ORUÇ TUTMAK DİYABETİ ÖNLÜYOR

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
Ramazan

Aralıklı açlığı (intermittent fasting), dünya yeni yeni keşfediyor ve araştırmalar arttıkça da bu tür beslenmenin insan sağlığı için ne kadar önemli olduğu daha iyi anlaşılıyor.

2005’ de yayınlanan bir araştırmada, aralıklı açlığın sağlıklı insanlarda ensülin duyarlılığını artırdığı ve böylece kan glikoz seviyesini düşürdüğü gösterildi (1).

Araştırmacılara göre bu sonuç, metabolik sendromun hayvanların yağ depolayarak açlık zamanlarını atlatmalarını sağlayan sağlıklı bir adaptasyon mekanizması olduğunu iddia eden görüşe benzer şekilde “tutumlu genler” teorisini destekliyor.

Buradaki problem günümüz insanının sürekli olarak adeta bir “ziyafet sofrasında oturması” ve birkaç saat bile olsa aç kalmaması!

Vücudumuz buna uyum sağlamadığı için de bu faydalı adaptasyon günümüz insanına zarar veriyor.

Danimarka’ lı araştırmacılar şunları söylüyor:

“Ensülin direnci günümüzün en büyük sağlık meselesidir. Bunun sebebi, son senelerde yiyecek bolluğu ile beraber insanların hareketsizleşmesidir.

Bu hayat tarzı, muhtemelen yiyecek varlığı ve yokluğu devrelerinin olduğu geç Yontmataş Devrinde (M.Ö. 50.00-10.000) seçilen genomlarımızla çarpışıyor.

Tutumlu genler teorisi,  optimal metabolik fonksiyonlar için bu dalgalanmaların gerekli olduğunu ortaya koyuyor.”

Buna göre, yiyeceklere ulaşmadaki dalgalanmalarla beraber aralıklı aç kalmaya benzer şekilde, insanlar kaliteli olmak şartıyla herhangi bir kısıtlamaya gitmeden istedikleri kadar yiyebilirler.

Açlık kolesterolü artırıyor

Yeni bir çalışmada da açlığın LDL-kolesterolü yüzde 14 ve HDL-kolesterolü ise yüzde 6 oranında artırdığı belirlendi (1).

Açlığın kolesterol seviyelerini artırmasının çok ilginç ve mantıklı bir açıklaması var:

“Açlık stres yaratıyor ve buna cevap olarak da vücut kana daha fazla kolesterol vermek suretiyle enerji kaynağı olarak şeker yerine yağ yakılması sağlanmış oluyor.

Bu, vücutta yağ hücrelerini azaltıyor. Ne kadar az yağ hücresi varsa ensülin direnci ve diyabet ihtimali de o kadar az demektir.”

Bu araştırmada açlığın büyüme hormonunu (HGH) kadınlarda yüzde 1.300 erkeklerde yüzde 2.000 artırdığı da tespit edildi; bu kadar artışlar sadece yüksek yoğunlukta egzersizle sağlanabiliyor.

Halk arasında “zindelik hormonu” olarak da bilinen HGH, sağlıklı ve zinde olmak, uzun yaşamak, kasların gelişmesi ve yağ yakılması için gerekli bir hormon.

Kolesterol bir hormondur” diye yırtınan Karatay Hoca’ mın kulakları çınlasın!

Açlık kalp hastalıkları riskini de azaltıyor

Açlıkla kalp hastalıklarının azalması arasında da bir ilişki var (3).

Çok yeni bir araştırmada, düzenli olarak aç kalanlarda koroner kalp hastalığı riski hiç aç kalmayanlara göre yüzde 58 daha az bulundu (4).

Pek çok hayvan deneyi açlığın hayvanların ömrünü yüzde 50’ ye varan oranlarda artırdığını gösteriyor.

Açlığın sağlığa müspet etkileri

Batı Tıbbının “intermittent fasting” adıyla tanımladığı “aralıklı açlığın” sağlığımıza olan müspet etkilerini bir kere daha sıralayalım:

BİR: Ensülin ve leptin duyarlılığını artırıyor. Obezite ve diyabetten damar sertliği ve kansere kadar nerdeyse tüm kronik hastalıkların altında yatan esas mekanizma “ensülin direnci”.

İKİ: Açlık hormonu olarak bilinen grelin seviyeleri azalıyor.

ÜÇ: Büyüme hormonu salgısı (HGH) artıyor. Sağlıklı ve dinç olmada, yaşlanmanın geciktirilmesinde bu hormonun ne kadar önemli olduğu biliniyor.

DÖRT: Enflamasyon hafifliyor ve serbest oksijen radikallerinin hasarı azalıyor.

Gelelim neticeye

Günümüz gelişmiş toplumlarının bir numaralı hastalıkları olan kalp krizi, felç, diyabet, obezite gibi hastalıkların temelinde yatan iki önemli etken var:

BİR: İnsanların elinin altında bol ve üstelik de “kalitesiz” gıda olması, bunları sürekli yiyip içmeleri

İKİ: Neredeyse yerlerinden kalkmayacak kadar hareketsiz olmaları

Batı Tıbbının yeni farkına vardığı sağlıklı beslenme şekli olan “aralıklı açlığı” biz Müslümanlar yüzyıllardan beri dinimizin bize verdiği emirle üstelik de ibadet şeklinde uyguluyoruz.

Batılıların Ramazan’ ın fazilet ve ulviyetinin farkına varması ise kim bilir kaç asır sonra mümkün olur.

KAYNAK

1. http://jap.physiology.org/content/99/6/2128.full

2. http://www.eurekalert.org/pub_releases/2011-04/imc-sfr033111.php

3. http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/18805103

4. http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/22425331

Yazı için 1 yorum yapılmış:

  1. Cem Çalışıcı dedi ki:

    Teşekkür ederim hocam. Peki 2 damarı tıkalı kolesterol ve tansiyon hastası olarak ben oruç tutabilir miyim? 40 yaşındayım. Öğretmenim..Teşekkür ederim..

Siz de yorumunuzu paylaşın: