşısız olanlardır.” Bu da yanlış bir ifade. İstatistiki verileri çarpıtmamak gerekli. %100 koruyucu, hiçbir yan etkileri yok, aşısızlar aşılıların da ölmesine neden oluyor gibi garip yaklaşımlar güven sarsıcı oluyor.

4- En makul eleştiri veya sorgulamaları bile hemen “Aşı Karşıtlığı” damgasıyla saldırgan bir kutuplaşma haline dönüştüren, onları “5G, çip vb” gibi absürd iddia sahipleriyle aynı kategoriye koyup değersizleştirmeye çalışan sözde akademisyenler herkesten daha fazla zarar verdiler.

Kaynak: https://twitter.com/drbulentpolat/status/1490246001927630849?s=20&t=ZmFtr5j1kbJ5t_PkSC1wYg

***

EK 1 (9.2.2022): KAAN YILANCIOĞLU “#coronavirus geçecek ama asıl tartışmamız gereken şey; neden kendi bilimimize, kendi bilim insanımıza, kendi üretimimize güvenmiyoruz? Ne acıdır bir toplum için kendine güvenmemesi. Oturup bunun için aylarca, yıllarca tartışsak yeridir, bu tablo çok vahim ve üzücü…

ARK “Cevap veriyorum. Son kararım: -Her gün ekranlara çıkan, medyaya konuşan, bir dediğinin öncekini tutmadığının farkında olmayan ya da bundan hiiiiç gocunmayan, sadece korku pompalayan pandemi doktorları yüzünden!

Kaynak: https://twitter.com/drahmetrasim/status/1491490540273258496?s=20&t=asFDyPAV7ssULiZohNZCag

***

EK 2 (9.2.2022): KAAN YILANCIOĞLU “Her gün TV’lerde korku pompalayan, itham eden, aşıların etkilerini abartan, reklam yapar gibi sadece bir tek aşı işe yararmış gibi konuşan, aşı tereddütü yaşayanları bilim karşıtı, düz dünyacı ilan eden “uzman”lar sayesinde insanlar aşıdan da bilimden de soğudu!”

“Bir gazetede “Sırf dikkat çekmek, hoşa gitmek için bu iş bitti mesajları veren akademisyenler lütfen bin düşünüp bir konuşsun.” diyen zat-ı muhterem, bence artık siz bin düşünüp, pek konuşmasanız çok iyi olacak, lakin hepimiz pesimizminizden yorulduk! Tek doğru siz değilsiniz!”

Kaynak: https://twitter.com/drkaanyl/status/1491513498765074433?s=20&t=asFDyPAV7ssULiZohNZCag

***

EK 3 (20.3.2022): BÜLENT POLAT “Pandemi döneminde bilgi karmaşası, yalan-yanlış haberlerin abartılarak yayılması, korku tacirliği bir çeşit sağlıkta şiddete dönüştü. Ekranları ve sosyal medyayı sürekli dolduran, etraflarında toplanan trollerle bir çete haline dönüşen sözde bilimcilerden kaynaklanan bir şiddet.”

“Farklı fikirlere tahammülsüz kibirli yaklaşımlar, felaket söylemleri insanlarda giderek artan bir stres yarattı. Değişik görüş veya inançta olanları, sanki kendileri bir cezalandırma kurumlarıymış gibi, tedavilerini reddetme, kaderlerine terk etme gibi sözlerle tehdit ettiler.”

“İlgi toplamaya yönelik abartılı gösterilerden küfürlü, hakaretli ma’alle kavgalarına kadar tıp insanlarına yakışmayacak yollara başvurdular. Politik kaygıları bilimin önüne geçti. Sadece ülkemizde değil ABD’de de bilime, doktorlara güvenin epey azaldığına tanık oluyoruz.”

Kaynak: https://twitter.com/drbulentpolat/status/1505260016026234880?s=20&t=6731c-e4m0YvfpIm3jOw8Q

***

EK 4 (4.2.2023): BÜLENT POLAT “Sağlıkta şiddet sadece bazı vandalların hekime ve sağlık personeline fiziki saldırısıyla sınırlı değil maalesef. Güya bilim dünyasını temsilen bazı hekim ya da sözde akademisyenlerin topluma dayattıkları yalan-yanlış bilgiler ve oluşturdukları stres de bir sağlıkta şiddet olgusu.”

Kaynakhttps://twitter.com/drbulentpolat/status/1621959175814217731?s=20&t=137hZaweJ2yp4v3mA-9lWQ

Siz de yorumunuzu paylaşın: