KOLESTEROL TARTIŞMALARI: BİLİM KİME HİZMET EDİYOR?

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
tayfun özkaya

Prof. Dr. Tayfun Özkaya’ nın yazısı:

Geçen ilkbaharda bir tıp kongresine GDO’ların tarım üzerindeki etkileri konusunda konuşmacı olarak davet edildim. Kongre Ege’de bir tatil köyünde gerçekleştiriliyordu. Stantlarda ilaç şirketleri ilaçlarını tanıtıyorlardı. Kongreye gelmişken dört-beş bildiri dinledim. Bunlardan biri beni çok şaşırttı. Bir öğretim üyesi sağlıklı insanlara, besinlerle de kolayca alınabilecek bir vitamin için tabletleri salık verdi.

Konuşmasının sonunda oturum başkanı çay/kahve arası verdi. Daha yerimizden kalmamıştık ki ekrana bu vitaminleri pazarlayan ilaç şirketinin saydamları yansımaya başladı. Tuhaf bir mantıkla yoğurtta, sütte de bulunan bu vitamini tablet olarak almanın daha ucuza geldiği ileri sürülüyordu. İleri sürülen mantık çok sakattı. Bu yiyeceklerde sadece sözü geçen vitamin yoktu. Sağlıklı insanların bu vitamin tabletlerine ihtiyaçları olup olmayacağı konusu bir yana, bu hesap çok yanlış idi.

Yiyeceklerle sadece vitamin değil protein, enerji, kalsiyum ve daha başka besin öğeleri de alınıyordu. Anlaşılıyordu ki bu kongre yönetiminden izin alınarak yapılan bir tanıtım idi. Muhtemelen de bu iş için kongre yönetimine para ödenmiş idi. Acaba öğretim üyesi de şirketten para almış mıydı? Bilmiyorum. Kongreye kaydını yaptırmış hekimlerimizin ancak dörtte biri oturumları izliyordu. Gerisi eşleri ve çocukları ile plajda idiler. Çoğu kongreye değil tatile gelmiş gibiydiler.

Kolesterol düşürücü ilaçlarla ilgili tartışmalar hızla devam ediyor. Ben bu konuda uzman değilim. Bir şey söylemek istemiyorum. Ancak şirketlerin her alanda (tarımdan, sağlığa, ulaştırmadan enerjiye) bilimi hegemonyasına aldığını görüyoruz. Şirketlerden bağımsız araştırma yapanlar gittikçe azalıyor. Devletin araştırmaya ayırdığı paranın gerilemesi, buna karşılık şirket desteği ile araştırma yapanların iyi maddi olanaklara kavuşmaları hegemonyayı derinleştiriyor.

Buna karşılık çeşitli ülkelerde bağımsız kuruluşlar ortaya çıkıyor. Örneğin ABD’de Sorumlu Bilim İnsanları Birliği (Union of Concerned Scientist) bunlardan biri. (www.ucsusa.org) Ülkemizde de Mimar-Mühendis Odaları vb. kuruluşlar bağımsız bilgi konusunda oldukça başarılı hizmetler veriyorlar.

Kamuoyunu ikna edebilmek için şirketler bilimsel derneklerden de yararlanıyor. ABD’de iki yazarın yayınladığı bir kitap var. Adı: “Güvenin bize, Biz uzmanız: Endüstri Sizi Nasıl Yönlendirir ve Sağlığınızla Kumar Oynar” Bu kitaba göre, bir ilaç şirketi  kolesterol düşürücü ilacının üzerine logosunu koyması için Amerikan Kalp Derneğine 600 bin dolar verdi. (www.prwatch.org/books/experts.html)

Şimdi bu derneğe ne kadar güvenebiliriz?

Radyo’da bir programa telefonla katılan bir vatandaşı dinledim. “Bize neyin doğru olduğu söylensin, biz bunlara kafamızı yoramayız” diyordu. Eğer toplum çoğunlukla bu gibi kişilerden oluşuyorsa işimiz çok zor. Bu kişi hiçbir şey yapamıyorsa şunları öğrenmeye çalışmalı: Bize açıklama yapan uzmanlar veya kuruluşlar ne kadar bağımsız, kim şirketlerden besleniyor? İnsanlar uzman dediği birkaç kişi veya kuruluşun peşine takılmamalı. Sorgulayıcı olmalı. Elinden geldiği kadar beynini tam kapasite kullanmaya çalışmalı.

Çağımız, sıradan vatandaşa neyin doğru olup, neyin olmadığı konusunda büyük bir sorumluluk yüklüyor. Kamuoyunun düşüncesini belirli bir yöne yöneltmek için uğraşan çok çeşitli kuruluş ve kişiler var. Bunlara İngilizce spin doctors diyorlar. Yani kamuoyuna spin attıran (yolundan çıkaran) uzmanlar bunlar.

Başka bir yol yok. Sıradan insanlar bile öğrenecek, tartışacak, kimin neyi neden söylediğini araştıracak.

Prof. Dr. Tayfun Özkaya

Ege Üniversitesi

Ziraat Fakültesi

Tarım Ekonomisi Bölümü

KAYNAK: http://www.turkcelil.com/?p=48498

Yazı için 2 yorum yapılmış:

  1. ky dedi ki:

    AYDIN, HALKININ DÜZEYİNİ BİLİR.

    Halkımızın sizin istediğiniz düzeye gelmesi ancak ve ancak Bilimsel Değerlendirme dersinin okutulmasıyla mümkündür. Bu dersi bilen halkı kimse uyutamaz. Toplumun uyuması için bu dersin okutulmamasına gerekiyor. Dizilerle uyutulan bir toplum, medyada otoritelerin kapışmasından sadece kafası karışır. Kafası karışan topluma yeni bir şekil vermek kolaydır. Otlarla aldatmak yeni modelimiz olacaktır. Çünkü nüfusun 1 milyar olduğu dönemde tedaviler otlara dayanıyordu. Bilimsel tıp, insan ömrünü uzattı ve günümüzün en önemli sorunu çıktı. Otlara dalarsak bu sorun çözülecek, öyle veya böyle.

  2. Mevlüt Durmuş dedi ki:

    Aydın, halkının düzeyini bilen ve aynı zamanda, halkın düzeyini yükseltmeye çabalayandır. Çünkü halkın düzeyinin düşük kalması aynı zamanda kendini aydın sanan insanların söz konusu ‘aydın’lığını insanlara yansıtamıyor oluşudur. Aydın, aydınlattığı zaman aydın olur… İnsanlarını aydınlatmayan-aydınlatmak için gayret göstermeyen kişilere de ben aydın diyemiyorum, bu konuda gerçekten özür dilerim.

Siz de yorumunuzu paylaşın: