OT ÇÖP TÜCCARLARININ EKMEĞİNE YAĞ SÜRMEK

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
OT

Etkinlikleri ve güvenirlikleri bilimsel yöntemlerle kanıtlanmamış bitkisel ilaçların mucize tedaviler olarak sunulmasına ve her zaman yediğimiz sebze, meyve ve otların tablet, şurup haline getirilip ‘fahiş’ fiyatlara satılmasına, insanların aldatılmasına hep karşı çıktım.

Bu konuda Hürriyet’ ten Prof. Osman Müftüoğlu’ nun da altına imzamı atacağım yazıları var.

Mesela, “Hangi kansere hangi bitki” başlıklı yazısında şunları söylüyor:

“Geleneksel ve doğal tıbbi tedavilere ilginin artması iyi bir gelişme ama bunun da bazı riskleri var. Mesela dünyanın her ülkesinde durumdan vazife çıkaran bazı ‘Ot-çöp tüccarları’ ortaya çıkmaya başladı. Bu uyanıklar bizde de var. Nerede ürettikleri, nasıl doze ettikleri, daha da önemlisi kanserden tansiyona, kolesterolden kiloya pek çok soruna iyi geldiğini hangi uzmanlık ve deneyimleriyle iddia ettikleri belli olmayan bazı bitkisel ürünleri halkımıza satmaya çalışıyorlar.”

Bitkisel ilaç önerilerinden uzak durun” başlıklı yazısında da şu ifadeler var:

“Romatizmanız varsa iki taze çınar yaprağını kaynar suda bir dakika kaynatıp, suyunu için, ağrılarınız hemen geçer!” Aynı kişinin daha önce de sirozla sonuçla sonuçlanabilecek bir karaciğer hastalığını (kronik hepatit) lavanta kürleri, prostat problemlerini brokoli ezmeleri ile tedavi etmeye kalktığını duyduğum için önerisini tabii ki ciddiye almadım ama gülüp geçmenin yanlış olduğunu da biliyorum. Nedeni şu…

Bitkilerin içinde hastalıklardan korunma veya hastalıkların iyileşmeyi hızlandırmada işe yarayabilecek doğal maddelerin olduğu doğrudur. Siz o bitkileri yiyince (ya da sularını içince) o maddeler de bedeninize girip, yararlı işlevler görür. Sarımsaktaki allisin, elmadaki kuversetin, nardaki elajik asid veya domatesteki likopen hakikaten sağlığa iyi gelir. Bu tür maddeler onlarca, yüzlerce bitkide var.  Ama bu bitkilerin ve özlerin mutlaka bilimsel olarak da araştırılması, incelenmesi lazım.

Geçen gün Müftüoğlu’ nun “Soğuk algınlığı için öneriler” başlıklı yazısını okuyunca doğrusu çok şaşırdım. Yazıda Nezlede hangi takviyelerden faydalanalım? sorusuna verdiği cevapta okuyucularına “ne idüğü belirsiz çer-çöpü” tavsiye ediyor: 

“Umclaoba çok sık başvurulan bir bitkisel destektir. Umclaoba özütlerinin bulunduğu damlalardan günde iki-üç kez 30 damla kullanılabiliyor.

Bitkisel destek olarak Astragalus ve Elderberry kullananlar da var. Elderberry bizde mürver meyvesi olarak biliniyor. Bu meyveden elde edilen özel bir maddenin virüs öldürücü etkisi olduğu birçok araştırmada gösterilmiş. Amerika’da ve İsrail’de Sambucol adıyla bilinen bu ürünün kullanımı bir hayli yaygın. Elderberry pastil ve şurup şeklinde de kullanılabiliyor.” 

Bitkisel ilaçlar öldürebilir

Bitkisel ilaçlar sanıldığı gibi faydaları olmasa da hiç değilse zararları olmayan ürünler değil.

Journal of the American College of Cardiology isimli dergide yayınlanan bir araştırmaya göre, birçok bitkisel ilacın ölüme kadar gidebilen riskleri var.

Kalp ve damar hastalıkları tedavisinde kullanılan ilaçlarla beraber alındıklarında çok ciddi komplikasyonlara yol açtıkları belirlenen 25 ürün içinde ginseng, ginkgo, sarımsak, karayılan otu, kantaron, akdiken, ekinezya gibi ülkemizde de çok iyi tanınan bitkiler yer alıyor.

Bu bitkisel ilaçların bazılarının kalp hızı ve kan basıncını artırıcı özellikleri var; bazıları ise kanı sulandıran ve kolesterolü düşüren ilaçların metabolizmalarını etkiliyorlar.

Mesela, depresyon, anksiyete ve uyku bozuklukları tedavisinde kullanılan kantaron, kolesterol düşrücü ilaçların (statinler) ve ritim bozuklukları ve yüksek tansiyon tedavisinde yararlanılan beta-bloker ilaçların etkinliklerini azaltıyor. Bu durumda beklenen etkinin sağlanabilmesi için ilaç dozlarının artırılması gerekiyor.

Sarmısak hapları ve ginkgo ise kan sulandıran ilaçların (warfarin) etkinliklerini artırarak kanamalara yol açabiliyor. Bu durumda ise kan sulandırıcı ilaçların dozlarının azaltılması icap ediyor.

Bazı bitkisel ürünlerin de karaciğer nakline kadar giden karaciğer iflasına yol açabildikleri biliniyor.

Gelelim neticeye 

Umclaobanın, astragalusun ve elderberry’ nin etkili ve emniyetli olduklarını gösteren güvenilir hiçbir bilimsel kanıt bulamadım. Bunlarla üretici firmalar tarafından veya onların desteğiyle yapılan, materyal ve metotları bilimsel olmayan sözde araştırmaların tabii ki hiçbir değeri yoktur.

Umclaoba da astragalus da elderberry de Osman Hoca’ nın yazılarında çok haklı olarak tenkit ettiği ottan-çöpten başka şeyler değillerdir.

Bilimsel yöntemlerle araştırılmamış otu-çöpü tavsiye etmek, en iyimser yorumla bilerek veya bilmeyerek ot-çöp tüccarlarının ekmeğine yağ sürmek olmuyor mu acaba?

KAYNAKLAR

http://www.osmanmuftuoglu.net/medya/hurriyetyazilari/soguk_alginligi_icin_oneriler.aspx

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/16177652.asp?yazarid=95&gid=61

http://www.osmanmuftuoglu.net/medya/hurriyetyazilari/bitkisel_ilac_onerilerinden_uzak_durun.aspx

Ara Tachjian, Viqar Maria, and Arshad Jahangir: Use of Herbal Products and Potential Interactions in Patients With Cardiovascular Diseases. J Am Coll Cardiol 2010 55: 515-525.

Siz de yorumunuzu paylaşın: