HASTANE KAYITLARINA SİZ ULAŞABİLİYORSANIZ…

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
kasa fişi

Yeniçağ’ da Arslan Bulut’ un yazısı:

Geçtiğimiz günlerde Yeniçağ İnternet sayfasında Donanımhaber kaynaklı önemli bir haber yayınlandı, “Google’dan muhteşem özellik” başlığıyla verilen haberde “Google’ın yeni sağlık uygulaması ile kullanıcılar, tüm tıbbi kayıtlarını tek yerde toplayabilecek. Google, kullanıcıların tek bir platform üzerinden doktor kayıtları ve tahlil sonuçları gibi bilgilerine erişebilecekleri Google Sağlık adında bir uygulama geliştiriyor.

Bu yılın ilk günlerinde Google, kullanıcıların hastane kayıtlarına erişebileceği bir platform üzerinde çalışmalar yürüttüklerini doğrulamıştı.

Uygulama, kullanıcıların tüm tıbbi kayıtlarını aynı yerde toplayabilmelerini, saklayabilmelerini ve diledikleri kişilerle bu tıbbi kayıtları paylaşabilmelerini sağlayacak” deniliyordu.

Cep telefonlarında benzer bir uygulama şu anda da mevcut. Mesela, parmak basarak, tansiyonunuzu ölçebiliyorsunuz… Telefonunuz, günde kaç adım attığınızı da söyleyebiliyor? Yakın zamanda duygularınızı da analiz edebilecek…

Diğer taraftan herkes kendi hastane kayıtlarına ulaşabildiğine göre Google gibi kuruluşlar da bu bilgilere siz isteseniz de istemeseniz de ulaşabilir!

Peki bu iyi bir şey midir? İşte orası biraz sorunlu…

***

Bir ara Levent Sevim‘in, 2014 yılında hazırladığı “tıbbi istihbarat” ile ilgili yüksek lisans tezinden bahsetmiştim.

Tezde yer alan bazı veriler şöyleydi:

* “M. Suat Bengidal, ‘Tıbbi istihbaratla dünya yönetilir’ başlıklı makalesinde ‘Bir kişinin, bir toplumun tıbbi özelliklerini belirlemek, güçlü ve güçsüz özelliklerini tespit etmek, bu verilere göre analizler yapmak ve hedefe tıbbi operasyonlar düzenlemek…’ tanımı ile tıbbi istihbaratın operasyonel olarak kullanılabileceğini ifade etmiştir. 

* ABD’de Ulusal Tıbbi İstihbarat Merkezi vardır. Kanada, Almanya, İngiltere ve Rusya’nın da tıbbi istihbarat kurumları olduğu bilinmektedir. 

* Bazı bilim adamları, İyonosfer ile oynanması sonucunda, frekansların doğal afetleri harekete geçireceği, iklimleri değiştirebileceği, ozon tabakasına zarar verebileceği, depremselliği ve okyanus dalgalarını etkileyebileceği, dünyanın enerji alanları ile oynanarak insan beyninin kontrol altına alınacağı iddiasında bulunmaktadır.

* 1990 yılında başlatılan uluslararası hükümet destekli en büyük projelerden biri olan İnsan Genom Projesi ile insanın gen haritasının yani genetik şifresinin çözülmesi için çalışmalar yapılmaktadır. Bu proje ile insan, hayvan ve bitki genlerinin şifreleriyle oynamanın, hiçbir ilâcın tesir edemeyeceği korkunç virüsler, bakteriler veya mantarlar üretilmesine ve bir biyolojik silah gibi kullanılmasına sebep olacağı ihtimali vardır.

* Amerikalı bilim adamları, 40 milyon insanın ölümüne sebep olan İspanyol gribini (H1N1) canlandırdıklarını ve bu çalışmanın, kuş gribi (H5N1) gibi tehditlerin önlenmesi için bir fırsat olduğunu açıklamışlardır.

* Genetik mühendisliği çalışmaları ile hedefe odaklı yeni virüsler oluşturulabileceği, bazı ajanların kuluçka sürelerinin saatlere indirilebileceği ve böylece hedefin daha hızlı bir biçimde güçsüz bırakılabileceği açıklanmaktadır.”

***

Sonuç bölümünde ise şöyle deniliyordu:

* “Günümüzde daha önce hiç görülmeyen hastalıkların ortaya çıkması ve/veya daha önce önemini yitirmiş hastalıkların tekrar önem kazanması, tamamen tesadüf olarak değerlendirilmemelidir.

* Bu sebeple tıbbi tehditlerin bazılarının, kişi, topluluk hatta devletler tarafından bilerek veya bilmeyerek oluşturulduğu düşünülmeli ve tıbbi tehditlerin asimetrik olarak kullanılmaya müsait olduğu kesinlikle unutulmamalıdır.

* Örneğin, insanların savunma mekanizmasını zayıflatan bilinen ve bilinmeyen mikropların biyolojik silâh olarak kullanılması büyük bir tahribata yol açacaktır. Bunun için tıbbi istihbarat kurumlarının ivedi olarak hayata geçirilmesi gereklidir.”

***

Bu bilgiler ışığında, şimdi yaşanan süreç de göz önüne alınarak Google’ın veya telefon şirketlerinin, tıbbi kayıtlarınıza erişmesi, esir alınmanız olarak da değerlendirilebilir. Bu bakımdan, her ne kadar hastane kayıtlarınıza ulaşılması mümkün olsa da tıbbi bilgilerinizi kimseyle paylaşmamanızı tavsiye edebilirim.

Kaynak: https://www.yenicaggazetesi.com.tr/hastane-kayitlariniza-siz-ulasabiliyorsaniz-462185h.htm

Yazı için 3 yorum yapılmış:

  1. Alişan Yıldıran dedi ki:

    Yıllardır tıbbi istihbaratın ehemmiyetini, aşıların stratejik ve askeri levazım olduğunu anlatıyorum.

    Fakir ve değerli Dr. Ümit Aktaş en üst mercie askeri ve stratejik personelin ASLA aşılanmaması gerekdiğini de anlatdık.

    Gulf war syndrome bunun en bilindik numunesidir.

    Bırakın bunu halkın yaygın aşılanması için ENDİKASYON bile yok!

    Ama öğrendiğime göre MSB askere aldığı evlatlarımıza zorla aşı yapıyormuş!

    Bir takım RF/DSÖ görevlisi, hatta birisi de prof ünvanlı hukukçu zevat da kalkmış aşıları zorla yapılacağını iddia ediyor.

    Bu zevatı ikaz ediyorum, teröristlik yapmayın, elinizde HİÇ bir elle tutulur, bilimsel delil yok.

  2. Hüseyin Nihal Atsız dedi ki:

    Çok önemli bir yorum;

    TOLGA ÖZÇELİK
    @tolgaozcelkk90

    İnsanlar ölüyorsa bu bir “tedavi” değildir.
    Yan etkiler ve ölümler sansürleniyorsa bu “veri” değildir.
    Karşıt bilgileri siliyorlarsa bu “araştırma” değildir.
    Sorgulamaya izniniz yoksa bu “bilim” değildir…
    Bilim denilen şey önünüze konulan herşeyi kabullenmek değildir.

Siz de yorumunuzu paylaşın: