BİR KENDİ GİBİ ZÂLİMİ SEVMİŞ YANIYORMUŞ

Yazı Fontunu Büyült Yazı Fontunu Küçült Yazı Fontunu Sıfırla
hüsrev hatemi 1

Prof. Dr. Hüsrev Hatemi’ nin “Güfteler Ülkesinde Gezinti” başlıklı yazısının ikinci bölümü:

Beste: Lem’i Atlı Kürdîlihicazkâr-Senginsemâi

     Bir kendi gibi zâlimi sevmiş yanıyormuş
     Duydum ki beni, şimdi vefâsız anıyormuş
    
Kalbim gibi feryad ediyor sızlanıyormuş
    
Duydum ki beni şimdi vefâsız anıyormuş

Bu güftenin de günümüz diline çevrilmesi gereksiz. Bu şarkılarda çok yumuşak ifâde edilen bir öc alma duygusu var.

“Kendi gibi bir zalimi sevmiş, o da yanıyormuş. Benim kendisini ne kadar sevdiğimi, dolayısıyla bana neler çektirdiğini şimdi hatırlayıp o da beni hatırlıyormuş”. 

Burada hafif bir rahatlama hissediliyor belki. Fakat “oh olsun” havası yok. Bu hava bize eski edebiyatımızdan miras kalmıştır. Divan şiirindeki aşıklar “öldüğüm ağlamazam, korkum odur ki ölücek, seni kimler seve ben âşık-ı mahzun yerine?” diye soran aşıklardı. Yani “kendi ölümüme ağlamıyorum fakat korkum şu ki, ben öldükten sonra benim gibi hüzünlü âşık yerine seni kimler sevecek?” diyen âşıklardı.

Bu âşıklar “kapım açık, arkanı dön ve çık” diyemezlerdi. Köşelerinde zayıflarlar, köşelerinde simit tüketir, çay içer ve sigara tüttürür, kahrolurlardı. Onlar “aşık-ı mahzun” idiler. “Kodum mu oturturum” diye gözdağı vermezlerdi sevdiklerine. 

 **

Rahmi Bey-Kürdilihicazkâr

     Sana ey cânımın cânı efendim
    
Kırıldım küstüm incindim gücendim
    
Benim nevreste-i bağ-ı bülendim
    
Kırıldım küstüm, incindim gücendim.

Günümüz diliyle: Ey ruhumun ruhu efendim, sana ben kırıldım, küstüm, incindim gücendim. Ey yüce bir bahçenin yeni yetişmiş taze bitkisi olan sevdiğim (yeniyetme, nevreste) Kırıldım, küstüm incindim gücendim.

Bu güftede yine sevgiliye hakaret hakaret edilmeden “yürü ense tıraşını görelim” demeden, yine “efendim” diye hitabedilerek bir kırgınlık belirtiliyor.

**

Beste: Astik Ağa- Kürdili Hicazkâr

       Hançer-i ebrûsu saplandı dile
      
Gamze-i fettânı verdi velvele
      
Bilmiyor ahvâlini ölsem bile
      
Söyle artık gönlümü aldın ele

Günümüz diliyle: kaşının ebrûsu gönlüme (dil Farsça gönül) saplandı. Fettan bakışı (gamze) ortalığa gürültü ve karışıklık verdi. Ölsem bile benim hâlimi bilmiyor. Konuş artık, gönlümü ele geçirdin.

Ebrû kaş demektir. Ebr buluttur. Ebrû sanatının asıl adı ebrî (bulutsu) sanatıdır. Yani kız adı olan Ebrû ile ebrî sanatının ilgisi yoktur. Hilâlebrû ve kemanebru (yarım ay kaşlı) gibi isimlerin kısaltılmasından modern Ebru adı ortaya çıkmıştır.

Yazı için 2 yorum yapılmış:

  1. tuna erinçler dedi ki:

    Ne yazık ki sanat dünyamızda böyle ağlamaklı şarkı ve şiirler pek çok. Bu da Şarkın garipliklerinden olsa gerek. Başka milletler coşup neşelenmek için müzik yapar ve dinler. Şarklılar ise ağlamak için

  2. Hüsrev Hatemi dedi ki:

    Bizim musikimizde ağlamak pek de fazla değildir.Almanlar da kendi müziklerine “Genç Werther’in çektikleri1devrinde soğukluk hissetselerdi.Onlarda da aynı şeyler söylenecekti.Bütün medeniyetler ağlama devri geçirmişlerdir.Klasik Batı müziği,Hazret-i Isa’ya ağlayan bestelerle doludur.Ağlamak,her zaman zararlı değildir.Neşe her zaman sağlıklıdır.Sulu ve terbiyesizce güfteler her zaman sağlıksızdır.

Siz de yorumunuzu paylaşın: